
AK Part,i, 11. Yargı Paketi'ni bugün Meclis Başkanlığı'na sundu. Ceza sürelerinde değişikliğe neden olacak 11. Yargı Paketi'nin detayları belli oldu.
Meclis'e sunulan yargı paketi ile yaşanacak değişiklikleri AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler açıkladı.
ÖRGÜT SUÇLARINA CEZALAR ARTACAK
11. Yargı Paketi ile yargılamaların makul sürede tamamlanması, yargıya ilişkin güven ve memnuniyetin yükseltilmesini de sağlamaya gayret ettiklerini ifade eden Abdullah Güler, "Teklifte suç işlenmemesinin önlenmesi, caydarıcılığın sağlanmasının, dolandırıcılık ve trafik düzenini bozan eylemlerle daha etkin mücadele edilmesi, kişilerin trafikteki can ve mal güvenliğinin sağlanmasıyla toplumsal huzurun güçlendirilmesi ve infaz sisteminin de bazı değişikliklere dair teklifimizi hazırlamış bulunuyoruz." dedi.
Detayları merakla beklenen yargı paketinde son dönemde artış gösteren örgüt suçlarına yönelik cezaların artırılması teklifi dikkatleri çekti.
Paketle birlikte, 18 yaşından küçük çocukları suça karıştıran organize suç örgütlerine yönelik cezalar ağırlaştırılıyor. Silahlı çetelerin, 18 yaşın altındakileri suç aracı olarak kullanması durumunda örgüt yöneticilerine 30 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
11. YARGI PAKETİ'NİN DETAYLARI AÇIKLANDI
Toplu alanlarda havaya ateş açarak kamu güvenliğini tehlikeye atan kişilere yönelik cezalar da artırılıyor. Bu suçu işleyenlere 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası uygulanması öngörülüyor.
Ayrıca, trafikte "yol kesme" eylemi tek başına bir suç olarak tanımlanıyor. Bir aracı durduran veya hareket etmesini engelleyen kişiye 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Taksirle yaralama suçunda ise basit halde ceza 2 yıla, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması durumunda ise 5 yıla kadar hapis cezası olarak düzenleniyor.
BİLİŞİM SUÇLARINA YENİ ÖNLEMLER PAKETTE YER ALDI
11. Yargı Paketi, bilişim suçlarıyla mücadeleye yönelik yeni tedbirler de getiriyor. Buna göre, fotoğraf, yüz tanıma, parmak izi veya çipli kimlik kartı gibi biyometrik doğrulama yöntemleri olmadan banka hesabı açılamayacak. Şüpheli durumlarda ilgili banka hesabı 48 saate kadar askıya alınabilecek.
Ayrıca, bir kişi adına alınabilecek GSM hat sayısına Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından bir sınırlama getirilecek. Belirlenen sınıra uymayan kişilere ve operatörlere cezai işlem uygulanacak.
KAÇ BİN MAHKUMUN TAHLİYE OLACAĞI BELLİ OLDU
Pakette, infaz rejimine ilişkin de bir düzenleme yer alıyor. "Tam akıl hastası" olan hükümlülerin, belirli bir süre sağlık kurumunda tutulmadan salıverilmesinin önüne geçilecek.
Yargı paketinden faydalanacak mahkumlar da merak konusu olurken Abdullah Güler, tahliye olacak mahkum sayısını şöyle açıkladı:
"Kanun çıktığı andan itibaren bunun hemen uygulama alanı dediğim gibi İdari Gözlem Kurullarının koşullu salıverme şartları içerisindeki hazırlıkları ve uygulamalarıyla beraber bir altyapı hazırlığına da ihtiyaç var. Yani kanun çıktığı gibi hemen otomatik yürürlüğe giren bir husus yok. Her bir dosya kapsamı ayrı ayrı değerlendiriliyor. Koşullu salıverme şartlarının uygun olup olmadığına bakılıyor ve ona göre bir düzenleme yapılıyor. Dolayısıyla bu kanun teklifimiz verildiği andan itibaren Adalet Bakanlığımız bürokrasisi belli bir hazırlıkları, belli bir şeyi yapacaktır. Tahmin ediyorum bu kanun teklifimiz de bizim bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonraki haftaya ancak muhalefet şerhi ve raporun hazırlanmasıyla beraber ancak gelecektir. Ve o son hafta da bu kanun teklifimizi görüşeceğimizi düşünüyorum.
Bir daha tekrar edeyim. Arkadaşlar etki analiziyle beraber sadece bu kavramsal manada ilk etapta 54-55 bin kişi aralığında değerlendirilmesi düşünülüyor. Tabii bu bir süreç. Şu anda yargılaması devam edip gerek istinaf ve gerekse Yargıtay sürecinde kesinleştiğinde... Çünkü bu madde bir mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi halinde yürürlüğe girecek bir şeydir. Bir tutukluluk halleriyle ilgili bir durum değildir. Dolayısıyla devam eden yıllarda da 2023 yılı 31 Temmuz 2023 yılı öncesinde işlenen herhangi bir suçun kesinleşmesi halinde de yürürlüğe girecek bir uygulamadır. Koşullu salıverme şartlarının 1 yıllık denetimli serbestlik halinin 3 yıla çıkartılması uygulamasıdır. Bunu da ifade edelim. Gelecek yıllara da ne kadar bulunabilir? Herhalde bir 90 bin civarında, 95 bin civarında dosya kapsamında bir duruma ulaşabileceğini de önümüzdeki yıllar itibariyle ifade ediliyor."
Güler'in infaz yasasında yapılacak değişikliklere ilişkin ifadeleri şu şekilde:
Yine önemli bir düzenleme yer alıyor kanun teklifimizde. Eşitlik ilkesi, adalet sistemimizin temel taşlarından biridir. Hepinizin bildiği gibi 2020 yılında başlayan pandemi nedeniyle Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun görüş ve önerileri doğrultusunda Adalet Bakanlığımızca üç ayda bir süresi uzatılan, infaz kurumlarında oluşabilecek risklere karşı bazı tedbirler geliştirilmişti. Bu tedbirler kapsamında infaz kanununda bazı düzenlemeleri hayata geçirmiştik.
Bu düzenlemeler, 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülere yönelik olarak son kez uygulanmış ve bu tedbirler sona ermişti. Özellikle vatandaşlarımız arasında “19 düzenlemesi” olarak bilinen bu düzenlemenin eşitsizliğe neden olduğu yönünde görüşler vatandaşlarımız ve siyasi partiler tarafından bizlere iletilmişti.
"KOVİD-19 DÜZENLEMESİNİN KAPSAMINI YENİDEN DÜZENLEDİK"
Şöyle ki; aynı tarihte işlenmiş olsa bile yargılamanın hızlı yapılmaması sonucunda cezası kesinleşerek ceza infaz kurumuna giren kişilerde, 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla uygulanan koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik süreleriyle ilgili olarak; bu dönemde cezası kesinleşmeyen hükümlüler arasında uygulama farklılığı ortaya çıkmıştı.
Biz de tüm bu görüşleri, itirazları ve beklentileri dikkate alarak Kovid-19 düzenlemesinin kapsamını yeniden düzenledik.
Bu düzenlemeyle, 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yararlanabildiği, daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma veya denetimli serbestliğe ayrılma düzenlemesinden; 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle hükümlü olacakların da yararlanabilmesi imkânını sağlıyoruz.
Buna göre, 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenen suçlar nedeniyle:
Kapalı ceza infaz kurumundan 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme,
Açık ceza infaz kurumundan ise 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilme imkânı getiriyoruz.
Bu şekliyle, 31 Temmuz 2023 öncesinde hükümlülere uygulanan bu idari tedbir düzenlemesinin “suç işleyenlere” ifadesi eklenmek suretiyle yeni hükümlülere de uygulanmasıyla bir eşitlik kuralını sağlamış olacağız.
Biz sadece oradaki eski uygulamayı, 31 Temmuz 2023 öncesi hükümlülere ilişkin düzenlemedeki kavramı, maddi içeriği neyse aynen yazdık. Biz sadece oraya bir ekleme yaptık: Mahkûmiyeti, yani hükmü kesinleşenleri değil; suç işleyenleri ekledik. Eski uygulama neyse aynısı olacak. Sadece “suç işleyenler” kavramı yenileniyor. Başka bir ekleme, çıkarma yok arkadaşlar.
"AF DEĞİL KOŞULLU SALIVERME OLACAK"
Arkadaşlar, şunu öncelikle belirtelim: COVID-19 düzenlemesi bir af değildir. Ne genel affın içine sığar, ne de kısmi aftır. Af değildir; bunu özellikle belirtelim.
İkincisi; koşullu salıverme şartları içerisinde, yani ilgili mahkûmun cezaevinde, kapalı infaz kurumundaki koşullu salıverme şartları çerçevesinde; bir yıllık denetimli serbestlik, kapalıdan açığa çıkma ve açıktan tahliye olma süreçleri vardır. Biz sadece bu tertipte süreyi üç yıla çıkartıyoruz. Yani kapalı infaz kurumundan açık cezaevine daha erken çıkması ve açık cezaevinden de daha erken tahliye olması… Bu süreyle ilgili bir düzenlemedir.
Dolayısıyla koşullu salıverme şartları yine geçerlidir, ortadadır. Bu konular, Adalet Bakanlığımızın cezaevlerindeki ve bazı savcılıklar bünyesindeki idari gözlem kurullarının kanaatleriyle beraber değerlendirilecek hususlardır.
İlk etapta, bu kanunun suç işleme tarihine göre uygulanmasıyla beraber; tabii ki henüz yargılaması tamamlanmamış, kesinleşmemiş davalar da vardır. Bu devam edecek bir süreçtir. Ancak ilk etapta, yaklaşık olarak bu kapsamda şu anda cezaevinde bulunan 54–55 bin civarında mahkûmu ilgilendirdiğini söyleyebilirim. Önümüzdeki bir yıl boyunca da bu kademeli olarak hükmü kesinleştikçe devreye girdikçe, etkilenecek toplam sayının 80–90 bin civarında olabileceğini önümüzdeki yıllara göre düşünüyoruz."
Sayfa başına git







