Depremden ötürü seçimlerin erteleneceği söylentisine karşılık Akşener, “14’ünde (14 Mayıs) olmayabilir, yetişmeyebilir ama zamanında olur diye düşünüyorum. Öyle olması gerektiğini de düşünüyorum” diyor.
"Ben ailelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesini doğru bulmuyorum" diyerek depremzede ailelerin otellere yerleştirilmesi gerektiğini söyleyen Akşener, okulların uzaktan eğitime dönmesine de karşı olduğunu söyledi. Akşener, deprem bölgesinde parayla konut ve vatandaşlık alımının bir an önce durdurulması gerektiğini belirterek, "Bu insanları malını mülkünü satmak zorunda bırakmak yerine derhal yardım edilmeli ki, göçün önlenmesi lazım" çağrısında bulundu.
Akşener, deprem haberini aldıktan sonra Erdoğan ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde de neler önerdiğini açıkladı.
Adıyaman, Kahramanmaraş ve son olarak Hatay’ı ziyaret eden Akşener, Halk TV yazarı İsmail Saymaz’a şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi iktidarın en önemli yanlışı ve hatası, belediye imkanlarıyla merkezi idarenin imkanlarını yan yana getirip hem israfı önleyen hem koordinasyonu bütünleştiren bir sistem kuramamış olması. Kutuplaştırmanın hala devam ediyor olması da acı bir tecrübe. Erdoğan, çok uzun bir zamandır birçok meseleyi ‘Ayağımdaki bağı çözün’ diyerek götürdü. Şimdi bütün bir sistemin başı tek kişi. Bu ucube sistemin ortaya koyduğu sistemsizlik, bütün işin Erdoğan’ın sorumluluğu altında olduğunu tescilledi. Bir kişinin bütün bu koordinasyonu yapamadığını ortaya koydu. Kurumların ortadan kalktığını, içinin boşaltıldığını görmüş olduk. Kutuplaştırma meselesinin devam ettiğini gördük. Ben bugün (Dün) İBB’nin koordinasyon merkezine gittim. Arkadaşlardan dinlediğim şey şu: ‘Sürekli her konuda izin almanın çok uzun zaman aldığı. Çünkü AFAD’a bağlı sistem. İzin alma sürecinin son derece uzun olduğu ve bir zaman kaybına neden olduğu…’ Bunun anlamı nedir? Tek adam sistemini getirdiği sonuç. Ezcümle, bu ucube sistemin getirdiği, hızlı karar alacak - hızlı işler çözülecek meselesinin hiç de öyle olmadığı, tam tersin karar süreçlerini sekteye uğrattığı, hızlı hareket etmenin ortadan kaldığı bir yönetim meselesini ortaya çıkardı.
Bütün olarak baktığınızda gördük ki bu tek adam sistemi işleri kolaylaştırayım derken hem bürokrasiyi artırmış hem karar verme mekanizmalarını katman katman hale getirmiş. Devlet kurumlarının içi gitmiş, liyakat diye bir kavram yok. AFAD’ın arama kurtarma ve afet konusunda uzman olması gereken arkadaşın Diyanet Vakfı’nda geldiği ve herhangi bir tecrübesinin olmadığı… Benim adamım olsun, itaat etsin. İtaat et-rahat et modelinin liyakati ve hafızayı ortadan kaldırdığını görmüş olduk. Behemehal bu ucube sistemin değişmesi lazım.”
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarındaki telefon konuşmasında neler önerdiğini şöyle aktardı:
“Acil bir afet koordinasyon merkezi kurduk. Gelen bilgiler ışığında denildi ki, çok soğuk, çok acele, çadır… Ve çadırın içinde hem ısınma hem aydınlanma ve yemek pişirebilmek için tüp olması lazım. Ben sayın Erdoğan’ı aradım, kendisine ilettim. Doğalgazdan dolayı tüp doldurma meselesi de, doldurma tesisleri de yavaş çalışıyor. Dolum tesislerinin derhal harekete geçilmesi lazım geldiğini söyledik. Sahadan bazı bilgiler ilettik çadır gibi, şu gibi, bu gibi. Kendisi de dedi ki; ‘Tamam talimat vereceğim.’”
Akşener, “Vatandaşlık hakkı tanıyoruz dolarla. Külliyen karşıyım, para ve ev alma karşılığı vatandaşlık verilmesine. Şu anda derhal Hatay’dan başlayarak, bütün deprem bölgesinde bu yasaklanmalı. Kesinlikle durdurulmalı. Burada bütün fiyatlar düştü, en önemlisi de bu. Bu insanları malını mülkünü satmak zorunda bırakmak yerine derhal yardım edilmeli ki, göçün önlenmesi lazım” çağrısında bulundu.
Akşener depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi ve okulların uzaktan eğitime geçmesiyle ilgili, “Ben ailelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesini doğru bulmuyorum. Yurtlar genellikle altı kişiliktir. Bir aile düşünün, ister beş, ister altı, ister yedi kişilik olsun, tek bir yerde kapatıyorsun, o olmaz. KYK yurtlarını tahsis etmek yerine turizmin dışında kalan oteller tahsis edilebilir. Evler tahsis edilebilir. Doğru bulmuyorum. Bu bölgede 285 bin öğrenci var, bu çocukların durumunu ne yapacaksınız? Halbuki onları alın, deprem dışındaki üniversitelerde okumak istiyorsa… Zaten pandemide iki yıl gitti. Üniversitede sadece öğrenim olmaz ki bir de eğitim denir adına. Üniversite mezunu olmak ne demek, o hocayı tanımak demek. Korkularınızdan, yüklerinizden veya önyargılarınızdan sıyrılmanız demek. Farklı farklı hocalardan ders almanız demek. Eski bir üniversite hocası olarak söylüyorum. Ben doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Hele ki ailelerin KYK yurtlarına tıkılması… O çocukları buraya getirmek yerine hem buradakileri, hem buralı olup da başka okullarda okuyanların devamını sağlamak lazım. Bula bula üniversite kapatıldı. Bu bence çok yanlış” görüşünü ifade etti.