Ege Postası
Geri

Akpınar, Ege Postası'na misafir oldu

CHP'nin 'kalesi' olarak nitelendirilen Karşıyaka'da belediye başkanlığında iki yılını geride bırakan Hüseyin Mutlu Akpınar Ege Postası'na misafir oldu. Akpınar'ın Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı ile buluşmasında masada başkanlık koltuğunda geçen 2 yılı ve siyaset vardı.
Akpınar, Ege Postası'na misafir oldu
Haberler / Genel
24 Mart 2016 Perşembe 10:47
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EGE POSTASI - Karşıyaka Belediye Başkanı CHP'li Hüseyin Mutlu Akpınar, Ege Postası'nı ziyaret etti, Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı ile sohbet etti.

Kentte siyasi mesajlarıyla dikkat çeken, Karşıyaka'nın Filizleri projesiyle tüm belediyelere örnek olan ve 'Sana Ne'' afişleriyle ülke çapında mesaj veren Akpınar ile gazeteci Avcı'nın sohbetinin odağında başkanlık koltuğunda geçen 2 yıl ve siyaset vardı.

İşte o röportaj;


SERCAN AVCI: Belediye başkanlığında 2 yılı geride bıraktını? Karşıyaka'da neyi değiştirdini? İlçeye ne katmaya çalıştınız'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "İki yıl içerisinde Karşıyaka'da gözle görülür bir şekilde değişimi sağladık. Özellikle küçük dokunuşlarla halkın büyük mutluluk yaşamasını sağlayacak projelere imza attık. Sosyal belediyeciliği en iyi şekilde yerine getirdik. Bu iki yıl içerisinde bizim en önemli işlerimizden bir tanesi de iş barışını sağlamak ve iş verimliliğini yükseltmek oldu. Karşıyaka Belediyesi'nde taşeron işçiler uzun zamandan beri alamadıkları zammı aldılar. Öncelikle onların maaşını iyileştirmekle başladım. İşlerini sevdirmeyi sağladık. Hizmet içi eğitimi hiçbir zaman eksik etmedik. Sürekli motivasyonlarını yüksek tutacak çalışmalar yaptık. Vatandaşla belediyeyi bütünleştirmek hedeflerimiz arasındaydı. Bunu başardık. Adaletli davranıyoruz. Hiç kimseyi kimseden ayrı tutmuyoruz. Yasa neyi emrediyorsa onu yapıyoruz ama yasayı işletirken de vatandaşın lehine işletiyoruz. Bizdeki en büyük sorun ne yazık ki herkes her şeyi kendinde hak görüyor. Özellikle son süreçte, yaz aylarında işgaliye ve işportayla ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. Özellikle kaldırım işgalleri.... Esnafın Çarşı'da olsun, Bostanlı'da, Nergiz'de, Alaybey'de olsun kaldırımları işgal etmesinden kaynaklı vatandaşlar çok ciddi problemler yaşıyor. Bunlara cezai işlemler uygulamanın bir caydırıcılığı olmuyor. Diyalogla bunu çözmeye çalışıyoruz. Birçok esnaf arkadaşımızla bu diyaloğu geliştirerek çözdük ancak çözemediklerimiz var. Çözemediklerimizi kötü bir anlayış içerisinde olmalarına bağlıyorum. Bugün yerel yönetimlerin enerjisi bu işlerle düşmemeli. Herkes yaşadığı kentteki kurallara uyarsa hem yerel hizmetlerden daha fazla bir hizmet alır hem de yaşadığı kentte mutlu olur. Biz bu iki yıl içerisinde vatandaşla bütünleşerek vatandaşın sorularına anında cevap bularak, kentlilik bilincini ve aidiyet duygusunu arttırdık. Özellikle teknolojiyi çok iyi kullandık, bir whatsapp grubu hizmetini vatandaşa sunduk. İletişim merkezimize bir tuşla ulaşabilecek iletişim ağını oluşturduk. Halkla ilişkiler birimimiz bugün Türkiye'nin en iyi halkla ilişkiler birimi olarak vatandaşa hizmet ediyor. İlk geldiğim günlerdeki şikayetlerin gittikçe azaldığını görüyorum. Karşıyaka Belediyesi'nde son süreçte vatandaşın belediye başkanına gelecek bir durumu olmadan direkt katlarda birimlerde işini çok kolayca hallediyor. Çok şükür iki yıldan buraya iyi bir yerel yöneticiliği sergileyip, yaptığımız gerek fiziki hizmetler, gerekse sosyal hizmetlerle Karşıyaka halkıyla bütünleştik.Türkiye'ye de örnek bir şekilde belediyeciliği sergilemeye çalışıyoruz."

SERCAN AVCI:Sokakta olan bir belediye başkanı profili çizdiniz!

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Belediye başkanları makam odalarını sadece bürokrasi için kullanır. Onun dışında belediye başkanlarının bürokrasi dışında kullanacağı makam odası sokaktır. Ben de sonuçta siyaseti sokakta yaparak geldim. Hiç köşklerde saraylarda siyaset yaparak gelmedim. Sokakta siyaset yapmanın başarısını elde ettim ve doğru bir anlayış olduğuna inanıyorum. Gezi direniş ruhunu yansıtan bir yöneticilik anlayışını sergiliyorum. Çünkü bu gezi direniş ruhunda toplumun siyasetçilere vermek istediği bir mesaj vardı. Bu mesajları doğru okumak gerekiyor. Sadece slogansal bir şekilde belediyecelik veya siyaset yapılmaz. Orada vatandaşın siyasetçilere vermek istediği mesaj şuydu ''Yaşadığım kentte bana rağmen bir şey yapamazsın. Benimle birlikte yaparsın,beraber üretiriz yönetime birlikte katkı koyarız. Kararı verirsin ve onu uygularsın.” Ben de bu mesajı uyguluyorum. Belediye başkanı 657'ye tabi devlet memuru zihniyeti içerisinde belediye başkanlığı yapamazsın. Ben de sokakta yapıyorum ancak makam odasına hapsetmeye çalışan bir anlayış da yok değil. Sürekli randevu talepleri, sürekli görüşme, sürekli özel görüşme bu da ister istemez sizi makam odasına hapsediyor. Benim kapım açık, çay kahve her zaman içsinler ama beni çalışmakta bulurlar. Benim oturup boşa geçirecek vaktim yok, ne zaman belediye başkanlığım biter boş vakitlerim olduğunda da yine çayımı içmek isterlerse buyursunlar gelsinler ben çayımı, kahvemi her zaman içiririm ama belediyecilikte boşa geçirecek zaman yok, zaman çok çabuk akıp gidiyor. Halkın da bekleyeceği bir durum yok, kentler zaman kaybetmemeli. Onun için de hızlı bir çalışma temposu içerisinde çalışıyorum, randevulara yetişemiyorum. Sıkıntılar oluyor ama randevu talep edenlerin belediyeyle ilgili bir işleri ve talepleri varsa zaten o karşılanıyor. Karşılanmıyor değil."

SERCAN AVCI:CHP'nin gençlik kollarından beri siyasettesiniz...Uzun bir zaman...Siyasetin tabanından gelmiş olmanızın belediye başkanlığınızda avantajları oldu mu'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Uzun yıllar partide yöneticilik yapmanın çok büyük faydasını gördüm. CHP'nin bana kazandırdığı bu tecrübeyi ben şimdi belediye başkanı olarak da kenti yönetirken uyguluyorum. Siyaset bir yaşam biçimidir. Meslek değildir. Yaşam biçimi olarak siyaseti kendime belirlediğimde CHP örgütlerindeki çalışmalarımın bana çok büyük destekleri oldu. Bunlar gözle görülür şeyler değil, yaşadıkça öğrendiğin konular. Ben yaşadığım sürece partinin içerisinde çok şey öğrendim, çok şey borçluyum. İyi ki CHP'de siyaset yapmışım diyorum, iyi ki CHP'de görevler almışım. Görev yaptığım süre içerisinde de oturup hiç hayıflanmadım. Seçildiğim oldu seçilmediğim oldu. Değer gördüğüm oldu, değer görmediğim oldu ama ben CHP'nin kimliğini taşıdım. CHP'li olmak bir ayrıcalıktır. Ben bugün belediye başkanıysam CHP sayesinde belediye başkanıyım. Eğer ben belediye başkanı olmasam bile Hüseyin Mutlu Akpınar olarak tanınıyorsam da CHP sayesinde tanınıyorum. Eğer CHP'nin içerisinde olmamış olsaydım sadece kendi sosyal çevremde tanınan bir insan olacaktım ama CHP'lilikle beraber İzmir'de insanlar beni Hüseyin Mutlu Akpınar olarak CHP'li kimliğimle tanıdılar. Ben de partili kimliğimi iyi taşıdığımı düşünüyorum."


SERCAN AVCI:Taş uzaktan gelmez derler...Aday adaylığınızdan beri parti içinde memnun edemediğiniz bir kesim var galiba...Eleştiriler sürekli parti içinden geliyor. Sosyal medyada karalama kampanyaları oluyor zaman zaman...

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: " CHP'de siyaset yapmak zor. Yıllardan beri söylediğim bir şey var, siyasi partiye üye olabilirsiniz üç tane fotoğrafı getirirsiniz, nüfus cüzdanınızın arkalı önlü fotokopisiyle beraber parti üyesi olabilirsiniz ama partili olmak zor iştir. Partili olmak demek CHP'nin görevde olan insanlarına eleştiri getirmek değildir. Bir disiplin vardır ve partinin belli kuralları vardır. Kurumları da vardır. Yanlış olan bir şey varsa partinin bu kurumları yanlış olan durumu düzeltmekle görevlidir. Kurallara da uymak gibi partilinin bir yükümlülüğü vardır ama biz de ne yazık ki üzülerek söylüyorum, eleştirinin dozajı yok, ayarlayamıyoruz dozajı. Selam vermediyse o gün hemen oturuyoruz akşam acımasızca eleştirebiliyoruz ya da bir işinizi yapmadıysa acımasızca eleştirebiliyorsunuz. Bir hazımsız olan kesim var ne yazık ki. Bu hazımsız olan kesim işte benim adaylığımı hazmedemediği gibi başka arkadaşların da adaylığını hazmedemedi.. Biz parti adına görev yapıyoruz. Yarın partimiz başka arkadaşımızı bizim yerimize görevlendirecektir. Bunlar hep silsileyle olur, demokrasiyi içselleştirmek lazım. Siyaseti eğer ki yapıyorsak kendimizi bir yere getirmek adına yapmamalıyız. Şuna eminim bu çok büyük bir kesim değil. Yani çok büyük bir kitle bu eleştiriyi yapmıyor partide de çok küçük bir yapı var onlar yapıyor. Yaşam biçimi, dünya görüşü, siyaset yapma anlayışı bu olduğu için ne yazık ki bunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Ama ben partim adına tüm halka hizmet eden bir insan olarak onları görmezden geliyorum, duymazdan geliyorum çünkü takdiri de ben hem örgüte hem halka bırakıyorum. Partide birilerinin gitmesiyle siyaset düzelmiyor. Partide siyaset yapan insanların siyaset yapma anlayışlarını düzeltmesiyle siyaset düzelir. Hep ben olayım, benden olan olsun anlayışı içerisinde siyaseti düzeltmek mümkün değildir. CHP'nin iyi yolda olduğunu düşünüyorum. Bazı radikal kararları özellikle parti disiplini açısından radikal kararları almak durumunda. Bu kararları alırsa ciddi bir başarı elde edecektir.Benim görevim hizmet etmek. Partilinin görevi de görevini doğru gerçekleştiren partiliisine destek olmaktır. Oturup sabah akşam sosyal medyada, kahve köşelerinde acımasızca eleştirmek değildir. Çok şükür iki yıldan beri çok acımasız bir şekilde belli kesimlerin eleştirilerine maruz kalsam da herkes gördü ki doğru işi yapıyorum ve doğru yoldayım. Kamuyu hiçbir zaman zarara uğratmadım. Ciddi bir tasarruf tedbiri uygulayarak belediyeyi halka hizmet etmek anlamında maksimum faydayı sağlayacak duruma getirdim. Çalışanlar arasında bir ikilik yaratmadan çalışma barışını ve iş arkadaşlığını önemser bir duruma getirdim. Benimle her çalışan görüşebilir, benimle her müdürüm görüşebilir. Özellikle söylüyorum her müdürüm görüşebilir ve düşüncelerini aktarabilirler. Sadece ben şikayetlenmenin ve birbirimizi yıpratmanın yeri ve zamanı olmadığını düşünüyorum."


SERCAN AVCI: CHP rozetini çıkarmayan başkanlardansınız. İktidarı hedef almaktan çekinmiyorsunuz. Gerek mecliste gerek açılışlarda siyasi mesajlar veriyorsunuz. “İktidardan belediyeye baskı olabilir” kaygısı taşımıyorsunuz anlaşılan...

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Sonuçta ben siyasi bir kimliği taşıyarak belediye başkanı oldum. Ben rozetini çekmecesine koyan bir belediye başkanı değilim. Ben rozetimin anlayışını gerek belediye içerisindeki yönetim gerekse kent yönetimi açısından sosyal demokrasiyi uygulayan bir insanım. Sadece bana oy atanlar değil, oy atmayan da tüm yurttaşlarımı kucaklayan onları da ötekileştirmeyen onlarla birlikte sokakta yaşamın her alanında hayatını sürdüren bir insanım. Doğal olarak ki bizlerin de sonuçta bazı düşünceleri var. Haksız yere eleştiri okları gelirse ben de davamda haklıysam onu usluplu bir şekilde nezaketi hiç bozmadan, terbiyeli bir şekilde yanıtını veririm. Belki ben yanılmıyorum, bana söyleyen yanılıyor, yanıltılıyor. Onun için baskı göreceğim bir durum yok. Bugüne kadar öyle bir kaygım olmadı, öyle bir kaygım olması için yanlışımın da olması gerekir. Öyle bir yanlışım yok. Belediye orada, şeffaf bir belediyecilik anlayışı sergiliyoruz. Ben denetimlerin kurumlar açısından faydalı olduğuna inanan bir insanım. Denetimlerin siyasi baskı aracı olarak kullanılmasına karşıyım. Onun için ben belediye başkanı olarak siyasi tavrımı her zaman gösteriririm. Bazı komik çocuklar var, o komikler de kendilerine dikkat etsinler. Sosyal medya hesaplarını yönetirken vatandaşa hakaret ederek belediye başkanı olunmuyor. Bana cevap verirken önce kendine bakacak ondan sonra cevap verecek. Benim muhattabım bazıları değil, ben zaten muhattabımla muhattap oldum."

SERCAN AVCI:Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla 'Sana Ne'' afişleri üzerinden polemik yaşadınız...Nedir bu 'Sana Ne'' Kime ne mesaj vermek istedini? Vermek istediğiniz mesajı verdiniz m?

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Bize gelen rakamlara göre 42 milyon insana ulaşmış bu mesaj. Sadece Türkiye değil, dünyanın dört bir yanında insanlar bunu paylaşmışlar. Sadece kadınlar değil, kadın haklarına ve kadın özgürlüklerine inanan tüm yurttaşlar bunu paylaşıp destek olmuşlar. Ben Almanya'da Berlin Fuarı'na katıldım, o fuara giderken havaalanında insanlar gazeteyi almışlar ''Kadın hakkı savunucusu belediye başkanı'' diye gazetedeki haberi okuyorlar. Demek ki doğru bir şey yapmışız. Türkiye'de 2002'den bu yana kadınlar sosyal yaşamın bir parçası değil. Ülkede son dönemde kadın olmak kadar zor bir şey yok. Hele güzel bir kadın olmak kadar zor bir şey yok. Eğer bir kadın kahkaha atarsa günahkar oluyor. Eğer bir kadın sevgilisiyle, nişanlısıyla el ele tutuşuyorsa kadın günahkar oluyor, erkek değil. Her şey kadının üstüne ve kadının da olumsuz yönde yaşamını sürdürmesi yönünde. Cumhuriyet deyince, Cumhuriyetle kadın eş değerdir. Çünkü Cumhuriyetle beraber kadın özgürlüğüne kavuşmuştur ve kadın tanımı doğru yapılmıştır. Dünyada birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını Türkiye'de kazanmıştır kadınlar. Kadın evinden çıkmazken ilk kadın pilot Türkiye'de olmuştur. Birçok kadın öğretmen olmuştur. Bir anda fabrikalarda çalışmaya başlamışlardır. Haremlerde değil. Bugün harem seviciler şunu çok iyi bilsin ki Türkiye kurtuluş mücadelesini verip, sağlıklı bir şekilde Cumhuriyet devam ediyorsa bunu kadınlara borçludur, haremdeki kadınlara değil. Sokaktaki kadınlara borçludur. Biz kadınların sesi olduk. Bu kadar çok kadınların üstüne siyaset yapılan,bu kadar çok kadının ötelendiği bir süreçte kadın haykırdı artık. Kadın ''Sana ne'' dedi. ''Kahkaha atarım sanane, dekolte giyerim sana ne! Baş örtümü takarım, börek de açarım sana ne'' bu kadar erkek egemenliğinin olduğu bir ülkede artık kadının isyanını dillendirdik. Bazı cehaletler evindeki kızının ve eşinin kendisine karşı tavır böyle olursa ne yapacağız o zaman diyor. Kardeşim senin eşin ve kızına müdahale noktasında biz bir hamle yapmıyoruz ki, bu terbiyedir zaten, bir ahlak kuralıdır. Yani sana neyi bir küfür olarak algılamak da büyük bir cehalettir. Türk insanının etikleri var, bizim gelenek ve göreneklerimiz var. Zaten kadın da o gelenek ve göreneklerin içinde yaşamını sürdürüyor. Benim de kızım var, benim de eşim var. Benim kızım bana 'ben arkadaşlarımla buluşmaya gidiyorum' dediği zaman,''kızım uygun bir saat değil,bu saatte gitmesen iyi olur babacım, ben bile çıkamam bu saatte'' derim. Kızım bana sana ne demiyor, Kızım ''evet babacım haklısın' diyor. Ben kadınlarımızda,Türk kadınında yürek gücünü ve beyin gücünü görüyorum. O yüzden de kadınlarımızı destekliyorum. Onlar da insan gibi bu ülkede yaşam hakkına sahip.”

SERCAN AVCI: Sadece kentte değil, Türkiye çapında ses getiren bir proje Karşıyaka'nın Filizleri...Bugün projenin geldiği nokta yeterli m? İstenilen destek var m? Kaç öğrenciye burs imkanı sağlandı'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Türkiyede çok ses getiren bir projeyi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadım. Sadece Türkiye'de değil Avrupa'da da ses getirdi. Uygulama açısından Dünya'da ilk oldu. Belediyelerin böyle güzle projeler üretip halkı işin içine katması gerek. Belediyelerin kaynakları belli. Üniversite öğrencilerine belediyelerin burs verme yetkisi yok. Biz toplumsal örgütlenmeyle öğrencilere burs verdiriyoruz. Projeye destek geldi. Tanıtılmasına sanatçılar destek oldu. Parti genel merkezimiz partili belediye başkanlarının uygulamasını istediği projeler arasında gösterdi. Çok destek gördü ama desteğin eyleme geçmesi gerek. Vastandaşlarımız daha duyarlı olması gerek. Gönüllülük esası olan bir iş. 10-15 lirayı kendi aralarında toplayıp öğrenci okutmak güzel. İlla apartmanda oturmanız gerekmez. 10-15 kişi bir araya gelip okutabiliriz. Biz dayanışma ruhunu harekete geçirdik. Şuana kadar 300 öğrenciye destek olundu. Hedef 500...Yeterli m? Bana göre yeterli değil. Tüm İzmirlilerin bu konuya duyarlılık göstermesi gerek. Belediye olarak bize herhangi bir kazanç değil. Bizim sorumluluğumuz organizasyonun devam etmesi ve ihtiyaç sahibi öğrencinin bursunu alması."


SERCAN AVCI: Karşıyaka Spor Kulübü bu sezon büyük bir ihtimalle düşecek...Yıllarca hep Karşıyaka'da belediye başkanları kulüple bir anılırdı. Sportif başarısızlıkta kendinizi nereye koyucaksını? Yıllardır aynı ligde oynayan kulübün bu sene düşmesinin faturası kime kesilmel? Yanlışlar neyd?

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Kulüp yönetimi farklılı belediye yönetimi farklı. Ben kentimin spor kenti olması için gayret gösteriyorum. Yeni spor alanları yaratmak için var gücümle çalışıyorum. Profesyonel bir anlayış içinde yarışmacı takım çıkarmıyoruz. Zaten köklü bir kulübümüz var. Ben kendi görevimi yaptım, kulüp başkanı kendi yönetimini yaptı. Başkan seçimi yapıldı. Sponsor buldurlar. Gösterişli transferler yaptılar. Doğru bir transfer politikası izlememenin zarraı görüldü. Ben belediye başkanı olarak şunu transfer et deme yetkisine sahip değilim. Yasanın bana verdiği yetkiler çerçevesinde kulübe ben destek oldum. Bu konuda içim çok rahat. Yasa çerçevesi içinde kulübe desteğimi oldum. Sahada oynatan ben değilim. Transferleri yapan ben değilim. Özeleştiri yapılacaksa bunu yapacak olan transferi yapanlar kulübü yönetenlerdir. Ben gerekli desteği sağlamamış olsam içim rahat olmazdı. Kendimi kulübün bu durumda olmasında bir sorumlu olarak görmüyorum. Suçlu aranacaksa suçlu kulübün genel kurulunda çıkıp kendini ifade etmeli."

SERCAN AVCI:Peki Yalı'da stata karşıydınız...Kulübün düşmesinin ardından 'stat yapılmadı kulüp düştü' eleştirileri olacaktır. Taraftarlar zaman zaman maçlarda Aziz Kocaoğlu'nu hedef alıyor...Bu tepki büyüyebilir.

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Taraftarlarımızı seviyoruz. Hepsi Karşıyaka'ya gönül veriyor. Ben de bir taraftarım. Kulübün kurutluşu diye ortaya çıkanlar vardı. Şimdi hiçbiri görünmüyor. Kulüp bugün sportif başarısızlıkla karşı karşıya...Mali yönden bu duruma düşmesi de kesinlikle kulüp yöneticiliğinden kaynaklanıyor. Stat kulübün kurtuluşu diyorlardı. Stat olduğunda kulübe nasıl bir kaynak sağlanacaktı bunu kimse konuşmuyor. Altındaki dükkanlar kulübe gelir getirecek dendi. Acak dükkanlar iş yapacak mı diye kimse sorgulamadı. Biz oraya stat isteriz olmalı diye insanlar yanlış yönlendirildi. Büyükşehir Belediye Başkanımız kentin gelişmesi açısından ve planlanması açısından o yerin doğru olmadığını söyledi. Ben de aynı fikirdeydim ve bu düşüncemi paylaştım. Avrupa'da statlar şehrin dışına çıkarılmış durumda. İnsanlar pikniğe gider gibi maç seyrtetmeye gidiyor. Biz kentin göbeğine yapmaya çalışıyoruz. Stat yok diye kulüp sprotif başarısızlığı elde etmedi bahanesi üretilmesin. Kulüp başarılıyken o statta maç yapmıyordu. Akhisar Belediyespor kendi stadında maç yapmıyor. Başarısı ortada. Alt yapıya destek verilerek başarı elde edinir. Alt yapı tesileri yaratılmalı. Karşıyakalı ruhuna sahip sporcular yetiştirilmeli. Oraya alt yapı tesisi yapılmalıydı. Süreçte takım oyunu oynanmadı, bireysel hareketler yapıldı. Sonucunda sprotif başarısızlık geldi."


SERCAN AVCI:Parti örgütünüzde 'aday belirleme' konusunda farklı öneriler var. Son dönemde belediye başkanlarının da önseçimle belirlenmesi yönünde beklenti var. Merkez atamasıyla aday oldunuz. Peki önseçimden yana mısınız'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Önce partinin üye yapısı düzenlenmeli. Üye partililik bilinci içinde seçmeli. Kent halkının da görüşü alınmalı. Örnek Karşıyaka'da 12 bin üyeyle seçilmiyorsun. 270 bin seçmenin huzuruna çıkıyorsun. Seçmenin geneli de düşünülmeli. Belediye başkanı seçilmekle de iş bitmiyor. Mesele seçildikten sonra yaptığın işler. Temsil yeteneğin, duruşun, vizyonun...Partinin üst kurulları bunları değerlendiriyor. Üye yapısında ciddi bir değişimin yapılması gerekiyor. Seçerken ne yazık ki benden senden ondan o mezhepten şuralı diye bakılıyor. Bu doğru değil. Genel seçimlerdeki önseçimde 12 bin üyesi olan Karşıyaka'da 5 bin 500 partili sandığa gitti. Bu da sağlıklı değil."

SERCAN AVCI: İzmir'de CHP'li belediyelere bir baskı, AK Partili vekiller ve yöneticiler tarafından bilinçli bir yıpratma kapmpanyası olduğunu düşünüyor musunuz'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Kentte CHP'li belediyeler konuşuyor. Bu nedenle CHP'li belediyelere saldırılıyor. İktifdar milletvekili gibi davranmalarını bekliyorum. Halk için çalışıyoruz. Halkı hiçe saymadan çalışıyoruz. Yöneticilikten ne kazanırım değil kente vatandaşa ne katarım anlaıyşındayız. Vekillerin laf yarıştırmak yerine hizmet noktasında bizimle işbirliği içinde olmalarını bekliyoruz."

SERCAN AVCI:Son günlerde kent AK Parti İl Başkanı Bülent Delican'ın İZELMAN'a yönelik PKK iddiasını konuşuyor. Benzer bir eleştiride belediyenizin bir müdürüne yönelik olmuştu...Ne yaptınız'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Doğru bir yaklaşım değil. Büyükşehir'de 20 bin kişi çalışıyor. Belediye başkanının birebir bilmesi mümkün değil. Bir durum varsa belediye başkanı olarak müdahale ederiz. Terör bağlantısı, ahlaki konular gibi. Hemen iş akdini fesh ederiz. Siz çıkıp bütün işçileri kapsayacak bir laf ederseniz doğru olmaz. Devletin istihbarat birimi var. Emniyet güçleri var. Varsa böyle bir şey giderler gereğini yaparlar. DİSK'i hedef alarak belediyelere bu tür ithamlar yapmak siyasi açısından doğru değil. Aynı şeyi Fen İşleri Müdürüme yaptılar. Hendekçi müdür yakıştırması yaptılar medya aracılığıyla hedef gösterdiler. Tehditler aldı müdürüm. Ben arkasında durdum. İnsanların oy atma gibi demokratik hakkı var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 aday vardı. Birini tercih etti diye terör yaftası yakıştırmak insanlığa aykırı. 32 yıllık memur. Sicilinde tersi bir durum söz konusu değil. 32 yıllık memur olan müdürüm bu tür işlerle meşgul olsaydı istihbarat birimi o müdürün memurluğunu alırdı. Memurun iş akdini ben fesh edemem. Bunlar toplumsal barışı engelleyen davranışlar. Barışa ihtiyacımız olan bir süreçte siyaset yapıyorum diyerek insanları yönlendirenler siyaset adına doğru dil kullanması gerek.”

SERCAN AVCI:İl Başkanı Alaattin Yüksel'i nasıl buluyorsunuz'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Başarılı,  başarılı da olmaya devam edecektir. İl başkanımızın iyi bir maestro olduğunu düşünüyorum."

SERCAN AVCI:Peki ilçe başkanı Uğur Yıldırım akrabanız...Eleştiriye açık bir durum...Hiç 'Sen ilçe başkanı olma' dediniz mi Yıldırım'a...Bir endişe taşıdınız mı'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "CHP'liliğinden şüphe duymuyacağımız bir arkadaşımız. Partide yöneticilik yaptı. Yasal kısıtlılığı yoksa herkes ilçe başkanlığına aday olabilir. Ben belediye başkanı olarak delege seçimleri ve ilçe kongrsine karışmadım. Bana aday olmak isteyenler geldiğinde seçicinin ben olmadığımı söyledim. Seçici delegeler dedim. Delegelere gittiklerin de 400 delegenin 350'sinin imzasını alan Uğur Yıldırım aday oldu. Böyle bir tabloda 'aday olamazsın' demek doğru değil. Kongreye tek aday olarak girdi. Yüksek oyla seçildi. Mutabakat içinde ortaya çıkan bir adaydı. Şuana kadar da gayet başarılılar.”


SERCAN AVCI:Parti içindeve kentte  bazı kesimler tarafından Büyükşehir'e yakıştırılıyorsunuz. Hedefleriniz içinde m? Bu yönde bir hayaliniz var mı'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "Bazı şeyler aklına değil başına gelir. Şu olacağım diye siyaset yapmıyorum. Vekil de olabilirdim. Belediye başkanı oldum. Belediye başkanlığını en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. En iyi noktalara gelmek adına siyaset yapıyorum. Kente vatandaşa bir şey katmak için siyaset yapıyorum. Halk en iyi hizmeti üreteceğinize inanıyorsa sizi bir göreve layık görürler ama sizin de hazır olmanız gerek. Bir hırsla ihtiras içinde hayal kurarak siyaset yapmıyorum. Kendimi hazır hissediyorsam başarabileceğime inanıyorsam halkı da buna inandırabilmişsem ve bize bir görev verilirse o görevden onur duyarım. Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu,  görevini başarıyla yapan, uzun süre daha bu görevi başarıyla yapabilecek bir isim...Günü geldiğinde Büyükşehir Belediye Başkanlığını bana  'yap' derlerse yaparım. Otur yerinde derlerse otururum. Evine dön derlerse evime dönerim. Birilerine çelme takarak, birilerini kötüleyerek itibarsızlaştırarak  siyaset yapmadım, bundan sonra da yapmam.”

SERCAN AVCI:İl kongresinde tek listede yer alıp en yüksek oyu aldını? Neye bağlıyorsunuz bu sonucu'

HÜSEYİN MUTLU AKPINAR: "CHP örgütü içinde yetişmemin bir avantajı diye düşünüyorum. Örgüt bana il kongresinde destek verdi. Herkese teşekkür ederim. Sadece oy atarak değil yaptığımız işleri de anlatarak örgüt bana destek oluyor. Hem partili duruşum hem de yerel yönetimdeki başarılı çalışmalarımın tescili olduğunu düşünüyorum aldığım sonucun." 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası