Davutoğlu şu mesajları verdi:
TAKSİM EN ÇİRKİN MEYDAN
Şehir ve Medeniyet üzerine bir kitap yazıyorum, bitmek üzere. Bir gün ayırabilsem baskıya gidecek. İstanbul’la ilgili bölümü Gezi olaylarıyla aynı günlerde yazdım. Taksim meselesinde de... İstismar boyutu da var, o arkadaşları çağırdım. Bakın dedim, ‘başka şeyleri tartışırız ama bana ‘Taksim mükemmel bir meydandır’ diyorsan, ben sana derim ki, ‘Taksim dünyanın en çirkin meydanıdır...’ Ben meydan denince Venedik’tekini, İsfahan’dakini bilirim.
Taksim tesadüfen oluşmuş. Kışla yıkılmasaydı bir meydan görmeyecektik. Daha önce burada Ermeni mezarlığı vardı. Şimdi 1 Mayıs burada oldu diyerek bir tapınak haline getirmemek lazım. İmar dairesine ‘Kesinlikle rant üzerinden bu şehrin dokusunun bozulmasına izin vermeyeceksiniz’ dedim.Hep şöyle bir argüman var: Herkesin devleti var Kürtlerin devleti yok. Bu görünüşte, doğru gibi duruyor. İşte Suriye Arap Cumhuriyeti var, Türkiye Cumhuriyeti var... Türkiye kelimesi bir şey ifade ediyor, Kürt ulusacılar açısından.
Türk de çile çekti Kürt de
Türkiye’de yapılan vahim hatalar var. Doğuda isimler değişti. Bu hepimizin çektiği bir çileydi. Suriye devletinin 50-60 sene öncesi yok ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin en son başkent olmasının getirdiği avantaj var. Kürtler en son hangi devletin içindeydiler, Osmanı Devleti içindeydiler. Türkler de Osmanlı içindeydiler. O süreklilik içerisinde Türkler de çile çekti, benim dedemi Kuranı Kerim öğretiyor diye alıp götürmüşler. Kürkler kızsalar da nihayet devlet sürekliliği içinde Türkiye onların da devletidir. (STARGAZETE)