EGEPOSTASI- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir ziyaretinde örgüt zirvesi sırasında söylediği öne sürülen ‘hastalıklı bir örgüt var’ sözlerine bir tepki de Yüksel Çakmur’dan geldi. Muhtıra gibi bir metni kaleme alan Çakmur, Kılıçdaroğlu’nu yönelik eleştirilerini bir mektupla genel merkeze gönderdi.
İŞTE ÇAKMUR’UN KALEME ALDIĞI O MEKTUP
“Tüm Türkiye’de ön seçim yapılacak diye bir şey yok… Bazı yerlerde belediye başkanları ön seçim ihtimaline karşı eş, dost, akraba, hemşerisini üye yapıyor. Hastalıklı bir üye yapımız var. Örgütün bu durumuyla ön seçim yapmam…’’ Gazetelerde okuduğum demeciniz eğer doğruysa, eğer bu sözleri söylediyseniz ben de düşüncelerimi size aktarmak istiyorum.
Tüm siyasi partilerde ama özellikle Sosyal Demokrat Partilerde eleştiri ve özeleştiri elbetteki en değerli unsurdur. Ancak bir Genel Başkan olarak sizin özeleştiriniz kanımca maksadını aşmakta, güvendiğimiz yegane unsurumuz olan örgütümüzü güvensiz, hastalıklı, inandırıcı olmayan, köksüz bir yapı durumuna itmektedir.
Demokrasinin temel unsuru olan seçme ve seçilme özgürlüğü birkaç hatalı tutumu, birkaç kişisel kusur ve kötüye kullanma yüzünden askıya alınabilir, ertelenebilir ya da tümüyle ortadan kaldırılabilir bir yapı olamaz. 12 Mart bunu yaptı. 12 Eylül bunu yaptı. Bütün otoriter rejimler bunu yaptı. Demokrasiyi askıya aldı. Hak ve Özgürlükleri askıya aldı. Otoriter bir rejim getirdi. Otoriteryanizme dayalı tek adam düzeni getirdi. Ve bunların acısını çektik, çekiyoruz. Hile yapan varsa, naylon üye kaydeden varsa ve siz bunun faillerini biliyorsanız (ki demecinizden bildiğiniz anlaşılıyor) o zaman sorunun çözümü bu yapı hastalıklı deyip demokrasiyi kaldırıp olağanüstü hal rejimi ilan etmek değil, kusurlular hakkında parti içi disiplin mekanizmasını çalıştırmak ve sorunu çözmektir.
Sözü geçen bu bir takım belediye başkanları veya diğer kamu yöneticileri acaba geçmiş tarihte bulundukları mevkiye merkez yoklaması veya genel başkan iradesiyle mi getirilmişlerdi? Yoksa parti içi demokrasi ve önseçimle mi gelmişlerdi? Hastalıklı olan yapı demokrasi midi? Oligarşi midir'
Şimdi derseniz ki, ben bütün örgütü kastetmiyorum, CHP tabanını kastetmiyorum, hile yapan birkaç kişiyedir sözüm; o halde demokrasiyi lağvetmeye ne gerek var'
Hiç merak etmeyin, bu birkaç hilecinin cevabını demokrasi içinde katılımcı örgüt layıkıyla verecektir.
Güvenmezseniz iktidar olamazsınız. Örgütüne güvenmeyen bir parti eliti halkın güvenini kazanamaz. Çünkü halk kendisine de güvenilmeyeceğini bilir.
Unutmayın, hesap vermeyenler hesap soramazlar.
Parti içi demokrasi olmazsa, mevki sahipleri mevkilerini koruma mücadelesi verir. Parti içi demokrasi olursa, mevki sahipleri halk adına mücadele verir.
Milletvekilliği, il genel meclis üyeliği, belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı gibi makamlar, gelindiği için birilerine minnet duyma yerleri değil, mücadele yerleridir. Hesap sorma ve hesap verme yerleridir.
Ama örgüt için de bir şey söylemek gerekiyor. Bunca anti demokratik uygulamaya karşın sinmemeleri, pasifleşmemeleri gerekiyor. Talep etmeliler. Demokrasiyi, seçme ve seçilme özgürlüğünü ( en temelden başlıyorum, çünkü bu temel özgürlüğü yitirmiş durumdalar) talep etmeliler. Bunun için mücadele etmeliler. Eğer örgüt isterse önünde hiçbir güç duramaz.
Türkiye siyasetinde genel başkan sultasını, parti içi oligarşiyi yıkan, yeni bir demokrasi geleneği yaratan gerçek sosyal demokratik parti olabilmemizi çok dilerim. Tarihimizde bunu yakaladığımız anlarda hep büyük başarılar elde ettik. İktidar olduk.
Eğer iktidara gelmek istiyorsak, örgütümüze ihtiyacımız var. Bu ancak örgütü partide iktidar sahibi kılarsanız olabilir. Örgüt gücüne sahip olarak, bu güce inanarak saygı duyarak biz sosyal demokratlar toplumsal alanda demokrasi mücadelesini verdiğimiz zaman, işte o zaman halk kendisine zorbalık yapanı da indirme gücüne sahip olduğunu görecek.
Türkiye’yi karanlıktan çıkaracak, despotluğa, totaliter düzene son verecek en önemli güç
CHP’nin örgütüdür. Bu örgüte güvenilmelidir, inanılmalıdır. Seçme ve seçilme hakkını örgüte vererek, yargı güvencesinde tüm kayıtlı üyelerin katılımıyla ön seçim örgüt gücü ve kararlılığıyla yapılarak, demokrasi sağlam temellere oturtulmalı, kardeşlik, özgürlük, eşitlik sağlanmalı ülke aydınlığa kavuşturulmalıdır.
Şimdi önümüzde bir fırsat var. Bunu iyi değerlendirmek lazım… Yoksa, sadece parti açısından değil, tüm Türkiye açısından benim hiç de parlak görmediğim bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz.