CHP Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, bugünGezi tutukluları Mine Özerden ve Çiğdem Mater'i İstanbul Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi'nde ziyaret etti. Ziyaret ardından açıklama yapan Gökçen, şunları söyledi:
"ONLAR BİZİM İÇİN TUTUKLU VEYA HÜKÜMLÜ DEĞİL, GEZİ TUTSAKLARIDIR”
“Kendileri Gezi tutuklularıydı yakın bir zamana kadar ama artık hükümlü statüsündeler. 18 yıl hapis cezasına çarptırılmış durumdalar. Onlar bizim için tutuklu veya hükümlü değil, aslında Gezi tutsaklarıdır. Kendilerinin moralleri, gayet yerinde. Türkiye’deki ve dünyadaki adaletsizliklerle ve siyasetin gidişatıyla ilgileniyorlar, bunlar üzerine sohbet ettik. Aynı zamanda, sadece siyasi tutukluların değil, adli tutukluluların ve hükümlülerin durumlarıyla ilgili sadece burada değil, diğer cezaevlerindeki adli tutuklu ve hükümlülerin durumlarıyla ilgili de sohbet ettik. Bu konularla ilgili bize bilgiler aktardılar. Mine Özerden, bundan bir süre önce yaptığı sadece bir telefon konuşması sebebiyle 18 yıl hapis cezasına çarptırılmış durumda. Çiğdem Mater de hiç çekmemiş olduğu bir belgesel sebebiyle 18 yıl hapis cezası almış durumda. Gezi Davası’ndan dolayı haksız yere hapiste olan daha başka arkadaşlarımız da var. Zaten çeşitli vesilelerle gündemde olan başka davalar da var. Osman Kavala davası, Milletvekili Can Atalay’ın davası var, son Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı vesilesiyle de çokça üzerine konuştuğumuz bir haksızlık ve adaletsizlik, aynı zamanda bir demokrasi krizi ortaya çıkmış durumda.
"18 YIL HAPİS CEZASI ALAN ÖZERDEN VE MATER ASLINDA, GEZİ’DE ÖLEN GENÇLERİN KATİLLERİ YARGILANMASIN VE CEZALANDIRILMASIN DİYE YARGILANIYORLAR”
Ben de bundan 10 yıl önce Gezi Parkı’na giden ilk gençlerden biri olarak ve Türkiye’ye dair, özgürlüğüne dair, Gezi Parkı’na, Taksim Meydanı’na ve bizim sahip olduğumuz tüm özgürlüklere dair söyleyeceği bir sözü olan, sesini çıkarmak isteyen bir genç olarak bundan 10 sene önce ben de parka gittim. Milyonlarca genç olarak bizler, aslında bizim kuşağımız bu harekete öncülük etmiştik. Ve şunu söylemiştik: ‘Her şeye tek bir kişi karar veremez. Bizler yurttaşlar olarak, bu ülkenin gençleri olarak kendi geleceği hakkında söz sahibi olması gerekenleriz. Kentine, ağacına, özgürlüğüne sahip çıkmak isteyenleriz.’ Yıllar sonra orada suç işleyenler yargılanmadı ama tamamen masum olan insanlar yargılandı ve şu anda bu cezaevinin içindeler. Bu ülkede Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, bizim Gençlik Kolları’ndan arkadaşımız Hatay’dan Abdullah Cömert, Hasan Ferit Gedik öldürüldü. Ve yıllar geçti, bütün bu arkadaşlarımızın katilleri ya yargılanmadı ya da yapılan yargılamalarda bir cezasızlık politikası işletildi. Burada, masum insanların cezaevinde olması, hiçbir suç teşkil etmeyen bir telefon konuşması sebebiyle 18 yıl ceza verilen, hiç çekmemiş olduğu bir belgesel sebebiyle 18 yıl hapis cezası alan kişiler, aslında şu yüzden yargılanıyorlar: O çocukların, o gençlerin katilleri yargılanmasın ve cezalandırılmasın diye yargılanıyorlar. Bu yüzden bizler, Gezi tutuklularına, Gezi Davası’na, burada yaşanan haksızlıklara dair sözlerimizi söylemeye devam edeceğiz. Ve dayanışma duygularımızı bildirmeye devam edeceğiz.” (ANKA)