BERİVAN KAYA/EGEPOSTASI- CHP Genel Başkanı Özgür Özel İzmir iş insanlarıyla bir araya geldi. İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası iş birliğiyle düzenlenen zirveye, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan,Yalçın Karatepe, Volkan Demir, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay, İzmir Milletvekilleri, İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, , İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, ilçe belediye başkanları, ilçe belediye başkan adayları ve iş insanları katılım sağladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmasına, "Buraya Tunç Başkanımızla, Mustafa İduğ Başkanımızla Cemil Başkanımızla ve ilçe başkanlarımızla geldik. CHP'liler, motivasyonları makamdan ibaret olmayan aksine yıllarca genel iktidarda bulunmamalarına rağmen, onları bir arada tutan ve yarınlara taşıyan kişilerdir. Bu motivasyon vatan sevgisidir. Halka duyulan sevgi ve bayrağa bağlılıktır. Bu değeri taşıyan ve görevi devredecek olan Tunç Soyer şahsında hepsine teşekkür ederim. Burada başka bir şey var korunacak bir kent var kente karşı işlenebilecek suçlar var. Doğa var, çevre hakları var ve yeterince sivil toplum örgütlenmesi yok. O zaman neye ihtiyaç var işte meslek kuruluşlarının sivil toplum refleksi göstermesine ihtiyaç var. Bu yürüyüş az gelişmiş bir toplumdan çok gelişmiş bir demokrasiye yürünen çok önemli bir yürüyüştür, çok önemli bir sorumluluktur bu sorumluluğu yerine getiren bu cesareti gösterebilen, bu konuda katkı koyabilen tüm başkan ve yöneticilere büyüdüğüm bu kent adına bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum" ifadeleriyle başladı.
Özel'in konuşması şu şekilde;
"İzmir'deyiz, İzmir'in sanayicilerle, ticaret erbaplarıyla birlikteyiz. Bundan sonraki süreç içinde ekonominin nasıl yönetilmesi gerektiğinden, nasıl yönetileceğinden ve yapılacaklardan en başta etkilenecek olanlarla birlikteyiz. Yerel seçim sürecindeyiz, yerele yönelik şeyler konuşacağım ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin ekonomi politikalarına, maliye politikalarına bu politikalara bakışına, bunu yapıcı ve doğru yönlendirici bir muhalefet perspektifinden ele almaya çalışacağım. Ama öncelikle 101 yıl önce İzmir tarihi bir kongreye ev sahipliği yaptı. 1.135 delege toplandı ve 16 gün konuştular. Genç Cumhuriyet aslında istişarenin, ortak aklın, ben bilirim demek yerine biraz önce talep edilen ve takdir edilen ortak akıl İzmir'i izmir yapan iletişim ve birlikte karar verme süreçlerini o günden tarif ettiler. Genç cumhuriyetin ekonomi politikaları Ankara’dan 'ben yaptım oldu anlayışıyla değil' farklı kesimlerin görüşleri 16 gün boyunca alınarak çalışılarak, yazıya dökülerek ve İzmir’den ödevlerle sorumluluklarla ayrılarak gerçekleştirildi. O toplantının açılış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle söylüyordu 'hepimizin isteği şudur ki, artık bu memleket böyle fakir ve bu millet böyle değersiz değil, belki memleketimize zengin memleketi yeni Türkiye'nin adına da çalışkanlar memleketi denilecektir ve böyle bir devirde en büyük makam çalışanlara ve çalışkanlara ait olacaktır' diyebilecek vizyonu ortaya koymuş ve çalışanla çalışankanlar, üretecek olanlarla yönetecek olanları ne cümlede ayırmış ne de başka bir yerlere koymuştur.
İSTEMEZÜKÇÜ GÖNDERMESİ
Sosyal demokrat bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin zaman zaman çevre duyarlılığından, zaman zaman doğru mekanizmalar işletilmediği ve yapılacak işin sürdürülebilir olmadığını gördüğünden zaman zaman siyasetin öncelik belirleme işi olduğu için önceliklendirme tartışmalarından sanki bazı hizmetlere, bazı yatırımlara, bazı projelere karşı çıktığı ve sanki istemezükçü bir yaklaşım içinde olan bir parti olduğuna ilişkin ithamların tamamı belli bir hata payımızı yanılma payımızı kendimize de alarak ve işin bu kısmını öz eleştiriye dökerek ama Cumhuriyet Halk partisi’nin, hele hele sermaye düşmanı, hele hele iş hayatında iş dünyasının işlerini kolaylaştıracak teşviklere karşı çıkabilecek, onları cesaretlendirecek katkılardan mahrum bırakabilecek yönetim alanlarında Sanayicileri ticaret erbaplarının işinin kolaylaşmasınının gelirin olabilmesi için üretim, üretimin istihdam demek olduğunun farkında olan bir bilinçle meseleyi doğru yerden tarif etmeye çalıştığımızı ifade etmek isterim.
Bir gün 1 Nisan sonrası misafir olursak daha geniş bir zamanda bütün dünya endüstri 4.0 konuşmaya başladığı süreçlerde bizim bir emek 4.0 perspektifiyle neleri hep birlikte konuşmamız gerektiğini gündemleştirmek, sizlerle birlikte tartışmak, katkılarınızı almak ve bunun sosyal demokrat bir perspektif perspektifle aslında sürdürülebilir ekonomi ve kalkınma açısından ve toplumun iç huzuru, rahatı ve toplumsal barış açısından da ne kadar önemli olduğunu sizlerle birlikte detaylandırarak bir fırsatı özlediğimi ve talep ettiğimi ifade etmek isterim. Genç Cumhuriyet İzmir İktisat kongresinden sonra 8 buçuk milyon altın borç ödedi, Borçlu kalmadı çünkü borçlu kalıp emir almak istemedi. O günkü ortak akıl, o günkü ortak niyet, o günkü borçsuz olma ve ekonomide bağımsız olma yani yaklaşan seçim süreçlerinde dahi birtakım dünya liderlerinin borçları ertelenmesinin yaratacağı bir siyasi fırsata tenezzül etme meselesiyle Osmanlı’nın ki savaş yapılmış olmuş bitmiş yeni Cumhuriyet ilan edilmiş 'o borcu hangi ülkeyi istila ettiyseniz oradan alın, size kim kırmızı ağrılar sevdiyse ondan talep edin' deme imkanı varken 'borç bizim borcumuz, borç borcu olan özgür olamaz, borcu olan egemen olamaz' yaklaşımını hatırlatarak bu bahse bir küçük gülücük işaretiyle birlikte koymayı son derece önemli görüyorum. Bir yandan bugün ülkeyi yöneten hükümetin özelleştirmelerle yani hep birlikte İzmir'de en çok söylenen en coşkuyla söylenen kentteki ifadesiyle '10 yılda 15 milyon genç yaratırken' demir ağlarla ülkeyi 4 baştan örerken yapılan kit yatırımlarının yani özel müteşebbislerin yapamayacağı yatırımların o gün devlet eliyle yapılmasının ve daha sonra bu yatırımların geliştirilmesinin devredilmesinin sürecinin özelleştirme kısmında 60 milyar dolarlık özelleştirmenin bugün Türkiye'yi yöneten hükümete nasip olduğunu ve yine 79 yıllık Cumhuriyet tarihinde toplanan vergilerin tam 4 katının bugünkü iktidar döneminde toplanmış olduğunu da not etmek isterim.
YORGANCILARA 'ROTA' AÇIKLAMASI
Bir esaslı tartışmayı herkesin kendi vicdanında yapması lazım eleştirmek için değil ama Sayın Ender başkanım kullandığı ifade dedi ki 'İzmir dışarıdan göründüğü gibi birilerinin siyasi destekçisi değil, hizmete bakan bir şehirdir' dedi. Bunu bir iltifat kabul ediyorum. Bu meseleye bir de şuradan bakmak lazım, bir rota meselesi var. Bu ülkeyi ülkenin birinci Cumhurbaşkanı bir rota çizdi. Cumhurbaşkanı bir yön olarak seçmedi batıyı çünkü daha önce bugün de çok popüler olan bir tartışma 'beka tartışması' bu ülkede yaşandı. Niye yaşandı beka tartışması? Maatbaa 200 yıl geç geldi diye yaşandı. Birileri bilimle fenle uğraşırken biz hurafe ile uğraştığımız için yaşandı. Birileri halkı zenginleştirmeye çalışırken zengin birileri saraylarda oturup halkı teba gördüğü için yaşandı. Türkiye'de halen daha birileri diyor ki, 'biz bu CHP zihniyetiyle 150 yıldır karşı karşıyayız'. Biz birinci meşrutiyet’ten yanaydık, ikinci meşrutiyetten yanayız, jön türkleriz biz. Kapalı parlamentoya isyan edenleriz. Baktık olmadı Samsun'a çıkıp işte tek adamın fikriyle değil kongrelerle önce kurtuluşu sonra kuruluşu örgütleyenleriz. Anadolu'nun göbeğine bir başkent kuranlarız biz. Cumhuriyet diyenler, parlamento diyenler, millet ne görev yaparsa onu yaparız diyenleriz. O kişiler bize batıyı işaret etti.
İZMİR GERİ BIRAKILMAYA ÇALIŞIYORLAR
'Biz hizmete bakarız diyorsunuz' ama bir de rota var İzmir'in de çokça inandığı, güvendiği arkasından gittiği kaptanın gösterdiği yer; güçlü parlamentolar, kuvvetler ayrılığı, mütevazı liderler, zengin bir halk, alabildiğine demokrasi, hukuk güvencesi ama bugün İzmir'e başka bir şey teklif edenlerin gösterdiği yerde 4.500 dolar, saraylar, güçlü lider, fakir halk olmayan demokrasi kuvvetler birliği... Hangi tarafa gitmek lazım, ne tarafa yürümek lazım? Esas temel soru bu. Seçimi kimin kazanacağını düşünürken rotaya karar veriyorsunuz ve o yüzden o yüzden Atatürk'ün annesine misafirlik yapan karşıyaka’da bağrında tutan İzmir, ilk kurşunu atan İzmir, son kurşunu atan düşmanı döken İzmir... Tek adamın ne olduğunu ve güçlü parlamento kuran bir demokrat adamın ne olduğunu bildiği için Cumhuriyet Halk Partisi’nden vazgeçmez İzmir. Mesele bu kadar basitti bu kadar nettir. Mesele bizim sandığımız gibi olsaydı bakın İzmir bu tehdide çoktan teslim olurdu. Yıllardır İzmir'e bunu diyorlar 'oy vermiyorsun ondan bu haldesin diyorlar'. Tunç Başkan anlatıyor. Hepimizin bildiği bir gerçek. İzmir bile isteye geri bırakılmaya çalışılıyor. İzmir kendi potansiyeliyle yöneticilerinin vizyonuyla 3 tane AAA alabilen, Türkiye'nin kredi notunun çok ötesinde bir yapıya sahip olmuş bir belediye var.
TUGAY'A 'SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK' ÖVGÜSÜ
Karşıyaka Belediyesi için bakalım geçtiğimiz günlerde bir hanımefendi bana taziye ortamında döndü bana dedi ki 'Cemil Tugay nereden buldunuz?' Allah Allah dedim herhalde kızdı. 'Avrupa Birliği sürdürülebilirlik raportörüyüm Türkiye’nin. Türkiye’de yerel yönetimlerde sürdürülebilirlik lafını duyan bilen yüzde 20, yapacağım diyen onun da yüzde yirmisi tam olarak uygulayan ve sürdürülebilirlik noktasında Avrupa birliği’ne istiyorsa bugünden Avrupa birliği’ne girebilmiş tek belediyeniz Karşıyaka Belediyesi bu adaylıktan dolayı sizi tebrik ederim' dedi ohh dedim oh bir anlayan çıktı. Çünkü bazı vizyoner işler böyle altyapı yatırımı gibi şehirde dibe gömüyorsun karşılığını bir gün görüyorsun o karşılığın görüldüğü gün herkes anlıyor neyin ne olduğunu...
DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM
İzmir'de belediye başkan adayları belirlerken bütün Türkiye'deki gibi memnuniyet anketleri yaptık. Memnuniyet anketlerinde İzmir’deki yerel yöneticilerin en güçlük çektikleri yan şudur, İzmir seçmeninin notu kıttır. Buradaki belediyeleri bir başka bölgeye yolla orada çok memnun olunan bu hizmetler, burada İzmir seçmeninin Cumhuriyet Halk partili belediyelerden yüksek beklentisi yüzünden daha düşük noktalardır. Bizim İzmir'de aday gösterdiğimiz göstermediğimiz bütün arkadaşlarımız ve bugün gösterdiğimiz arkadaşlarımız yerel yönetimler noktasında partimizi hiç utandırmadı ve hiç sıkıntıya sokmadı. İzmir’de başka bir şey yapıyoruz. Değişim ve dönüşüm meselesi. Biz bugün İzmir’de Türkiye’yi yarın yönetecek kadroları bir değişim ve dönüşüm olacaksa bunun tam yeri olan İzmir'de bu adımı atıyoruz.
TÜRKİYE VE İZMİR İTTİFAKINDAN BAŞKA ŞANSIMIZ YOK
Seçim dönemlerinde konuşulan ittifak söylemlerini değerlendiren Özel, “Seçim döneminde ittifaklar çok konuşuluyor. Ben CHP Genel başkanı seçildiğim günlerde ittifak kelimesini el birliğiyle yorduğumuzu, bunun yerine yerel ve bölgesel iş birlikleri yapabileceğimizi ifade etmiştim. Ama iş sürecin sonunda pek çok siyasi partinin bizin saygı duyduğumuz şekilde tek başına yarışa girmeleriyle ilgili bir noktada getirdi. Öyle olunca biz Cumhur İttifakını karşısında Türkiye ittifakı ve İzmir için İzmir ittifakı diye bir ittifakın içinde yer almaktan başka bir çaremiz olmadı. Bu İttifakların ortak özelliği geçen seçimlerde ittifak yapmış olduğumuz seçmenle yöneticileriyle anlaşamamış olabiliriz ama o seçmenle sandıkta vicdanların bir araya geleceği bir ittifaka ihtiyaç var. Çünkü o seçmenin 2019 seçimlerindeki motivasyonu değişmedi. O seçmenin motivasyonu saraya itiraz tek adam rejimine ve git gide otoriterleşen rejime itiraz, hukukun ayaklara altına alınmasına itirazsa devam ediyor. Diğer taraftan o ittifakta yer alan MHP’nin içinden ayrılanların itiraları zaten sürüyor. Ve biz İzmir’in sokaklarında yakasında değilse bile gözünde güneşi taşıyan iyi insanlarla bir birimize sarılıyoruz” dedi.