Acılı anne isyanını AİHM'ye taşıdı
Kızına uygulanan yanlış tedavi sonucu evlat acısı yaşayan Güldane Telli, yıllardır devam eden hukuk mücadelesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. Menenjit hastalığı geçiren kızı Gülizar Tunç’a vurulan domuz gribi iğnesi yüzünden hayatı kararan acılı annenin “Kızım kollarımda can verdi. Herkes çocuklarını sararken, ben sarılamadım. Adalet istiyorum. Başka anneler ağlamasın” feryadı yürekleri yaktı. “Kimseden korkmuyorum, sonuna kadar hakkımı arayacağım” diyen Telli, tam beş senedir tek başına mücadele ediyor.
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Henüz 10 yaşındayken geçirdiği menenjit hastalığı sebebiyle 17 Kasım 2009 tarihinde hastaneye kaldırılan Gülizar Tunç’a, ateş ve kusma şikayetleri ile gittiği Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde domuz gribi tedavisi uygulandı. Vurulan 15 ayrı iğne sonucu durumu ağırlaşan Tunç, 8 saat sonra annesi Güldane Telli ile birlikte gittiği Diyarbakır Dicle Devlet Hastanesi’nde verdiği yaşam mücadelesine yenik düştü. Bir gece yarısı kızını kaybetmenin şokunu halen üzerinden atamadığını belirten 38 yaşındaki annesi Güldane Telli’nin hayatı ise yaşadıklarından sonra tam bir azim hikayesi ve örnek alınacak bir hukuk mücadelesi oldu.
BİR GECEDE HAYATI KARARDI
17 Kasım 2009 tarihinde kızı Gülizar Tunç’u yoğun ateş ve kusma şikayetleri nedeni ile Mardin Kızıltepe’deki devlet hastanesine götüren anne Güldane Telli, kızına vurulan iğnenin ardından kolundaki serumla evladını eve geri götürdü. Saatler sonra durumu ağırlaşan kızını yeniden aynı hastaneye kaldıran Telli’nin 10 yaşındaki çocuğuna domuz gribi teşhisi konuldu. Kızı Gülizar’a içlerinde kısırlık, menopoz, narkoz, kanser, domuz gribi gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan 15 çeşit iğne vurulduğunu, iğnelerin de hastanede görevli temizlik personelince yapıldığını belirten anne Güldane Telli, tam teşekküllü Diyarbakır Dicle Devlet Hastanesi’ne nakil için 8 saat boyunca ambulans beklediklerini dile getirdi. Telli, Diyarbakır yolunda kızının beyin ölümünün gerçekleştiğini ve kaldığı hastanede 7 gün boyunca yaşam mücadelesi verdiğini ve kızı Gülizar’ın tüm müdahalelere rağmen 10 yaşında hayata gözlerini yumduğunu söyledi. Yaşadığı evlat acısının tarifi olmadığını söyleyen Telli, “Kızım öldüğünde ellerimi sıkıyordu. Evladımı yanlış tedavi ve ihmal öldürdü. Bu işin sorumlularının hesap vermesini ve cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
EŞİNDEN BOŞANDI, TEK BAŞINA MÜCADELE ETMEK ZORUNDA KALDI
27 Kasım 2009 tarihinde kızının cansız bedenine son kez bakarak evladını ebediyete uğurlayan Güldane Telli, doktorların kendisine “2 saat önce gelseydiniz, kızınız yaşardı” sözleri sonrasında ikinci kez şoka uğradı. Kızının midesinde ve beyninde zehir bulgularına rastlanan ve otopsi raporunda yanlış tedavi sonucu yaşamını yitirdiğini öğrenen anne Güldane Telli, tek başına dimdik ayakta durarak hukuk mücadelesine başladı. O dönemde işsiz olan eşi Nezir Tunç’un kendisini yalnız bırakması ve destek olmaması sebebiyle kocasından da boşanan Güldane Telli, “Kızıma tamamen deneme amaçlı iğneler vuruldu ve kobay gibi kullanıldı. İlk gittiğimiz hastane olan Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde bize hiçbir açıklama yapılamadığı gibi düzmece bir raporla kızımın darp edilerek hastaneye getirildiği polis kayıtlarına girdi. Hastane yönetimi korkudan hiçbir açıklama yapamadı. Kaldı ki, savcılığa suç duyurusunda bulunduk ve kızıma tanı konulamadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı verildi. Ama benim kızımın canını alan doktor ihmali, yani yanlış tedavidir. Ve bu da doğrudan ölüme sebebiyet vermektir” dedi.
YILLARDIR HUKUK MÜCADELESİ VERİYOR
Eşinden boşandıktan sonra diğer iki çocuğu ile birlikte baba ocağı İzmir’e dönmek zorunda kaldığını belirten Güldane Telli, kızının acısını yargıya taşıyarak, Mardin Devlet Hastanesi’nde görevli doktor Şehmus Kızıldağ ve sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, ardından Kızıltepe Cumhuriyet Savcılığı ve Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’ne giden anne Telli, 2 yıl sonra gelen bilirkişi raporlarında haklı çıkarken, dava sürecinden istediği sonucu elde edemedi. Hukuk mücadelesine Yargıtay’da devam eden Telli, bir yandan da yaşadığı acıyı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. Doktor Kızıldağ’ın görevden alınmasını istediğini ve hakkında ölüme sebebiyet vermek ve görevi ihmalden 1 milyon TL manevi tazminat davası açtığını belirten Telli, yaşanan gelişmeler sonrasında doktorun kendisini defalarca tehdit ettiğini de söyleyerek, “Mardin’deki hastanede benzer gerekçeyle 24 adet çocuk ölümü gerçekleşti. Ve hiçbir şekilde soruşturma açılmadı, hiçbir kimse ceza almadı. Hastane, İl Sağlık Müdürlüğü’nden gelen onca uyarı da kulak asmadı” dedi.
“KIZIM AVUKAT OLACAKTI”
“Kimseden korkmuyorum” diyerek verdiği hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini söyleyen 38 yaşındaki Telli, 2011 yılında taşındığı baba ocağı Menderes’te iki oğlu ile birlikte kırk kanaat geçimini sağlamaya çalıştığını belirtti. Efemçukuru İlköğretim Okulu’nda çalışan Telli, “Kızımı kaybettiğimde aylarca üzüntümden yemek yiyemedim. Psikolojik olarak çok zorlu günler geçirdim ve 39 kiloya kadar düştüm. Kızım 2’inci ve 3’üncü sınıfta takdir alan başarılı bir öğrenciydi. Avukat olmak istiyordu. Adaletsiz ülkeye adalet gelsin istiyordu. Şimdi okulunda hala duvarda fotoğrafı asılı duruyor” diyerek feryadını paylaştı.
BAŞBAKAN’A MEKTUP YAZDI
“Allah kimseye evlat acısı vermesin” diyen Güldane Telli, “Sağlık Bakanlığı’ndan bir açıklama bekliyorum. Denetim yok, sorumlular ortada dolanıyor, ceza alan yok. Başbakan’a bile “Kızımızı yanlış tedaviden kaybettik, acımıza ortak olun, sizden yardım istiyorum” diye mektup yazdım. Valilik, Kaymakamlık, İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı gibi birçok kuruma sayısız kere derdimi anlatmaya çalıştım. Ne olur, birileri sesimi duysun. Çocukları öldürenler cezasını çekmeli. Başka anneler ağlamasın” sözleriyle şikayetlerini aktaracak resmi makam bulamamaktan şikayetçi oldu.
KIZININ MEZARINA BİLE GİDEMEDİ
Sayısız kere kızının mezarına ziyarete gittiğini de hatırlatan Telli, anneler gününde üzüntüden kızını ziyaret edemediğini belirterek, “Geçtiğimiz hafta kızımın doğum günüydü. Ama acımdan, üzüntümden kızımın kabrine gidemedim. Ben her gece kızımın oyuncak bebeklerine sarılarak uyuyorum. 6 yaşındayken bana hediye olarak yüzük almıştı. Hala parmağımda takıyorum ve baktıkça onu hatırlıyorum. Artık adaletin tecelli etmesinden başka bir isteğim yok. Sadece, Yargıtay’dan ve AİHM’den gelecek haberi bekliyorum” diye konuştu ve yaşadığı dramın hukuk tarafından da görülmesi için adalet çağrısında bulundu.