CHP’li Güler, “Başbakana kınama gönderiyorum”
“Öğrenci evlerini ahlaki denetime tabi tutma iradesi Türkiye’de tutmaz. İnsan kendisi gibi bilirmiş karşısındakini, herhalde bu atasözü başbakan için çok uygun olur” diyerek gündemdeki öğrenci evleri tartışmasına katılan İzmir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Birgül Ayman Güler Başbakan'ı ağır sözlerle eleştirdi.
İZMİR- İzmir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Güler, Şehir Plancıları Odası tarafından, 'Dünya Şehircilik Günü' kapsamında düzenlenen 'Kent Yönetiminde Yeniden Yapılanma' oturumuna konuşmacı olarak katıldı. Bütünşehir yasasına dair çarpıcı açıklamalarda bulunan Güler, yasanın başkanlık sistemine hazırlık ve yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi.
Sözlerine ODTÜ’den gelen Prof. Dr. Melih Ersoy’u selamlayarak başlayan Güler, “Melih hoca ODTÜ’den geliyor, belediyenin yani şehir planlamasından sorumlu olan kamu kurumunun saldırısına ve şiddetine uğramış bir okulun hocası ve orada direnen öğrencilerin hocası, onu bu özelliği nedeniyle saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum” dedi.
Başbakana bir kınama gönderiyorum diyerek konuşmasına devam eden Güler, “Öğrenci evlerini ahlaki denetime tabi tutma iradesi Türkiye’de tutmaz” dedi. ‘İnsan kendisi gibi bilirmiş karşısındakini, herhalde bu atasözü başbakan için çok uygun olur’ sözleri salonda bulunan dinleyiciler tarafında büyük alkış aldı.
6360 sayılı yasa denilen şey Büyükşehir yasası değildir diyerek sözlerine başlayan, bütünşehir yasasını sert bir dille eleştiren ve yasayı rakamlar ile açıklayan Güler şöyle konuştu: “Bu yasanın büyükşehirle falan alakası yok. Tam adını bulamadığımız için farkı göstermek adına Bütünşehir Yasası dedik. Bu yasa ile 16 bin 500 köyü, bin 600 belde belediyesini kapatan bir sonuç gündeme geldi. Yani köylerin yüzde 50’sini, belediyelerin yüzde 54’ünü kapatıyor, bunu da kalkıp hiç kimseye sormuyor. İster misin, istemez misi? Bu soruyu sormak yerel demokrasinin en büyük şartı!”
“Asıl amaç başkanlık sistemi!”
Bütünşehir yasasındaki asıl amacın başkanlık sisteminin taşra örgütlenmesini tamamlamak olduğunu söyleyen Güler, “Bu yasanın çıkarılması esnasında parlamentoda inanılmaz bir baskı vardı. Niye peki bu kadar bask? Nereye yetişeceği? O günlerde yerel seçimleri erkene alma girişimleri vardı. Sandılar ki yerel seçimleri erkene alabilecekler. Parlamento ‘olmaz zamanında yapalım kardeşim’ dedi. Sonuçta seçimler 30 Mart’a kaldı ama acele bitmedi. Kardeşim niye bu kadar acele ediyorsun dediğimizd? Başbakan böyle istedi diyorlar. Başbakan bu yasayı çok istedi. Bunu istemesinin nedeni; sandığı başkanlık sistemine hazırlamaktı. Başkanlık rejimi dediğiniz yapı taşra örgütlenmesi olarak bizim kadim il idaresi kanunu ile yaşamaz. Başkanlık sistemi ancak eyalet sistemi ile yürüyebilir. Başka siyasi amaçlar için ülkede ikili hukuku; 30 ilde başka hukuk, 51 ilde başka hukuk olmak üzere inşa etmiş durumdalar” dedi.
“Anayasa Mahkemesi bitmiştir!”
Yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu gerekçeleri ile açıklayan Güler, “Bu yasa Anayasa aykırıdır. İrili ufaklı bir sürü yerleşim yeri ve boş arazilerden oluşan alana il denir. Kent denmez. Büyükşehir belediyesi özel yönetim biçimi olarak Anayasa’da büyük yerleşme yerleri için öngörülmüşken bunlar kalktı iller için yaptılar. Bu yasa Anayasa’ya aykırıdır. Ben kendi adıma halen uslanmamışım demem ki, Anayasa Mahkemesi’nden iptalini bekliyordum. Anayasa Mahkemesi geçenlerde bu yasayı onayladı. Bence Anayasa Mahkemesi bitmiştir. Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin kanunlarının Anayasa’ya uygunluğunu denetleme organı olmaktan bitmiştir” dedi.
Bütünşehir yasasının temsili demokrasiyi azalttığını söyleyerek sözlerine devam eden Güler, “Bu yasa ile temsil yani geleneksel temsil 19. Ve 20. Yüzyılda öğrenilen geleneksel temsil tabanı kabul edilemeyecek şekilde daraldı. Türkiye yerelinde 220 bin civarında yerel temsilci seçiyorken bu kanunla birlikte 100 bin yerel koltuk kırıldı. Bu yasa ile yerel demokrasiye katılma imkanı seçilebileceğimiz koltuk sayısı azaltılarak, neredeyse yarı yarıya ortadan kaldırıldı” dedi.
Bütünşehir yasasına dair yaptığı tespitlerde ölçek sorunu olduğunun da altını çizen Güler, Konya ile Kocaeli’nin aynı modelde yönetilmesinin nasıl olacağını sorarak sözlerini şöyle bitirdi: “Bu yasa ile birlikte ikinci olarak ölçek sorunu çıktı karşımıza. Türkiye’de bu yasa ile 30 büyükşehir oldu. Bunlardan bir tanesi Kocaeli 3 bin km kare 2 milyondan az nüfus ve Türkiye’nin ağır sanayisi. Aynı modelle yönetilecek olan İstanbul 6000 bin km kare 15 milyon nüfus Türkiye’nin finans ve hizmet merkezi. Yine aynı modelle yönetilecek olan Konya 40 bin km kare, Hollanda kadar, Belçika kadar, Türkiye’nin tahıl merkezi ve nüfusu 1 buçuk milyon civarında. Eğer bu yasa ile ölçek meselesinden doğru yürüyorsanız bana birinin Konya ile Kocaeli’ni aynı mantıkla yönetilmek istenmesini açıklaması gerekiyor” dedi.
Konuşması sonrası soruları yanıtlayan Güler, bir üniversite öğrencisinin 23 Ocak tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmayı hatırlatarak suçlamalarda bulunması salonda büyük tepkilere neden oldu. Öğrencinin sorularını yanıtlayan Güler’in konuşması dinleyiciler tarafından büyük alkış aldı.