Ege Sanayici ve İşadamları Derneği,’nin Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi’nin konuğu AB Uzmanı Can Baydarol oldu. Toplumun değişik kesimleriyle değişik konularla bir araya gelmeye devam ettiklerini belirten ESİAD Başkanı Mustafa Güçlü, gündeme dair önemli bilgilerin bu toplantılar aracılığıyla aktarıldığın söyledi. Güçlü, “Bilindiği üzere AB ile ülkemiz arasında ilginç ve karmaşık bir süreç yaşanıyor. Bugün de bu ilişkinin ekonomik boyutunu ele alacağızö dedi.
AB'YE KÜSMEK DEMEK TÜRKİYE'YE KÜSMEK DEMEK
Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkinin sürmesi gerektiğini belirten Can Baydarol, "Ne kadar kötü olursa olsun sürmeli. Tam üyelik için çaba göstermeliyiz ama bir de gerçeklerimiz var. Bugün Türkiye ekonomisinden bahsedersek, Avrupa'nın en yoğun ve istikrarlı pazarı Türkiye. Bu pazara aslında yabancı üreticilerin de ağırlıklı olduğu sektörler ihracat yapıyor. O nedenle biz Avrupa'ya 'küstük oynamıyoruz' diyemeyiz. Zira AB'ye küsmek demek doğrudan kendimize yani Türkiye’ye küsmektir. Tam üye olana kadar da bu iniş ve çıkışlar sürecek" dedi.
AB TERS DOĞUMLU
17 maddenin fantezi başlığı olduğunu anlatan Baydarol, "AB ters doğumlu. Normalde önce devlet kurulup sonra parayı ortaya koymak gerekirdi. Ama AB’nin kuruluşunda önce para çıkarıldı gerisini zamana bıraktılar. Bu açıdan ters bir doğum yaşandı. Yunanistan sisteme girince anında 3A kredi değerlendirilmesine girdi. Çünkü Euro bölgesindeydi. Faizsiz aldığı borçları geriye ödeyemeyince bugünkü duruma düştü. 17. faslın açılması ile para ve mali politikalar daha yakından izlenebilecek ve ülkemize dair doneler elde edilecek" dedi.
VİZEYİ 80 DARBESİNDE KENDİMİZ KOYDURDUK
Vizeyi Kenan Evren'in koydurduğunu anlatan Can Baydarol, sözlerini şöyle konuştu:
"AB vizesi konusunda ise 10 milyon pasaportun 4 milyonu haç ve umre için verilmiş. 5 milyonu ise alınmış ama kullanılmamış. Sadece 1 milyon yurt dışında kullanılmış. Ama vizeyi 12 Eylül 1980 darbesiyle koydurtan biziz. Yurtdışına kimse kaçmasın diye Kenan Evren bunu istedi. O günden beri de devam ediyor. Bu hukuki olarak katma protokolüne ve Ankara Antlaşmasına da aykırı. Vizenin kalkması turistik dolaşım içindir. Bunun sonucunda üst gelir gurubundakiler hafta sonu tatili için Bodrum’a mı Venedik’e mi gidelim, Venedik’in makarnası daha güzel hem daha ucuza gelir gidip yiyelim diyecek. Yani buradan yine AB kazanacak."
800 EURO ZARARLA İŞE BAŞLIYORUZ
Kota uygulamasının ihracatta problemler yarattığını aktaran Baydarol, "Şu an da 20 bin TIR çalışıyor. Her birinde 2 şoför var. Bunlar da en fazla 6 ay çalışabiliyor. Yani 80 bin TIR şoförü gerekiyor ama bu kadar TIR şoförümüz yok. Uluslararası Nakliyeciler Derneği bu kota meselesini çözmek için uğraşıyor. Macaristan’dan geçiş ücreti ise 495 euro. Bu para nakliyecilere ve oradan sanayiciye yansıyor bu da rekabeti engelliyor. İşte biz bu tür haksız engellemelerle karşı karşıyayız. Yani AB üyesi bir ülkenin TIR'ına karşı 800 Euro zararla işe başlıyoruz. Gümrük Birliği bu tür haksız noktalarla bizi karşı karşıya bıraktı" dedi.
SERTİFİKALI MÜHENDİSLER BİZİM MÜHENDİSLERİMİZİ KOVAR
2017 yılında tarım ürünlerinin Gümrük Birliği’ne dahil edilmesi ve kamu kurumları ihalelerine yurtdışı firmaların da katılabilmesinin hedeflendiğini anlatan Can Baydarol şöyle konuştu:
"Bu konuda hükümet, Ekonomi Bakanlığı'na onay verdi. Bu ilişki hizmet sektörünü de etkileyecek. Mühendislik doktor hemşire gibi o hizmet için diploması alanların da diplomalarını karşılıklı olarak tanınması da söz konusu olabilecek. Ama bizim mühendisimiz gidip Almanya'da çalışabilir mi hayır. Endişem; eğer biz eğitim sistemimizi buna uyarlayamazsak yurtdışındaki sertifikalı mühendisler bizim mühendislerimizi kendi ülkemizden kovalar. Kamu ihalelerinin karşılıklı serbestleştirilmesinde ise biz o kadar şeffaflaşmayı sevmiyoruz. Çünkü açılan her ihalede, ihale kanunu değişiyor. Yani önümüzdeki yıl bambaşka bir ekonomi gündemi ile tartışır olacağız. " (DHA)