AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamaları özetle şöyle:
İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ
Orada bir aksama, bir sıkıntı söz konusu değil. Kendi doğal akışı içerisinde konu devam ediyor.
BRUNSON'UN TAHLİYESİ
Eleştirileri takip ediyorum. Tek tek kim hangi eleştiriyi gündeme getirdi analiz etmeyeceğim. Genel olarak değerlendirme yaptığımızda şu net şekilde görülebilir.
Amerikan tarafının tweetlerini, mesajlarını hatırlayalım. Orada belli 'bir saat verilerek, şu gün şu saatte bırakılmazsa şu tavırları koyacağız, yaptırımlar ortaya koyacağız' diyerek pek çok açıklama yapıldı. Son derece yadırgadığımız biçimde saat verdiler. Arkasından iki bakanımıza dönük karar aldılar. Başkan yardımcısı, Türkiye'ye dönük tweetlerini sabitlenmiş tweet haline getirdi.
Bu dayatmalar karşısında onların verdiği takvimle hareket etmesi söz konusu değildir. Cumhurbaşkanımızın baştan beri tavrına dikkat edildiği zaman bu dayatmaları önemsemeyen ve Türkiye'nin kurumların kendi kararlarını vermesi konusundaki iradeleri korunması şeklinde tutum aldığı ortadadır.
Suçu sabit görülerek belli bir ceza verildi ve tahliye edildi. Şu safhada yargısal aşama tamamlandı.
O tweetler atıldığı zaman, açıklamalar yapıldığı zaman Türkiye'yi birileri tehdit etmeye kalktığı zaman Cumhurbaşkanımız tarafından prim verilmedi.
Geçmişte nasıl, bugün nasıl davranılmıştı? Bazı arkadaşlarımızın hafıza tazelemesine gitmesinde fayda vardır. Geçmişte Türkiye'de ABD vatandaşlarının, yabancıların yargılanması söz konusu olduğunda geçmişte alınan tavırlar çok ilginçtir.
Tüm haddini aşan ifadelere karşı başta cumhurbaşkanımız olmak üzere kimse prim vermemiştir. Yargısal akışın kendi takvimi içerisinde akması konusunda altı çizilmiştir.
Belli dayatmalar neticesinde bu kararlar alınacak olsaydı, eş zamanlı olarak ekonomik saldırılar yapıldığı zaman Türkiye o kararları alırdı. Türkiye dayatmalara teslim olmamıştır. Milli çıkarları temelinde, Türkiye'nin egemenlik haklarının korunması temelinde hukukunu sürdürmüştür.
Yanlış bir tutum var. ABD'yi eleştirmek yerine eleştiriyi içeri yöneltiyorlar.
ABD yönetiminin de şuna dikkat etmesi gerekir. Bu dili hiçbir ülkeye kullanmamaları gerekir. Hele Türkiye gibi bir ülke için hiç kullanmamaları gerekir.
Şunun unutulmaması gerekir, Amerikan yönetimi şimdiye kadar ki hukuk kurallarına, demokratik dillere uymayan yanlış bir tavır ortaya koymuştur. Türkiye hiçbir taviz vermemiştir, dayatmaların ifade edildiği noktada da geri adım atmamıştır. Cumhurbaşkanımız kurumların doğal akışı içinde çalışmasını savunmuştur. Verilen karar ortadadır.
KAYIP SUUDİ ARABİSTANLI GAZETECİ CEMAL KAŞIKÇI
Şundan herkes emin olsun. Çok yüksek bir ilgiyle, dinamizmle bu çalışmalar yürütülüyor. Eninde sonunda bu eylem nasıl olmuştur, bu şahıs nasıl kaybolmuştu? Saygın bir gazeteci nasıl ortadan kaldırılabili? Nasıl bir eylem gerçekleştirmişti? Ortaya çıkacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın. Bu meseleyi sonuna kadar takip edeceğiz ve ortaya çıkaracağız."