Ege Postası
Geri

'Hiçbir zaman Yezidlerin tarafında olmadık'

Erdoğan Kızılcahamam kampının kapanış toplantısında konuştu.
'Hiçbir zaman Yezidlerin tarafında olmadık'
Haberler / Politika
4 Kasım 2013 Pazartesi 10:11
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
BOLU- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen 21. İstişare ve Değerlendirme kampının kapanış toplantısında konuştu.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Parti kurullarımızdan kongrelerimize kadar her fırsatta istişare kültürünü yaşatıyoruz. Çünkü biz temel ilke olarak her işimizde istişare etmeyi kendimize prensip edinmiş bir partiyiz. İstişarelerimizi kendi aramızda yapmakla yetinmiyoruz. Her görüşle, söyleyecek sözü olan herkesle bir araya geliyor, ülkenin istikametini şekillendirme mücadelesi veriyoruz. STK'larla, sendikalarla, konferanslarla, akil insanlar heyeti başta olmak üzere, yaptığımız görüşlerle, ortak aklı oluşturmanın rota belirlemenin çabasını sergiliyoruz.
Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizde farklı kesimlere bu kadar kulak veren, gönlünü de açan bir başka hükümet olmamıştır. Her söz her görüş her öneri bizim için eşi bulunmaz değerdedir. Herkesin aynı şeyi düşündüğü bir dünya takdir edersiniz ki sıkıcı renksiz tek düze bir dünya olurdu.
Bizim belli ilkelerimiz sınırlarımız var. Ama bu başkalarını dinlememize engel değildir. Bize oy vermeyenlerin de hukukunu savunmak için kendi aramızda istişarelerimizi artırarak sürdüreceğiz.
Yarın hicri yılbaşını kutlayacağız. Hicri 1435 yılına girerken bu yeni yılın milletimiz ülkemiz ve İslam coğrafyası için hayırlara vesilesi olması, özellikle mazlumlar için hicretin kapılarını aralamasını diliyorum.
Miladi 680 yılında, hicri 10 muharrem 61 yılında Hazreti Hüseyin önce susuzluğa mahkum edilmiş ardından o mübarek insan hazreti peygamberin arşın küpelerinden biri olarak vasıflandırdığı Hazreti Hüseyin ve ailesi şehit edilmişti.
Kardeşine kasteden herkes aziz Hazreti Hüseyin'in aziz hatırasını çiğnemiştir.
"ŞAM'DAKİ YEZİD KENDİ HALKINA ÖLÜM GÖNDERİYOR"
Sadece camilere değil başka dinlerin ibadet yerlerine yani insana kast eden, Hazreti Hüseyin'in ehlibeytin mesajlarını ayaklarının altına almıştır. Bugün yaşanan yeni Kerbela'lar yüreğimizi sızlatmaktadır. Suriye'de 130 binden fazla insan hayatını kaybetti. Şu anda 600 bini aşkın insan bizim ülkemizde sığınmacı olarak yaşıyor. Şam'daki Yezid kendi halkına ölüm gönderiyor.
Birileri bize susun konuşmayın diyor. Yahu kalsın diyor. Allah aşkına susarsak, görmezsek, yüreğimizde hissetmezsek yarın biz Hazreti Hüseyin'in yüzüne nasıl bakarı? Bizim her meselede safımız bellidir. Biz hiçbir zaman Yezidlerin tarafında olmadık. Bundan sonra da Hazreti Hüseyin'in yanında olacağız. Yaşadığımız acılar bir Şii ve Sünni çatışması değil. Mısır'da da kardeşin kardeşe kast ettiğini, katlettiğini görüyor, hak ve hukuk arayışlarının silahla karşılık bulduğuna üzülerek şahitlik ediyoruz.
"ALÇAKLARIN ŞEREFSİZLERİN CESARETİ KADAR..."
Alçakların şerefsizlerin cesareti kadar namusluların cesaretleri olmazsa o zaman kaybederiz. Onların omuzlarında milletin emaneti yok. Milletin sancağı yok. Biz hem sorumlu olmak, hem de elimizdeki sancağı muhafaza etmek hem de onlardan daha cüretkar olup saldırılarına göğüs görmek zorundayız."
"ONLARIN DİLİNDEN YARGI GAYET İYİ ANLIYOR"-
"Biz, milletin emanetini omuzladık, milletin verdiği sancağı zirveye doğru yola çıktık. Bu yokuşta durmanın, rehavetin hiçbir mazereti olamaz. Biraz soluklanayım, dediğimiz anda o dik yokuştan milletin emaneti, sancağı düşer ve yuvarlanıp gideriz. Menzile varmakla mükellef değiliz ama menzile giden yolda çok ama çok dikkatli olmak zorundayız. En küçük bir rehavet milletin tüm kazanımlarının heba olmasına yol açabilir. En küçük bir gevşeme, ihmal, Türkiye'nin, eski Türkiye'ye rücu etmesine sebep olabilir" diyen Erdoğan, şunları ekledi:
"Nasıl olsa oylar geliyor, nasıl olsa Türkiye'den her iki kişiden biri bize oy veriyor, diyerek rehavet içinde olanlar hem kendileri kaybetmiştir hem de omuzlarındaki emanete haksızlık etmiştir. İhmal bataklığına saplananlar, 3 Kasım 2002'de omuzlarımıza yüklenmiş emanete kast etmişlerdir. 'Benim çalışmama gerek yok' ifadesi bize kaybettirir. Biz, bize iftira atanlardan çok daha cesur olmalıyız. Onlar yıkmada ne kadar cüretkarsa, biz yapmada o kadar cüretkar olmak zorundayız. Onların görevi yakıp yıkmak, bizim görevimiz ise daha fazlasını yapmak. Onlar kışkırtmada ne kadar yürekliyse, biz sakinleştirmede o kadar yürekli olmak zorundayız. Alçakların, şerefsizlerin cesareti kadar namusluların cesareti olmazsa kaybederiz. Onların sorumluluğu yok. Biz hem sorumlu olmak hem de elimizdeki sancağı muhafaza etmek hem de onların saldırılarına göğüs germek zorundayız.

Muhalefetin genel başkanlarının adını ağzıma almayacağım dedim, almayacağım. Onlara gerekli cevapları zaten arkadaşlarım veriyor, yargı veriyor. Bol bol da paralar geliyor, onu da söyleyeyim. Vakti gelince açıklayacağım onarlı, şu anda stokta. Onların dilinden yargı gayet iyi anlıyor."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası