İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması ve belediyeye kayyım atanması sonrası, CHP'nin çağrısıyla Esenyurt Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen buluşmada konuştu.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
BU MEYDANLAR BÖYLE DOLMAMALI:
"Sevgili dostlarım, sevgili hemşehrilerim, benim güzel komşularım, yıllardır, 30 yılı aşkındır birlikte yaşadığım sevgili Esenyurtlu hemşehrilerim, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bu meydanlar böyle dolmamalı. Bugün bu meydanların dolma biçimi, bir araya gelme biçimimiz gerçekten üzüntü vericidir. Ama bir hak arama mücadelesidir. Bugün burada Esenyurt'un güzel insanları var, memleketimizin karması var. Doğusundan batısından, güneyinden, kuzeyinden, Karadeniz'den, Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu'dan yerden. Türkü, Kürdü, Alevi'si, Sünni'si burada. Esenyurt sadece 1 milyonun yaşadığı ilçe değil; aynı zamanda koca bir yürek."
ESENYURT'U KAYYIMA EMANET ETTİLER:
Ne yazık ki her gün bir başka şaibeli sürecin içerisindeyiz. Bir başka karanlık hamlenin peşinde koşan bir iktidarla karşı karşıyayız. Şimdi de Esenyurt'un üzerine kirli bir oyun kurguluyorlar. Uzun yıllardır tanıdığım bilim insanını, bu memleketin yetiştirdiği bir profesörü, bütün Esenyurt'un katılımı ve büyük desteğiyle seçtiği Ahmet Özer başkanımızı uyduruk sebeplerle terörist ilan edip, tutuklayıp, Esenyurt'u kayyuma emanet ettiler. Bakın az önce söyledim. 2019 yılından bu yana seçildiğimiz 31 Mart gününden bu güne hep aynı uygulamaları, hep sandıkta kaybettiklerini yargı aracıyla geri almak istemediler mi? İşte bugün de yaptıkları aynı şey. Milletin onlara vermediği yetkiye siyasi güdümlü mahkemeler aracılığıyla ulaşmak istiyorlar. Önümüzdeki seçimi bugünden kazanmak ve tahakküm altına almak için şimdiden milleti baskı altına almak istiyorlar. Ama yapamayacaksınız.
'O İDDİANAMEYİ YAZANIN DERHAL PSİKİYATRİSTE GİTMESİ LAZIM':
Hukuk görüntüsü altında yaptıkları bu utanç verici uygulamaların altında kalacaklar. Bakın bunlar yalanı, iftirayı, uydurmayı yemek gibi yiyorlar. Bakın Ahmet Özer başkanımıza atılan iftiraları, tutuklama gerekçelerini size bir kısım anlatayım. Neymiş mantıken uzaktan yakından yanına yaklaşılmaz. Neymiş Ahmet Özer başkanımız ile terör örgütü arasında varmış gibi gösterilmek istenen ilişkinin kanıtı olarak ortaya konan inanın okursanız gülersiniz, iddialara baktım hemen elime uzandı 7 sayfalık iddiayı akşam 10 dakikada okudum. Ben hukukçularımızdan özür diliyorum, o iddianameyi yazanın derhal psikiyatriste gitmesi lazım. Anlaşılmaz, akıldan ve gerçeklikten uzaktır.
Örneğin bakın savcılık diyor ki; neymiş efendim terör örgütü ile bağını gösterir en önemli telefon görüşmesi diye tanımladığı madde var. Mehmet Kaya adlı vatandaşa annesinin cenazesinden dolayı taziyede bulunuyor. Vatandaşın acısını hafifletmek amacıyla söylenilmiş sözü bağlamından koparmak ve buradan terör örgütü bağlantısı kurmak nasıl bir akıl ürünüdür? Bunu bir insan nasıl düşünür anlayamıyorum.
'EKREM İMAMOĞLU'NUN BOYNUNUN BORCUDUR':
Bunun için böyle bir hamleyi yapmak için insanlıktan, hukuktan, gelenek, göreneklerimizden, izandan hiç nasip almamış olmak gerekir. Bakın siz buradan iktidara sesleniyorum, burası önemli. Siz bakan yaptığınız, vekil yaptığınız, devletin önemli kademelerine getirdiğiniz arkadaşlarınız bir yakınını kaybedince onun kardeşi terör örgütü üyesiymiş diyerek taziyede bulunmuyor musunuz?
Aklını, vicdanını, başkasına kiraya vermemiş hiç kimse, bu işin bir siyasi operasyon olduğunu bilir. Biz asla dilsiz şeytan olmadık, olmayacağız. Hak kimin ise o hakkı savunmak Ekrem İmamoğlu'nun boynunun borcudur. İktidar hukukun akışını tersine çevirmiştir. İktidar ne yazık ki, herkese yaftalamaktadır. Bu kardeşiniz neredeyse 6 yıldır bunların yalanlarıyla, iftiralarıyla uğraşmıyor mu? Uydurma teftiş, müdahalelerle uğraşmıyor mu? Allah aşkına ahmak davası nedir? Böyle bir dava olur mu? Bunların işi yargı eliyle Ahmet Özer başkanımıza terörist yaftası yapıştırılıyor, tutuklanıyor, ondan sonra 'hadi kendini akla' deniyor. Bu ne vicdansızlık? Sergilemekte olduğunuz bu oyunun önce hukuk olduğunu kanıtlayın. Böyle hukuk olmaz.
'HEP BİRLİKTE BU KÖTÜLÜKTEN KURTULACAĞIZ':
Siz önce milletin sandıktan çıkan iradesine saygılı, demokratik meşruiyete sahip bir iktidar olduğunuzu kanıtlayın. Bakın daha da önemlisi; hep diyorum ki 86 milyon insan, 86 milyon yurttaş, 86 milyon eşit hissedar, 86 milyon benim canım insanım diyorum her yerde. Bunu niye söylüyorum? Bu iktidar önce bu millete olan sevgi ve saygısını kanıtlasın. Ama kanıtlayamaz. İlk günden bugüne bunlar oy verenler vermeyenler diye ayırdı mı? Oy verenlere iyi vermeyenlere terörist dedi mi? Bunlar kötü insanlar. Bu lafları diyenler kötü insanlar. Biz kardeşliğin sevgisinin tüm kötülüğü bertaraf etmek için buradayız. Bir insanı sevmesi için tek şeker yeter. Biz hepimizi çok seviyoruz yaradandan ötürü demiyor muyuz? Bunlar bütün bu ahlaklı, erdemli, o güçlü mirası yok sayıyorlar. Bu anlamda biz bu toplumun özellikle ifade edeyim ki, eninde sonunda biz bu sorunu aşacağız. Hep birlikte bu kötülükten kurtulacağız.
'SİZİNLE UĞRAŞACAĞIM BURADAN SÖYLÜYORUM':
Asla vazgeçmeyelim. Bunlar çatışma isteyecek, kutuplaşma isteyecek, kavga, kaos isteyecekler. Bunlar ülkenin huzurunu, vatandaşın refahını düşünmeyecekler. Bunlar tek bir güne bile huzurla, güler yüzle günaydın bile kalkınmasını istemeyecekler. Ama biz buna teslim olmayacağız. Ben sizinle uğraşacağım buradan söylüyorum. Bu kadar net.
Bu kötülükle mücadeleyi büyüteceğiz. Cumhuriyete ve demokrasinin çürütülmesine asla seyirci kalmayacağız. Atamızın, milletimizin ize emaneti olan bu Cumhuriyeti yüzyıllar yaşatacağız. Asla bu Cumhuriyeti geldiği yere, o oligarşik, monarşik anlayışa, otoriter anlayışa asla teslim etmeyeceğiz. Cumhuriyetimizi ve ülkemizi yoran bu zigzaglarla zorlu dönemi bitirip dün ne başardıysak yarın da birlikte başaracağız. Bunları hep birlikte evine göndereceğiz.
'BİZİ NE YASAKLAR NE MAHKEMELER DURDURAMAZ':
Bizi ne yasaklar ne mahkemeler ne tehditler ne de kumpaslar durduramaz. Milletin sözünün başladığı yerde muktedir olduğunu düşünenlerin zulmü biter, bunu unutmayın. Zalimin zulmünü yok edecek olan demokrasilerde milletin sözüdür. Yeter söz milletin dendiği yıllar da vardır. En güzeli egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
'BU BİLEĞİ BÜKEMEYECEKSİNİZ':
Bakın şu bileği görüyor musunuz? Seçimlerde bükemediğiniz bileği yasaklar, tutuklamalar, kayyımlarla 1 milim bile eğemeyeceksiniz. Çünkü kendi iradesini milletin iradesinin üstünde görenler artık bu ülkede muktedir kalamayacaklar. Buna hep birlikte son vereceğiz. Bu ömrü bu yola adayacak milletin sesi ve iradesine vurulmak istenen darbeyi alaşağı edecek milyonlarca vatandaşımız var.
Biz meselelerimizin çözümünü gizli, saklı hesaplardan, çıkar hesaplarında aramıyoruz. Ortak değerlerimizde arıyoruz. Kimsenin hakkını yememekle, herkesin hakkını ona teslim etmekte arıyoruz. Her bir vatandaşımızın özgürce söylediği sözde, toplumsal uzlaşı ve mutabakatlarda arıyoruz. Esenyurt'ta iki elimizi de sıkmadan, saklamadan açtık. Gönlümüzü açtık kardeşlerimize. Sadece Kürt kardeşlerimizle değil, Kürt vatandaşlarımızla değil bütün kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla elimize gizli bir sözleşmeyi, diğerinde isen tehdidin şantajın sopasını hiç saklamadık, her şeyimiz açık olduk. Çünkü biz gönlümüzü açtığımız insanlarımızın canım vatandaşlarımızın olduğunu biliyoruz. Şartsız, samimiyet ve güvenle açtık.
Benim tek şartım var, o benim vatandaşım, onun kızı benim kızım, onun oğlu benim oğlum, hanımefendiler başımın tacı, beyefendiler başımın tacı. Burada biz hep birlikte oturduk, konuştuk. Anlaştık. Medeni rekabetle her daim vatandaşımıza baktık. Hep beraber kazanmanın tadına varma yolunu seçti.
Ahmet Özer'i seçmedi mi Esenyurt? Esenyurt'ta kucaklaşanlar barışı, huzuru, kardeşliği istedi. Esenyurt'ta geçmiş yıllarda yapılan talanı bertaraf edip buradan uzaklaştırdık diye dua ediyor. Esenyurt'u o akıl bir daha yönetemeyecek. Esenyurt'ta kapalı kapılar ardından kimsenin kariyer hesapları yapılmadı. Esenyurt'ta herkesin kendini özgürce ifade ettiği, toplumsal mutabakat sağlama gayreti gösterildi.
'ARKANIZDA SAKLADIĞINIZ ÖBÜR ELİNİZİ DE AÇIN':
Siz ne yaptınız? Kucaklaştınız. Peki bugün yargının sopasıyla sizin inşa ettiğiniz o barış ve huzur ortamı bertaraf edilmek istenmiyor mu? Ayıp değil mi? Milletin iradesini yok saymak Cumhuriyetimize, demokrasimize yakışıyor mu? Buradan onlara sesleniyorum, ellerinizi gizlemeyin, ellerinizi açın gösterin, arkanızda sakladığınız öbür elinizi de açın. Baltanızı, balyozunuzu, sopanızı, tehdidi, şantajı bir kenara bırakın. Milletle sözleşme mi yapmak istiyorsunuz? Sözleşmeler verilen sözlerle yapılır. Önce milletin tercihlerine saygı sözü verin. Seçme özgürlüğünü sağlayın, milletin seçtiklerine değer verin. Milleti sizi seçmediği için cezalandırmayacağını garanti edin. Milletin egemenliğine, iradesine halel getirmeyeceğinizi garanti edin." (Duvar)