Son olarak İstanbul Sultanahmet’te IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba eylemine yönelik değerlendirmeleri istenen Balbay: “İstanbul’da IŞİD bomba olmuş patlıyor. Ülke kan gölüne dönmüş. Bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı hedefe akademisyenleri almış, YÖK’üyle, yandaşlarıyla ülkenin aydınlarının üzerine yürüyor. Ama unutulmasın bu ülkenin vicdan sahibi hiç bir aydını yalnız değildir.”
Balbay açıklamalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumu üzerinden değerlendirirken, Erdoğan diyor ki, “Öldürülebilirsiniz, benim için mahzuru yok. Ama eleştirmeye kalkmayın fena yaparım” İşte biz bu anlayışa mahkum olmadığımızı başta CHP olarak ortaya koymak zorundayız.
Çekilen acılara baktığımızda AKP politikalarının bir sonucu olduğunu ifade eden Balbay, “ bize bir zamanlar eliyle beslediği Cemaati şikayet ediyor. “Çözüm süreci” diye beslediği terör örgütünü şikayet ediyor. yine elleriyle besledikleri IŞİD Sultanahmet’i kana buluyor. Sanırım yarın da onları şikayet edecek. Ülke olarak icra makamının şikayetlerini dinlemeye mahkum olmadığımızı, toplumun öncü gücü olarak başta CHP ve tüm örgütlü siyaset ortaya koymalıdır.
Balbay, başkaları belayı kendilerinden uzak tutmaya çalışırken, bizim yöneticilerimiz belaya adeta davetiye çıkarıyorlar. Belada geliyor Sultanahmet’te patlıyor, önlemeyi beceremedikleri gibi bir de toplumun haber almasını engellemek için hemen yayın yasağı getiriyorlar. Bunlar bu kadar beceriksiz, basiretsizler. Ama toplumumuz ve siyasetçiler, bu beceriksiz ve basiretsiz yönetime karşı tavrını topluma güven verecek bir şekilde yansıtmalıdır.
NEFESİM BİR KURULTAYLIK DEĞİL
CHP 35. Olağan Kurultayına ilişkin değerlendirmeleri istenen Balbay, Genel Başkanlığa aday olduğunu, ülkeyi yönetmek iddası ile yola çıktığını ifade etti.
Balbay, “ Türkiye böyle yönetilemez, şuan ve yarın nerede nasıl bir olay cereyan edecek, başka nerelerde bombalar patlayacak, toplumun büyük bir korku ve baskı ortamına sürüklendiğini görüyorum.
Buna sessiz ve duyarsız kalamayız. Sorumluluk almamız ve daha iyisini, daha güzelini yapabileceğimizi göstermemiz lazım. Ancak bunu gösterecek olan tek güç CHP. Maalesef CHP de iyi yönetilememekte ve CHP de böyle gidemez diyorum.”
Bu kurultayda sorunların ve CHP politikalarının konuşulmasının önemine vurgu yapan Balbay maraton koşan birisi olarak nefesinin bir kurultaylık olmadığını söyledi.
CHP, CHP’DİR
CHP’nin önünden ve arkasından “Yeni” sözcüğünü kaldırdığını söyleyen Balbay, CHP, CHP’dir. CHP kökleri Sivas Kongresi’ne dayanan bir partidir. Yeni olması gereken 21. yüzyılın sorunlarına CHP’nin bakışı ve ne önerdiğidir. Toplumun temel sorunlarına yönelik, Kürt sorunu, Alevilerin sorunları, eğitim, adalet, sağlık gibi konularda tavrını net olarak ortaya koymalıdır.
MÜHÜR KURULTAY DELEGELERİMİZDE
Kurultay delegelerinin mevcut yönetim tarafından oluşturulduğu ve bu yapıdan genel başkanlığa ne kadar yakın olduğu sorulan Balbay, “genel anlamda partime, CHP’ye zarar vermemeye özen gösteriyorum. Çok dikkatli bir dil kullanıyorum. Ancak kongre takvimi yaklaştıkça farklı tutum ve eylemlerle karşılaşır oldum. Bunlardan biri Sayın Kılıçdaroğlu tek aday gibi gösterilmeye zorlanıyor. Bir diğeri illere kurultay delegelerimize genel merkezimizden çok tez canlı ve hiç de tekin olmayan telefonlar ediliyor.
Deniyor ki “Sakın Kılıçdaroğlu’ndan başkasına imza vermeyin.” Bu tutum demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri savunan, çoğulculuğu ve eşitliği isteyen bir parti olarak bize yakışmıyor ve çok ayıptır.”
CHP Genel Başkanlığına aday olabilmek için, üye tam sayısının en az yüzde onunun (%10) yazılı önerisi gerektiğini söyleyen Balbay, “ilçe ve il kongrelerimiz sürecinde 40’tan fazla il gezdim. Örgüt ziyaretlerimden ve delegelerimizle yaptığım yüz yüze ve telefon görüşmelerim sonucunda imza sorunum olmadığını, hatta tüzüğümüzün hükmünün çok üzerinde bir imza ile aday gösterileceğimi gördüm.
Çünkü CHP kurultayının MÜHRÜ delegelerimizdedir. Ve onlar en iyi noktaya bu mührü vuracaklardır.”
NASIL BİR CHP NASIL BİR GELECEK
Türkiye 3-5 seçimlik bir ülke değildir. Ülkemiz belli dönemlerde seçim sonuçlarından kaynaklanan gelecek kaygılarını yenecek birikime, dirence ve ufka sahiptir.
Çünkü Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi var.
Cumhuriyet Halk Partisi’de hiç kimsenin babasının malı değildir. Ben Mustafa Ali Balbay olarak bu mücadelenin yolcusu değil, hancısıyım. Ülkemiz üzerinde yeterince karabulutlar dolaşıyor. kendince birileri de partimiz üzerinde karabulutlar oluşturmaya çalışıyoz. bunu doğru bulmuyorum.
CHP’ler unutmamalıdır ki; Cumhuriyetin birinci yüzyılını biz kurduk. Cumhuriyetin ilanı, çok partili siyasi hayat ve sol, sosyal değerleri ülkemize kazandıran CHP’dir. Şimdi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da bizim varlığımız büyük önem taşımaktadır. Ben bu hedefle yola koyuldum ve başaracağım.
Cumhuriyetin tüm kazanımlarını, tüm değerlerini bir bir yok eden iktidar partisine karşı duruşumuzu netleştirmeliyiz.
CHP iktidarı hedefleyen bir parti olduğunu daima göstermelidir.
CHP iktidarın bir danışma organı değildir.
CHP iktidarın her başı sıkıştığında ya da gizli ajanda konularını gündeme taşımak için kendisini kullanmasına izin veremez.
CHP ülke kan gölüne dönmüş, şu 12 Eylül anayasasını gelin görüşelim diyemez.
CHP, Başkanlık sisteminde neler var “getirin görelim belki kabul edeceğimiz güzel şeyler vardır” diyemez.
CHP, TBMM’nin ve parlamenter sistemin itibarsızlaştırılmasına göz yumamaz ve o zeminin değirmenine su taşıyamaz.
Balbay’ın hedeflediği, planladığı ve ortaya koyduğu gelecek çalışması şöyle:
Öncelikle Türkiye merkezli bir küreselleşme yani “Türkiye Küreselleşmesi” öngördüğünü söyledi. Bunun da başta demokrasi ve özgürlükler önündeki tüm engellerin ve yasakların kaldırılarak sağlanacağını vurguladı.
Sonra üreten bir ülke olmamız gerektiğini, üretimin başlı başına devrim olduğunu söyleyen Balbay,” Barış Ekonomisi” öneriyorum. Doğu Güneydoğu başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında toprak reformu ile topraksız insanlarımıza toprak kazandırıp, üretim devrimi gerçekleştirmeyi ve ürettiğimizi hakça eşit bir şekilde paylaşmayı amaçlıyor.
Balbay temel sorunlarımız olan Kürt sorunu ve Alevi sorunları gibi konuları ise başbaşa çözebileceğimizi ifade ediyor. Aile kurmuş bir çatı altında yaşamayı başaran bu entik ve mezhepsel zenginliklerimizi, kimseye kullandırtmadan devlet çatımız altında yaşama hakkı, barınma hakkı, eğitim-sağlık hakkı, kültürel hakları tüm coğrafyamızda eşit olarak paylaştığımızda biz bu sorunlarımızı aşarız.