AK Parti, Türkiye’de doğurganlık hızının nüfus yenilenme eşik değeri olan 2,1’in altına düştüğü gerekçesiyle, doğurganlığı teşvik için formül arıyor.
Bunun için öne çıkan seçenek hala dört ay olan ücretli doğum izninin süresini çocuk sayısına göre kademeli olarak artırmak.
Muhalefet partileri Türkiye’deki zorlu ekonomik koşullar, kadınların iş güvencesi sorunları nedeniyle sadece doğum izninin süresini artırmanın çözüm olmayacağı görüşünde.
AK Parti, iktidara geldikten sonra “doğum kontrolü” politikalarını terk etti.
Doğum kontrol yöntemlerini “ihanet” olarak nitelendiren ve hatta yaptığı bazı konuşmalarda “Neslimizi kurutma yoluna gittiler” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta “en az 3 çocuk” tavsiyesinde bulunduğu biliniyor.
Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamları, bu çağrıların karşılık bulmadığını gösteriyor.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2001’de 2,38 seviyesinde olan doğurganlık hızı, 2023’de 1,51’e gerileyerek, nüfus yenilenme eşik değeri olan 2,1’in altına düştü.
Erdoğan, son olarak, 20 Mayıs’taki kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada Türkiye’de doğurganlık hızının, nüfus yenilenme eşiğinin altına düştüğüne dikkat çekerek, bu durumu, “varoluşsal bir tehdit, felaket” olarak nitelendirdi.
Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra yapılan AKP’nin Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında da doğurganlık hızındaki düşüş ele alındı.
Bazı MKYK üyeleri, doğurganlığı teşvik için, çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesi ve bu çerçevede, halen toplamda 4 ay olan ücretli izin süresinin 1 yıla çıkarılmasını, uygun olan meslekler için de daha sonrası için uzaktan-esnek çalışma seçeneklerinin değerlendirilmesini istedi.
Ayrıca, özel sektörde çalışan kadınların iş güvencesi ve kıdem tazminatı konusundaki çekinceler nedeniyle çocuk yapmaktan kaçındığı tespiti yapıldı.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de nüfus artış politikalarına destek verdiği ifade edildi.
MKYK’da yapılan değerlendirmelerin ardından, ilgili bakanlıklar olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konuda çalışma yapması kararlaştırıldı.
BBC Türkçe’ye konuşan AKP kurmayları, doğurganlık hızındaki düşüşün sadece Türkiye’ye özgü bir durum olmadığını, birçok gelişmiş Avrupa ülkesinde de nüfusun yaşlandığına dikkat çekerek, Türkiye’nin de “yaşlı nüfus” tehditiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyorlar.
Bu çerçevede doğurganlığı artırmak için ücretli doğum izni süresinin artırılması teşvik unsurlarından birisi olarak düşünülüyor ve bu konuda farklı formüller tartışılıyor.
Öne çıkan seçenek ise çocuk sayısına göre doğum izninin kademeli artırılması.
AK Parti kurmayları, bu formülü şöyle açıklıyor:
“Çocuğun, anne baba sevgisi, şefkatine en çok 0-3 yaş arasında ihtiyacı var. Ancak annenin çalışması nedeniyle zorunluluktan kreşe gitmek zorunda kalıyor. En azından 3 yaşına kadar annenin yanında olmalı.
“Devlet bu konuda kolaylaştırıcı, teşvik edici olmalı. Bunun için kademeli doğum izni artışı uygulanabilir. Örneğin, ilk çocuk için 8 ay, ikinci çocuk olduğunda 10 ay, üçüncü çocuk için de doğum izni 1 yıla çıkarılabilir.”
AK Parti kaynaklarının verdiği bilgiye göre doğum izni süresinin artırılmasının idari düzenleme olarak yapılabileceği değerlendirilirken, gereksinim olması halinde yasal değişikliğe de gidilmesi planlanıyor.
Özel sektörde çalışan kadınların iş güvencesi, kıdem tazminatı ve diğer özlük haklarının güvence altına alınabilmesi için destek verilebileceği belirtiliyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aile destek programı bütçesinden bu desteğin sağlanması seçeneği üzerinde duruluyor.
Muhalefet partileri ise sadece doğum izni süresini artırmanın sorunu çözmeyeceği görüşünde.
Türkiye’nin ağır ekonomik koşullarının yanısıra, kadın istihdamı, eğitim sorunlarının doğurganlık hızının düşmesinde en önemli etkenler olduğu görüşü hakim.
İktidarın idelojik ve sığınmacılar nedeniyle, “demografinin değişeceği” endişesiyle de nüfus artışını teşvik ettiğine dikkat çekiliyor.
Ana muhalefet partisi konumundaki CHP’ye göre doğurganlığı artırmak için sadece izin süresinin artırılması ya da ekonomik destekler yeterli değil.
Ailelerin çocuk yapmak istememesinin en büyük engeli olarak yoksulluk görülüyor. Ailelerin okullarda hala ücretsiz yemek veremediği, gençlerin ise işsizlik nedeniyle gelecek korkusu yaşadığına dikkat çekilerek, ailelerin tüm bu nedenlerle çok çocuk istemediği ifade ediliyor.
Kadının ekonomik özgürlüğünün, doğacak çocuğun sağlıklı gelişimi ve aile bütçesi için zorunlu olduğuna dikkat çeken CHP kurmayları, AKP’nin ise yıllardır, kadını çalışma hayatından koparan politikalar izlediğini savunuyorlar.
Bunun için de çocuğun bakım yükünün baba ile eşit paylaşılabilmesi için babaya da izin hakkı tanınması, ücretsiz mama, bez desteği gibi teşvik yöntemleri öneriyor.
DEM Parti de CHP ile benzer kaygıları taşıyor ve çocuk sayısının artırılması teşvikinin altında, “kadını eve kapatma ve kadını kuluçka makinası gibi görme” anlayışının yattığı savunuluyor.
Birçok kadının, bakıcı ücretinin, maaşını aştığı için işini bırakmak zorunda kaldığı, kadın istihdamı, ücret politikası değişmeden, sadece izin süresini artırarak, nüfus artışı sağlanamayacağı vurgulanıyor.
İYİ kurmaylarına göre de sorunun temelinde ekonomik yetersizlikler ve kadının istihdamı sorunu yatıyor:
“17 bin lira asgari ücretle doğum iznini 1 yıl değil, 5 yıla da çıkarsanız, doğurganlığı artıramazsınız. Bakabileceksen, eğitimini verebileceksen, istihdamını sağlayabileceksen yaparsın. Bunlar yokken sadece bu tür dayatmalarla nüfusu artıramazsınız.”
Türkiye’de halen kamu ve özel sektörde ücretli doğum izni 2 ay doğum öncesi, 2 ay doğum sonrası olmak üzere 4 ay uygulanıyor.
Kamu çalışanları isterlerse 2 yıla kadar, özel sektör çalışanları ise 6 aya kadar ücretsiz doğum izni kullanabiliyor.