Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bugün Tayland Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Don Pramudwinai ile Ankara’da görüştü. Görüşmenin ardından Türkiye-Tayland İkinci Ortak Eylem Planı imzalandı. Ardından basın toplantısı düzenleyen iki bakan, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun kitabında yer alan Türkiye’ye yönelik iddialarının sorulması üzerine Çavuşoğlu, şu açıklamayı yaptı:
“‘TÜRK ORDUSUNUN DEAŞ'I YENME KAPASİTESİNİN OLMADIĞINI GÖRDÜK’ DEMESİ İBRETLİK”
“Konuğumuzun önünde eski bir mevkidaşımız hakkında konuşmak doğru olmayabilir ama sorduğunuz sorulara da cevap vermek isterim. Her şeyden önce Mike Pompeo, eski mevkidaşımız, bu kitabı sanırım başkanlık adaylığında ya da adaylığının kampanyasını başlatmak için yazmıştı. Öyle düşünüyorum. Bahsettiğiniz iddialarla ilgili bir kere gerçek dışı bilgiler var. Diplomatik bir dille söylüyorum. Siz buna yalan da diyebilirsiniz. Abartı var ve çifte standart var. Ayrıca, bugüne kadar terörizme verdiği destek konusunda, ABD'de ciddi suçtur, sanırım yargı sürecine tabi olmamak için de ciddi dezenformasyon var.
Her şeyden önce, ‘Türk ordusunun DEAŞ'ı yenme kapasitesinin olmadığını gördük’ demesi ibretlik. Şu da bir gerçek değil. Trump döneminde PKK YPG ile angajmana girmediler, Obama döneminde başladı bu. Dolayısıyla, bunların kararı değil.
İkincisi, bugün DEAŞ'a karşı göğüs göğse mücadele eden tek NATO ordusu, Türk ordusudur. 4 bin 500’den fazla DEAŞ’lı teröristi biz elimine ettik. Hem Suriye’de hem Irak’ta. Biz Suriye’de DEAŞ’lı teröristleri elimine ederken ya da Suriye’nin kuzeyini DEAŞ’lı teröristlerden temizlerken, ABD, Pompeo döneminde YPG/PKK ile beraber DEAŞ'lıları önce otobüse, Rakka ve o bölgede, sonra da uçaklara bindirerek Afganistan'a gönderdiler. Bugün Afganistan'daki terör saldırılarının müsebbibi de bunlar. Dolayısıyla Türk ordusunun, NATO’da en büyük ikinci güç olan Türk ordusunun kapasitesini herkes gördü.
“‘İÇERİYE GİDELİM’ DEDİ. BEN DE PROTOKOL GEREĞİ DE ADAP GEREĞİ DE LİDERLER İÇERİ ÇAĞIRMADAN GİTMEMİZ DOĞRU OLMAYACAĞINI SÖYLEDİM”
İstanbul’daki 2019’daki görüşmeyle ilgili ben Mike Pompeo'nun yanındaydım, baştan sona. Öncelikle, Türkiye’ye niye geldiler, ‘Biz teröristleri buradan temizleyeceğiz siz de teröristlere karşı operasyona bir ara verin’ demek için geldiler. Bir kağıtla geldiler. O’Brien geldi buraya, yukarıya. Biz onların belgesinin müzakere edilemez bulduk, karşılığında 11 maddelik bir belge sunduk, yarım saat içerisinde hazırlayıp. 9’unu kabul ettiler, 2’sini de burada Cumhurbaşkanımızın huzurunda müzakere ettik ve o 2 madde konusunda da mutabakata vardık ve sonra çıktık onlar kendi Büyükelçiliği’nde, sonra ben de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla aşağıda Cumhurbaşkanlığı’nda ortak açıklamayı basınla paylaşmıştık. Sonuçta, bu ortak açıklamanın yükümlülüklerini yerine getirmediler ve dürüst olmadıklarını da gösterdiler. İçeride, her ziyarette olduğu gibi, baş başa görüşmeler olabilir. Dışişleri Bakanları arasında, Devlet Başkanları arasında. Cumhurbaşkanımız ile Pence arasında, ilk başta, heyetler arası görüşmeden önce, baş başa bir görüşme gerçekleştirildi. Biz de Pompeo ile diğer arkadaşlarla başka bir odada beklerken Pompeo’nun sürenin uzamasından rahatsız olduğunu gördük. ‘İçeriye gidelim’ diye de bazı talepleri de oldu. Ben de kendisine, ‘Birisi Başkan, birisi Başkan Yardımcısı, bize ihtiyaç duydukları zaman kendileri bizi çağırır. Dolayısıyla protokol gereği de adap gereği de liderler içeri çağırmadan gitmemizin doğru olmayacağını’ söyledim, kendisini uyardım. Şimdi rahatsızlığını anlıyoruz. O ‘iğrenç’ dediği videodaki görüntüleri biz yaşadık. Bu terör örgütü o gece 251 vatandaşımızı öldürdü.
“TÜRK MİLLETİNİN O DARBECİLERİ YENMESİNDEN RAHATSIZ OLMUŞ Kİ BU İFADELERİ KENDİSİ SERGİLEMİŞ”
Kendisinin de o gece sildiği bir tweet var. Cumhurbaşkanımızın aleyhine yazdıklarından da anlıyoruz ki, darbe girişimini desteklemiştir. Videodan rahatsız olmasının sebebi de budur. Çünkü o görüntüler, darbenin nasıl başladığını gösteriyor ve Türk milletinin darbeyi nasıl yendiğini gösteriyor. Sanırım, Türk milletinin o darbecileri yenmesinden rahatsız olmuş ki bu ifadeleri kendisi sergilemiş.
Yunanistan ve Rum Kesimi konusunda, ABD’nin zaten denge politikasını bozan bunlar oldu. Kendisi de önümüzdeki seçimlerde aday olduğu zaman Rum lobisinden de oy alabilmek için bu söylemleri özellikle yazdığını görüyoruz.
“YAZDIKLARINDA NE KADAR SAMİMİYETSİZ VE İKİ YÜZLÜ OLDUKLARINI GÖRÜYORUZ”
Patrikhane ile ilgili ziyaretinde, Patrik orada, diğer dini azınlıkların patrikleri, cemaatler, vakıflar orada. Türkiye, hiçbirisini tehdit etmez. Yunanistan’daki gibi, yani Batı Trakya Türklerinin hakkının gasp edilmesi gibi herhangi bir, Türkiye’nin özellikle biz AK Parti iktidarı olarak yönetime geldiğimiz günden bu yana, sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı döneminde de onlara yaptıkları ortada. Her lider geldiğinde de bunu uluslararası platformlarda anlatıyorlar. Patrik’e herhangi bir tehditte bulunmamız bizim mümkün değil. Hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Kendisine de her zaman her türlü desteği veriyoruz.
Kitapta gerçek dışı bilgiler var, abartı var. Ne kadar dürüst ve samimi olmadıklarını, ikili ilişkileri geliştirmek için birlikte çalışmak durumunda kaldık bu şahısla. Ne kadar samimiyetsiz olduklarını da ne kadar ilişkilerde iki yüzlü olduklarını da görmüş oluyoruz, kendilerinin yazdıklarında.”