İddianamede, “Cemaatin CHP ile ilgili çalışma yapmak istediği, Baykal’ın cemaate karşı mesafeli olması nedeniyle çalışmanın yapılamadığı anlaşılmaktadır” denildi…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy tarafından yürütülen Paralel Devlet Yapılanması’nın “casusluk ve yasa dışı dinleme” soruşturması kapsamında hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza’nın kabul ettiği 721 sayfalık iddianamede, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’yla ilgili dikkat çekici detaylar var. Bu detaylardan birisi de “Cemaat-CHP” bölümü.
‘BAYKAL CEMAATE MESAFELİ’
Müşteki (şikayetçi) bir polis memuru, toplam 17 sayfalık bilgi notunu ifadesi sırasında savcılığa teslim etmiş. İddianamede, “ Tarafımıza ibraz etmesi üzerine fotokopi notlar alındı. 1 den 17’ye kadar numara verilerek dosyasına eklendi. Sırasıyla açıklattırılmasına geçildi” deniyor ve şu can alıcı ifadeler yer alıyor: “ … İkinci husus olarak geçen çalışmada siyasi kanal olarak CHP üzerinde, Deniz Baykal üzerinden bir çalışma yapılmak istendiği ancak Deniz Baykal’ın mesafeyi kesinle uzaklaştırdığı, diğer akademisyenin ( CHP yönetiminde olan ) ise baştan beri olan tavrı nedeniyle CHP ile ilgili E1 adı altında bir çalışma yapıldığı ve bu çalışmanın incelenmesi gerektiği anlatılmaktadır. Yani cemaatin CHP ile ilgili bir çalışma yapmak istediği, ancak Deniz Baykal tarafından cemaate karşı bir mesafe olması nedeniyle Deniz Baykal üzerinden çalışmanın yapılamadığı anlaşılmaktadır.”
2010 YILINDA BİR KASETLE İSTİFA ETMİŞTİ
Bilgi notunun Baykal’ın CHP’nin liderliğini yaptığı sırada hazırlandığı anlaşılıyor. Dikkat çekici olansa CHP’nin o dönem lideri olan Baykal ve CHP’li bir kadın milletvekiline ait olduğu ileri sürülen kasetin internette yayınlanmasının ardından yaşananlardı! 6 Mart’ta kasetin yayınlanmasının ardından Baykal, 10 Mayıs 2010’da parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında istifa etmişti. Deniz Baykal şöyle konuşmuştu: “’Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur. Komplo, hukuk dışı, ahlak dışı bir tertip demektir. Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz. Duvarlara, eşyalara gizli kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız çarpıtırsınız…’’ Aytunç ERKİN / Sözcü