Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
HALEP'TE YAŞANANLAR VE MÜLTECİ GÖÇÜ
"Biz baştan beri zulme uğrayan Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduk. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeden kapımızı açtık. Milletimizle gurur duyuyorum. Yanıbaşımızda yaşanan acılar büyüyor. Esad rejimi ve Rusya masum insanların ocağını başlarına yıkmak için bombalar yağdırıyor.
Dün Merkel'le görüşürken, kendisine, bir halk düşünün ki, düzenli bir orduya karşı 5 yıl direndi, dedim. Bu yetmedi milisler geldi, İran'ın gayri nizami harp güçleri devreye girdi. Arkasından Rusya bütün gücüyle yüklendi. Bir halk ve Halep yoğun baskı altında hala direnişini gösteriyor.
2. Dünya Savaşı'ndan bu yana böyle bir baskı olmadı. Bu cuma inşallah kahraman şehrimize, Kahramanmaraş'a gideceğim. 3 şehir istiklalini kazanabildi ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde varlığını sürdüyor. Bunları kardeşi olan Halep ise yanıyor ve dünya seyrediyor. Biz Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa adına Halep'e sahip çıkacağız. Halepliler hiç mahsun olmasınlar, Türkiye bir bütün olarak arkalarındadır. Gazi Halep'tir, Kahraman Halep'tir, Şanlı Halep'tir. Gün gelecek bu zulüm bitecek.
Bir tarafa Cenevre'de taraflar barış için toplanırken, diğer tarafta bombalanıyor. Çok büyük sivilin öldüğü askeri harekat yapılıyor. İnsani yardım engelleniyor. Büyük trajedinin eşiğindeyiz.
Mardin'de yaptığımız konuşmada, mazlum milletlerin son kalesi demiştim. Bayırbucak Türkmenleri sığınacak bir yer aradığında Türkiye'yi buldular. Haseke, Kobani yönlerini Türkiye'ye döndü. Şimdi Halepliler, İdlib Arapları Hatay'a doğru yürüdüler. 70 bin kardeşimiz sadece Türkiye'ye ve AK Parti kadrolarına güveniyorlar. Türkiye, müşfik bir el, herkese açık bir gönül olarak bu kardeşlerimiz yanında olmasaydı, bu kardeşlerimiz nereye gidecekt? Türkiye koalisyonlar veya güç kullanamayan yapılar içinde olsaydı bu kardeşlerimiz nereye gidecekt? Hangi mazlum millet varsa biz onun yanındayız. Biz Rabbimiz adına o halkın yanındayız.
Askeri harekatın bu yoğunlukla devam etmesi halinde 70 bin Suriyelinin sınırlarımıza gelme durumu var. Sınırlarımızı kapatmayacağız. Ancak diğer ülkelerin samimiyetle bunu görmesi gerek. Çözüm için bölgede bulunduğunu söyleyenler, meselenin daha da düğümlenmesine sebep oldular.
Rusya sivil hedefleri acımasızca bombalamaya devam ediyor. Yüzde 10'u DEAŞ'a. Herbir bombanın nereye düştüğü bilgisi elimizde. Artık bu gidişe bir dur deme vakti gelmiştir. İnsanlığın vicdanı harekete geçmiyor. Tarih bu zulme ses çıkarmayanları da kara lekeyle kaydına geçirecektir. Suriye'yi kan gölüne çevirenler bu yaptıklarının hesabını elbet bir gün vereceklerdir.
Soğuk savaş günlerinde, muazzam bir süper güç olan Sovyet birliklerinin nasıl zelil bir şekilde Afganistan'dan çıktığını unutmasın. Bugün Suriye'ye de girenler aynı şekilde çıkacaktır. Mazlum Suriyelilerin ahı herkesin yakasına yapışacaktır. Türkiye ne zulmün, zalimin yanında oldu; sadece ve sadece mazlumların yanında olduk. Bizler insanlık görevimizi, tarihi görevimizi yapıyoruz.
MERKEL VE KAZAKİSTAN GÖRÜŞMELERİ
Londra'da görüştüğümüz isimlerden biri Sayın Merkel'di. Kendisini ağırladık ve ilişkiler ile mülteci sorununu ele aldık. Mülteci sorunu nedeniyle Türkiye ile Almanya en çok baskı gören ülkelerdir. Merkel'e teşekkür ediyorum. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra eşi görülmemiş acılarla yüzyüzeyiz. Herkes insanlık adına söz alacak herkes insanlık sınavından geçiyor.
Kazakistan, Avrasya coğrafyasının merkez ülkesi, bizim ata diyarımız. Hoca Ahmed Yesevi'den aldığımız ilhamla attığımız adımlarla görüşmeler yaptık. İlişkilerimiz en üst seviyeye çıktı. İşbirliği alanlarını geliştirme konusunda görüşbirliğine vardık.
TERÖRLE MÜCADELE VE MARDİN SÜRECİ
Bakanlar Kurulu'nun ardında, geçtiğimiz hafta işadamları ve oda temsilcileri ile bir araya geldik. Salı günü kanaat önderleri ile istişareler yaptık. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nı yaptık. Sivil toplamdan gelen bilgiler ışığında mülki amirlerle bir araya geldik. Tek tek bütün il ve ilçeleri masaya yatırdık. Biz halkımıza şefkatle, terör örgütüne de kudretle davranmaya devam edeceğiz. Bu tavrımız asla değişmeyecektir. Bununla birlikte terör örgütlerine ayrıma gitmeden mücadeleye devam ediyoruz.
Her hafta sonu bir başka şehirde geçireceğimi ifade etmiştim. Her hafta sonu bir doğu şehrinde, bir de başka şehri ziyaret edeceğiz.
Kardeşlik buluşmaları çerçevesinde Mardinlilerle buluştuk. Mardin'de devletin yanlarında olduğunu gösteren destek planımızı açıkladık. Hazırladığımız eylem planının adını Birlik, Demokrasi ve Huzur Planı olarak ilan ediyorum. Açıkladığımız paket sadece güvenlik paketi değil, huzur ve demokrasi paketidir. Bu adımlar yaraların sarılması, yıkılanın yapılması için yapılıyor.
Çalışma talimatını verdik. Bakanlar Kurulu'na bu planlar sunuldu. Planın özünü MGK'da da Sayın Cumhurbaşkanımıza da sunduk. Çok kapsamlı bir çalışma planımız var. Bu çok yönlü bir hazırlığın ürünüdür. Zihninde şüphe olanların şüphesi dağılması için bunları tekrarlıyorum.
1. Psikolojik unsur: Halk ve devletin birbirini anlamasıdır. İhtilaflar bertaraf edilecek, hiçbir uçuruma izin verilmeyecektir. Milletin vicdanı ile devletin aklını buluşturmaktır. Alparslan'ın ordusunda nasıl bir ve berabersek, Selahattin'in ordusunda nasıl bir ve berabersek, Yavuz Sultan Selim'in ordusunda bir ve berabersek ve nasıl ordular düşmanlara karşı zafer kazanmışsa, AK Parti hareketinin temeli birleştirici anlayışı kurmaktır. Nasıl Moğollar, Haçlılar, sömürgecilik dirençle karşılanmışsa, zafer vahdet, birlik için yola çıkanların olacatır. Ortadoğu'yu parçalayanlar, ülkemizi parçalayamayacaktır. Bunların hesabı şuydu: Kulaklarına fısıldanan planlarla bölgeyi bölmeyece çalışacaklardı. Tarihi şuuruna güvendiğimiz bölge halkı bunlara yüz vermedi ve devleti ile milletinin yanında yer aldı.
2. Kamu düzeninin sağlanması: Kim tehdit ederse etsin, durdurulacak ve engellenecektir. Teröriste kudret, halka da şefkatle muamele edeceğiz. Dün Merkel'le toplantıda bir gazetecinin sorusuna muhatap olduk. Türkiye'yi itham eden bir anlayış gibiydi. Herkes istediğini söyleyebilir, özgür bir ülke ama hak ettiği cevabı da alır. Dün söylediğim gibi Paris saldırısından sonra Hollande Fransa ordusunu göreve çağırmıştır, Türkiye'de de vatandaşın canına, malına tehdit olduğunda aynı önlemi alırız. Demokrasilerin olmazsa olmaz, bütün toplumun asgari şartı kamu düzenidir. Bu sağlanacak. Bunun sağlanması için ne gerekiyorsa yapılacak; tek bir silah kalmayana kadar da bu mücadelemiz devam edecek. Patlayıcıların imhası için gereken yapılacak, sınırların takip sistemi güçlendirilecek, güvenlik noktaları artırılacak. Silopi temizlendi, her türlü güvenlik önlemi alınacak ve bir daha yaşanmaması için gereken yapılacak. Güvenlik güçlerinin donanımı sağlanacak. Korucu sayısı artırılacak. Her türlü yasal düzenleme yapılacak.
3. Demokratik reform süreci: Başta anayasa olmak üzere demokratik reform süreci yapılacak. 90'lı yıllara dönmeyi isteyenler akamete uğratılacak. Vatandaşlarımızın demokratik taleplerinin terör örgütleri tarafından örselenmesine izin verilmeyecek. Vatandaşlarımızımızın canı, malı korunacak.
4. Sosyal seferberlik: Yangının yerinde gül yetiştireceğiz. Göç eden aileler izlenerek sosyal hizmetlerin devamlılığı sağlanacak. Sığınma yardımı yapılacak. Öğrencilerin kayıpları telafi edilecek. Barınma, giyim, iaşe ihtiyaçları giderilecek. Sağlık hizmetleri için gerekli tedbirler alınacak. Gençlik, spor kaynakları genişletilecek. Yiyecek ve barınma imkanları genişletilecek.
5. Mali ve ekonomik destekler: 13 yıl içinde ayağa kaldırdığımız bölge ekonomisini tahkim edeceğiz. Prim borçları ve yapılandırma ve taksitlendirmeler ertelenecek. Çiftçilere 0 faizli kredi verilecek.
6. Mekanın ihyası: Bakanlıklar birlikte çalışıyor. Birçok şehirlerimizin tarihi merkezleri bütün Türkiye sathında tarihi yapıyı koruyacak şekilde düzenlenecek. Sur içinde kentsel ihya işlemi yapılacak. Altyapı hizmetleri, eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerinin verilmesi için çalışmalar hızlandırılacak. Bakanlıklar arasında koordinasyon yapılacak. Bir bakanımızı ilçelerin rehabilitasyonu için görevlendirilecek. Karayolu ve demiryolunda onarım işlemleri tamamlanacak.
7. İletişim boyutu: Etkin bir iletişim stratejisini hayata geçireceğiz. Bu hafta sonu medya sahipleri ile bir araya geldik. Türkiye basın özgürlüğünün sonuna kadar yaşandığı demokratik bir ülkedir ve öyle kalacaktır. Basından beklentimiz aynı geminin içinde olduğu gerçeğini de bilmeleridir. Herkes işini yapacak, herkes hukuk ve halk önünde hesap vermeye hazır olacak. Yurt içi ve dışında fırsat kollayan çıkar çevreleri varken, Türkiye'nin itibarını ayakta tutacak şekilde birlikte çalışmamız gerek.
8. Yönetim yasası: Büyük hizmet aksamaları söz konusu oldu.