Arslan, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşmenin İstanbul Sözleşmesinin olduğunu, Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin ilk imzacısının Türkiye olduğunu hatırlatarak “İmza atıldı ancak sözleşme hala uygulanmıyor. AKP hükümeti ne yazık ki bırakın sözleşmeyi uygulamayı politika ve söylemleriyle kadına yönelik bakışı net bir şekilde ortaya koyuyor. Hükümet derhal attığı imzanın sorumluluğunu yerine getirmeli, İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır” dedi
“2003 yılında öldürülen kadın sayısı 83 iken bu sayı 2019 yılında 474’e yükseldi. 16 yılda yüzde 471 artış var” diyen Arslan, yaşanan acı tablonun son bulması için hükümetin zaman geçirmeden etkin ve kalıcı önlemler alması gerektiğine dikkat çekti.
Arslan Açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
Cumhuriyetle birlikte bütün insanlarımız tebaa iken yurttaş oldu, temel hak ve özgürlüklerini kazandılar. Cumhuriyet aslında bir kadın devrimdir. Şimdi bu devrimleri görmezden gelen, kadını her alanda yok sayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Şunu kimse unutmasın; “İnsanlık tarihi bir anlamda eşitlik ve özgürlükler mücadelesi verenlerin tarihidir. Bu mücadelenin en değerli bölümü ise kadın mücadelesidir.1857 yılında Amerika'nın New York kentinde insanlık dışı çalışma koşullarını protesto eden ve 129 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan direniş kadın hakları mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. Bu mücadele hala dünyanın her yerinde devam ediyor. Ülkemizde de artan kadın hakları ihlalleri güçlü bir kadın mücadele yarattı.
2002’den bu yana toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayan, kadınları eve hapsetmek isteyen bir anlayış var. Bu dönemde kadına şiddet, çocuk gelinler, okuldan alınan kız çocukların sayısı hızla artmakta.
Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” çığlığını unutmak mümkün mü'
AKP iktidarı sözcüleri ve Cumhurbaşkanının değişik tarihlerdeki sözleri adeta bu iktidarın kadına bakışının bir belgesidir. “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Kadına şiddet abartılıyor.” sözleri bunların en masumu.
Biz İstanbul sözleşmesine ilk imza atan ülkelerdeniz. Ya sonrası, hiçbir şey değişmedi. Emine Bulut’un ölmek istemiyorum çığlığı kulaklarımızda, kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Rakamlar ürkütücü, 2003 yılında öldürülen kadın sayısı 83 iken bu sayı 2019 yılında 474’e yükseldi. 16 yılda yüzde 471’lik bir artış var.
'Bir başka pencereden bakalım, kadınlar ülke yönetiminde ne kadar yer alıyo? 81 validen 2’si, 922 Kaymakamdan 28’i, 50 bin 158 muhtardan1088’i, devlet üniversitesinde görev yapan 129 rektörden 6’sı kadın. Bu tablo gelişmiş, çağı yakalamış bir ülkeyi yaratmamız, demokrasiyi geliştirmemiz, çocuklarımıza güzel bir gelecek hazırlamamızın önünde büyük bir engeldir.
Bu olumsuz tabloyu değiştirecek olan yine kadınlar ve kadın mücadelesidir. Her zaman bu mücadelenin yanında olacağız. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, bu mücadelede hayatını kaybedenleri rahmet anıyor, kadın mücadelesine emek verenleri minnet ve saygıyla selamlıyorum.