İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi il gezilerine devam ediyor. Akşener, Edirne’nin ardından ikinci ziyaretini İzmir’e yaptı. “İlçe Başkanları ile İstişare Toplantısı” sonrası kamuoyuna açıklama yapan Akşener, özetle şunları söyledi:
“Sosyal medyanın hayatımıza girişiyle beraber yeni değer setlerinin hakim olduğu bir dünyada maalesef her şey çok çabuk tüketiliyor ve unutuluyor. Bizim hikayemizi yeniden hatırlamamız lazım. Nasıl bir cendereden, işkenceden, hangi iftiralardan ve hakaretlerden geçtiğimizi yeni baştan hatırlamamız lazım.
“ÜMİT ÖZLALE KARDEŞİMİZİN İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYLIĞINI VE İNŞALLAH BELEDİYE BAŞKANLIĞINI İLAN EDİYORUZ”
Bu toplantıların iki bölümü var. Birincisi; teşkilatlarımızla bir araya gelip kendi içimizde her ne varsa konuşmaya gayret ettiğimiz bir süreç. Bir de kamuoyuna açık daha geniş bir salonda biz bize ama kamuoyuna da konuştuğumuz bir başka süreç. Burada bir de güzellik var o da Ümit Özlale kardeşimizin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını ve inşallah belediye başkanlığını ilan ediyor olacak olmamız.
Edirne’den sonra ne için ikinci durağım İzmir? İzmir, Atatürk’ün şehri, Zübeyde annemizin, Hasan Tahsin’in şehri. Atatürk’ün varlığından rahatsız olduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş amaçlarına, değerlerine savaş açmış bir anlayışa hayır demek, onu protesto etmek ve gelecek ilk seçimde de gerçekten göndermek için İzmir’den başladım.
“BU ÜLKE İKİ YUMRUK ARASINA SIKIŞMIŞ; İZMİR’DE AK PARTİ VE CHP, GÜNEYDOĞU’DA HDP VE AK PARTİ YUMRUĞU ARASINA SIKIŞMIŞ”
İYİ Parti kimdir? Bu ülke iki yumruk arasına sıkışmış; İzmir’de AK Parti ve CHP, Güneydoğu’da HDP ve AK Parti yumruğu arasına sıkışmış halinden çok memnun bu siyasi geleneklerin ama seçmenin mutlu olmadığı, seçmenin bu iki yumruktan birine oy vermeyi mecbur bıraktığı, Türkiye’yi normalleştirmek, makulleştirmek ve seçmenin dinlendiği, milletin refah içerisinde yaşamasının siyasi partiler arasında tek tek hedef olduğu, insanları şucu bucu diye ayrılmadığı bir Türkiye’yi yeniden, anahtar kelime yeniden, yeniden inşa etmek için kurulan bu ülke sevdalılarıdır.
Bir gün bir imam geldi. Müsavat başkanın temsil ettiği geleneğin mensubu bir imam. O imam bizim bir açılışımızda dua okumuş, Kur’an-ı Kerim okumuş. İmamı sürmekle tehdit etmişler. Sürmüşler, sonraki bir aşamada bir tercihe zorlanmış ve açığa alınmış. Bu bana neyi hatırlattı biliyor musunuz? İYİ Parti her türlü iftiraya rağmen ayakta kalıp buna direnen ve milletinin yanında olan, bulunduğu şehrin insanlarına çare olmaya gayret eden, el uzanan, arkadaşlarımızın deyimiyle 3. yolu, benim deyimimle hür ve müstakil bir siyasi partidir, harekettir. Bu hikayeyi unutmayacaksınız.
Hedeflediğimizi yerine getirebildi mi getiremedik. 2017’de benim ucube sistem dediğim partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçen bir referandumu kaybettik. Siyasi parti içinde değildik ‘Türk Milliyetçileri Hayır Diyor’ platformundaydık. 2018’de derhal bir karar alındı 24 Haziran... ‘Seçime giremeyeceksiniz...’ 15 milletvekili meselesi oldu hem 15 milletvekiline hem de Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyoruz. Diyorlar ki; ‘O 15 milletvekili olmasaydı İYİ Parti olmazdı...’ Doğrudur olmazdı. Siz nerede olurdunuz? İstanbul olur muydu? Ankara olur muydu? Antalya olur muydu? Adana olur muydu? Bu ucube sistemin oluşturduğu ittifak sebebiyle pek çok şey yaşadık. O demokrasinin yanında durma hareketinden herkes kazandı. Türkiye kazandı, CHP kazandı. Biz kazandık. Burada bir problemimiz yoktur.
“19 İLÇE ALDIK. ŞU ANDA 16 İLÇEMİZ...HEPSİ DE AK PARTİ’YE GEÇTİ İLGİNÇ BİR BİÇİMDE”
Ben adayım, İnce aday, Temel Bey aday bu tarafta Tayyip Bey aday diğer tarafta. Böyle bir sistemin içinde ikinci tura kalınabilir miydi? Kalınabilirdi. Yan yana gelip proje, sistem, ortak bakış açısı geliştirilebilseydi adaylar arasında ben değil ama Sayın İnce kalabilirdi. Kaybedildi. Kaybedilince bu sefer inanılmaz bir yıkım oldu. Muhalif seçmenin ‘bu sefer aldık’ dediği anda alınamadı. Yerle bir...Aynı bu dönem olduğu gibi yerdeyiz hep beraber. Ciddi bir sonuç alındı bu birliktelikten, işbirliğinden (30 Mart 2019 yerel seçimleri). Biz ne aldık, 19 ilçe aldık. Şu anda 16 ilçemiz...Hepsi de AK Parti’ye geçti ilginç bir biçimde.
“TÜRK ASKERİNİN HELİKOPTERDEN KÖYLÜLERİ AŞAĞIYA ATIP ÖLDÜRDÜĞÜNÜ SÖYLÜYOR”
Bir milletvekili çıkıyor diyor ki Türk ordusu PKK ile sert mücadele edildiği dönemde bir dönemi de benin bakanlığımın dönemine denk düşer, Türk askerinin helikopterden köylüleri aşağıya atıp öldürdüğünü söylüyor. Ergenekon döneminde birisi savcısıydı birisi avukatıydı. Ne değişti?
İstanbul’u alan Türkiye’yi alıyordu. Tayyip Bey’in söylediğin bir söz. Bu iş birliği İstanbul’u aldı. Ama ne oldu İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Demek ki noldu 2018’deki matematik unutuldu. Her matematik unutulduğunda suçlusu Meral Akşener ve İYİ Parti’dir.
“BU SEÇİMİ KAZANMAYA ODAKLANAMADIK, BU SEÇİMİ KİMİN KAZANACAĞINA ODAKLANDIK. YAPAMADIM. BİR BAŞARISIZLIK VARSA BURADA BENİM ÜSTÜME DÜŞEN KABULÜMDÜR”
2023’de de maalesef ben başaramadım, kazandırmayı sağlamaya başaramadım. Ha bire özür dile diyorlar özür diliyorum ama konu o değil buradan bir ders çıkardık biz olmuyormuş. Osmanlı 250 sene kişiler üzerinden tartıştı, olaylar üzerinden tartışmadı bilimi unuttu. Kişiler üzerinden gidildiği zaman yapamazsınız. Atatürk’ümüz vefat ettikten sonra Türkiye tekrar kişiler üzerinden tartışmaya başladı. Bugün geldiğimiz nokta Tayyip Erdoğan nefreti. Halbuki tartışmamız gereken bu ucube sistemdi...Nasıl yapacağız şimdi üç sefer onaylandı. Bu seçimi kazanmaya odaklanamadık, bu seçimi kimin kazanacağına odaklandık. Yapamadım. Bir başarısızlık varsa burada benim üstüme düşen kabulümdür.
“KİMİ SEÇTİRİRSENİZ SEÇTİRİN İKİNCİ TAYYİP ERDOĞAN OLURDU”
Bunun adına mücadele vermediğiniz takdirde kimi seçtirirseniz seçtirin ikinci Tayyip Erdoğan olurdu. Bunu başaramadık biz. Burada sorumluluğu üstüme alırım. Ama mesele şu; o altılı masa aynı zamanda bir ittifak modeli. Altılı masanın en büyük özelliği neydi ortak karar almak. Bir kişi bir konuya hayır diyorsa o konunun olmamasıydı.
“BİR TARAFTA ‘PİROM SEÇİLSİN’ DERLER, BİR TARAFTA ‘REİSİM SEÇİLSİN’ DERLER OLAN TÜRKİYE’YE OLUR SOPAYI DA İYİ PARTİ YER”
Mesela ortak politikalar metninde İstanbul Sözleşmesi yok çünkü rahatsız olunmuş rahatsız olunduğu için konulmadı. Özlale, hafif bir gıcıklık yaparak İstanbul Sözleşmesi yaşatır dedi, ben de aynı şeyi söylüyorum. Yöntemin tespit edilmesi gereken bir yere gidiyorsunuz aday tespit ediliyor siz de hayır diyorsunuz. Ne olması lazımdı? Bugün Türkiye’de demokrasi arızalı. Birisi Tayyip Erdoğan düşmanlığı, öbürü sayın Kılıçdaroğlu düşmanlığı üzerinden iş gördüğünüz zaman rakibinize benzersiniz. Neyin iyileştirileceği değil kimin seçileceği öne çıkar. Bir tarafta ‘pirom seçilsin’ derler, bir tarafta ‘reisim seçilsin’ derler olan Türkiye’ye olur sopayı da İYİ Parti yer. Artık buna hayır diyoruz. Bizim kimseyle kavgamız yok, hiç kimseye nefretimiz yok.
“BİZ YEREL SEÇİMLERE YALNIZ BAŞIMIZA GİRECEĞİZ VE KAZANACAĞIZ”
Birinci aşama hür ve müstakil bir biçimde yerel seçimde kendimizi tarttırmak... Biz kaç kilo ediyoruz, neyiz, neye tekabül ediyoruz, milletimizin ne kadarına ulaşmışız, milletimizin derdini ne kadar anlamışız bunu bu seçimde göreceğiz. O sonuca razı geleceğiz. O sonuç sizi üzen, hayallerimizi kıran bir sonuçsa o sorumluluk bana aittir, gereğini yapacağım. GİK’imizin aldığı karar benim de şiddetle benimsediğim o karar çerçevesinde biz yerel seçimlere yalnız başımıza gireceğiz ve kazanacağız.
“BENİM KALKMAMI DERİN DEVLETİN SAĞLADIĞINI SÖYLÜYOR...SEZGİN TANRIKULU BEYEFENDİ İLE NAMIK TAN BEYEFENDİ ARASINDA BİR FARK VAR MI”
Sayın Namık Tan, kendisini çok sayarım büyükelçidir. Milletvekili oldu. Bir mülakat verdi, o mülakatta benim kalkmamı derin devletin sağladığını söylüyor. Bilgisi yok duyumu var. Gerçekten ayıp, ona yakışmaz. Bu devleti yurt dışında, Amerika’da Avrupa ülkelerinde temsil eden, gerektiğinde MİT’in, gerektiğinde askeriyenin gizli yaptığı işleri kamufle eden, gerektiğinde belki onu manipüle eden ve bunu etmekle yükümlü olan bu görevi yerine getirmiş bir insan alt tarafı siyaset için ‘Derin devlet yaptırdı, müesses nizam yaptırdı’ demesi çok ayıp bir şey. Sezgin Tanrıkulu beyefendi ile Namık Tan beyefendi arasında bir fark var mı?”
“İZMİR’E GERÇEKTEN ÇAĞ ATLATACAĞINA İNANDIĞIM İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYIMIZI HUZURLARINIZA DAVET EDİYORUM”
Akşener, “İzmir’e çok iyi gelecek, İzmir’i kokudan kurtaracak. İzmir’i sığınmacıdan kurtaracak. Kimse faşistlikle suçlamasın İzmir’de sığınmacılara belediye üzerinden ekstra bir yardım, herhangi bir indirim yapılmayacak. Dürüstlüğüne kefil olduğum, proje manyağı etmişti bize İzmirlileri de proje sağanağına tutacaktır. İzmir’e gerçekten çağ atlatacağına inandığım İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayımızı huzurlarınıza davet ediyorum” diyerek Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale’yi kürsüye çağırdı. Akşener’in söz verdiği Ümit Özlale ise şunları söyledi:
"İYİ Parti'yi iki yumruk arasına sıkıştırılan milletimiz kurdu. Ben de bu partinin şerefli bir üyesi olarak sizin karşınızda sokaklarında büyüdüğüm, okullarında okuduğum, denizinde hala hayaller kurduğum bu eşsiz şehrin, İzmir'imin belediye başkan adayı olarak karşınızdayım. Bu ağır, bir o kadar da şerefli görev için çok mutluyum ve müteşekkirim hepinize. Peki ben neye adayım? Düzensiz trafiği, düzensiz göçmenleri, sessiz işgali, düzensiz eğitim ve sağlık hizmetlerini acilen bir gün bile kaybetmeden düzetmeye adayım. Bir kalkınma ekonomisti olarak İzmir'i kalkındırmaya adayım. Sadece sahil kenarını değil; bir cadde hattta bir sokak arkada kalan ve kenara itilmiş olan tüm caddelerin, sokakların, semtlerin imarını yapan bir belediyeciliğe adayım. Gettolaşan, içine kapanan, tekinsizleşen, eşitsizleşen, ayrışan bir şehrin belediyesini değil; aralarındaki tek ayrışmanın Göztepe, Altay, Karşıyaka, İzmirspor, Altınordu, Bucaspor'u tutmak olan insanların yaşadığı bir şehrin belediyesini var etmeye adayım.
“KENDİ YAĞI İLE KAVRULAN KENDİNE YETEN YAVAŞ BİR ŞEHİR DEĞİL; GENÇLİĞİN, DİNAMİZMİN ENERJİNİN ŞEHRİ YAPMAK İSTİYORUM”
Bir İzmirli olarak elbette hayallerim var. En büyük hayalim şudur; İzmir emekli olup, yerleşme hayali kurulan, hayallerde yaşatılan bir şehir değil; emeğin, zenginliğin, bilimin şehri kılmak istiyorum. Kendi yağı ile kavrulan kendine yeten yavaş bir şehir değil; gençliğin, dinamizmin enerjinin şehri yapmak istiyorum.
"İLK KURŞUN NASIL ATILDIYSA HAKSIZLIĞA VE ADALETSİZLİĞE KARŞI BEN ÜMİT ÖZLALE OLARAK ÖYLE YOLA ÇIKIYORUM"
Ege'nin Türkiye'nin çarklarını döndüren gerçek bir metropol şehir yapmak istiyorum. Ben bir İzmirli olarak, İzmir'in artık kale olmasını istemiyorum, reddediyorum. İzmir'in iki yumruk arasında kalmasını istemiyorum. Birbirinin kötü taklidi olan siyasi tartışmanın kurtarılmış bölge edebiyatı değil, gerçekten hürriyetin, zenginliğin şehri olsun istiyorum. Dünyaya açılan, insanlığa açılan büyük bir liman olsun istiyorum. Batıya açılan pencere değil, bizzat batının kendisi olsun. Tam da İzmir'imiz olsun istiyorum ve İzmir'i tarihte olduğu gibi ilklerin şehri yapmak istiyorum. İlyada’da nasıl burada dizelere döküldüyse, öyle yazmak; ilk Türk donanması nasıl yapıldıysa aynısını burada öyle yapmak, Anadolu'ya demiryolu nasıl örüldüyse öyle örmek istiyorum ve bugün huzurlarınızda ilk kurşun nasıl atıldıysa haksızlığa ve adaletsizliğe karşı ben Ümit Özlale olarak öyle yola çıkıyorum.”