Belediyelerin mali özerklik hakkının elinden alındığını ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “yerel yönetimler yatırım ve hizmetlerine dair bütçelerini yerelin taleplerine, ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre ve siyasal tercihlerine göre hazırlarlar. Emlak gelirleri, kendi gelirleri ve merkezi yönetim bütçesinden gelen paylarla hazırladıkları bütçelerde halkın yerel ihtiyaçlarını öncelerler. Oysa ki bu düzenlemeyle; yerel yönetimlerin de bütçelerini hazırlarken halkın ihtiyaçlarına göre değil de Cumhurbaşkanlığı’nın daha doğrusu ‘siyasal iktidar’ olan ‘yürütmenin’ siyasi ve ekonomik plan ve programlarına uyumlu olmaları zorunluluğu getiriliyor. Bu yerelde kalkınmayı engelleyecek ve yerel yönetimleri merkezi yönetimin vesayeti altına sokacak olan son derece yanlış bir uygulamadır. Yani mahalli idare bütçelerinin idari ve mali özerkliğini tırpanladığınız gibi bir de Saraya bağlıyorsunuz. AKP iktidarı olarak devlet aklını tamamıyla yitirdiniz” dedi. Sındır, “Nerede kaldı belediyelerin ‘Mali Özerklik’ hakkı'” diyerek tepkisini dile getirdi.
“DEDİĞİMİZE KISMEN DE OLSA GELDİNİZ”
Kanun teklifindeki kırsal yerleşik alanlara dair düzenlemeye değinen Sındır, iktidar tarafından 2014 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasasındaki yanlışlardan kısmen dönüldüğünü söyledi. Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı; “Daha 6 yıl önce, 2014 yılında, büyükşehir sınırları içindeki köyleri Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürdünüz. Yapmayın dedik, doğru olmaz dedik, bu köyler tarımsal üretim alanları dedik, şehir yaşamını bu köylere dayatamazsınız doğru değil dedik, dinlemediniz. Köylerin yarısına kilit vurdunuz. Ben yaptım oldu dediniz. Şimdi ise, dediğimize kısmen de olsa geldiniz. Kırsal yerleşim özelliği taşıyan mahallelerin kırsal mahalle olarak kabul edilebilmesi veya kırsal yerleşik alanı olarak belirlenebilmesini öneriyorsunuz. Tabii ki, yanlışın neresinden dönülse kardır ancak, teklifin komisyon görüşmelerinde de ifade ettiğim gibi, aslında tarımsal üretim alanı niteliklerini dikkate alarak, bu alanlara, bir mahalli idari birim olan, köy statülerini geri vermemiz en doğrusu olacaktır. Zira, bu alanların tek sorunu vergilendirme veya harçlar değil, üretimin sürdürülebilirliğine dair çok daha temel sorunları taşımaktadırlar" dedi.