Alaçatı’da GEZİ Paneli

İzmir’in gözde tatil beldesi Alaçatı, 38 derece sıcakta Türkiye gündemini ilgilendiren Gezi Direnişi başlıklı bir panele ev sahipliği yaptı. Birgün Gazetesi ev sahipliğinde Alaçatı Belediyesi katkılarıyla Alaçatı Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelin konuşmacıları, Gazeteci - Yazar Doğan Tılıç, Yazar Oğuzhan Müftüoğlu ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu oldu.

Haberler / Yerel Politika

4 Ağustos 2013 Pazar 13:17

PAYLAŞ

İZMİR- Gazeteci-Yazar Doğan Tılıç, “AKP Hükümeti, ikinci döneminde topluma deli gömleği giydirmeye kalktı. Bu da Gezi Hareketi’nin tetikleyicisi oldu” görüşünü dile getirdi. Tılıç, “İki farklı siyaset tarzı gördük. İlki, geleneksel örgütlenme biçimiydi; partiler, sendikalar, meslek odaları… Diğeri yatay örgütlenme biçimi örneklerini gördük. Ancak, eylem sonucu neyin istenildiği konuşulduğunda büyük kitlenin ayrışacağını görmek mümkündü. Ana akım medyada bazı kalemler, Gezi’ye övgüler düzerken; örgütsüzlüğe övgüyü gördük. Gezi’den yan fayda çıkarmaya çalıştılar, klasik örgütlenmeler olmazsa daha iyi sonuçlar çıkacağını söylediler. Örgütsüzlükle bir yere varılacağına dair çıkarsamada bulunmak doğru değil. Bu türden toplumsal hareketler birdenbire ortaya çıkıp yaygınlaşabilirler, ne zaman nereye kadar gideceği, onun sağlam ve ciddi örgütsel yapıya kavuşmasıyla mümkün olur diye düşünüyorum” dedi.
Tılıç olayın basın boyutunu değerlendirirken “Sosyal medyayı, geleneksel gazeteciliğin pabucunu dama atacak mecra olarak görmek yanlış” ifadesini kullandı. Tılıç, şunları söyledi: “Gazetecilik diye bir meslek varsa, bu mesleğin yeni teknolojilerle iç içe geçeceğini düşünüyorum. Yeni toplumsal hareketlerden sonra sadece yeni teknolojik araçları kullanmak, bana yanlış geliyor. Hiçbir şeyin insana dokunarak kurulan iletişimden etkili olacağını düşünmüyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ise, Gezi eylemlerine, hareketin İzmir’deki kalbi olan Gündoğdu’da ve Ankara’da katıldığını belirterek, gözlemlerini şu cümlelerle paylaştı: “Gezi eylemlerinde, kimse kimsenin sayısına bakmadı. Sen benim güdümüme gireceksin, demedi. İktidarın en çok korktuğu şey de buydu. Farklı kesimler birlikte durdu. Bir araya gelmesi mümkün olmayan kesimler, ortak bir yaşam mümkün, dedi. Ben direnişin bu yönünü çok önemsiyorum.”

Moroğlu, eylemlerde gençlerin verdiği mesaj ve çıkarılacak derslerin herkes için önemli olduğunu belirterek, “Derslerden biri, önümüzdeki yerel seçimlerde herkesin oy vereceği nitelikte, genç isimlerin yerel yönetim kademeleri için aday çıkarılması. İkinci ders, yeni eylem biçimlerinin, Gezi yaratıcılığıyla ortaya koyularak, baskının yoğunlaşacağı önümüzdeki dönemde uygulanması” dedi.
Yazar Oğuzhan Müftüoğlu ise, Gezi Direnişi’ni “Solun kitlesel, eylemli sokaktaki varlığını, 12 Eylül’den sonra ilk kez ortaya koyan olay” olarak nitelendirdi. Müftüoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ben buna 12 Eylül’ün gerçek sonu diyorum. Kenan Paşa ve şürekası sahte yargılamayla değil, Gezi eylemleriyle alanlarda yargılandılar. Gezi Direnişi, Türkiye’nin gelecek tahayyülünü değiştirdi. Direnişten önce (Nereye gidiyor bu ülke) diyenler, yaşadıklarıyla yön buldular. Teslimiyetin yaygınlaştığı toplumda, bu süreç dersine döndü. Karşı duruş ve tepki kültürü yaygınlaştı. Bütün bunlar bir anda olmadı. TEKEL, HES ve 1 Mayıs direnişlerini yaşadık. Ama bunların hiçbiri Gezi Direnişindeki gibi sosyal patlama tarzında ve kitlesel olmadı. Aslında Gezi Direnişi’ni ortaya çıkan halk tepkisi hepimizde vardı. Homurtu ve tepki vardı. Türkiye artık Tayyip Erdoğan’ın zihniyetine vurgun bir ülke olmayacak. 3-4 ağacın yıkılmasından kopan fırtına aylardır dindirilemiyorsa gerçek budur. Neo-liberalizme karşı evrensel bir tepkidir. İdeolojiler bitti yalanının sonudur.”