CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da; CHP Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.
Özel, şunları söyledi:
“Hepiniz, Fatih Sultan Mehmet’in yetiştiği topraklardasınız. 17 şehzadenin yetiştiği, altısının tahta geçtiği topraklardasınız. Kanuni Sultan Mehmet’i yetiştiren topraklardasınız. 2. Selim’i, 3. Murad’ı, 3. Mehmet’i, 1. Mustafa’yı yetiştirip; tahta yollayan memlekettesiniz. Dünyanın en eski festivallerinden bir tanesi olan Mesir Festivali’nin yapıldığı kenttesiniz… Bir emek kentindesiniz. Dünyada paranın ilk kez basıldığı kenttesiniz. Şehzadeler Kenti demek sadece sağ siyasetçilerin, Osmanlıyı kendilerince sahiplenenlerin bütün kibrine rağmen; yaptıkları iyisi kötüsüyle Cumhuriyet ilan edilene kadar, yükselme döneminde dünyaya kattıkları ile çok önemli topraklardayız…
CHP’liler olarak tarihi ile barışık; tek adam yönetiminin, denetimsiz bir tek adamın koca bir imparatorluğu önce hasta adam, sonra işgale uğramış bir ülke yaptığını; ondan bir Kurtuluş Savaşı’nın nasıl örgütlendiğini, önce Kurtuluş’un sonra Kuruluş’un nasıl gerçekleştiğini; bunun sonucunda Cumhuriyet’in kıymetini en iyi bilenler bizleriz. Biz Hezarfen Ahmet Çelebi’yiz, Galata Kulesi’nden uçmayı hayal edebilen, hesabı kitabı yapan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye sahip çıkıyoruz biz… Biz Mimar Sinan’ı destekliyoruz. Biz; bilime sahip çıkan, bu toprakların gelişimi için taş üstüne taş koyan herkesi destekliyoruz. Biz en çok, bu toprakların yetiştirdiği en büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü destekliyoruz.
Gençlik demek, umut demek; heyecan demek, yeni fikirlere açık olmak demek. Geleceğe dair bir hedef koymak demek. Geleceğe umutla bakabilmek demek. Bugün ülkeyi yönetenler, ‘hedef 2023’ dediler. Hedeflerine belki kendilerini iktidarda tutmaya, bizim yaptıklarımızla yapamadıklarımızla çok başarmışken Cumhuriyet’in 100. Yılında, iktidarı yine CHP’ye, yani kurucunun kurduğu partiye almayı; çok ufak bir farkla kaybettik. Bizim bundan sonra Atatürk’ün bize vermiş olduğu en önemli görevi, gelişmiş ülkeleri yakalama ve geçme görevini, onun vasiyetini yerine getirmektir.
Bu vasiyet yerine gelecekse, mesela 2023’ü hedefleyenler kendi hedeflerine ulaştılar belki. Ancak milli gelir hedefleri 25 bin dolardı, 10 bin 660 dolarda bıraktılar. İhracat hedefi, yarısını bile tutturamadı, Ülkenin ekonomi büyüklüğünde, 2023 hedefinin yarısındayız. İstihdamda yarısındayız, enflasyonda kat kat ilerisindeyiz. Bütün hedeflerin tutabilmesi için bu ülkeyi Osmanlı’yı felaketlere sürükleyen bir tek adam anlayışının değil, bu ülkeyi bir demokrasinin yönetiyor olması lazım. Kuvvetler ayrılığının, hukukun üstünlüğünün, güçlü bir parlamento, bağımsız yasama ve güçlü denetim yapabilen milletvekillerinin olması lazım. Parlamentonun denetimine tabi bir yürütme organının olması lazım. Bunların olduğu yerler var. Olmadığı yerler var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk batıyı işaret ederken; gelişmişliği, hukuku, bilimi gösterdi. Onun gösterdiği yerde bugün, 45 bin dolar milli gelir var AB’de. 70 bin dolar var İskandinav ülkelerinde. Bizde 10 bin dolar. Geminin rotasını batıdan doğuya çeviren ve Şangay İşbirliği Örgütü’ne girmek istiyoruz diyenin gösterdiği yerde 4 bin 500 dolar milli gelir var.
“GENÇLİK KOLLARI CUMHURİYET’İN İKİNCİ YÜZYILINDAKİ İKTİDARINIZI KURACAK VE YÖNETECEK OLANLARDIR”
Türkiye, önümüzdeki günlerde, CHP’ye oy verip AB’ye mi girecek, yoksa recep Tayyip Erdoğan’ın hayallerine teslim olup, 4 bin 500 dolarla Şangay İşbirliği Örgütü’nde mi sürünecek, buna karar verecek. Burada mütevazi yöneticiler, zengin bir halk; bu tarafta kocaman saraylar, en pahalı makam arabaları, yüzen saraylar, uçan saraylar; itibardan tasarruf etmeyen otoriter liderler ama sürünen bir halk var. Biz vatandaşlarımıza en çok bu konunun üzerinde düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyoruz. Biz vasiyeti yerine getireceksek, 100 yıl önce yapanlar nasıl yaptıysa, öyle yapacağız. 100 yıl önce yapanlar, bu işi 42 yaşında bir Cumhurbaşkanı ile yaptılar. Köy Enstitüleri’ni kuran Hasan Ali Yücel’i 70 yaşında öğretmenler anıyor, oysa o gün 40 yaşında olduğunu unutmamak lazım… Refik Saydam 39 yaşında Sağlık Bakanıydı. Bülent Ecevit, 1961’de 36 yaşında Çalışma Bakanıydı. Deniz Baykal, Bülent Ecevit’in ilk kabinesinde kendisi 35 yaşındaydı ve Maliye Bakanıydı. Önder Sav, Çalışma Bakanı olduğunda 36 yaşındaydı. 38 yaşında Ahmet Taner Kışlalı Kültür ve Turizm Bakanıydı. Hem bu isimlerle övünüp, sonra siyaseti belli yaş grupları ile yapıp, Gençlik Kollarını bayrak asacak, afiş asacak, bildiri dağıtacak, alkış yapacak bir gençlik kolları olarak göremeyiz. Gençlik Kolları Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki iktidarınızı kuracak ve yönetecek olanlardır.
Genç arkadaşlarımızın listelerde olmaları lazım. CHP’nin gençlik kolları genel başkanı, listelerin yapıldığı güne kadar; o makama seçildiyse, PM’nin, MYK’nin doğal üyesi ise, o salonda her hafta partinin yönetimine katkı sağlayacak noktaya layık görülüyorsa; onu ilinde listenin başına layık göreceğiz. Gençlik Kolları İlçe Başkanlarından, siz çalışıp kriteri belirleyecekseniz; Gençlik Kolları İl Başkanlarından 4 Eylül ile 9 Eylül arasında yapacağımız Büyük Kurultayımızda Sivas’ta başlayacağız, Ankara’da devam edeceğiz… O tüzüğe yazacağız, en başarılı beş ilçe başkanını, beş gençlik kolları il başkanını, ön seçime sokmadan, görevini iyi yaptı diye, başardı diye, tüzüğe yazacağız, listenin başına koyacağız. Böyle bir hazırlık yapmaya hazırsanız, Türkiye’yi de yönetmeye hazırsınızdır.
“HEPİMİZ BİRDEN CHP’Yİ VE TÜRKİYE’Yİ DEĞİŞTİRMEYE KENDİMİZİ NEFER KILACAĞIZ”
Parti Meclisi’nde söz verdim, yaş ortalaması 43 PM’nin. Kadın erkek eşit temsil olacak dedim, 9 kadın, 9 erkek; hepsi MYK üyesi. Tayyip Erdoğan, 18’de bir kadın koydu. Senin yerin aile diyor, kadın bir tek o işten anlar diyor. Gerisi erkek işi, karışma elinin hamuruyla diyor. Bizim iktidarımızda bakanların yarısı kadın yarısı erkek olacak. İşte PM değişti, MYK değişti. Hepimiz birden CHP’yi ve Türkiye’yi değiştirmeye kendimizi nefer kılacağız. Biz başarırsak Türkiye başaracak. Bu salondakiler başarırsa hep birlikte başaracağız.
En büyük yatırımı size yapacağız. Eğitim alacaksınız, çalışacağız, deneyimleri paylaşacağız. Biz bundan sonraki seçimde iktidara geldiğimizde bu salondan bakanları çıkarabiliyorsak, o zaman başardık demektir. Yoksa 75 yaşında, karşınıza birileri geliyor, ‘ben 1960’ların gençlik kolları başkanıyım.’ Biz artık geçmişte gençlik kolları başkanı olmakla değil, gençlik kollarından çıkmış bakanlar olmakla, başbakan olmakla, Cumhurbaşkanı olmakla övünmemiz lazım.
“BEKA SORUNU DÜNYANIN BURADA HAYAL KURMASI DEĞİL, BU ÜLKENİN GENÇLERİNİN SİZİN YÜZÜNÜZDEN YURT DIŞINDA HAYAL KURMASIDIR”
Ülkenin en önemli sorunu var. Büyük bir beka sorunu olduğuna katılıyorum; Sayın Bahçeli gibi, Sayın Erdoğan gibi… O sorun, bu ülke dünyanın en güzel ülkesi, bu ülke üzerinde bütün dünya hesap yapıyor, hayal kuruyor. Onlara bakarsan sorun bu. Yarın gelebilirler, işgal edebilirler. Bu tarafı kolay, 100 yıl önce nasıl izin vermediysek, bütün dünya hayal kursa da kimsenin emellerine ulaşmasına izin vermeyiz. Ama bütün dünya bu güzel ülke üzerinde hayal kurarken, bu ülkenin gençleri dünyanın başka ülkelerinde hayal kuruyor. Türkiye’de gençlerin yüzde 75’i, bavulları kafada toplamış, fiilen toplaması an meselesi. Ey Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin beka sorunu dünyanın burada hayal kurması değil. Bu ülkenin gençlerinin sizin yüzünüzden yurt dışında hayal kurmasıdır…
Türkiye’de büyük bir umutsuzluk, büyük bir hayal kırıklığı var. Bu salonun görevi CHP’deki örgütlü gençlerle, bütün gençleri örgütleyip yeniden kurtuluşun mümkün olduğunu, demokrasinin yeniden kuruluşunun mümkün olduğunu; konserlerin, festivallerin iptal olduğu bir ülke değil bütün özgürlüklerin yaşanabileceğini, kimsenin yaşam biçimine müdahale edilmeyecek gerçek bir demokratik Cumhuriyete kavuşacağımızı, bu ülkenin kaynaklarının hepimize yeteceğini, bu ülkenin bizim için gerçekten yaşanılacak bir ülke haline gelmesi için bu ülkeye hep beraber inanmamız gerektiğini; onlara sizin anlatmanız, hep beraber onları ikna etmemiz gerekiyor.
“YURTTAN SESLER PROGRAMI…”
KYK yurtlarında yaşanan sorunlar… Bu hafta yurtlarda 3 ayrı grup milletvekili, PM üyeleri ve Gençlik Kollarından oluşan; Türkiye’de yurt ziyaretlerine, yurt raporlarının hazırlanması; yurttaki gençlerin seslerinin duyurulmasına Yurttan Sesler programına başlıyorlar. Bir ihbar hattı kuruyoruz. KYK yurtlarındaki sorunlara taraf olacağız. Güvenlik, temizlik, sıcak su yetersizliğini, yemeklerden zehirlenmeyi, asansör problemlerini büyüteç altına alacağız.
Gençleri kimse yukarıdan bakılacak ve kolayca ezilecek karınca gibi görmesin. Karıncanın kardeşi var, o da CHP’dir.
38 yaşında Yunus Emre Göçer hayatını kaybetti. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu sıkıştırdı ve öldürdü ve kaçtı. Bu mesele üzerinde çok durduk, durmaya da devam edeceğiz. Yunus Emre’nin eşine çocuklarına gittim. Bir tanesi özel eğitime muhtaç bir çocuk. Ekrem Başkan o sorunu çözüyor. Barınma sorunlarını Maltepe Belediyemiz çözecek. O sorunu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Nihayet, Yılmaz Tunç’a mikrofon uzattılar. ‘Kurye öldü’ dediler, ‘Gündem Filistin’ dedi ittirdi mikrofonları. O Yılmaz Tunç, çıktı; sizin sayenizde diyor ki ‘Somalili sanık Türkiye’ye gelecek. Biz vatandaşımızın savunmasını, CHP’ye ve Özgür Özel’e bırakmayız.’ Bugüne kadar aklınız neredeydi? Yılmaz Tunç, bundan sora böyle sorumluluk yaparsanız, biz CHP Gençlik Kolları ile birlikte sizin yakanızı bırakmayız.
“BİZİM ZAMKIMIZ MENFAAT İLİŞKİSİ DEĞİL. VATAN, MİLLET, BAYRAK, ATATÜRK SEVGİSİ”
Geçen hafta Almanya’daydık… Vardığımız sonuç şu: Türkiye Cumhuriyeti, AB’ye layık bir ülkedir. AB yürüyüşünü, ancak ve ancak kendisine Avrupa’yı, Avrupa’nın gelişmişlik düzeyini, hukuk düzeyini; sosyal demokrat bir parti hayata geçirebilir. Biz bu hedefi önümüze koyuyoruz…
İnsan biriktireceğiz. Kin biriktirmeyeceğiz birileri gibi. Bu partide gözümüzün değdiği herkesi yanımıza alacağız. Karşımızda kimse yok. Benim karşımda AK Parti var, MHP var; bu ülkenin yarınları iyi olmasın isteyenler var. Bizim en kötümüz, onların en iyisinden iyidir. Bizim 40 yıldır iktidar olmadığımız halde, pırıl pırıl 81 il başkanımız var. Bizim zamkımız menfaat ilişkisi değil. Vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisi…
“FİLİSTİN MESELESİ; SİZ KULAĞINIZIN ÜSTÜNE YATARKEN, CHP’NİN MESELESİYDİ”
Bugün Tayyip Erdoğan halen bizi, Netanyahu ağzıyla konuşmakla suçluyor… Türkiye Filistin meselesini, iç politikada elverişli bir alan gördükleri için, biz meselede Yaser Arafat-Ecevit çizgisinden geldiğimizi görüyor ama görmezden gelmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan. Filistin meselesi; siz kulağınızın üstüne yatarken, CHP’nin meselesiydi, devrimci gençlerin meselesiydi, yine bizim meselemizdir.
Kendisine bir çağrıda bulundum: Eğer cesaretin varsa ben hazırım. Benim valizim hazır. Ben zaten izin bekliyorum, Gazze’ye gideceğim. Gel Devlet Bahçeli’yi çağır, bütün partilerin genel başkanlarını çağır; hep beraber Refah Sınır Kapısı’na dayanalım, Filistin meselesini bütün dünyaya anlatalım.
Yerel seçimlere gidiyoruz… Öncelikle 226 aday duyurduk. Hepsi bölgesinde tek adaydı. Şu an duyurulmayan belediye başkanlarının hiçbirisi, ‘acaba durumu riskte’ diye düşünmesin. Çünkü birden çok adayın olduğu yerlerde, aday duyurmadık. Belediyenin bizde olduğu, memnuniyet anketi yaptığımız yerlerde duyurmadık. Önümüzdeki dönemde peyderpey duyurulacak. Dört büyükşehri açıkladık. Biz belediye başkanı açıklarken, örneğin Halk Ekmeği kuran Ahmet İsvanları açıklıyoruz, suyun ilk 10 tonunu bedava veren Osman Özgüvenleri açıklıyoruz, Türkiye’nin ilk metrosunu yapanları, sosyal belediyecilikle Türkiye’yi tanıştıranları açıklıyoruz. Tabii ki bu listelerde çok istememize rağmen arzu ettiğimiz kadar genç ve kadın olmayacak. Bir öğrenilmiş çaresizlikten, bir cam tavandan dolayı olmuyor… Kazanmaya en yakın, kazanabilecek adaylarla yol yürüyoruz. Ama burada kadın varsa, genç varsa onları tercih ediyoruz… Belediye Meclis listelerinde kadın ve gençlik kotası uygulanacak…
“CHP’NİN OKLARININ ARASINDA SEFACILIK YOK”
Bu koltuğa kimse sefa sürmek için gelmiyor. CHP’nin oklarının arasında sefacılık yok. Devrimcilik var, Atatürk nasıl cesaret ettiyse, biz de cesaret edeceğiz. Bu neye mal olursa, olsun. Bu yaptığımız; gençleştiren, kadınlara alan açan işler neye mal olursa, kim bozulacak olursa, kim karşımıza geçecek olursa olsun; biz bu işi usulüne uygun, olması gerektiği gibi, CHP’nin değerlerine uygun, bir sosyal demokrat partide nasıl olması gerekiyorsa o şekilde yapacağız… Bize güçlü erkeklerin atadığı kadınların olduğu listeler değil; güçlü kadınların ve gençlerin bileğinin hakkıyla geldiği listeler lazım, böyle listeler yapacağız.
Bir genci kim yıldırıyorsa sizin haberiniz olacak, Gençosman’ın haberi olacak, Özgür Özel’in olacak. Üç telefonla genel başkan. Siz sadece haberi verecekseniz, gerekli tutumu ben alacağım.
“ATATÜRK CUMHURİYETİ CHP GENEL BAŞKANI’NA EMANET ETMEDİ, SİZE EMANET ETTİ”
Biz önümüzdeki seçimlere giderken, seçmen baktığında; bu CHP bu ülkeyi yönetir diyecek. Bak, yüzde 50’si kadın ülkenin, CHP’de de öyle. Şunlara bak pırıl pırıl gençler var diyecek. Kimin nasıl inandığı, nasıl yaşadığı değil; önemli olan kafanın içindeki. Başının üzerine sardığı ile ilgilenmiyoruz, çok da saygı duyuyoruz. Herkesin kafasının içine bakıyoruz. Dürüst mü, ahlaklı mı, çalışkan mı; bu partiyi seviyor mu, bu ülkeyi seviyor mu? Bütün gençleri kucaklayın. Ailesi hangi görüşte olursa olsun, kucaklayın. Hep birlikte Türkiye’yi kucaklarsak, başaracağımıza önce kendimizi sonra Türkiye’yi inandırırsak, Türkiye’yi kurtaracağız. Size inanıyorum.
Atatürk Cumhuriyeti CHP Genel Başkanı’na emanet etmedi, benim öyle bir sorumluluğum yok. Ben partiyi yönetmekle meşgulüm. Atatürk Cumhuriyet’i size emanet etti. Sizin sorumluluğunuz çok ağır, Gereğini yerine getirin. Cumhuriyeti kurtarın.”
ÖZEL'DEN GENÇLERLE İLGİLİ ÖNEMLİ MESAJ
Öte yandan Özgür Özel, toplantıyla ilgili sosyal medya hesabından bu akşam paylaşım yapan Özel, şunları söyledi:
"81 ilden gelen Gençlik Kolları İl Başkanlarımızla Manisamızda çok verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Gençlerin partimizin yönetim kademelerinde daha fazla söz hakkı olacağı bir dönemi başlatıyoruz." (ANKA)