“Merhaba abi” diyerek elini kaldırıp sokaklarda dolaşan, güler yüzü ile önünü kesen yurttaşa
Çeşme, İzmir'in incisi, mavi ile yeşilin kucaklaştığı, tarih ile modernliğin iç içe geçtiği, yaz aylarında adeta bir dünya vatandaşı kalabalığına ev sahipliği yapan bir belde. Buranın sokaklarında dolaşırken, güneşin altında parlayan denizin kokusunu içine çekenler, bir yandan da Çeşme'nin başarılı bir kaptanı olan Muammer Ekrem Oran'ın eserlerine şahit oluyorlar.
"Bizim Eko" diye sevgiyle anılan bu belediye başkanı, adeta Çeşme'ye yeni bir ruh, yeni bir hikaye kazandırmış. Peki, bu başarı hikayesinin ardından "Bizim Eko"nun tekrar aday yapılmaması Çeşme halkını nasıl bir ruh haline büründürdü?
Bu, sadece bir seçim meselesi mi, yoksa derinlerde yatan daha büyük bir hikayenin parçası mı?
Başkan Oran, göreve geldiği ilk günden itibaren "Ben size baş olmaya değil, yoldaş olmaya geliyorum" diyerek, siyasetin soğuk yüzüne sıcak bir dokunuş getirmişti.
Ve ardından gelen 5 yıl boyunca, Çeşme adeta bir kültür ve sanat laboratuvarına dönüştü.
Her köşe başı birer sanat galerisine, her sokak birer konser alanına çevrildi. 25 yıl sonra yeniden hayat bulan Çeşme Festivali ile "Ege'nin iki yakası" birbirine daha da yakınlaştı. Cumhuriyet Meydanı, yılların ihmali ve ihmalin getirdiği harabeye dönüşmüş halinden, modern bir buluşma noktasına evrildi. Çeşme'nin denizle buluştuğu noktalarda seyir terasları, insanların denize girip, Ege'nin serin sularında yüzmesine olanak tanıyan mekanlar kuruldu.
"Bizim Eko"nun liderliğinde Çeşme, dünyanın en güzel tatil beldeleri arasında hak ettiği yeri aldı.
Ve sonra, "Bizim Eko"nun aday yapılmaması...
Çeşme halkı, bu kararı, bir nevi ihanet olarak gördü. Yıllarca emek verilmiş, canla başla çalışılmış, Çeşme'nin çehresini değiştirecek projeler birer birer hayata geçirilmişken, bu başarı hikayesinin devamının yazılmaması onlar için kabul edilemez bir durumdu. "Bizim Eko"nun yaptıklarını, Çeşme sokaklarında dolaşan herkes görebiliyorken, bu kararın arkasındaki mantığı anlamak güçtü.
Peki, CHP'nin genel başkanı Özgür Özel, Çeşme'nin sokaklarında dolaşsa, "Bizim Eko"nun dokunuşlarıyla yeniden hayat bulan bu beldeyi görse, acaba ne hissederdi? Kendi partisinin bu başarılı belediye başkanını göstermeme kararından dolayı “bir utanç mı duyardı?”
Yoksa politikanın derin sularında kaybolmuş, başarıların bile bazen görmezden gelindiği bir gerçeklikle mi yüzleşirdi?
Çeşme halkının tepkisi, sadece bir belediye başkanının aday yapılmamasından öte, siyasetteki bu "görmezden gelme" tutumuna bir başkaldırıştı. Çeşme'nin sokakları, sahilleri, meydanları "Bizim Eko"nun hikayesini anlatıyor. Peki ya siyasetin koridorları?
Oralar bu hikayeyi ne kadar dinliyor, ne kadar önemsiyor?
Çeşme'de bir dönem kapanıyor belki, ama "Bizim Eko"nun bıraktığı izler, Çeşme'nin taşlarında, denizinin mavisinde, sokaklarının neşesinde yaşamaya devam edecek. Ve belki de Çeşme halkı, bir sonraki seçimde kendi hikayelerinin kahramanını yeniden seçme şansını bulacak. Çünkü gerçek başarılar, siyasetin oyunlarından çok daha büyük, çok daha kalıcıdır.
Ve Çeşme, "Bizim Eko" ile birlikte yazdığı bu başarı hikayesini, her zaman gururla anlatacak.