Yürütmeyi durdurma kararına rağmen yeniden madencilik faaliyeti çabalarına sessiz kalmayacaklarını söyleyen Sındır, “Köylülerimiz bilinçli altın madenini istemiyor, şiddetle karşı çıkıyor. Eğer izin verilirse sayısız endemik türler barındıran ve çamfıstığının ana vatanı olan Kozak yok olur” dedi.
“KOZAK’TA MAHKEME KARARI YOK SAYILIYOR”
Kozak Yaylasının Ege Bölgesinin akciğerleri olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Sındır, “Kozak’tan altın çıkarmak isteyen bir altın madeni firmasına verilen ÇED olumlu belgesinin iptali için açılan davada, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Fakat firmanın eksikliklerini giderdiğini iddia ederek mahkeme kararına rağmen tekrar izin almak için harekete geçmesi yöre ve bölge halkımızı, doğaya ve çevreye duyarlı yurttaşlarımızı harekete geçirdi. Bu maden ocağı Türkiye’nin en güzel doğa köşelerinden biri olan Kozak Yaylasında birçok noktada ocak açmak istiyor. Bu firmanın Kozak'ta önleri açılırsa, izin verilirse Ovacık'ta cevheri bitme noktasına gelen madeni yine çalıştırabilecekler. Kozak’ta mahkeme kararı yok sayılıyor” dedi.
“EKOLOJİK YAPI BOZULACAK, ÇAM FISTIĞI ÜRETİMİ BİTECEK”
Kozak yaylasında geri dönülmez hataların yaşanmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek sözlerine devam eden Sındır, “Kozak’taki altın madeni faaliyetlerine izin verilmesi halinde ekolojik yapı bozulacak, sayısız endemik türler barındıran ve çamfıstığının ana vatanı olan Kozak yok olacak. 2005 yılından bu tarafa her geçen gün daha da kötüye giden fakat hala bölgenin önemli bir geçim kaynağı olan çam fıstığı üretimi bitme noktasına gelecek. Kozak gibi bir doğa harikasının yok olma tehdidi ile karşı karşıya olması sadece Bergama’nın ve bölgenin değil Türkiye’nin ve ekosistemimizin bir sorunudur. Bu yaşamsal sıkıntı partiler üstüdür. Unutmayalım kimyasal yöntemlerle altın elde edilen işletmelerin çevrede yaşayanlara, insan ve çevre sağlığına etkileri ölümcüldür” dedi.
“EKOLOJİ Mİ YOKSA EKONOMİ Mİ '”
Maden ocaklarının doğaya vereceği zararı anlatarak sözlerini sonlandıran Sındır şöyle konuştu; “Köylülerimiz bilinçli ve altın madenini istemiyor, şiddetle karşı çıkıyor. Madenciliğin en büyük risklerinden bir tanesi tozdur. Maden ocaklarında yapılan çalışmalar nedeniyle toz çıkar. Ayrıca maden için faaliyet gösteren kamyon ve diğer araçlarda yoğun bir toza neden olur. Kalkan toz bitkiye, yaprağa geldiğinde bitkinin suyunu, özünü çeker ve kurutur, solunum yapmasını engeller, fotosentez yapmasına da mani olur. Toz, insan sağlığı için de, hayvan sağlığı için de büyük bir risktir. Havada asılı kalan toz doğrudan akciğerlerimize gider astımdan, kansere kadar her türlü hastalığa neden olur. Toz varsa, yaşam yoktur. Ekonomik kaygılarımızın ekolojik kaygılarımızın önüne geçmesi unutmayalım ki Kozak’ta doğayı ve yaşamı bitirecek.”