EGEPOSTASI - Gazeteci Mithat Umutoğulları, Büyükizmir TV'de yayınlanan 8. Gün programında Refik Pak’la birlikte İzmir siyasetindeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Umutoğulları Çiğli Belediyesi ile sendika arasında anlaşmaya varılan toplu iş sözleşmesi süreci ve sonrasında yaşananları yorumlarken, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan hakkında ‘zimmet’ suçlamasıyla dava açılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Umutoğulları’nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“SOYER VE GÜMRÜKÇÜ KARŞI KARŞIYA GETİRİLDİ”
“Anlaşmaya gelinceye kadar zor bir süreçten geçildi. Bence şuna bakmak lazım: Öyle bir sürece denk geldi ki, Utku Gümrükçü’nün Büyükşehir Meclisi Grup Başkanvekiliği adaylığı üzerinden özellikle yandaş medyanın dile getirdiği haberlerle Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanı karşı karşıya getirildi. Gazetelerin işlediği konulara AK Partili meclis üyeleri katkıda bulundu ve bir anda kamuoyunda şöyle bir algı oluştu: Bir tarafta grup başkanvekilliğine aday olan Utku Gümrükçü, diğer tarafta Büyükşehir cephesi ve bunun gölgesinde kalan bir toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmesi var. En çok gündemde olan hikaye grup başkanvekilliği seçimiydi. Öyle bir hale geldi ki, grup başkanvekilliği seçimi kan davası, CHP’nin temel sorunu gibi görüldü. Büyükşehir belediye grubuyla ilçe belediye başkanı arasında siyasi çatışma haline getirildi. Buna sebep olan hikaye aslında CHP içerisinde özellikle yerel seçimin bitmesiyle başlayan gruplaşmalardır.
“SOYER’İN ALANA GİTMESİNİN SEBEBİ…”
Utku Gümrükçü aday olduğunda bütün işi organize eden CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın organize ettiği siyasi hesaplaşmalar olduğu yolunda CHP içerisinde bir algı var. Büyükşehir cephesi bu işi kaşıyan, grup başkanvekilliği adaylığı üzerinden hesap soran, işçi eylemlerini kışkırtan grup diye bir kurgu kuruldu. Bu iş böyle değil. Tunç Soyer’in de alana gitmesinin sebebi o. Büyükşehir Belediye Başkanı bugüne kadar hiçbir eylemde olmadı. Oraya gidip işçiye kefalet vermesinin sebebi bütün bu algılardan duyulan rahatsızlıktı. Tunç Soyer işçiden yana tavır gösterdi ve bu tavırdan sonra ilçe belediye başkanıyla sendika arasında artan bir trafik oldu ve Tunç Soyer’in talebi üzerinden bazı haklardan vazgeçtiğini gördük. Büyükşehir Belediyesi’nin ricasını kırmadığını gördük. Karşılıklı iyi niyet içerisinde yapılan görüşmeler anlaşmayla sonuçlandı.
GÜMRÜKÇÜ NEDEN ‘SİYASİ OYUNLAR’ DEDİ?
Bu gördüğünüz eylemler daha önceki belediye başkanlarının olduğu dönemde de yapıldı. Dolayısıyla bunu ilçe belediye başkanını beceriksizliği gibi yorumlamamak lazım. Kavga görüntüsü yaratmak isteyenler var. Gümrükçü’nün siyasi oyunlar oynanıyor demesinin sebebi bu.
“CHP’Lİ BELEDİYE OLUNCA ASLAN KESİLİYORSUNUZ”
Bugün yaşananlar bir sendika belediye bşakanlğıı anlaşmazlğı değil. ‘Faşizme karşı omuz omuza. Satılmış sendika’ sloganları atıyorlar. Bir tane polisin gelmediği, özgürce eylem yaptıkları belediyede bunu yapıyorlar. CHP’li belediyelerin durumu gerçekten çok zor. Faşist bir yönetim olsa çıkıp orada slogan atabilir misin? Bir sendika daha ne yapacak? Yüzde 36-38 anlaşma yaptırmış. Bir kere sendika 6 gün boyunca eylem yapmış. İşçinin haklarını korumak için işverenle karşı karşıya gelmiş. İşçi temsilcileri belediye başkanıyla neredeyse yumruk yumruğa girecek hale gelmiş. sendika bütün eleştirilere rağmen senin haklarını korumak için mücadele etmiş, anlaşmayı bir yere getirmiş. Bu grup içerisinde 50-100 işçi yukarı çıkıyorlar işçi temsilcsiniin yanına. Gidip hesap soracaklar. CHP’li bir belediye başkanına bunları söylüyorsun. AK Partili bir belediyenin önünde eylem yapabilir misin? AK Partili belediye başkanıyla ya da bir siyasetçiyle ilgili tek cümle etmezken, CHP’li belediye bşakanları önünde hepiniz aslan kesiliyorsunuz. Bunu Metin Solak’a da (Çiğli Belediyesi eski Başkanı) yaptılar, Utku Gümrükçü’ye de yaptılar. Yarın Büyükeşhir önünde de yapacaklar. Önümüzdeki yıl sözleşme için masaya oturcak olan CHP’li belediye başkanı varsa Allah yardım etsin.
“BU CESARETİ NEREDEN ALIYORSUNUZ?”
Belediye başkanı sendikayla bir anlaşmaya varmış. Sendikanın yaptığı anlaşmayı yok sayan, buna tahammül edemeyen kişiler belediyeyi basıyor. Kendi iş yerini basıyor. Kendi iş yerini basan işçiden ne beklersin ki? Her alınan kararı işçiye soruyorlar. Çoğunluğun verdiği kararı beğenmiyosun. Demokraside çoğunluğun verdiği karara azınlık uymak zorunda. Peki belediye başkanı oraya güvenlik ya da polis koysa çatışma çıksa bunun hesabını kim verecek? Dolayısıyla bu cesareti nereden alıyorsunuz? 6 gündür belediye önünde demokratik hakkını kullanıyorsun, kendi iş yerinde bu kadar demkoratik haklar sana verilmişken o belediye binası koridrolarından ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganı atıyorsun. Kendi çalıştığı kurumda bu kadar sourmsuzca, bu kadar pervasızca bir eylem yapılamaz. Buna müsaade etmemek gerekiyor. Sendikaların görevleri sadece işçinin hakkını savunmak değil. Adamı neredeyse makamında çıkıp dövüp aşağıya atacaksın. Böyle sorumsuzluk olur mu?
“SENDİKAYI BÖYLE ADAMLAR TEMSİL ETMESİN”
CHP’li yöneticiler sendikadan şikayetçi. ‘Sendikalar hep CHP’li belediye önünde eylem yapıyor. Güçler bize yetiyor’ diyorlar. Bence sendika kendi içinde o işçileri ayıklasın. Bütün yapılan emeğe rağmen bunları söyleyen işçileri sorgulasın. Sendikayı böyle adamlar temsil etmesin. Aç gözlü, doyumsuz olan insanları sendika içine sokmasınlar. Solun beş ilkesini say dese sayamayacak adamlar solculuk, devrimcilik yapıyor orada.
“ERDOĞAN EKREM ORAN’I ÖRNEK ALSIN”
Karaburun Belediye Başkanı seçildiğinden beri skandalları bitmiyor. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde sıçrayamaz. Bir kere önce belediye başkanı gitsin Ekrem Oran’ı (Çeşme Belediye Başkanı) örnek alsın. Ekrem Oran göreve geldiği gün halk plajını ücretsiz yaptı. Halka ait olan yerde ücret alınmaz. Halka ait alanlarda hizmetin ücretsiz olması gerekir.
“ÇEKİRGE BİR SIÇRAR, İKİ SIÇRAR, ÜÇÜNCÜDE…”
Bu tespit edilen 581 bin lira bankaya yatmıyor. AK Parti İlçe Başkanı şikayet eidyor. Şikayet ettikten sonra soruşturma başlamadan önce para bankaya yatıyor. Emekli olan muhsebe müdürü ‘Benim haberim yok’ diyor. Yeğenine soruyorlar ‘Hatırlamıyorum’ diyor. Başkan yeğenine sözlü yetki vermiş, aralarında nasıl bir ilişki var bilemem. Ama fotoğrafta görünen, makbuz kesilmemiş, para hesaba yatmamış ve iş tespit edildikten sonra para yatıyor. Bunun üzeirnde soruşturma başlatılıyor. Karaburun Belediye Başkanı sürekli parayla, akçeli işlerle gündeme geliyor, ama ısrarla vazgeçmiyor. Belediye şirketinden kendine maaş bağlıyor, sonra plajdan gelen paralar ortaya çıkıyor. Makbuzu alınmayan paralara ne oldu? Niye Karaburun Belediyesi iştiraklerinin usulsüzlüklerine ceza yazılıyor? Bu dosyanın çok hızlı bir şekilde sonuçlandırılıp bu parayı zimmetine geçirmeye çalışan ya da bu parayı tutmaya çalışan kişi neyse onunla ilgili gereken yapılmalı."
“CHP’Lİ BELEDİYELER İÇİNDE ÇÜRÜK ELMA ÇIKTI”
CHP İzmir İl Başkanı’nın bununla ilgili tek bir kelimesi var mı? İl Başkanı bu olaya inanmış olsa bununla ilgili konuşur, ama inanmıyor. Bu olayın gerçek olabileceğini biliyor. Maalesef bu hanımefendi CHP’li belediyeler içerisinde çürük elma çıktı. İsterse mahkemeye versin beni, ama CHP’yi temsil edemiyor. Yapmıştır, yapmamıştır bilemem ama sürekli bir belediye bşakanı niye parayla pulla gündeme gelir? Ben neye kızıyorum? Serdar Aksoy’un mahkemesi devam ediyor. Tutuklandı, serbest bırakıldı ama göreve dönemiyor. Burak Oğuz’u terör suçundn görevden aldılar. Burak Oğuz ve Serdar Aksoy için sistem hızlı işliyor, neden bu hanımefendi için işlemiyor? Ufacık bir şeyde soruşturma açan savcılık neden bu kadar yavaş davranıyor?
“KARABURUNLULAR BELEDİYEYE VERGİ YATIRMASIN”
Ben Karaburunlulara şu öneriyi veriyorum: Belediyeye vergi yatırmasınlar. Allah muhafaza paranın nereye gittiği belli değil. Paranın nasıl harcandığını bilmiyoruz. Bir plajdan 581 bin lira ortadan kaybolup, dava açtıktan sonra ortaya çıkıyorsa düşünemiyorum artık. Paramızı kime emanet edeceğiz? Karaburunlulara sesleniyorum, tercihlerinizi lütfen a partili b partili olarak kullanmayın. İnanmadığınız, ekonomik olarak zayıf bir belediye başkanı adayına oy vermeyin.