Türkiye bugünlerde kadın cinayetlerini konuşuyor. Çocuk istismarı, kadın istismarı toplumun kanayan yaraları… Oysaki Türk toplumu tarihinde çocuk ve kadın hakları ile çok önemli düzenlemeler yapmış, çağdaşı olan toplumlardan çok daha ileride atılımlar gerçekleştirmişti.
Tarihi onurlarla, gururlarla dolu Türk kadını bugün acılarla karşı karşıya… Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Türk aydınlanmasının en başına kadın ve çocuk haklarını koymuştu. 17 Şubat 1926 yılında Türk Medeni Kanunu’nu kabul etmiş böylece erkek egemen düzene son verme hamlesine girişmişti. Devlet yapısı laikleştirilerek hukuk kuralları da akla ve bilime uygun hale getirilmişti.
Türk Medeni Kanunu ile birlikte kişilerin hak ve borçları, aile kurumunun işleyişi ve sona ermesi, mülkiyet ilişkileri, miras sorunları gibi konularda kadın, erkek ve çocuk haklarını gözeten Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. 1 Mart 1926 yılında da Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi. Böylece hem medeni hukuk hem de ceza hukuku açısından iki önemli atılım gerçekleştirilmiş oldu.
Peki, Medeni Kanun neler getirmişti' O tarihe kadar erkeklerin gerisinde tutulan kadın, Medeni Kanun ile birlikte yasalarla korunmaya başlandı. Kadın ve erkek eşitliğinin yasal düzenlemesi gerçekleşti.
Aile hayatında da kadın ve erkek arasındaki eşitlik hakkı sağlanmış, kadına da boşanma hakkı tanınmıştır.
Çocukların, kız ve erkek ayrımı yapılmaksızın, aile mirasından eşit ölçüde faydalanmasının önü açılmıştır.
Resmi nikah zorunlu hale getirilerek, eski düzendeki ‘erkeğin birden çok kadınla evlilik yapabilmesinin’ önüne geçilmiştir. Evlilik akdi, devlet güvencesine alınmıştır ve kadının da evlilikte eşit olduğu yasal zeminde kabul edilmiştir.
Çocukların iyi yetiştirilmesi için anne ve babaya yükümlülükler getirilmiştir.
(Hürriyet)