Anayasa Mahkemesi, 7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun’un bazı hükümlerini iptal etti. CHP’nin, ilgili kanunun bazı hükümlerinin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme’nin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, avukat hakkında örgüt veya silahlı örgüt suçlarından ya da terör suçlarından dolayı soruşturma açılmış olması durumunda da müdafilikten yasaklama kararı verilebilmesini öngören düzenleme Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi.
“ÇALIŞMA HAKKINA SINIRLAMA GETİRİYOR”
Kararda, müdafilik görevinden yasaklamanın 5271 sayılı Kanun’un 151. maddesinde düzenlendiği, buna göre örgüt, silahlı örgüt veya terör suçlarından şüpheli, sanık veya hükümlü olanların müdafilik görevini üstlenen avukatın, kendisi hakkında sayılan suçlardan soruşturma ya da kovuşturma bulunması halinde, müdafilik görevinden yasaklanabileceği belirtildi. Müdafilik görevinden yasaklamanın bir cezalandırma olmadığı, özellikle örgütlü suçlar bakımından yargılamanın sağlıklı şekilde yürütülmesini amaçlayan bir yargılama tedbiri olduğu ifade edilen kararda, kuralın müdafi yardımından yararlanma hakkına, avukat için ise çalışma hakkına sınırlama getirdiğine işaret edildi.
Sınırlamaların Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği aktarılan kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Savunma hakkının etkin şekilde kullanılmasına ve maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet eden müdafinin, müdafilik görevini üstlendiği kişinin işlediği ileri sürülen suçla herhangi bir bağlantısı bulunmaksızın veya müdafilik görevini kötüye kullandığına ilişkin herhangi bir olgu mevcut olmaksızın basit bir suç şüphesi nedeniyle müdafilik görevinden yasaklanmasına imkan tanıyan kurallar, müdafi yardımından yararlanma ve çalışma hakkı bağlamında bireyi olağan dışı ve aşırı bir yük altına sokmakta, dolayısıyla müdafi yardımından yararlanma ve çalışma hakkına orantısız bir sınırlama getirmektedir. Bu itibarla söz konusu kurallar ölçülülük ilkesini ihlal ettiği gibi hukuk devletinin adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.”
“KADRO İHDAS VE İPTALİNE İLİŞKİN KURALLAR KANUNLA DÜZENLENMELİ”
Jandarma Genel Komutanlığı, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi ile Sahil Güvenlik Komutanlığının 2017 yılı fiili kadrolarının 2016 yılı sonuna kadar TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunca belirlenmesini düzenleyen kanun hükmü de anayasaya aykırı bulunarak iptal edildi.
Kararda, bu kurumların Anayasa’nın 123. maddesinde ifade edildiği üzere, idarenin bütünlüğü içinde yer aldığı belirtildi. Bu kurumlarda genel idare esaslarına göre yürütülen kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden personelin Anayasa’nın 128. maddesi kapsamında olduğu aktarılan kararda, bunların kadrolarına, bu kadroların ihdas ve iptaline ilişkin kuralların da Anayasa’nın 128. maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.
Dava konusu kuralda, anılan idarelerin 2017 yılı fiili kadrolarının 2016 yılı sonuna kadar TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunca belirlenmesinin öngörüldüğü ifade edilen kararda, kuralın bu haliyle yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğu, kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesi yolundaki anayasal kurala aykırılık oluşturduğu, bu nedenle iptal edilmesi gerektiği bildirildi.
MEMUR ALIMINDA GÜVENLİK SORUŞTURMASI
Devlet memurluğuna alımda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması şartını getiren düzenleme de anayasaya aykırı bulunarak iptal edildi. İptal kararı oy çokluğuyla alındı. Kararda, Anayasa’nın 128. maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin hususların kanunla düzenleneceğinin hüküm altına alındığı belirtilerek, bu ilke uyarınca kamu görevlilerinin nitelikleri ve atanmalarına ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerektiği ifade edildi.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen verilerin, kişisel veri niteliğinde olduğu aktarılan kararda, bu kapsamda kamu mercileri tarafından özel yaşamıyla ilgili sorular sorulması dahil olmak üzere, bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması, kaydedilmesi ve kullanılmasının özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliği taşıdığı bildirildi.
“13, 20 VE 128. MADDELERLE BAĞDAŞMAMAKTADIR”
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı belirtilen kararda, “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda, devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi, Anayasa’nın 13, 20 ve 128. maddeleriyle bağdaşmamaktadır.” tespitine yer verildi.
“YASAMA YETKİSİ, İDAREYE DEVREDİLMEMELİ”
Anayasa Mahkemesi, Sağlık Bakanlığına pozisyon ve ihtiyaç durumuna göre, KPSS puanı esas alınarak, Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav ve yerleştirmeye ilişkin usul ve esasların bakanlıkça belirleneceğini öngören düzenlemeyi de iptal etti.
Sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla belli bir düzen içinde sunulması gereken, kişilerin ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilemez, ertelenemez ve ikame edilemez hizmetlerden olduğunun altı çizilen kararda, sözleşmeli personel tarafından sunulacak sağlık hizmetlerinin devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğu kaydedildi.
Bu görevleri yerine getiren sözleşmeli personelin, Anayasa’nın 128. maddesinde yer alan “diğer kamu görevlisi” kapsamında olduğu aktarılan kararda, sözleşmeli sağlık personelinin özlük işlerine yönelik temel ilkelerin kanunla belirlenmesi gerektiği bildirildi.
İptali istenen kuralla Bakanlığa KPSS sonucuna göre ya da pozisyon ve ihtiyaç durumuna göre KPSS puanı esas alınarak sözlü sınavla sözleşmeli personel atama yetkisi verildiğine işaret edilen kararda, kamu görevlisi statüsündeki sözleşmeli sağlık personelinin sözlü sınavla mesleğe alınmasının kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu, ancak bu personelin sözlü sınavla mesleğe alınmasına ve yerleştirilmesine ilişkin temel ilkelerin Anayasa’nın 128. maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi ve Anayasa’nın 7. maddesi uyarınca yasama yetkisinin idareye devredilmemesi gerektiği vurgulandı.
SÖZLÜ SINAVDA HANGİ ÖLÇÜTLER…
Sözlü sınav ve yerleştirmeye ilişkin usul ve esasların bakanlıkça belirleneceğinin öngörüldüğüne işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
“Kanunda sözlü sınavda hangi ölçütlerin gözetileceği hususlarına yer verilmediği gibi sınavı kazanan adayların yerleştirilmesinde uygulanacak esaslara ilişkin herhangi bir düzenleme de yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle Kanunda sözlü sınav ve sınav sonrası yerleştirmeye ilişkin temel ilkeler belirlenmemiş ve kuralın ikinci cümlesiyle bu hususların düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılmıştır. Bakanlıkta istihdam edilecek sözleşmeli personelin sözlü sınavla mesleğe alımına ve yerleştirilmelerine ilişkin temel ilkelerin kanunda belirlenmeksizin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanınması kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesine ve yasama yetkisinin devredilmezliğine ilişkin anayasal ilkelerle bağdaşmamaktadır.”
Bu hükme ilişkin iptal kararının, Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. AA