Yerli üretimi ön plana çıkaran, selektif bir kredi-destek politikası içeren, stratejik sektörleri, üretim ve istihdamı destekleyen yeni ekonomi modelinin devreye sokulmaması halinde; enflasyonla birlikte büyük bir durgunluğun yaşanacağını ve sorunların devleşeceğini belirten Aslan, şunları söyledi;
“Pandemiyle birlikte tedarik zincirinin kırılması; arz-talep dengesini dünya genelinde negatif etkiledi. Genişlemeci para politikası takip eden ABD ve diğer ülkeler pandemi sürecinde bugüne kadar görülmemiş büyüklükte para basarak ekonomileri ve hane halkını ayakta tutmaya çalıştı. Bunların üzerine Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji fiyatlarında ki dalgalanmalar da eklenince dünya genelinde enflasyon beklenmedik şekilde artış gösterdi. Hükümet olarak pandemi de yaptığımız yardımlar ekonomik paketler ortada. Sadece enerjide 500 milyar TL üzerinde sübvansiyon gerçekleştirdik. Bu ne demektir? Vatandaşımızın cebinden 500 milyar TL daha az para çıktı demektir. Ekonomiyi canlı tutmak adına esnaf ve KOBİ’leri destekleyerek, özel bankaların taşın altına ellerini koymadıkları gibi kârlarına kâr kattıkları bir ortamda. Kamu bankalarıyla ülkenin üretimini, ihracatını ve istihdamını koruduk, büyüttük. KOBİ’lerin bir ekonomide katalizör vazifesi gördüğü gerçeğinden hareketle, en çok krediyi bu sektördeki firmalarımıza verdik.”
Öncelik ve gereksinimlerine göre pozisyon alınır
Rekor düzeyde bir istihdam ve ihracat oranına erişildiğini söyleyen Ali Aslan, şöyle devam etti; “Türkiye Ekonomi Modeli’nden hiç şüpheye düşmedik. Dünya küçülürken Türkiye büyümesine ‘üretim üssü’ haline gelerek devam etti. Türkiye’nin CDS’leri (risk primi) rekorlar kırarken konuşanlar, bugün düşerken neden sessizler? Dünyadaki otoriteler, Türkiye’nin büyüme oranlarını yukarı yönlü revize ederken bizi eleştirenler, bugün neden sessiz? Bunların analizini iyi yapmak gerekir. Avrupa para birimi Euro, son 20 yılın; Japon para birimi Yen, son 24 yılın, İngilizlerin para birimi Paund, son 37 yılın en düşük seviyelerini görürken bu ülkelerin birçoğunda faizler arttırılmıyor muydu? Japonlar daha bu hafta paralarını korumak için piyasaya 35 milyar dolar sattılar. Merkez Bankası; Türk Lirasını korumak ve piyasada ki dolar ihtiyacının karşılanmasını sağlamak için görevi gereği dolar satarken yanlış yapıyordu ama Japonya doğrusunu mu yapıyor? Hangisi doğru? Bütün ülkeler gereksinimlerine ve önceliklerine göre pozisyon alırlar. Objektif olanlar ve uluslararası ekonomistler bunu zaten net olarak görüyor. Faizlerini arttıran bu ülkelere baktığınızda enflasyonun düşüşe geçtiğini söyleyebilir misiniz? Hayır! Bu ülkelerin hepsi resesyona girmeyi garantilediler.”
Biz, doğrusunu yaptık…
Dünya korkmaya başladı!
Bütün dünyanın faiz artışlarının ekonomik maliyetinin çok büyük olacağından korkmaya başladığına dikkat çeken AK Parti İzmir İl Başkan Vekili Ali Aslan; “IMF ve BM; faiz artışlarının durması gerektiğini, dünya ekonomisinin küçülmesinin enflasyondan çok daha büyük bir problem olacağından söz etmeye başladı. Şimdi bütün ülkeler, gerçeği görüp faiz artışlarını durdurmaya ya da yavaşlatmaya başlayacakken halen ‘Türkiye faiz arttırsın.’ denmesinin olumlu hiçbir yanı yoktur. Elbette en önemli sac ayaklarından biri Türk Lirasına duyulan güveni arttırmaktır. Mali politikaların para politikaları ile desteklenerek planlanması gerektiği açıktır. Bazı kesimlerin önyargılı, bazılarının ise tedirgin yaklaşım ve eleştirileri olsa da doğru yolda olduğumuzu biliyoruz. Uyguladığımız politikayı, uluslararası akademik ve uygulayıcı ekonomi çevrelerinin de önemli bir bölümü olumlu buluyor.” dedi.
Cari açıkta enerji kaynaklı denge sorununun geçici olduğunu belirten Aslan, şöyle konuştu; “Dünya’da sadece Türkiye büyümesini devam ettirecek ve 2023 yılından itibaren enerji alanında ki yatırımlarının devreye girmesiyle enerjideki dışa bağımlılığımızı sonlandıracak ve cari açığın azaltılmasında büyük bir ilerleme kaydedeceğiz. Yaptığımız enerji yatırımlarıyla son 1 yılda hidroelektrik, GES ve rüzgar santrallerinin cari açığımızı 16 milyar dolar kadar azalttığını da görmezden gelemeyiz. Cumhurbaşkanımızın öngörüleri ve kararlılığıyla yeni enerji kaynaklarına ulaşarak, alternatif kaynaklar yaratmaya yönelik çabalarımız da sürüyor.”