İzmir'de oturan Gülnaz Rodoplu, bugün 32 yaşında olan oğlu Serdal'ı doğurduktan 10 gün sonra eşini trafik kazasında kaybetti. Rodoplu, en acılı günlerinde doktora götürdüğü oğlu Serdal'ın down sendromlu olduğunu ve kalbinde 4.5 santimetrelik delik bulunduğunu öğrendi. Bütün akrabaları Bulgaristan'da olan Rodoplu, 28 yaşında 2 çocuğu ile İzmir'de yaşam mücadelesine başladı. Çalışmak zorunda olduğu için çocuğunu anaokuluna vermek isterken her akşam oğlunu okuldan alırken velilerin şikayetleri nedeniyle ağlayarak eve döndü. 3 yıl önce, aynı durumda olan 7 anne ile birlikte İzmir Down Sendromu Derneği'ni kurdu, Türkiye'nin tamamına yayılabilmek için 7 derneği biraraya getirerek federasyon oluşturdu şimdi 23 ülkeden üyeleri olan platformda deneyimlerini paylaşıyor.
Bulgaristan'dan Türkiye'ye 1978 yılında gelen Gülnaz Rodoplu, peş peşe karşılaştığı talihsiz olaylara rağmen biri down sendromlu iki çocuğuyla hayata sımsıkı tutundu. İlk oğlu Seyhan'ı 1978 yılında Bulgaristan'da dünyaya getiren Rodoplu, o yıl eşi ve çocuğuyla Türkiye'ye yerleşti. 1985 yılında ise, Serdal dünyaya geldi. Serdal doğduktan 10 gün sonra eşi, 30 yaşındaki Hasan Rodoplu, trafik kazasında öldü. Bütün akrabaları Bulgaristan'da olan Gülnaz Rodoplu, 2 çocuğuyla yalnız kaldı. Yaşadığı ani kaybın etkisinden kurtulup çocuklarına sarılan Gülnaz, bu kez de 'down sendromu'yla tanıştı.
Eşini kaybettikten 10 gün sonra oğlunu doktora götüren Rodoplu, önce Serdal'ın down sendromlu olduğunu sonra da kalbinin delik olduğunu öğrendi. Peş peşe yıkım yaşayan Rodoplu, çocukları için verdiği mücadeleyi şöyle anlattı:
"Eşimin ölümü benim için yıkım oldu. Daha 28 yaşında 2 çocuğumla tek başıma kaldım. Yaşadığım acıyı bir kenara bırakıp çocuklarıma sarıldım. Birkaç gün sonra Serdal'ın nefes alışında bir farklılık hissettik. Tepecik Devlet Hastanesi'nde doğum yaptığımda kimse bir şey söylememişti. Kontrollerde kimse bir şey söylememişti. Özel doktora götürdüğümde bana direk, 'Çocuğunuzun durumundan haberiniz var mı'' dedi. Ben ne olduğunu sorduğumda, down sendromlu olduğunu söyledi. Ben ne anlama geldiğini bilmiyordum. Bir taraftan eşimi kaybettim, 10 gün sonra oğlumun durumunu öğrendim. Bunalıma girdim. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Neden be? Bu sorunun cevabı yoktu, içimdeki fırtına devam ediyordu, onunla başa çıkamaz hale gelmiştim ve kendimi çaresiz yalnız ve çok güçsüz panik içinde hissediyordum. 'Babaları yok, iki çocuğum da bana muhtaç' diye düşünerek kendimi toparlamaya başladım. 'Ben çocuklarımın başında olmalıyım' dedim. Şükür atlattım. Serdal'ı kontrolleri için hastaneye götürdüm. Bu sefer de kalbinin delik olduğunu öğrendik. Dünyam bir daha yıkıldı. Bir ay hastanede kaldık. 5 yaşına kadar mücadele ettik. Bir müdahale geçirdi ancak başarılı olunamadı. Şuan kalbinde 4 buçuk santimetrelik delik var. Bir yandan çalışmam lazım diğer yandan çocuklarımı bakacak kimse yok. Serdal'ı öğretilebilir çocuklar okuluna gönderdim, özel eğitim merkezine gitti. O zaman imkanlar çok kısıtlıydı. Down sendromlu çocukları anaokulları kabul etmiyordu. Ancak şimdi her anaokulu 2 down sendromlu çocuk almak zorunda. Tanıdıklar vasıtası ile bir anaokulunda yarım gün eğitim aldı. Ama Serdal'ı anaokulundan almaya her gittiğimde ağlayarak dönüyordum. Aileler hep şikayet ediyordu."
Yılmadan azimle çalışan Rodoplu, oğlu Serdal'ı özgüvenli, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, mutlu bir birey olarak yetiştirdi. 32 yıl önce adını ilk kez hastane odasında duyduğu down sendromu için bugün deneyimlerini uluslararası alanda paylaşabilen Gülnaz Rodoplu, kendi yaşadığı sıkıntıları nasıl aştığını anlatmak, aileleri yönlendirmek için üç yıl önce down sendromlu çocuğu olan yedi anne ile birlikte İzmir Down Sendromu Derneği'ni kurdu. İzmir'den Ege'ye yayıldı birçok çocuğa dokundu, Türkiye'ye yayıldı, yedi derneği tek çatı altında toplayarak federasyon kurdu. Derneği, 23 ülkeden üyelerin olduğu büyük bir aileye dönüştüdü. Gülnaz Rodoplu, yarının 'Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü' olduğunu hatırlatırken down sendromlu çocukları iyi bir meslek sahibi yapabilmeyi amaçladığını söyledi. (DHA)