Başbakan Binali Yıldırım, Kuzey Irak’ta yerel yönetimin referandum inadının “Sıcak çatışmaya zemin hazırladığını” belirterek “Bunun da bedeli oradaki günahsız, sivil insanlara olacaktır. Bundan sonraki adımlarda Bağdat’ı daha fazla, doğrudan muhatap alarak ona göre kararlarımızı vereceğiz. Bunu topyekün savaş olarak düşünmeyin. Biz savaşa girmiyoruz. Biz, ülkemizin güvenliğini ilgilendiren konularda sınır ötesi tedbir alıyoruz. Vatandaşlarımız rahat olsun savaşa falan girdiğimiz yok. Bir endişe havası oluşturmayalım” dedi.
Yıldırım, dün haber kanallarının ortak yayınında Kuzey Irak referandumuna ilişkin soruları yanıtladı. Yıldırım, şu mesajları verdi:
ÜÇ GRUPTA KARAR: IKBY bir inatlaşmaya gitti ve referandumu gerçekleştirdi. Başından beri referandumun gayrimeşru olduğunu, sonuçlarının hiçbir şekilde tanınmayacağını, yok hükmünde olduğunu açıkça ifade ettik. Bölgesel yönetimin kişisel ihtirasları sonucu alınmış bir karardır. Daha fazla ızdırap, daha fazla acı, gözyaşı kararı verilmiştir ama Türkiye elini kolunu bağlayacak değil. Kararları üç grup altında ele aldık. Birincisi ekonomik, ikincisi siyasi ve diplomatik, üçüncüsü ise güvenlik ve askeri boyuttaki çalışmalar. Irak merkezi hükümeti de kararlar aldı, bize bilgilendirme yaptılar.
‘Kriz zirve yaptı’
ÇATIŞMAYA ZEMİN: Esasen Anayasaya göre böyleydi zaten ancak anayasada bölgesel yönetim fiili durum oluşturduğu için Irak’ın da kendi sorunlarına yoğunlaşmasından dolayı bu noktada fazla bir şey yapamadılar. Kriz artık zirve yaptı, dönülmez bir noktaya geldiği için bundan sonrası hiç hoş olmayan, rahatsız edici gelişmelerin de olacağı bir sürecin başlangıcı bölgede. Ümit ederiz ki böyle bir durumla karşı karşıya kalmayız. Ama inatla Kerkük gibi, Musul gibi, yani anayasayla tanınmış sınırlar dışında da bu referandumu yapma inadı bir anlamda sıcak bir çatışmaya da zemin hazırlamıştır. Bunun da bedeli oradaki günahsız, sivil insanlara olacaktır. Bu bakımdan bizim bundan sonraki adımlarda Bağdat daha fazla, doğrudan muhatap alarak ona göre kararlarımızı vereceğiz. Hedefimiz bölgede yaşayan insanlar değil. Bizim ulusal güvenliğimize karşı tehdit olarak gördüğümüz, bu referandum konusunda inat edenlerdir. Kimse zannetmesin ki biz Kürtlere karşı bir tavır içindeyiz. Sorunumuz yok. Bizim takıldığımız konu, ayrımcılık hareketini körüklemektir, kışkırtmaktır.
TAMPON BÖLGE ERKEN: (Türkiye harekâta ne kadar hazır) Biz sınırlarımızın güneyindeki PKKterör kamplarına her zaman hava harekâtı yapabiliriz, yapıyoruz da nitekim. Bundan sonraki işin askeri boyutu. Diyelim ki hudut kapısından Bağdat’a geçiş yapacağız, buna karşı bir engelleme, sıkıntı oluşursa tabii ki biz gerekli güvenlik tedbirlerini almak zorundayız. Bunu da Irak Merkezi Hükümeti’nin koordinasyonuyla yapacağız. Türkmenlere karşı kıyım, yok etme hareketi tekrar başlatılırsa duyarsız kalmamızı kimse beklemesin. Tampon bölgeyi konuşmak için erken.
‘Varsın 300-500 milyon gelmesin’
(Petrol sevkiyatından etkilenme)
Mesele memleket meselesi olunca bunların hesabı olmaz. Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü içerisinde bunların esamesi olmaz. 300-500 milyon dolar oradan gelecekmiş, varsın gelmesin. Kaldı ki Merkezi Hükümet bu işin teminatını verir, petrol nakliyle ilgili bizden talepte bulunursa ve bununla ilgili şartları yerine getirirse bu iş yine devam eder.
‘Bundan sonra şansını yitirdi’
(Muhalefetin eleştirileri)
Türkiye hata yapmadı. Türkiye, Irak anayasasındaki esaslar dahilinde bir muamele yaptı. Ama bundan böyle bu muameleyi yapmayacak, bu kadar basit. Yani bizim yaptığımız protokol uygulamalar, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimine abartılarak, keyfi yaptığımız uygulamalar değil. Yeter ki bölgede sükunet olsun, barış olsun, terörle mücadeleye katkı sağlasın. Bunu yapmanın neresi yanlı? Düşmanlıkla hiçbir şeyi halledemezsiniz. Ama yanlışta ısrar eden varsa ona da hak ettiği cevabı verecek bir ülkeyiz. Dolayısıyla bundan sonra şansını yitirdi.
İşine gücüne baksın millet
Duruma hakimiz, hiç bir sıkıntı yok. İşine gücüne baksın millet. Bakın her şeye rağmen dünyanın sayılı büyüyen ülkeleri arasındayız. En zor şartları yaşayan bir ülkeyiz ama en iyi ülkeler arasında yer almayı başarıyoruz. Her şey daha güzel olacak.
‘Karar verecek olan Bağdat'
HER ŞEY DEĞİŞTİ: bugün itibariyle artık her şey değişti. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Irak merkezi hükümeti anayasadan doğan haklarını eksiksiz kullanacak. Asıl zorluk burada. Bu tabii bir çatışma riskini de beraberinde getiriyor. Onun birinci derecede kararını verecek olan Bağdat’tır. Buradan taşımacılarımız, ithalat, ihracat yapanlar girdiler, Bağdat ve Basra’ya gidecekler, Kerbela’ya gidecekler. Bu güzergâhta peşmerge unsurları tarafından herhangi bir şekilde saldırıya uğramaması, bir güvenlik zafiyetinin oluşmaması gerekir. Buraya yönelik, oradan giden araçlarımıza yönelik bir hareket olursa bu bize yapılmış bir harekettir. Biz de buna mutlaka karşılık vereceğiz. Radikal unsurlar, teröristler bu süreç içinde daha da çılgın hareketler yapabilirler. Tedbirlerimizi alıyoruz.
EĞİTİM DEVAM ETMEZ: (Peşmergelerin eğitimi) Artık bunlar yaşandıktan sonra Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetime onların yaşaması için, bütün dünyadan gördükleri izolasyona rağmen oradaki insanların sıkıntılarının giderilmesi için gösterdiğimiz iyi niyet ve gayretin bundan sonra devam etmesi söz konusu değil. Kendi halklarının geleceğini karartıyorlar, onlara zarar veriyorlar.
KAYITSIZ KALMAYIZ: (Kerkük) Kerkük gibi şu anda anayasa bakımından Bölgesel Yönetim’e ait olmayan yerlerin hem referanduma dahil edilmesi hem de bir oldu bittiye tabi tutulması ihtimaline karşı Irak Merkezi Hükümeti ile koordinasyon halinde bir çalışma içine gireceğiz. Bizim buradaki oldu bittiye kayıtsız kalmamız düşünülemez. Irak ile beraber yapmamız lazım.
Endişe havası oluşturmayalım: (Türkiye’de iki cephede mücadele mi verecek') Bunu topyekûn savaş olarak düşünmeyin. Biz savaşa girmiyoruz. Ülkemizin güvenliğini ilgilendiren konularda sınır ötesi tedbir alıyoruz. Afrin’in güneyinde ve çepeçevre etrafında İran, Rusya, Türkiye bir çatışmasızlık alanı oluşturmak için birlikte adım atıyor. Bunları savaş diye nitelemek yanlış olur. Keza Irak tarafında da aldığımız tedbirler sözde referandum kararından sonra oradaki terör unsurlarının daha da cesaretlenerek ülkemize yönelik faaliyetlerini artırmalarını önlemeye yönelik. Vatandaşlarımız rahat olsun savaşa falan girdiğimiz yok. Bir endişe havası oluşturmayalım. Referandum sonuçlansa ne olur, sonuçlanmasa ne olur. Bu bir tiyatro.
TEOG’un yerine üç alternatif
TEOG’un yerine üç modeli ele aldıklarını açıklayan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
SINAV OLMADAN OLMAZ: TEOG başından beri hep yanlış anlaşıldı. 2013’ten beri bir yarışa döndü. Hiçbir öğrenci sınavı sevmez ama sınav olmadan da öğrenme olmaz. TEOG kalkıyor, bu sene uygulanmayacak. Bunun yerine Milli Eğitim Bakanlığı üç tane çözüm üretiyor. Bunların artıları, eksileri çalışılıyor.
BİR AY İÇİNDE: Birinci yöntem, her lisenin kendi sınavını yapması. İkinci yöntem, ortaokul sertifikasyon sistemi. Üçüncü yöntem de ortaokul bazlı yerleştirme. Burada ağırlıklı olarak adrese dayalı kayıt sistemi, yüzde 50’si belki toplam öğrencilerin. Bir kısım okullar da ortaokul mezuniyet ortalamasını arayabilir. Bir, hiçbir şey aramayanlar var, adresi en yakın olan gidip kaydolacak. Bazı okullar diyebilir ki ‘Ben ortaokul mezuniyet ortalaması arayacağım’. Bir de bazı okullar, kendi sınavını yapar, kendi sınavını yapar ama o sınavın mutlaka Bakanlığın gözetiminde olması lazım. Tabii bunların hangisinin en isabetli olduğu konusu... Bakanlar Kuruluna gelecek uzmanlar sunumlarını yapacak. Birisinde karar kılacağız. Yeni çözüm bu seneden itibaren geçerli olacak. MİLLİYET