EGEPOSTASI- Adalet Bakanlığı tarafından 2020 yılı kasım ayında tamamen boşaltılan Buca Cezaevine ilişkin asbest tartışmaları devam ediyor.
Yıkım kararı verilen cezaevinin yıkım ihalesi geçtiğimiz haftalarda yapılmış ve ihaleyi 16 milyon 400 bin liraya Nermanoğlu Hafriyat almıştı. Yıkım ihalesini de ardından ilçede cezaevinin yıkımı ve asbest tartışmaları başlamıştı.
Kentteki birçok STK ve TMMOB’ye bağlı odalar, binanın “asbest” barındırdığı ve yıkımda buna uygun hareket edilmediği için insan sağlığının tehlikeye atıldığı gerekçesiyle yetkililere tepki gösterirken İzmir Barosu konuyu yargıya taşımıştı.
Yıkıma ilişkin tartışmalar hız kesmeden devam ederken bir tepki de TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehlika Koç’tan geldi.
Koç tarafından yapılan yazılı açıklamada, binada yapılan araştırmalar sonucunda asbest şüphesinin doğduğu ve hem kamu kurum ve kuruluşları yetkililerinin hem de firma yetkililerinin buna uygun davranmayarak halk sağlığını tehlikeye attığı belirtildi.
“ASBEST SÖKÜMÜ YASAL ZORUNLULUKTUR”
Binada asbest şüphesinin olduğu yüklenici firmanın asbsest riskine uygun prosedürleri izlemediği ifade edildi ve “30 Ekim 2020 depremi sonrası boşaltılan Buca Cezaevinin 4 Mart 2022’de yıkım ihalesi yapılmış ve hemen ertesinde yıkıma başlanmıştı. Asbest söküm uzmanı oda üyelerimiz 9 Mart’ta ön inceleme yapmış ,yıkım faaliyetine başlandığını gözlemlemiş; tutuklu binaları ve idari binada çatı izolasyon malzemeleri,elektrik tesisatı ve sosyal tesiste ,kazan dairesinde asbest varlığı şüphesini iletmiştir. 2004 yılında yayınlanan “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” uyarınca bina içindeki “asbest, boya, florasan, civa, asit ve benzeri tehlikeli atıkların diğer atıklardan ayrı olarak toplanması ve bertaraf edilmesi”; “Yıkım işlemleri sırasında gürültü, toz ve görüntü kirliliği ile ilgili olarak tedbirlerin alınması” gereklidir. Diğer yandan Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik uyarınca da bir “asbest söküm uzmanı” gözetiminde binada asbest içerebilecek malzeme ve yerlerini belirlemek için inceleme yapılması ve asbest maruziyetini engelleyecek , gereken tedbirleri içerecek “iş planı” yapılarak yıkılacak binanın bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirilmesi gereklidir. Güncel mevzuat gereğince ,yapılarda kullanılmış olan asbestin sökümü ve bertaraf edilmesi yasal bir zorunluluktur.Yıkım süresince ve yıkım atıklarının yüklenmesi ve taşınması sırasında asbest ve toz güvenliğinin sağlanmasına yönelik mevzuat hükümlerine ve TS 13633 Yapıların Tam Ve Kısmi Yıkımı İçin Uygulama Kuralları Standardı, TS 13895 Asbest İçeren Malzemelerin Sökümü Ve Asbest Bertaraf Yöntemleri Kılavuzu ve TS13883 Toz Bastırma Sistemleri Standardı gibi teknik standartlarına uyulmadığı görülmektedir” denildi.
“RANT UĞRUNA…”
Yıkıma ilişkin yapılan açıklamaların çelişkili olduğunun belirtildiği açıklamada, “İşi üstlenen firma 45 gün gibi kısa sürede yıkımı tamamlayacağını açıklamıştır. İşin büyüklüğü/hacmi gözönünde bulundurulunca böylesi kısa bir sürede asbest ve diğer tehlikeli atık yönetiminin yapılamayacağı açıkça görülmektedir ve işin yapılış biçimi,yıkımın seyri endişelerin haklı olduğunu da göstermiştir.Devam eden süreçte İzmir Barosu, mevzuata aykırı bir şekilde süren yıkımın ve bu yıkıma dayanak teşkil eden ihalenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Buca Belediyesi’nden yapılan açıklamada ise ilgili yıkım için ruhsat başvurusu yapılmadığı açıklanmıştı.Mülk sahibi Adalet Bakanlığı, ihaleyi yapan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ruhsatsız yıkıma göz yuman Buca Belediyesi, kamu kurumları ve yıkımı üstlenen firma rant uğruna bir araya gelip halk ve işçi sağlığını tehdit eden iş ve işlemlere imza atmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“İDARİ VE HUKUKİ İŞLEMLER YAPILMALIDIR”
Yıkım ruhsatının iptal edilmesi gerektiğinin altını çizilen açıklamada, yetkililere çağrı yapıldı ve “Buca Cezaevi’nin müzeleştirilmesinin tartıştırılmadan yıkılıp yapılaşmaya açılması toplumsal hafıza/bilince zarar vermektedir dahası yıkımın mevzuatlara aykırı tozu dumana katarak, adeta kaçırırcasına, apar topar yapılması tehlikeli atık maruziyetinden dolayı halk sağlığı ve işçi sağlığını tehdit etmektedir. Belediyeler hukuka aykırı,ruhsatsız yıkıma müdahale etme ve “Yıkım Ruhsatı” nı vermeden önce de yetki alanında mevzuatın uygulanmasını sağlamak ve denetlemekle yükümlüdür. İl Çevre ve Şehircilik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Sağlık Müdürlükleri ve Belediyece yıkım ve atık yönetimi mevzuatlarının gerektirdiği koordinasyon sağlanmalı, mevzuata uygun olmayan yıkımların ruhsatları iptal edilerek gerekli idari ve hukuki işlemler yapılmalıdır” denildi.