27 Mayıs 1960 darbesinin Milli Birlik Komitesi (MBK) üyelerinden Emenullah Çelebi, yıllar sonra darbe mağduru olanlardan özür diledi. "Zarar gören kim varsa, benim kusurum, bir kusurum varsa herkesten özür diliyorum. Nasıl kabul ediyorlarsa beni öyle kabul etsinler." dedi.
MBK'nın genç üyelerinden olan ve darbe yapıldığında yüzbaşı rütbesinde bulunan Çelebi, İstanbul'da Hava Harp Akademisi ikinci sınıf öğrencisiydi. Çelebi, MBK'nın bugün yaşayan 7 üyelerinden biri.
27 Mayıs darbesi sonrası oluşturulan MBK üyelerinden şu anda 88 yaşında olan Çelebi, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) yaşanan o dönemdeki bazı bilinmeyenleri anlattı, pişmanlığından söz etti.
Çelebi, darbe dönemiyle sonradan kendileriyle ilgili bir yargılama yapılması konusunda endişe yaşayıp yaşamadığı yönündeki soruya "Aklıma geldi, yargılamalar, gelmedi değil. Yargılanmayı da bekledim. Fakat ben ilaçlarla yaşayan bir insanım. Yaşım ilerlemiş. Beni yargılamaya çağırsalar oradan cenazem çıkar. O zaman 1971'in de o zaman mahkeme edilmesi gerekiyor. O arada da birçok müdahale olmuştur. 27 Mayısla ilgili de bir yargılama yapılabilir. Türkiye'de yapılamaz diye bir şey yok. Her zaman her şey olabilir." cevabını verdi.
"DARBENİN NE ZAMAN YAPILACAĞI BELLİ DEĞİLDİ"
Emenullah Çelebi, darbenin hangi tarihte yapılacağı konusunda da MBK üyeleri arasında fikir ayrılıklarının olduğuna dikkat çekti. Darbe sürecinin şartlara bağlı olarak geliştiğini vurgulayan Çelebi, şöyle devam etti: "27 Mayıs Darbesi'ni yapan arkadaşlar ile İstanbul'da sık sık bir araya gelerek DP'nin politikalarını değerlendirirdik. DP'nin zamanla belirginleşen ve normal olmayan tutumu, halkın beklentileri ' bir ihtilal yapma' fikriyatının oluşmasını sağladı. Darbeyi, 26 Mayıs'da darbe yapmayı kararlaştırmıştık. Fakat, Menderes'in Eskişehir'de yaptığı gezide, seçimle ilgili bir vaadi olup olmayacağını bekledik. 'Yakında seçim olacak.' sözünü verseydi, olmayacaktı. Onun için, darbenin 27 Mayıs'ta olacağı, 27 Mayıs'ın ardından neler gerçekleşeceği bile belli değildi. Sonradan, arkadaşlarla bunun toplantısını yaptık. En kısa zamanda 'demokratik rejime geçeceğiz' diye söz verdik, ordu adına."
"HAREKAT ALTTAN GELİŞTİ ÜST RÜTBELİLER SONRADAN DAHİL OLDU"
Eski darbecilerden Çelebi, darbenin neden alt rütbedeki subaylar tarafından gerçekleştirildiği hususuna da, üst rütbeli generallerin DP tarafından atandığını, generallere güvenmedikleri için böyle planlama yapıldığını ifade ederek açıklık getirdi. Çelebi, "İhtilali bu açıdan onlar yapamazdı. Hareket alttan gelişti ve üst rütbeliler sonradan dahil oldu. İhtilal ortamında kolay kolay güvenemezsin kimseye. Ancak çok güvendiğimiz kişilere açıldık. Onun için generaller en son katıldı, bizlere. Mesela Fahri Özdilek Paşa son gece katıldı aramıza." dedi.
"LAİKLİK ENDİŞESİNİ DP'YE BİR AN ÖNCE MÜDAHALE EDİLMESİNİ İSTEYENLER ÇIKARDI"
Çelebi, DP'ye yapılan müdahale için gerekçe gösterilen 'laiklik tehlikede' endişesinin de gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Bu endişenin, bir an önce DP'ye müdahale yapılmasını isteyenlerce çıkarıldığına dikkat çeken Çelebi, laikliğin bir karşı propaganda unsuru olarak kullanıldığını söyledi. Türkiye'de, hiçbir hükümet döneminde laikliğin reddedilmediğini de ifade eden Çelebi, "Bu gün de laik değiliz, diyen birileri var mı Türkiye'd? Hayır. Bunun gibi, DP döneminde de, böyle bir girişim ve anlayıştan bahsedemeyiz." diye konuştu.
"14'LERİ GÖNDERMESEYDİK BİZİ ONLAR SÜRGÜN EDECEKTİ"
27 Mayıs 1960 darbesi üyelerinden Emenullah Çelebi, MBK üyeleri arasında yaşanan fikir ayrılıkları ve Alparslan Türkeş'in liderliğini yaptığı 14'er grubunun neden tasfiye edildiğini de anlattı.
Çelebi, fikir ayrılıklarının darbeden 2 ay sonra başladığına işaret ederek, şunları dile getirdi: "Bir kısmımız seçimlere gidip hemen anayasa yapmak istiyorduk. Bu grup içerisinde çok sevdiğim arkadaşlar vardı.'Grubun mensupları Türkeş'e bağlı değiliz.' derler, ama aslında ona bağlıdırlar. Türkeş'in ise Nihal Atsız ile ilişkisi tespit edilmişti. Seçimlerin ne zaman yapılacağı konusunda, tereddütlerimiz vardı. Biz, müdahalenin ardından hemen seçimlerin yapılmasını istiyorduk. Son toplantılarda, araya giren bazı arkadaşlarımız teklif getirdi. 'Bir 4 sene daha iktidarda kalalım.'fikrini ortaya attılar. Bu komitede kabul edildi. Fakat, ben ve 3-4 kişi bu süreyi onaylamadık. Diğerleri ise bu süreyi onayladı. O sırada Türkeş içeri girdi, ifadesi aynen şu oldu: 'Bir milletin emrinde, bir insanın yaşam ömrü: en kısa zamandır. 'Biz, en kısa zamanda seçim yapmayı düşünüyorduk ya, o bunu bir insanın ömrünün en kısa zamanına benzetip gözdağı vermeye çalışıyordu. Akşam arkadaşımızla, sürenin neden 4 sene olarak belirlendiği konusunu konuştuk. Arkadaşım, 'Eğer, süreyi 4 sene kabul etmemiş olsaydık, muhafız alayını toparlayıp bizlere müdahale edeceklerdi.' Bunu öğrendikten sonra, Osman Köksal'ın (Kurmay Albay olarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı komutanıyken 27 Mayıs'ta darbecilere katıldı.) yanına gittik. Ve karar aldık, Türkeş ve diğer 13 kişiyi sürgüne göndermek yönünde. Eğer, bunu yapmasaydık kısa sürede gönderilecektik."
"MENDERES, ZORLU VE POLATKAN ASILMASAYDI YÖNETİMİMİZE EL KONULACAKTI"
Darbeden pişmanlığını ifade eden Çelebi, Adnan Menderes, Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam sürecinde darbecilerin tarafında yaşananlara da değindi. "Bu kararların taraftarı değildim."diyen Çelebi, "Onlar şehit edilmemiş olsaydı, Silahlı Kuvvetler yine yönetime el koyacaktı." dedi.
Çelebi, idam kararlarını MBK üyelerinin nasıl ve hangi şartlarda onayladığını da açıkladı. Alınacak idam kararları ile ilgili Silahlı Kuvvetler Birliği'nin, Jandarma Okulları'nda bir toplantı düzenlediğini ve kendisinin de birkaç arkadaşı ile buraya çağrıldığını söyledi. Toplantıda, 15 kişinin asılması ile ilgili talimat verildiğini belirten Çelebi şunları ifade etti: "15 kişi asılmazsa yeniden ihtilal yapılacağını söylediler. Talat Aydemir ve arkadaşları yönetime el koyacaktı. Sonra, idamlar hakkında ne düşündüğümüzü sordular. Ben, sadece Celal Bayar'ın asılmasının yeterli olacağını söyledim. Benim ki bir taktikti, ama tutmadı. Talat Aydemir bana, 'Sen de mi korkuyorsun''sorusunu sordu. Buna fena canım sıkıldı. 'Korkmuş olsaydım, senin gibi Tokyo'dan diğer arkadaşların gibi Londra'dan, ABD'den konuşmazdım. Politik konuşan arkadaşların hiç biri burada yok. Yapan bizdik, siz değilsiniz. Benim kanaatim bu.'dedim. Maksadım şuydu: Celal Bayar 65 yaşını geçmişti. İdam edilmesi mümkün değil. O nasıl olsa idam edilmez, diye düşündüm. Benim düşüncem buydu. Taraftar değildim. Bugün de değilim. Celal Bayar kurtuldu, diğerleri bu sefer idam edildi."
"İHTİLALLERİ TASVİP VE TAVSİYE ETMİYORUM"
Çelebi, yurt dışında gerçekleştirilen ihtilallerden ise hiç etkilenmediklerini söyledi. İhtilallerin iyi bir şey olmadığını vurgulayan Çelebi, "Hiçbir zaman tasvip ve tavsiye etmem, eğer rejimi demokratik bir rejim olarak kabul ediyorsanız. Hükümetler, seçimler gelir seçimle gider." ifadesini kullandı.
"İKTİDARI ELE GEÇİRMEK İÇİN YAPTIK İHTİLALİ"
Çelebi, 'İktidarı ele geçirmek için mi yaptınız, bu darbeyi'' sorusu üzerine "Doğru bu, ama o zamanın şartlarına göre doğruydu bu. Bu gün o şart olmadığına göre doğru değil." açıklamalarını yaptı.
"DP'YE KARŞI SEMPATİM VARDI, ANTİPATİM DEĞİL"
Çelebi, kendisinin de DP'ye uzun yıllar destek verdiğini açıkladı. 1950 senesinde, anne ve babasını DP'ye oy vermek için ikna etmeye çalıştığını dile getiren Çelebi, şunları söyledi: "DP'ye karşı bir sempatim vardı, antipatim değil. 1950 ve 1954 için de destek arayışına girdim. Babam, 'Atatürk'ün partisinden başka partiye oy vermem.' diyordu. Annemi ise oy sandığına götürdüğümde DP'ye oy vermesi için ikna ettim."
"ÖĞRENCİ OLAYLARI HAREKETİMİZİ HAZIRLAYAN UNSURLARDANDI"
Çelebi, darbe için gerekçe gösterilen öğrenci hareketlerini de "Hareketimize hazırlayıcı unsurlardı, onlar."diye açıkladı. Müdahale öncesinde, öğrencilerle direk temas halinde olmadıklarını iddia eden Çelebi, "Öğrencileri biz tahrik etmiş değiliz. Kendiliğinden oluşmuş hareketlerdi onlar." diye anlattı.
"AKADEMİSYENLERİN GÖREVLERİNDEN ALINMASI DOĞRU DEĞİLDİ"
Çelebi, üniversitelerden atılan 147 subayın uzaklaştırmasını "İyi bir şey olmadı, bir kere." şeklinde değerlendirdi. Görevine son verilen profesörlerin arasında tanığı ve yakınlarının da olduğunu anlatan Çelebi, "Ben, üniversiten bu öğretim görevlilerinin alınmasına oyumu vermedim. Haksızlık vardı, orada. Önemli akademisyenlerin görevlerine son verildi. Az bir sayı değildi bu. Akademisyenlerin neden çıkarıldığını 14'lere sormalısınız." dedi.
"SUBAYLARIN EMEKLİLİĞİ GELMİŞTİ, ONDAN AYIRDIK"
Çelebi, TSK'dan yaklaşık 5 bin üzerinde subayı tasfiye etmelerini için "Subayların emeklilikleri gelmişti. Ondan ayırdık." diye açıkladı. Talimnamede 'Arzu eden' ifadelerini kullandıklarını ve bunun üzerine emekliliklerin başladığını savunan Çelebi, "Ben de emekli oldum, yarbayken. Emekli subaylara ayrıca ev de yaptık." bilgisini verdi.
"YÜKSEK KURUMLARI DEMOKRASİNİN BEKASI İÇİN KURDUK"
27 Mayıs'ın ardından kurulan MGK, MGK Genel Sekreterliği, Anayasa Mahkemesi, Senato gibi kurumların da neden oluşturulduğu hakkında açıklama yapan Çelebi, bu kurumları, demokrasinin bir daha ihlal edilmemesi için kurduklarını savundu.
Çelebi, "MGK, silahlı kuvvetler ve hükümetin bir araya gelip istişaresini sağlamak amacıyla kurduk. Anayasa Mahkemesi'ni, kanun çıkarıldığında yasanın uygunluğu yüksek mahkemeye sorulsun, diye kuruldu. Bunlar dikta rejimi kurulsun diye değil. Demokratik rejim devam etsin diye kuruldu." şeklinde konuştu.
DARBEYE ZEMİN HAZIRLAYAN UNSURLAR
Darbenin neden gerçekleştirdikleri konusunda da bilgi veren Çelebi, harekata zemin hazırlayan unsurları ise şöyle sıraladı: " Kore'ye birlik gönderilmesi bir savaştır. Savaş kararını hükümet verir, hükmü ise TBMM tarafından onaylanır. TBMM'ye sorulmadan Kore'ye birlik gönderildi. Bazı şehirlerin politik olarak ilçeye çevrilmesi. Mesela, Kırşehir'i ilçe yaptılar. Nede? Çünkü, DP kazanmadı da ondan. Memurlar, lüzum üzerine emekli yapıldı. Vatan cepheleri kuruldu. Üniversitelerdeki hadiseler, polisin tutumu, meclis tahkikat kurulunun kurulmasıdır. Bunlar ihtilalı hazırlayıcı unsurlardır."
"İHTİLALİ İÇ HİZMETLER KANUNU'NA DAYANARAK YAPTIK"
Çelebi, darbeyi TSK' nın iç hizmetler kanunun 35. maddesine dayanarak gerçekleştirdiklerini de bildirdi. "Tehlikeli durum olduğundan görevimizi ifa ettik." diyen Çelebi, "O talimattan biz görev aldık. O talimatnameyi ben yazmadım." diye konuştu.