Başbakan Davutoğlu’nun görevi bırakmasının ardından dün AK Parti Genel Başkan Adayı olarak İzmir Milletvekili ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım isminin açıklanmasıyla AK Parti’de yeni bir sayfa açıldı.
AK Parti’de yaşanan bu değişim çok önemli bir döneme de imza atacaktır… Özellikle Binali Yıldırım’ın Başbakan koltuğuna oturmasını Anavatan Partisi döneminde Turgut Özal’ın köşke çıkmasından sonra parti üzerinden etkisini kaybetmemek için Yıldırım Akbulut’un Başbakan yaptığı döneme benzetiliyor… Küçük bir parantez (O dönem Özal’ın bu planı tutmamıştı)
Şimdi buna benzer bir tartışma almış başını gidiyor…
Binali Yıldırım’ın “Emanetçi” bir Başbakan olacağı ve Erdoğan’ın etkisinde kalacağı ifade ediliyor… Zaten bugün AK Parti’de siyaset yapanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın varlığından rahatsız olmadıkları gibi parti içinde olmasından da ayrıca memnuniyet duyuyorlar…
Bu nedenle partinin kurucu başkanı olan Erdoğan’ın AK Parti üzerinde olan etkisinden muhalefet dışında çok fazla rahatsızlık duyan bir yapının varlığından söz edemeyiz…
Binali Yıldırım ismine gelince siyaset tarzı ve çalışma prensipleri açısından ben Türkiye’de halkın çok iyi anlayacağı, esprili ve halkla iç içe olan bir başbakan dönemi olacağına inanıyorum… Ve Türkiye’de en büyük icra bakanlığında başarılı işlere imza atmış olan Yıldırım’ın Başbakanlık koltuğunda başarılı olacağına da gönülden inanıyorum…
2014 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı olan Yıldırım ile ilgili yaptığım yorumlarda sürekli icracı yönünü vurgulayan bir gazeteci olarak her zaman çalışma azmi takdire şayandır. Ve büyük projelere imza atan bir ismin İzmir’de de büyük başarılara imza atacağını defalarca ekranlarda ifade etmiştim. Ve bu söylediklerimden sonra ne mi old? Kanal yönetimi tarafından defalarca uyarı aldıktan sonra kanalda programa bir daha çıkamamıştım. Bu yaşananlardan sonra Yıldırım ile olan gönül bağım bir kat daha artmış ve her zaman yaptığı bütün siyasi çalışmalarına destek verdim…
Şimdi bu çalışmalar sırasında yaşanan haksızlıkları defalarca kaleme aldım ve bu yazdıklarımdan dolayı AK Parti’nin bugün görevde olan İl Başkanı Bülent Delican ve yönetimi tarafından hiç te hak etmediğim iftiralara maruz kaldım…
Kimi zaman “para istedi vermedik bu yüzden yazıyor” dediler. Yetmedi beni “DHKPC örgüt üyesi olmakla” suçladılar. Oysa bugüne kadar hiçbir yerde saklamadığım ve varlığına çok inandığım “sol geleneğe” sempatisi olan biri olarak asla işimle ideolojik düşüncemi bir arada yapmadığım gibi her hangi bir örgüte üye olmadım… Ve olmayı da düşünmüyorum…
Oysa bizim o günlerde gündeme taşıdığımız olay AK Parti içinde teşkilat ruhunu almamış ve ahde vefası olmayan insanların yaptıkları yanlışları ortaya koymaktı… Ancak; bu ifadelerimiz karşısında kendilerini savunamayanlar “bel altından vurmaya çalıştılar”
Yani partinin vefasına inanmak yerine gücün peşinden koşmaya çalıştılar. Özellikle 7 Haziran seçimleri ve sonrasında yazdıklarımdan sonra bir linç kampanyasıyla tarafıma yapılan saldırılardan asla ama asla geri adım atmadım ve inandıklarımı yazmaya devam ettim.
Ve Özellikle o dönem AK Parti İl Başkanlığında Binali Yıldırım ve ona yakın olan Milletvekili Adayı Atilla Kaya ve Ömer Sertbaş ile ilgili yapılmak istenen linç kampanyası başarılı olmamıştı… Şimdi bunların detayını Binali Bey ve ona yakın olan isimler biliyor. İlerleyen günlerde bu konuyu bütün detaylarıyla yazabilirim…
O günlerde AK Parti’nin tabelasını asmış isimlerin başında gelen ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın dostu olan Binali Yıldırım’a yapılan vefasızlığı Kaya Termal Otel’de İl Başkanı Bülent Delican’ın da olduğu basın toplantısında Bakan Yıldırım’a ifade etmiştim. Daha sonra yaptığımız görüşmede Bakan Bey daha fazla konuda yapılan haksızlıkları ifade ettiğimde çok fazla bir şey söylemedi ancak; yüz ifadesinden ben rahatsız olduğunu anlamıştım.
Daha sonra AK Parti İl Başkanlığı’nın yaptığı çalışma sonucundan Binali Yıldırım ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar karşı karşıya getirilmek istendi... “Hatta kısa bir süre karşı karşıya gelindiğini de ayrıca ifade etmek isterim.”
Ve daha sonra Binali Yıldırım aday olduktan sonra İl Başkanı Delican “U dönüşü” yapmış olsa da Binali Yıldırım ve ekibine yapılan vefasızlıktan sonra hiçbir şeyin düzeleceğine inanmadım. Zaten İl Başkanı Bülent Delican’ın da öyle bir çabası olmadı… Ve Yıldırım ekibine karşı en son hamlesi bu ekibe yakın olan isimleri devamsızlık ettikleri gerekçesiyle yönetim kurulu kararıyla yönetimden attı.
Yani İl Başkanı Bülent Delican bir taraftan Binali Yıldırım’a yakın durmaya çalışsa da ona yakın olan isimleri partiden uzaklaştırmaya devam etti. İl Başkanı’nın bu hamleleri iki taraf ilişkilerinin gerilemesine neden oldu… Ben bu konuda İl Başkanı Bülent Delican’ın yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum…
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım çekişmesinde Davutoğlu’nun yanında olduğunu hissettirmek ve buraya mesaj vermek için böyle bir stratejik hamle yaptığını düşünüyorum. Hatta bununla da kalmayıp Binali Yıldırım’ı Başbakan Davutoğlu’na giderek şikayet ettiği AK Parti’ye yakın çevreler tarafından ifade ediliyor… Hatta İl Başkanı Bülent Delican’ın sözünün tek geçtiği ilçe olan Bornova’nın ise Numan Kurtulmuş’u desteklediği ifade edildi.
Davutoğlu için bunları yapan İl Başkanı Bülent Delican, geçtiğimiz Pazar gününe kadar AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş için kulis yaptığı ve Pazartesi günü ibrenin Binali Yıldırım’a dönmesinden sonra Binali Yıldırım’a destek açıklaması yaptığı ifade ediliyor…
Bütün bu gelişmelerden sonra AK Parti Genel Merkezi tarafından Genel Başkan açıklamasının yapıldığı saatte il başkanlığında kurulan ekranın hemen karşısında duran İl Başkanı Bülent Delican’ın Binali Yıldırım ismi açıklandığı zamanki yüz ifadesinden açıkçası çok mutlu olmadığını ifade etmem kimseye sürpriz olmayacaktır.
Binali Yıldırım isminin açıklanmasından sonra İl Başkanı Delican’ın “İzmir’den Başbakan çıkardık” açıklamasını ise garip bulduğumu ifade etmek isterim ardından sokaklarda dağıtılan afişler, Körfez’de gemiler üzerine asılan “her zaman arkandayız İzmirli Başbakan” pankartları AK Parti İl Başkanlığı’nın üzerine oturmadığını ifade etmek isterim.
Çünkü daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. “Ben bu filmi daha öncede görmüştüm” 7 Haziran seçimlerinde yüzüne bakılmayan programlarına dahi katılınmayan ve ardından aday olduktan sonra “Efsane Bakan” pankartlarıyla karşılanan Binali Yıldırım bu kez de ismi açıklandıktan sonra “Her zaman arkandayız” açıklaması olmadı… Oysa bu pankartlar ve açıklamalar Binali Yıldırım ismi açıklanmadan önce yapılmış olsaydı çok daha anlamlı olurdu…
Siyaseten güçlü olan birinin yanında olmak ya da bunu ifade etmek çok daha kolay… Önemli olan varlığını dar günde göstermek. İyi gün dostlu olmak kolay…