AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan seçim mevzuatında değişiklik teklifi, 14 Mart’ta TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklif önce Adalet Komisyonu’nda sonra TBMM Genel Kurulu’nda; yapılan kısmi değişiklikler ile kabul edildi, 6 Nisan’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kanun ile seçim barajı yüzde 7'ye düşürüldü. İttifakların aldığı oy toplamının barajı geçmesi durumunda, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımının, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılması düzenlendi.
İl seçim kurulu başkanın, üye ve yedek üyelerin “en kıdemli” hakimler arasından belirleneceği hükmü kaldırıldı. Bunun yerine il seçim kurulu başkan ve üyelerinin o ildeki birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirlenmesi koşulu getirildi. İlçe seçim kurulları için de benzer düzenleme getirildi; bir ilçede birinci sınıfa ayrılmış yeterli hâkim bulunmaması halinde en kıdemli hakimin kurul başkanı olacağı hükme bağlandı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum gerekçesiyle yapılan düzenlemede; Cumhurbaşkanı, "seçim yasakları” kapsamına alınmadı.
CHP DÖRT MADDEYİ YARGIYA TAŞIDI
CHP Grubu, bugün; seçim kurullarını düzenleyen maddeler ile cumhurbaşkanını propaganda yasakları dışında tutan maddenin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu
CHP’nin dilekçesinde şu ifadeler kullanıldı:
“7393 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5, 6, 11 ve 12. maddeleriyle 298 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler; il ve ilçe seçim kurullarında görev alan hakimlerin kıdem esası yerine ad çekme usulüyle belirlenmesi ve mevcut kurulların üç ay içinde getirilen değişikliğe istinaden yeniden teşekkül ettirilmesi ile Cumhurbaşkanı için öngörülen propaganda yasaklarında hukuki boşluk oluşturulması, başta demokratik hukuk devleti ve seçim güvenliği ilkeleri olmak üzere; Anayasa’nın 2, 5, 11, 13, 14, 17, 36, 37, 67, 68, 79, 138’inci maddelerine aykırı olması sebebiyle; telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar ivedilikle yürürlüklerinin durdurulmasına ve iptallerine karar verilmesi talep edilmektedir.”
KARARA KADAR YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
CHP aynı zamanda esasa ilişkin karar verinceye kadar yürürlüğün durdurulması kararı verilmesini talep etti.
"KABOĞLU: 31 MART VAKASI DERECESİNDE BİR OLAY BU"
TBMM Anayasa Komisyonu CHP Sözcüsü, İstanbul Milletvekili ve Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, hazırladıkları başvuru dilekçesini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
Seçim mevzuatında değişikliğin AK Parti ve MHP’nin ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kaboğlu, “İktidarlarını sürdürmek için tıpkı 2018 seçimleri öncesinde yaptıkları gibi, tam dört yıl beklediler, gelecek seçimlere en çok 14 ay kala bu yasa önerisini getirdiler. Aslında uygulanabilmesi için son iki aylık süre kalmıştı… AK Parti ve MHP’nin sayısal çoğunluğuyla, onların inadıyla; 31 Mart gecesi kabul edildi. 31 Mart vakası derecesinde olay bu” dedi.
Düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığın yanı sıra Anayasa’nın değişmez hükmünü de ihlal ettiğini belirten Kaboğlu, “İl ve ilçe seçim kurullarının dağıtılması ne demek? Özellikle Anayasa madde 67’de güvence altına alınan seçme ve seçilme hakkının, Anayasa’nın 79. maddesinin öngördüğü yargı güvencesinin eğreti kılınmak suretiyle tehlikeye düşürülmesidir. Hak var, ama onların hakkını güvenceleyen yargı yetkisinin, il ve ilçe seçim kurullarını değiştirmek suretiyle zedelenmesi söz konusu. Böyle olunca Anayasa’nın değişmez maddesi olan 2. maddesini de zedeleyici sonuç doğurmaktadır, etki doğurmaktadır” dedi.
"SEÇİM KURULLARINA ASKERİ YÖNETİMLER BİLE DOKUNMAMIŞ"
Uzun yıllar uygulanan kanun sayısının sınırlı olduğunu ancak seçim kurulları ile kanunun 1950’den itibaren uygulandığını vurgulayan Kaboğlu, “Hep uygulanmış. Askeri yönetimler bile dokunmamış ama gelin görün ki 2022 yılında AKP ve MHP koalisyonu bunların üç ay içinde dağıtılmasını öngörüyor. Şu anda görev başında olan il ve il seçim kurulu başkan ve üyeleri yerine üç ay içerisinde kura yoluyla birinci sınıfa ayrılmış yargıçlar arasından belirlenen yargıçlar seçim kurullarını oluşturacaklar. Belki de ilk kez bunlar seçimlerde görev alacak. Anayasa madde 79, ‘seçimler kurumsal güvence olarak yargı organlarının denetimi ve gözetimi altında yürütülür.’ Yargısal güvence. Yargısal güvence üzerinde ciddi soru işareti konuluyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı makamının eskisi gibi tarafsız olmadığına vurgu yapan Kaboğlu, “Adı Cumhurbaşkanı. Esasen parti başkanı. Siyasi çatışma ve çekişmelerin bağrında yer alan bir kişidir. Daha doğru bir deyişle Türkiye’deki bütün siyasal çatışmaları fitilleyen kişidir. Siz bunu seçim yasakları dışında tuttuğunuz zaman sandığın bir anlamı kalır mı? Siyasal partilerin eşit yarışmasının anlamı kalır mı? Seçmenlerin oyu eşit değerde ve özgür biçimde ortaya çıkabilir mi? Cumhurbaşkanını siyasal yasaklardan ısrarla bağışık tutan tavrı, AKP ve MHP ikilisinin, esasen Anayasa’nın ihlali ötesinde, Anayasa’nın değişmez 2. maddesinin ihlali sonucunu doğuruyor” dedi.
Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi’ne esasa ilişkin karar verinceye kadar yürürlüğün durdurulması taleplerine ilişkin de “İvedi bir biçimde müdahale etmesini istedik. İki nedenle. Eğer bir baskın seçim olursa o zaman deneyimsiz kurullarla, kura yoluyla belirlenen kurullarla seçime gidilecek ve cumhurbaşkanı seçim yasaklarına tabi olmadan seçimlere gidilecek. Bunların önüne geçilmesi için Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’nin demokratik devlet olup olmadığı konusunda karar vermesi söz konusu olacak. O nedenle de çok gecikmeksizin önümüzdeki haftalarda bu kararı vermesi en içten temennimizdir” dedi.
Anayasa Mahkemesi kararlarının ortalama karar verme süresinin 14-15 ay olduğunu aktaran Kaboğlu, “Onu beklersek, o deyimi kullanmak istemiyorum ama; birileri, ata binme gayretiyle Üsküdar’a atlamış olabilir. Anayasa Mahkemesi'nin bu tür hukuk dışı yarışlara müsaade etmeyeceğini ummak istiyorum” dedi. (ANKA)