Daha önce, uzun süren yargı süreci sonunda, 775 Sayılı Gecekondu Önleme Kanunu kapsamında sosyal konut yapılmak üzere Çeşme Belediyesi mülkiyetine geçen Reisdere Mahallesi'ndeki parseller, yerel seçimlerden hemen önce, 5 Mart 2019 tarihindeki Çeşme Belediyesi Meclisi toplantısında, S.S. Çeşme Rüzgarlı Kent Konut Yapı Kooperatifine, 2019 yılı Emlak Vergisi metrekare birim değeri, 206,95 lira bedel ile devrine ilişkin dönemin belediye başkanına yetki verilmişti. Yerel seçimlerin ardından yeni yönetim devir işlemini inceleyerek "hukuka aykırı olduğu, kişisel menfaate hizmet ettiği ve parsellerin amacına uygun şekilde kullanımını engelleyeceği" gerekçeleriyle, 5 Mart 2019 tarihli belediye meclisi kararının iptal edilmesi istemiyle 8 Haziran 2019 tarihindeki belediye meclisi toplantısı gündemine aldı. Belediye meclisi iptal istemini uygun görerek kabul etti.
Mahkeme, ilk etapta yürütmeyi durdurma kararını, ardından da davayı reddetti
Belediye meclisi kararıyla 5 Mart 2019 tarihli meclis kararının iptal edilmesi üzerine S.S. Çeşme Rüzgarlı Kent Konut Yapı Kooperatifi, İzmir 4. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Davacının yürütmeyi durdurma istemini ilk etapta reddeden 4. İdare Mahkemesi, esas kararında da "Çeşme Belediye Meclisinin dava konusu 08.06.2019 gün ve 2019/10-61 sayılı kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır" diyerek davanın reddine karar verdi.
Mahkeme, "idarenin açıkça hataya düşerek tesis ettiği işlem" olduğunu belirtti
İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin kararında, "Bahsi geçen parsellerin emlak vergi değeri üzerinden devredilmesine ilişkin olarak belediye başkanına yetki verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle, dava konusu belediye meclis kararıyla kaldırılmasına karar verildiği görülmekte olup gerek davalı belediyeye ait 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'na tabi Çeşme Belediyesi mülkiyetinde bulunan bir kısım taşınmazların devredildiği davacı kooperatifin üyelerinin bir kısmının arsa edinme şartlarını haiz vatandaş olarak kabulüne olanak bulunmaması, gerekse ilen ve bedel tespitinin mevzuatta öngörülen şekilde gerçekleştirilmediği anlaşıldığından, geri alınan işlemin idarenin açıkça hataya düşerek tesis ettiği işlemlerden olduğu, açık hata kapsamındaki anılan işlemin süre kaydına bağlı olmadan idarece geri alınabileceğinin kabulünün gerektiği, ayrıca belirtilen nitelikleriyle sakat olan bu işlemin ilgililer lehine hak doğurmasının da mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi. (İHA)