EGEPOSTASI- 30 Ekim 2020 tarihinde Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.9 şiddetindeki depremin depremzedeler üzerindeki artçıları devam ediyor.
Depremin ardından evleri yıkılan yüzlerce depremzede, Bayraklı’da kurulan konteynır kente yerleştirilmişti. Depremin ardından 2 yıl geçmesine rağmen konteyner kentte yaşayan vatandaşlar konutlara yerleştirilemezken geçtiğimiz günlerde yeni bir iddia ortaya atılmış ve konteyner kentte yaşayan vatandaşlara 75 gün içinde konteyner kenti boşaltmaları yönünde tebligat gönderildiği ifade edilmişti.
Konu kamuoyunda büyük etki yaratırken CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, konuyu TBMM gündemine taşıdı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi veren ve aynı zamanda Deprem Araştırma Komisyonu Üyesi olan Milletvekili Sındır, konteynır kentin deprem konutları teslim edilene kadar boşaltılamayacağını belirtirken sosyal devlet kavramına ve anayasaya dikkat çektiş.
“ANAYASA’YI ÇİĞNEYEN İKTİDAR YİNE ŞAŞIRTMADI!”
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Sosyal bir hukuk devleti olduğunu ve vatandaşların Anayasa ile koruma altına aldığını vurgulayarak sözlerine başlayan Sındır, “Anayasa’nın ‘Devletin Temel Amaç ve Görevleri’ başlıklı 5 inci maddesine göre, devlet ‘kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır...’ düzenlemesini içermektedir. Böylece, kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi saygı duyulması gereken bir hak olduğu kadar, devletin pozitif edimleri ile yaşama geçirilmesi gereken bir yükümlülük olarak belirmektedir. Yine Anayasa’da “sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. Maddesinde: ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir…’ hükmü varken, ‘konut hakkı’ başlıklı 57. Maddesinde: ‘Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.’ amir hükümleri bulunmaktadır. AKP yine Anayasa’yı çiğniyor, sosyal devlet ilkesini ve konut hakkını ayaklar altına alıyor, vatandaşlarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmiyor” dedi.
“KONTEYNER KENT SOSYAL DEVLET PROJESİDİR BOŞALTILAMAZ!”
Depremzedelerin barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla yapılan konteyner kentin kalıcı olması gerektiğini vurgulayarak sözlerine devam eden Sındır, “75 gün içinde depremzedelerden konteyner kenti boşaltmaları için tebligat göndermek ne vicdana sığar ne de Anayasa’nın sosyal devlet ilkesine. TOKİ tarafından inşa edilen yapılar teslim edilmeden depremzedelere çıkın demek, onları yersiz yurtsuz bırakmaktır, mağdur insanlarımızı sokağa atmaktır. Anayasanın sosyal devlet ilkesi süreli uygulanabilir bir ilke değildir. Bu konteyner kent sadece depremzedeler değil maddi imkansızlıklar nedeniyle orada yaşamını sürdüren muhtaç yurttaşlarımıza da geçici konut kenti olarak sürekli faal olmalıdır. Bu devletin yurttaşlarına karşı asli görevidir. Yurttaşlarımızı sokağa atamazsınız. Konteyner kent olarak bilinen alanın neden boşaltılmak istendiğini kamuoyuna açıklamak zorundasınız. Suriyeli sığınmacılara gerek kendi topraklarımızda gerekse Suriye topraklarında milyarlarca dolarlık tüm sosyal donatılarıyla yüzbinlerce insanı barındıracak kentler inşa eden AKP iktidarı İzmir’deki ihtiyaç sahibi yurttaşlarımızı sokağa atmakla aslında gerçek yüzünü de göstermektedir. TOKİ tarafından deprem mağduru yurttaşlarımız için inşa edilen konut sayısının ne olduğunu, bu konutlardan kaçının tamamlandığını, kaçının depremzede vatandaşlarımıza teslim edildiğini veya edileceğini kamuoyu ile paylaşınız. Hak sahiplerine teslim edilmesi gereken kaç konut olduğunu hem depremzedeler hem kamuoyu bilmiyor. Ayrıca depremde evi yıkılan vatandaşlarımız dışında evleri ağır ve orta hasar ve hatta az hasar gören yurttaşlarımıza TOKİ tarafından Bayraklı Şehir Hastanesi civarında normalde afet durumunda değerlendirilmesi gereken “rezerv” alanda yapılan konutlardan verilecek mi? Yoksa söz konusu rezerv alan TOKİ’nin muhtaç yurttaşlarımız yerine yine parası olan zenginlere rant alanı ve yatırım aracı olarak talan mı edilecek? Konteyner kentte yaşayan ve depremden etkilenen yurttaşlarımızın gözü kulağı gelecek haberlerde” dedi.
“İYİ Kİ CHP’Lİ BELEDİYELER VAR!”
Ayrım yapmadan tüm toplum kesimlerini kucaklayan adil, demokrat ve katılımcı belediyecilik anlamında CHP’li belediyelerin örnek alınması gerektiğini vurgulayarak sözlerini sonlandıran Sındır; “CHP’li belediyelerimiz; sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla yoksulluğu ortadan kaldırmak, çevremizi, doğamızı korumak, barış, huzur ve refah içinde bir yaşamı tesis etmek için var gücüyle çalışıyor. Vatandaşlarımızın, haklı seslerini duyurmada yanlarında olmak, yurttaşlarımızın ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına cevap vermek için taşın altına elini koyuyor. Üreten, ürettiğini adilce hakça bölüşen bir düzeni tesis etmek ve bu düzeni sürdürülebilir kılmak için politikalar üretiyor. Vatandaşlarını değil sadece 5’li çeteyi kucaklayan tek adam rejiminden, bu karanlık zihniyetten ilk seçimlerde kurtulacak, sadece vatandaşını kucaklayan, sosyal devlet ilkesinden asla taviz vermeyen anlayışa beraber kavuşacağız. İktidarın sokağa attığı yurttaşlarımıza yerel yönetimlerimiz sahip çıkmaya devam edecek” dedi.
Sındır, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ve Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’a yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği önergede şu soruları yöneltti:
1-30 Ekim 2020 İzmir Depremi sırasında ve sonrasında “Deprem” nedeniyle yıkılan konutlarda yaşayan vatandaşlarımızın sayısı kaçtır?
2-Depremzedelerin barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla ne gibi önlemler alınmıştır? Barınma amaçlı imal edilen konteyner sayısı kaç adettir? Yapılan konteynerlerde mevcut durumda barınan kişi sayısı nedir?
3-Konteynerlerde yaşayan deprem mağduru yurttaşlarımıza soru önergemizin konusu olan “tebligat” hangi amaçla gönderilmiştir? Konteyner kent olarak bilinen alan neden boşaltılmak istenmektedir?
4-Konteynerlerden çıkarılacak yurttaşlara barınmaları konusunda ayrılan bir bütçe veya bir yer var mıdır? Bu kişilerin barınma sorunu nasıl giderilecektir?
5-Deprem mağduru yurttaşların boşaltılması istenilen konteynerler buradan kaldırılacak ise hangi amaç/lar için kullanılacaktır? Bu amaçlar arasında konteynerlere geçici koruma statüsündeki sığınmacıların yerleştirileceği iddiası doğru mudur? Alanla ilgili yapılan planlama nedir?
6-TOKİ tarafından deprem mağduru yurttaşlarımız için inşa edilen konut sayısı nedir? Bu konutlardan kaçı tamamlanmıştır? Kaçı depremzede vatandaşlarımıza teslim edilmiştir? Hak sahiplerine teslim edilmesi gereken kaç konut kalmıştır?
7-Depremde evi yıkılan vatandaşlarımız dışında evleri ağır ve orta hasar ve hatta az hasar gören yurttaşlarımıza TOKİ tarafından Bayraklı Şehir Hastanesi civarında “rezerv alan” olarak tanımlanan alanda yapılan konutlardan verilmesi söz konusu olacak mıdır?
8-TOKİ tarafından söz konusu “rezerv alan”da yapılan bu konutların depremzede olmayanlara da bedeli karşılığında satışlarının yapılacağı bilgisi doğru mudur?
9-Konteynerde tebligat ulaşan yurttaşlarımıza süreleri dolduğunda TOKİ konutları teslim edilebilecek midir?