CHP’de adaylık süreci sona ermek üzereyken, MYK kararı ile son dakikada 26 Ekim tarihine kadar uzatıldı.
Bu süre içinde CHP’nin Genel Merkezi beklenen müracaatı almamış olacak ki, aday adayları için ek bir süre verdi…
Bu süreç içinde aslında kimlerin aday olacağını ya da aday adayı olmayan isimlerin fikrini değiştirip değiştirmeyeceğini göreceğiz… Ancak; gerçek şu ki süre uzatımı kesinlikle ticari kaygıyla yapılmış bir hamledir.
Bu saatten sonra gelecek olan aday adayları kesinlikle CHP’nin kasasına para koymak için gelen adaylar olacaktır.
Bu kadar az adayın müracaat etmesinin sebebinin ise CHP Genel Merkezi’ne olan inancın azalmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum…
Dönelim bu süreçte en fazla konuşulan olaylara…
Aziz Kocaoğlu’nun “ben yokum “ açıklaması CHP içinde en fazla konuşulan olayların başında geliyor…
Bir diğer olay da Deniz Yücel’in kendisini seçtirmek için neredeyse tüm İzmir’i karşısına alan Aziz Kocaoğlu ile birlikte “imza hareketi”ne destek vermemesiydi. Genel Merkeze karşı bayrak açan Kocaoğlu’nun yanında yer almaması İl Başkanı Deniz Yücel’in kamuoyunda saygınlık görmesine neden olmuştu.
Yücel’in bu tavrı, “EMANETÇİ İL BAŞKANI” eleştirilerini de boşa çıkaran bir hamle olarak değerlendirilmişti.
Ve aday adaylık sürecinin başlamasından sonra ilçelerde örgütlerin büyük bölümünün istifa etmesi bir “KRİZ”e neden olmuştu. Yücel, süreci doğru yöneterek bu krizden de başarıyla çıktı. Ayrıca, adamcılık yapmaması, siyasi dengeleri gözetmeksizin örgütün vicdanını dinlemesi de Yücel’in kısa bir zaman içinde örgütün kalbinde taht kurmasına neden oldu…
Bu genç yaşta bunları başarması İl Başkanı Deniz Yücel’in siyasi kariyeri için çok önemli…
Dün yaşanan bir olay ise Yücel’in tam anlamı ile CHP örgütünün kalbini “FETH ETMESİNE” neden oldu.
2014 yerel seçimlerinde CHP’den aday gösterilmeyince bağımsız aday olup sonrasında böldüğü 400 oy farkla CHP’ye Menderes’te seçim kaybettiren Ergun Özgün olayından bahsediyorum. Özgün dün CHP'den aday adaylığı başvurusu yapmak için gittiği il başkanlığında beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. İl Başkanı Deniz Yücel, Özgün'ün adaylık dosyasını, "2014’te yaşananlar hala unutulmadı" diyerek kabul etmedi…
Bu aslında, dosya kabul edildiği takdirde özellikle Menderes’teki CHP örgütünde oluşacak “BÜYÜK KRİZ”in önüne geçmek için yapılmış kritik bir hamleydi…
Ve CHP Menderes örgütü için gerekli bir hamleydi…
Yücel’in bu tavrı sadece Menderes’te değil, CHP’nin bütün örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandı…
Aslında İl Başkanı Yücel’in bu tavrı CHP’de çok alışkın olduğumuz bir davranış değildi…
Mesleği avukat olan ve yasaları çok iyi bilen Deniz Yücel, yasal açıdan sıkıntı doğurabilecek bile olsa bu tavrı ile 4,5 yıldan beri “Menderes’te iktidarı kaybettikleri için gözyaşı döken CHP’lilerin” yüreğine biraz olsun su serpti.
Ve aslında uzun zamandan beri de CHP’de olmayan dayanışma ve particilik ruhunu yeniden yeşertti.
Bu CHP’nin gelecek günleri ve örgütün kendisini temsil eden İl Başkanına olan güveninin perçinlenmesi için de önemli bir adım…
Ve ben, geçtiğimiz dönemlerdeki gibi “Haksızlıklardan Dolayı” yaşanan çekişmelerin artık olmayacağını düşünüyorum. Ve yıllardan beri bu işin içinde olan biri olarak bu konuda yanılabileceğimi kesinlikle düşünmüyorum…
Bu dosya kabul etmeme olayından sonra dillendirilen bir dedikodu ise “Yücel’in Ergun Özgün’ün dosyasını Kocaoğlu istemediği için almadığı” şeklindeydi. Ama ben bunun doğru olabileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü, imza süreci gibi kritik bir konuda bile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun etkisinde kalmayan Yücel’in böyle bir kararı kendisinin rahatlıkla alabileceğine inanıyorum.
İşin özü, aslında İl Başkanı Deniz Yücel o dosyayı almış olsaydı İzmir’de başta Menderes olmak üzere bütün örgütlerde büyük tartışmalar başlayacaktı… Yücel bu krizi daha başlamadan bitirmeyi bildi.