DİSK üyeleri, "gelirde ve vergide adalet" ile "insanca yaşanacak ücret" talepleriyle Beşiktaş Barboros Meydanı’nda bir araya geldi. Meydanda toplanan DİSK üyeleri, taleplerine ilişkin sloganlar attı ve halay çekti. Basın açıklamasına EMEK Partisi Genel Başkanı Seyit Arslan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de katıldı. Basın açıklamasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şunları söyledi:
“BU YOLU YALNIZ YÜRÜMEYECEĞİZ DEDİK: Günlerdir gelirde adalet, vergide adalet insanca yaşayacak bir ücret için alanlarda, meydanlarda, sokaklardayız. İş yerlerinden başlayan bu mücadelemiz geçtiğimiz ay İstanbul'dan Ankara'ya yaptığımız yürüyüşle devam etti ve bu yürüyüşte İstanbul'da, Kadıköy Meydanı'ndan yola çıkarken demiştik ki yine burada olduğu gibi bütün dostlarımızla, yoldaşlarımızla birlikteydik, 'B yolu yalnız yürümeyeceğiz' dedik. Gerçekten de öyle oldu ve attığımız her adımda, yürüdüğümüz her metrede, kilometrede bizimle birlikte olan bütün işçi arkadaşlarımızla bu mücadeleyi, bu iradeyi büyüten bütün yurttaşlarımızla umudu büyüterek Ankara'ya ulaştık. Ve Ankara'da büyük bir karşılamayla mitingle bu taleplerimizi Türkiye'nin başkentinde ifade ettik. Ardından günlerdir Edirne'den Artvin'e diyerek bu iradeyi, bu umudu meydan meydan, şehir şehir büyütmek için alanlardayız.
HEPİMİZ ÇALIŞIYOR, ÜRETİYOR VE HAKKIMIZI İSTİYORUZ: Edirne'den başladık. Edirne, Kırşehir, Mersin, Antalya, İzmir, Artvin, Kocaeli, Eskişehir ve Bursa'nın ardından bugün İstanbul'da yine yan yana omuz omuzayız. Evet gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz. Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz ve hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı almak için mücadele veriyoruz. Türkiye'de öyle bir düzen kuruldu ki bu ülkede düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkede düzenin bütün çarkları yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. İşte bu düzeni değiştirmek için, adalet için, kardeşlik için, eşitlik için, özgürlük için ve demokrasi için bu mücadeleyi hep birlikte büyütüyoruz. Evet vergide adalet istiyoruz. Bir yandan yüksek enflasyon karşısında alım gücümüz her gün gerilerken diğer yandan dünyanın en adaletsiz vergi sisteminin olduğu ülkemizde evet vergi yükü altında eziliyoruz. İşçinin de patronun da aynı vergiyi ödediği bir ülke yok dünyada. En zenginin de en yoksulun da aynı vergiyi ödediği bir ülke yok.
ÇEKİN ELİNİZİ SOFRAMIZDAKİ EKMEKTEN, ÇOLUĞUMUZUN ÇOCUĞUMUZUN GELECEĞİNDEN: Bizler, vergi dilimleri bilerek, isteyerek düşük belirlendiği için hemen bir üst vergi dilimine girerek yılın başında aldığımız ücreti yılın ikinci yarısında eylülde, ekimde, kasımda alamıyoruz. Böyle bir ülke de yok dünyada. İşte bu adaletsiz vergi sistemini değiştirmek için yürüyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, adil bir vergi sistemi için mücadele veriyoruz. İşte İstanbul'dan Ankara'ya yürürken vergide adalet dedik ve DİSK tarafından hazırlanan 5 maddelik bir kanun teklifini Ankara'ya götürdük. Vergide adaletin sağlanması için gereken yasal düzenlemeyi içeren o kanun teklifini ana muhalefet partisi Meclis'e sundu. Şimdi buradan milyonlarca işçiye, emekçiye, emekli, kadın, genç bu ülkenin bütün yurttaşları olarak adil bir vergi sistemi için o 5 maddelik kanun teklifimizin Meclis'ten geçirilmesi için mücadeleyi büyütüyoruz. Buradan Beşiktaş Meydanı'ndan bir kez daha bütün siyasi partilere, 600 milletvekiline adil vergi için verilen kanun teklifinin oy birliğiyle Meclis'ten geçirilmesi için çağrı yapıyoruz. Ülkeyi yöneten iktidara da bir çağrı yapıyoruz. Artık yeter diyoruz. Eğer vergi gelirlerinizi artırmak istiyorsanız, eğer daha fazla vergi toplamak istiyorsanız artık işçinin, emekçinin, emeklinin, halkın gözüne bakmaktan vazgeçin. Etrafınıza bakın etrafınıza. O kat be kat kar rekorları kıran şirketlere bakın. Banka bilançolarına bakın. Bir kuruş vergi ödemeden korumalı mevduattan milyonlar kazananlara bakın. Artık yeter, çekin elinizi soframızdaki ekmekten, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden.
ASGARİ ÜCRET BUGÜN TÜRKİYE’DE YOKSULLUK SINIRI, AÇLIK SINIRININ BİLE ÇOK ALTINDA: Gelirde adalet diyoruz. İşte şimdi asgari ücretin belirlendiği günlerdeyiz. Asgari ücret tespit komisyonu iki toplantısını yaptı. Asgari ücret derken biz bu ülkede sembolik bir ücreti, Istisnai bir ücreti konuşmuyoruz. Yıllardır söylüyoruz DİSK olarak bu politikalar Türkiye'yi bir asgari ücretliler toplumu haline getirdi diyoruz. Evet bugün asgari ücret Türkiye'de bir ortalama ücret. Çalışanların yarısından fazlası özel sektörde çalışanların yüzde 70’i asgari ücretle çalışıyor, asgari ücretle hayatını sürdürmeye çalışıyor. Biz asgari ücreti konuşurken aynı zamanda asgari ücrete bile ulaşamayan milyonlar var bu ülkede. Yaklaşık yedi buçuk milyon işçi asgari ücrete bile ulaşamıyor. Bir ortalama ücret haline gelmiş olan asgari ücret bugün Türkiye'de yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile çok altında. Dünyanın en yüksek enflasyonunun yaşandığı Türkiye'de dünyanın en düşük asgari ücretlerinden bir tanesi var. O nedenle gelirde adalet derken insanca yaşayacak bir ücret ve Türkiye'yi asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarmak için mücadele veriyoruz bunun yolu da sendikadır toplu sözleşme ve görev hakkıdır. Şimdi asgari ücret belirlenme sürecindeyiz komisyon iki toplantı yaptı. Üçüncü, dördüncü toplantının ne zaman olacağı bile muamma. Masadakiler bile bilmiyor sonraki toplantılar ne zaman olacak? Asgari ücret ne zaman açıklanacak? Yani aslında tümüyle bir formaliteye dönmüş olan sürecin formalitesi bile işletilmiyor.
TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRET BÜTÜN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN AKSİNE TEK BİR İŞÇİ ÜZERİNDEN HESAPLANIYOR: Düşünün ki bir masanın etrafında 15 kişi oturuyor ve milyonların hakkında milyonların çoluğunun çocuğunun hakkında karar veriyor. Hatta bununla da kalmıyor 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra asgari ücretin belirlenmesi sadece o masadaki işveren ve hükümet temsilcilerine değil, hatta tek kişinin iki dudağı arasına teslim edilmiş durumda. Bu hak mıdır sevgili arkadaşlar? Bu reva mıdır? Devletin toplumla yaptığı en büyük toplu sözleşme olan asgari ücretin belirlenmesi sürecinin bütün sendikaların konfederasyonların masada olduğu ve uyuşmazlık durumunda grev hakkımızın olduğu gerçek bir toplu pazarlıkla belirlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Ve bir ortalama ücret olan asgari ücret belirlenirken öncelikle işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olması lazım. Türkiye'de hala asgari ücret, bütün uluslararası sözleşmelerin belgelerinin aksine tek bir işçi üzerinden hesaplanıyor. Oysa hepimizin bir ailesi var ve asgari ücret işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olmalı. İkincisi, o Türkiye İstatistik Kurumunun düzmece, hukuk dışı akıl dışı enflasyon rakamlarıyla değil, gerçek enflasyon karşısındaki kaybın giderilmesi lazımdır. Üçüncüsü sadece enflasyon yetmez, büyümeden milli gelir artışından, asgari ücretin ve bütün ücretlerin payını alması gereklidir. Dördüncüsü de diyoruz ki bir evde iki kişi çalıştığı zaman en azından o eve bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmelidir diyoruz.
ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞENE KADAR ASGARİ ÜCRET YILDA DÖRT KEZ DÜZENLENMELİDİR: Hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Bizim alın terimizle büyüyor bu ülke. Büyümeden hakkımızı istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz hakkımızı istiyoruz. Ve böyle olmadığı içindir ki yıllar içerisinde gerileyen bir asgari ücret var Türkiye'de. Mesele asgari ücretin kaç lira olduğu değil mesele asgari ücretin yüzde kaç artırıldığı değil? Mesele alım gücüdür. Bu açıdan baktığımızda birçok şeyle kıyaslama yapılabilir. Sadece altın fiyatıyla bir rakam vermek istiyorum. 2013 yılında, 10 yıl önce çok eskiye gitmeyelim. 2013 yılında bir asgari ücretli bir yıllık geliri ile 31 Cumhuriyet altını alırken, bugün bir asgari ücretli ancak 9 tane altın alabiliyor bir yıllık geliriyle. Yani bir asgari ücretli bu 10 yılda 22 Cumhuriyet altını kaybetti. Yani alım gücümüzün giderek gerilediği ama asgari bir otlama ücreti olduğu bir süreçteyiz. Bir de şimdi diyorlar ki bir tane asgari ücret belirleyeceğiz ve 2024 yılının sonuna kadar bu işi bitireceğiz. Bir asgari ücret belirleriz, bu işi bitiririz diyenlere bugün buradan Beşiktaş Meydanı'ndan bir kez daha sesleniyoruz. Türkiye işçi sınıfı açısından, DİSK açısından bu iş burada bitmez. Enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar asgari ücret yılda dört kez güncellenmelidir. Bizim açımızdan, 'Bir seferde bu işi bitiririz' diyenlere, asgari ücrete yapılan artışı hiç etmeye çalışanlara bugün buradan bir kez daha diyoruz ki bu iş burada bitmez. Emeğimize ekmeğimize sahip çıkacağız ve bu adaletsiz düzeni hep birlikte değiştireceğiz.
İŞÇİNİN PATRONUNDAN DAHA FAZLA VERGİ ÖDEDİĞİ BU DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ: Bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz. Bu bizi yok sayan, demokrasinin bütün kırıntılarını ortadan kaldırmaya çalışan bu düzeni değiştirmek için mücadele veriyoruz. DİSK olarak hep söylediğimiz gibi demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. O nedenle emeğimiz için ekmeğimiz için adalet için demokrasi için mücadele veriyoruz. Evet bu düzeni değiştireceğiz. Bizi asgari ücrete mahkum eden milyonlarca işçiyi asgari ücrete mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. Şirketlerin, bankaların karları azamiyken onların zenginlerin kasaları dolarken bizi açlık sınırının altındaki asgari ücrete mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. Emekli olmayı bir hak olmaktan çıkartıp işte burada EYT mağduru olan, kademeli emeklilik bekleyen, staj ve çıraklık sigortası sayılmayan birçok arkadaşımız var. Emeklilik hakkımızı bile gasp eden bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin emeklilerini yıllarca bu ülkeye emek üretmiş, değer üretmiş, başımızın üstünde taşımamız gereken emeklileri, açlık sınırının yarısı ir ücrete yedi bin beş yüz liraya mahkum eden bu düzeni değiştireceğiz. İşçinin patronundan daha fazla vergi ödediği bu düzeni değiştireceğiz. Bizi taşeron çalıştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya mahkum eden kadro hakkımızı gasp eden bu düzeni değiştireceğiz.
ASLA TESLİM OLMAYACAĞIZ BU ADALETSİZ DÜZENE: Ve aynı zamanda son kalemiz dediğimiz kıdem tazminatımızı her fırsatta el uzatan, kıdem tazminatını tavan getiren, kıdem tazminatı tavanının asgari ücretle bağını kopartıp hiç eden bu düzeni değiştireceğiz. Ve asla vazgeçmeyeceğiz sevgili arkadaşlar. Asla teslim olmayacağız bu adaletsiz düzene. Evet bu düzeni değiştireceğiz. Yan yana değiştireceğiz omuz omuza değiştireceğiz örgütlenerek değiştireceğiz. Günlerdir söylüyoruz. İstanbul'dan Ankara’ya yürürken de kent kent şehir şehir meydan meydan bu büyük işçi buluşmalarını gerçekleştirirken de işte bu iradeyi gördük, bu kararlılığı gördük, bu umudu gördük. Bu umudu hep birlikte büyüteceğiz. Son sözümüz de şu olsun. Şairin dediği gibi umut ellerimizde sevgili arkadaşlar. Umut bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten hayatı hergün ama hergün üreten yeniden yaratan ellerimizde. Bu umudu hep birlikte büyüteceğiz. Umut bu meydanda bu ülkenin geleceği, bu ülkenin aydınlık geleceği bu meydanda. Hiç karamsarlığa, hiç umutsuzluğa düşmeye gerek yok. Biz varsak umut var. Türkiye işçi sınıfı varsa umut var. DİSK varsa umut var. Yan yana omuz omuza yürüdüğümüz dostlarımız, yoldaşlarımız varsa umut var. Gelirde adaleti de kazanacağız, vergide adaleti de kazanacağız. İnsanca bir ücreti de kazanacağız. Demokrasiyi bu ülkede tüm kurum ve kurallarıyla işlettiğimiz emeğin Türkiye'sini de kuracağız. Yan yana omuz omuza kuracağız, yürek yüreğe kuracağız, direne direne kuracağız. Tekrar bugün bizi yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ediyoruz. DİSK olarak sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Ve bu onurlu mücadeleyi yan yana. omuz omuza büyüteceğimizin sözünü veriyoruz. Yolumuz açık olsun.”