EGE POSTASI- CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin açılan davanın 8 Eylül'e ertelenmesinin ardından parti içinden tepkiler yükselmeye devam ediyor. Tepki gösteren CHP İzmir İl Hukuk Komisyonu Başkanı Murat Aydın, yaptığı açıklamada kurultayın iptaline dair davanın hukuk dışı olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
"CHP 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline dair davanın hukuk dışı olduğunu, hukuk zemininde konuyu tartışmanın hukuk bilimine hakaret sayılması gerektiğini, davanın 30 Haziran’da bitmeyeceğini ve davanın devam etmesi ile yatırılan sürecin önce CHP’yi daha sonra da toplumsal ve siyasal muhalefeti zayıflatmanın aracı olarak kullanılacağını önceki yazımda dile getirmiştim.
Bugün yani 30 Haziran’da yapılan duruşmada, mahkeme, dile getirdiğim üzere karar vermedi ve davayı kimi gerekçelerle 8 Eylül tarihine bıraktı. Şimdiden söylemem gerekirse o tarihte de karar çıkmayacak, davanın kabulüne dair çıksa bile bu karar kesinleşmeden yürürlüğe girmeyeceğinden mevcut yönetim göreve devam edecek. Dava sürecinin devamı iktidar için faydalı olduğu sürece bu sürüncemede olma hali devam edecektir.
Açıklamaya çalıştığım bu nedenlerle konuyu mahkeme ve dava üzerinde tartışmak anlamsız. Konu siyasidir ve çözümü de siyaset yapmaktan ama doğru ve gerçek anlamıyla siyaset yapmaktan geçmektedir.
Söz konusu dava süreci CHP özelinde muhalefetin birliğini kırmaya, onu iç tartışmalara esir etmeye hizmet ettiğine göre tam da bu iki amaca karşı çıkılmalı ve bu amaçları bertaraf etmeye uygun yol haritası oluşturmalıdır. Bu anlamda;
1. Hiçbir parti yöneticisi dava ile ilgili değerlendirme yapmamalı, konuşmamalı, davayı yok saymalıdır. Çünkü dava yönetim düzeyinde konuşuldukça kendince zemin bulmakta, toplum ve siyaset olası sonuca zihnen hazırlanmaktadır.
Elbette partinin hukukçuları dava sürecini takip edip gerekeni yapacaktır. Ama parti yönetimi bu dava üzerinden eylem ve söylem üretmemeli, tartışmaya girmemelidir. Dava, parti açısından "yok hükmünde" görülmelidir.
2. Parti içindeki birlik her şeyin üstünde ve öncelikli amaç sayılmalıdır. Bu anlamda gerekli tüm girişimler yapılmalıdır.
Ülkenin içindeki gerilimin azaltmak için, bilinen bütün eleştirileri göğüsleyerek ve kısmen haklı gerekçelerle Erdoğan ile görüşen parti yönetimi, o konuda gösterdiği iyiniyeti, kararlılığı, denemeye değer sayma tavrını burada da göstermelidir. Olumsuz sonuçlanacağı düşünülse de herkesle görüşülmeli, parti içi bütün unsurlar birlikte mücadeleye çağrılmalıdır.
Ne yapılırsa yapılsın, kimileri için bu çağrının karşılık bulmayacağı haklı olarak düşünülse bile, çağrı, istisnasız herkese, en üst düzeyde ve açıkça yapılmalıdır. Parti içi birliği sağlama görevi öncelikle parti yönetiminin sorumluluğundadır.
3. Çağrıya olumlu cevap vermeyenlere karşı polemik ve kötüleme dili kullanılmamalı, çatışmadan beslenenlerin getirip götüreceği sözler dikkate bile alınmamalı, gelen herkesle birlikte yürünmeli, "Yürümeyenleri, arkada boş sokaklar gibi bırakarak" yürümeye devam edilmelidir.
Tüm bunları başaracak kudret, CHP'nin 100 yılı aşan tarihinde mevcuttur."