









ELİF ŞEYMA AKCA / EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirakleri İZBETON, İZULAŞ VE İZDOĞA şirketlerindeki toplu işten çıkarma süreci, şirketlerde örgütlü olan Türk-İş'e bağlı Belediye-İş Sendikası’nı harekete geçirdi. Sendika, 368 işçinin işten çıkarılmasını protesto etmek amacıyla sendika binası önünde bir araya geldi. Sendika üyeleri, yürüyüş esnasında “Atılan işçiler geri alınsın!”, “İş, ekmek yoksa barışta yok!”, "İşçiyi çıkarma adaleti sarsma!" sloganları atarak Egemenlik Binası’na yürüdü.
Sendika adına açıklama yapan Belediye-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Savaş Atalay, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz hafta İzmir yangın yerine döndü. Orman yangınları ciğerlerimizi yaktı. İşten çıkarılan arkadaşlarımızla birlikte sahadaydık. Hem halkımızla hem de yangında görev alan emekçi kardeşlerimizle dayanışmada bulunduk. İzmir’imiz başta olmak üzere, ülkemizin dört bir yanında yangınlardan, afetlerden etkilenen tüm vatandaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, kayıplarımıza da Allah’tan rahmet diliyoruz. İzmir’de sadece ormanlarımız değil, haksız hukuksuz işten atılmalarla emekçilerin de içi yanıyor.
Bugün 25 yıldır sosyal demokrat anlayışa sahip partiler tarafından yönetilen demokrasinin beşiği güzel İzmir’imizde ülkemizin en büyük emekçi kıyımına karşı dur demek için meydanlardayız. Ezici çoğunluğu sosyal demokrat anlayışa oy veren, hukukun, adaletin, eşitliğin, hakça bir düzenin ülkemize gelmesi için meydanlara çıkan emekçiler, bu kez kendilerini açlığa yoksulluğa mahkûm edenlere karşı meydanlarda. Bugün ekmeğimize, onurumuza, geleceğimize sahip çıkmak için meydanlardayız.
İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde çalışan sendikamız üyesi 400’e yakın emekçi, Cemil Başkan tarafından “işçi fazlalığı, iktidar baskıyla azalan gelir” bahaneleriyle işten atıldı.
Tugay Başkan, kendi bilgisi, işveren sendikasının onayıyla imzalanan toplu sözleşmenin ücret zammından vazgeçilmesini dayatıyor. Aksi taktirde, toplamda 1030 emekçiyi, açlığa yoksulluğa terk edeceğim diyor. Dile kolay, bini aşkın emekçi. Her biri bir yaşam. Her bir emekçinin hikayesi var. Çocuğu okuyan, ev kredisi ödeyen, hasta annesine, babasına bakan. Bir aile hayali kuran, hamile, engelli arkadaşlarımız, kadın sığınma evinden çıkıp ailesine yeni bir gelecek kurmak için alınteri döken emekçiler var. 1030 kişi. Aileleriyle birlikte binlerce kişi. Kanal işçisinden, şehrin altyapısı yapan, yaz kış direksiyon sallayan emekçiye, mimara, mühendise, şehir plancısına kadar yüzlerce emekçi. Cemil Başkan, sadece emekçileri değil, onların ailelerinin de, umutlarını, geleceklerini yok ediyor. Yılların emeği alınteri bir telefonla bitiyor. Açıklama yok. Nedeni niçini yok. Sadece “Başkanın talimatı var” İnsanların emeklerini yok saymak.
Umutlarını yok etmek bu kadar kolay mı? İşten çıkarılan emekçiler ne yaptı? Yüz kızartıcı bir suç mu işledi?
Belediyeyi emekçiler yönetmiyor. Yüzlerce emekçiyi işten çıkarıp yerel seçim sonrası belediyeye 2.500 işçi alanda da, emekçiler değil.
"YA KIRK KATIR, YA KIRK SATIR DEMEKTİR"
Açık konuşalım. Bu yapılanın adı emekçilere şantajdır.Bu yapılanın adı, emekçilere “ya kırk katır, ya kırk satır” demektir. Bu yapılanın adı, ya işinizden ya aşınızdan vazgeçin demektir. Bu yapılanın adı, “bana boyun eğmezseniz, sizi yoksulluğa mahkûm ederim”, demektir. En büyük emekçi kıyımını ben yaparım demektir. Yılmayacağız. Asla boyun eğmeyeceğiz.
Cemil Başkan emekçilere diz çöktürmek için her gün 50 100 emekçiyi atarak, emekçileri rehin almak istiyor. Emekçiler onun kulu kölesi olsun istiyor. İşçi çıkarmalarla taşeronlaşmanın önünü açmak istiyor.
"CEMİL BAŞKAN, ASILSIZ BORDROLAR PAYLAŞIYOR"
Cemil Başkan, o nedenle emekçilerle halkı karşı karşıya getirmek için 132 bin liralık asılsız bordroları paylaşıyor.
Sendikamızın “Bu rakamlar işçinin eline geçiyor diye iddia ediyorsanız 132 bini, 90 bine indirelim, Eylül’de yapılacak o çok yüksek zammı da almayalım” teklifi karşısında belediyenin sesi çıkmıyor. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor.
Yalanlarla, algı oyunlarıyla işçiye baskı yaparak, halkı işçiye, işçiyi sendikaya kışkırtmaya devam ediyorlar. Ama yanılıyor. İzmir halkı emekçidir. İzmir halkı emekten yanadır. Aylardır Tugay Başkan’ın dayatmaları karşısında işyerimiz, belediyemiz yıpranmasın diye “kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik” dedik. Aşağıdan yukarıya belediye yönetiminin gittiği yolun yol olmadığını anlattık. Aileleriyle birlikte binlerce emekçi mağdur edilemez.
Bu yanlıştan dönülür diye sabırla bekledik. Sokağa, eyleme çıkmadık. Belediyemiz, işyerimiz evimize söz gelmesin diye çaba harcadık. Artık sabır taşı çatladı. Artık yeter bıçak kemiğe dayandı. İşten atılan arkadaşlarımızın çocukları bizim çocuklarımız. Onların gözyaşları, partilerden, siyasetçilerin siyasi çekişmelerinden, iktidar hırslarında daha değerli. Ülke yoksulluk, girdabındayken bizi ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışanlara boyun eğmeyeceğiz, işsize, aşsıza ölümden öte köy yok. İşte onun için bugün meydanlardayız.
"KARŞIYAKA'YA DOĞRU OLAN, BÜYÜKŞEHİR'DE NEDEN EĞRİ?"
Tugay Başkan’a soruyoruz: Karşıyaka Belediye başkanlığınız döneminde aynı şartlarla sözleşme imzaladınız. Karşıyaka’da doğru olan, Büyükşehir’de neden eğri?
Usulüne göre imzalanan toplu sözleşmeye mahkemenin bile müdahale etme yetkisi yokken Tugay Başkan bu yetkiyi kendinde nasıl görüyor. Bu yetkiyi kendinde gören Tugay Başkan, belediyeden iş alan taşerona, müteahhitlere karşı bu yetkiyi neden kullanmıyor? Onlara, “bütçem uygun değil, iktidar baskı yapıyor, gelirim azaldı, yüzde on indirim yapın diyebiliyor mu? Neden taşeronlardan, müteahhitlerden, esnaftan istenmeyen fedakarlık, hep emekçiden isteniyor? Siyasi kavgaların, ekonomik sıkıntıların, iktidarın baskılarının faturasını emekçilere kesmeyin. Tugay Başkan, halka hizmet eden, kanalizasyonların bakımını yapan, onları temizleyen yazın sıcakta kışın soğukta direksiyon sallayan, kentin altyapısı için her koşulda üretim yapan emekçiye bunu yapmayın. Aksine emekçiyi yanınıza alın haksızlıklara hukuksuzluklara, adaletsizliklere yağma ve talana beşli, onlu çetelere karşı onlarla mücadele edin. İktidarın baskılarının, belediye gelirlerinin azalmasının, işsizliğin, yoksulluğun, yanlış yönetimin sorumlusu emekçiler değil.
Tugay Başkan, gücünün belediye emekçisine yeteceğini düşünüyorsa yanılıyor. Emekle, emekçi halkla kavgalı olan hiçbir yönetici başarılı olamaz.
Tugay Başkan, sendikayı suçluyor. Eğer ortada bir suç varsa, o suç bu yoksullukta, bu hayat pahalılığında, yerel seçim öncesi Cemil Tugay’ın bilgisi dahilinde, işveren sendikasının onayıyla TÜİK’in çakma enflasyonu oranında toplu sözleşme imzalamaktır. Eğer ortada bir suç varsa, sendikanın tek suçu belediye emekçilerinin hak ve menfaatlerini korumaktır. Cemil Başkan’a göre sendika, işçinin hakkını, hukukunu koruduğu için suçlu Bu anlayış demokrasiye de, akla da, mantığa da, bilime de aykırıdır. Üstelik bu iddianın sahibi, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir belediye başkanı.
"BELEDİYE EMEKÇİSİNİ YALAN YANLIŞ AÇIKLAMALARLA HALKIN ÖNÜNE ATTINIZ"
Tugay Başkan, devlette devamlılık nasıl esastır. Tıpkı belediye yönetiminde olduğu gibi. Biz sendika olarak attığımız imzaya sahip çıkıyoruz. Tugay Başkan, belediye başkanı olarak sizden beklentimiz de temsil ettiğiniz kurumun imzasına sahip çıkmanızdı. Ancak bunu yapmadınız. Onun yerine taşeronlaşmanın önünü açmak için, belediye emekçisini yalan yanlış açıklamalarla halkın önüne atmayı tercih ettiniz. İçinden geçtiğimiz bu ağır siyasi baskı döneminde, hukukun adaletin olmadığı bir ortamda birlik beraberlik yerine bölünmeyi, halkla, emekçileri karşı karşıya getirmeyi tercih ettiniz. Ama buradan açıkça ilan ediyoruz:
Her bir arkadaşımız geri alınana kadar, bu meydanları terk etmeyeceğiz! Ne ekmeğimizden, ne onurumuzdan, ne de emekçi kardeşlerimizden vazgeçeriz! İşten haksızca atılan arkadaşlarımız işe geri alınana kadar, bu alanları terk etmeyeceğiz! Bugün buradayız, yarın yine burada olacağız.
İşten atılan arkadaşlarımız, işe dönene kadar bu mikrofonlar, bu pankartlar inmeyecek bu meydanlar susmayacak, bu direniş bitmeyecek. Susmayacağız. Unutturmayacağız. Vazgeçmeyeceğiz.
Emeğe uzanan eller kırılsın! İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız! Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Birleşe birleşe kazanacağız."
NE OLMUŞTU?
Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine kısa süre kala Belediye-İş Sendikası ile imzaladığı TİS sonrası göreve gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, söz konusu zammın sürdürülebilir olmadığını belirterek, sözleşme maddesinde yer alan eylül ayındaki enflasyon farkı zammının geri alınmasını talep etti. Ancak sendika bu talebe olumlu yanıt vermedi. Sendikanın geri adım atmaması üzerine belediye, toplam bin 30 kişiyi kapsayan işten çıkarma sürecini başlattı. Başkan Tugay ile Belediye-İş Sendikası arasında yapılan görüşmelerin de sonuçsuz kalmasının ardından işten çıkarmalar oldu.
İzmir'de Belediye-İş Sendikası üyeleri, işten çıkarılan işçiler için yürüdü pic.twitter.com/LSWWIJsfQ6
— Egepostası (@egepostasicom) July 9, 2025