Adalet Bakanı'ndan Yargıtay'a cevap
Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın dün hükümetin TBMM'ye gönderdiği, Yargıtay'ın genişletilmesini öngören yasa tasarısına eleştirisine Adalet Bakanlığı'ndan bugün yanıt geldi. Yargıtay Başkanı'nın "müdahale var" eleştirisini, Adalet Bakanlığı, "TBMM'de yasa yapılması, yargıya müdahale değildir" şeklinde yanıtladı.
Adalet Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay Başkanı'nın dün yaptığı açıklamanın "şahsi bir açıklama" olduğunun altı birkaç kez çizildi. Açıklamada, yasama, yürütme ve yargının "TBMM'nin çıkardığı kanunları uymak ve uygulamakla yükümlü olduğu" da vurguladı, "Yargıtay Başkanı'nın görevi kanunları uygulamaktır" denildi.
Adalet Bakanlığı açıklamasında şu unsurlar yer aldı;
MECLİS'TE KANUN YAPMAK MÜDAHALE DEĞİLDİR
Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetki ve görevleri arasındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki yasama faaliyetleri, yürütme ve yargıya müdahale değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen kanunların yargıya müdahale olarak değerlendirilmesi, yasama faaliyetlerinin yapılmasını imkânsız kılar.
YARGITAY'DAN ÇOK SERT AÇIKLAMA
YASAMA, YÜRÜTME YARGI KANUNLARA UYMAK ZORUNDA
Yasama, yürütme ve yargı, TBMM’nin çıkardığı kanunlara uymak ve bunları uygulamakla yükümlüdür. Yargıtay’ın daire ve üye sayısı, kurulları, personeli ve işleyişine ilişkin yasal düzenleme yapma, TBMM’nin münhasır yasama yetkisi içindedir. Yargıtay Başkanı’nın vazifesi, bu düzenlemeleri doğru anlamak ve uygulamaktır.
SÜRECE HÜKÜMETİN MÜDAHALESİ YOK
Teklifte; Yargıtay’a seçilecek yeni üyelerin iradelerinin Yargıtay yönetimi ve işleyişine yansımasına imkân vermek için Birinci Başkanlık Kurulu’nun yeniden oluşturulması öngörülmüştür. Yeni seçilecek Yargıtay üyelerini HSYK; Birinci Başkanlık Kurulu üyelerini, yeni kurulacak dairelerin başkanlarını ve üyelerin hangi dairede çalışacağını ise Yargıtay belirlemektedir. Bu süreçlerin hiçbir aşamasında hükümet ve hükümetin müdahalesi yoktur.
ANAYASA'YA AYKIRI DEĞİL
2011 Yılında yeni seçilen Yargıtay üyelerinin göreve başlaması üzerine de aynı uygulama yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi bu değişikliğin iptali istemini de reddetmiştir. O tarihte yargı bağımsızlığına halel getirmeyen ve Anayasa’ya aykırı bulunmayan düzenlemenin bir benzerinin, Anayasa değişmediği halde Anayasa’ya aykırı nitelendirilip yargı bağımsızlığına müdahale olarak takdim edilmesi izaha muhtaçtır.
HSYK'NIN HAKİM ATAMASI, YARGITAY'A MÜDAHALE DEĞİL
HSYK’nın Yargıtay’a tetkik hâkimi ataması Anayasa gereği görevi olup, Yargıtay’ın iç işleyişine müdahale değildir. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulan ve görev yapan HSYK’nın Yargıtay’a ve Danıştay’a üye seçmesi, bölge adliye ve ilk derece mahkemelerine hâkim ve savcı ataması bugüne kadar yargı bağımsızlığına müdahale olarak nitelendirilmemiş; aksine yargı bağımsızlığının teminatı olarak görülmüştür.
YARGITAY'IN YÜKSEK MAHKEME VASFI DEĞİŞMEZ
Seçilen Yargıtay üyelerinin hangi dairede görev yapacağına Yargıtay karar verdiği gibi atanan tetkik hâkimlerinin hangi dairede görev yapacağına da Yargıtay karar vermektedir. Yargıtay’a yüksek mahkeme vasfını Anayasa vermektedir. Yargıtay üyelerini HSYK’nın seçmesi Yargıtay’ın yüksek mahkeme vasfını değiştirmediği gibi tetkik hâkimlerini ataması da Yargıtay’ın yüksek mahkeme vasfını değiştirmez. Kaldı ki, diğer bir yüksek mahkeme olan Danıştay’da görevli tetkik hâkimleride HSYK tarafından atanmaktadır.
YARGITAY BAŞKANI'NIN GÜVENSİZLİK İTİRAFI
Yargıtay Başkanının bu şahsi açıklaması, mevcut ve yeni seçilecek Yargıtay üyeleri ile HSYK’nın henüz oluşmamış iradesine karşı ön yargıya dayanan açık bir güvensizlik itirafıdır.
BİLİNÇLİ YANILTMA VAR
Yargıtay Başkanı şahsi açıklamasında –Birinci Başkanlık Kurulu’nun teşekkülü ile ilgili olarak– “bu müdahale daha ne zamana kadar devam edecektir'” ve “yürütme, bu kurul nasıl oluşursa memnun kalacaktır'” sorularıyla hükümeti yargıya ve Yargıtay’ın iç işleyişine müdahale etmekle itham etmektedir. Bu yaklaşım, yargıdaki tüm olumsuzlukların sorumluluğunun “Yasama” ve “Yürütme”ye yüklenmesi ve bu organların yegane suçlu olarak gösterilmesi sonucunu doğuran bilinçli bir yanıltmadır.
YARGI PARALEL YAPININ İLKELERİNE MAĞDUR EDİLMEZ
Hiçbir demokratik sistem, adalet dağıtmakla görevli yargı mensuplarının siyasi, ideolojik, zümrevi veya paralel bir yapının ilkelerine dayanarak keyfi muamelede bulunmasına, yetki ve görevlerini suistimal ederek vatandaşların yargı eliyle mağdur edilmesine ve bu haksızlığın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adı altında yasama ve yürütmeye fatura edilmesine müsaade etmez, edemez. Yargı görevi yapanların belirli bir siyasi, ideolojik veya zümrevi çıkar amacıyla hareket ettikleri yönünde bir algının oluşması, yargıya verilebilecek en büyük zarardır. Yargı gücünü kendi siyasi, ideolojik, zümrevi çıkarları doğrultusunda kullananlara karşı ilk itiraz etmesi gerekenler, yargı görevi yapanlar olmalıdır. Taraflı ve bağımlı hareket ederek yargı gücünü kötüye kullananlar, esasen en fazla zararı, görevini tarafsız ve bağımsız bir şekilde ifa eden hâkim ve savcılarımıza, onların güvenilirliğine, saygınlığına ve hukuk güvenliğine vermektedir.
YARGITAY BAŞKANI SİYASİ İRADEYİ HEDEF ALDI
Açıklamasında Yargıtay Başkanı, objektif bir hukuksal değerlendirme yerine siyasi iradeyi hedef alan bir niyet okumayı tercih etmiştir. Yargıtay Başkanı’na düşen siyasal içerikli değerlendirmeleri siyasi partilere bırakarak, objektif hukuksal değerlendirmeler yapmasıdır.
ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ YASAKLANMIYOR, YARGITAY TEKELİNE SON VERİLİYOR
Kanun teklifi Yargıtay’ın adli yıl açılış törenleri yapmasını yasaklamamaktadır. Teklif, adli yıl açılışı töreni yapma konusundaki Yargıtay tekeline son vermektedir. Teklifin yasalaşmasından sonra da Yargıtay daha önce olduğu gibi adli yıl açılış törenleri düzenleyebilir. Bütün adliyelerde, Yargıtay’da, Danıştay’da ve barolarda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da adli yıl açılış törenleri yapılmasında yasal bir engel yoktur. Teklifle adli yıl açılış törenleri yasaklanıyormuş gibi bir algı oluşturulması büyük bir çarpıtmadır.
YARGITAY BAŞKANI ETİK DAVRANMADI
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun görüş verilmemesi yönündeki kararına rağmen Yargıtay Başkanı’nın şahsi düşüncelerini sanki Yargıtay’ın kurumsal görüşüymüş gibi yansıtması etik bir davranış değildir. Bu davranış farklı düşünen Yargıtay üyelerinin görüşlerini Yargıtay Başkanı’nın dikkate almadığını da göstermektedir. Kaldı ki, kanun teklifinin Adalet Komisyonu görüşmelerine Yargıtay’ın temsilcileri katılmış ve kurumsal görüşlerini ifade etmişlerdir. 1 Kasım 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan ve Komisyon’da kabul edilen kanun teklifi hakkında, 23 gün sonra (24 Kasım 2014 tarihinde) Başkan’ın şahsi basın açıklaması yapma gereği duyması anlaşılamamıştır.
YARGITAY BAŞKANI, DEĞİŞİKLİKTEN RAHATSIZ OLAN ÇEVRELERE DOLAYLI DESTEK VERDİ
Teklifle Yargıtay Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklerin kimleri ve hangi çevreleri rahatsız ettiği herkesin malumudur. Yargıtay Başkanı bu şahsi açıklamasıyla söz konusu çevrelere dolaylı da olsa destek vermiştir.(HÜRRİYET)