Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın belediyeye yönelik başlattığı terör soruşturması kapsamındaki iddialar için bugün İBB’nin Saraçhane’deki binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda İmamoğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ve Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel de eşlik etti.
İmamoğlu, konuşmasında, İstanbul’un iradesinin aksine gayrimeşru, gayriahlaki, antidemokratik müdahalelerin bir takvim ve disiplin dahilinde devam ettiğini söyledi. Elindeki belgeleri gösteren İmamoğlu, hukukun üstünlüğü ve masumiyet karinesi ilkelerine dikkat çekti. İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:
“BAKAN, TERÖRİST OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ KİŞİLERE KARŞI HERHANGİ BİR YASAL GİRİŞİMDE BULUNMAMIŞTIR: Maalesef hukuksuzluk, bu iktidar döneminin normali oldu. Hukuk siyasi iktidarın baskılarıyla eğilip bükülürse işte tam da bugünkü Türkiye ne yazık ki ortaya çıkar. Anayasa’mızda yazdığı gibi; Türkiye, bir hukuk devletidir. Bunun sadece yazıda kalmaması; egemenlerin hukukunun değil, evrensel hukuk normlarının pratikte uygulanmasıyla mümkündür. İşte bugün yaşanan temel sorun tam da budur. Tüm bu yalın gerçeğe rağmen, kamuoyunun tanık olduğu üzere, bir yıldan fazladır Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı, ne yazık ki ‘devlet adamı’ kavramıyla bağdaşmayacak iddialar üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, 86 bin çalışanımıza, hatta ailelerine ve bana terör ile ilişkili suçlamalarda bulunmaktadır. İlk olarak 9 Aralık 2021 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken hezeyana kapılan bakan, sayı ve örgüt listesi vererek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 557 teröristin çalıştığını iddia etmiştir. Bakan, 400 gün önce açık bir tespit yapmış, ama aradan geçen zamanda terörist olduğunu iddia ettiği kişilere karşı herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır.
İŞTEN ÇIKARMA YETKİSİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAYDI, TARAFIMIZA DA HERHANGİ BİR BİLGİ SUNULMADI: Elinizdeki basın kitlerinde de bulacağınız gibi hem İçişleri Bakanlığı’na hem de İstanbul Valiliği’ne resmi yazı göndererek özetle ‘Bu 557 teröristi bizim bilmemiz mümkün değil. Bu isimleri bize verin, yasal işlem başlatalım’ dedik. Aldığımız yanıt, ‘Siz, bizim muhatabımız değilsiniz’ oldu. Buradaki önemli bir husus dikkatinizden kaçsın istemem. Bakan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde teröristler olduğunu iddia ettiği 9 Aralık 2021 gününden 31 Temmuz 2022 tarihine kadar, yani tam 8 ay boyunca her nedense kullanmadığı bir yetki var. Nedir bu yetki? OHAL kapsamında çıkarılan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 6749 ve 7333 sayılı yasaların belediyelerdeki sakıncalı personelin işten çıkarılma yetkisini 31 Temmuz 2022’ye kadar İçişleri Bakanı’na veriyor. Yani Bakan Soylu, sayı ve örgüt ismi vererek terörist tespiti yapmış, ama 8 ay boyunca terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkartmamıştır. Burada Bakan Soylu, terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmayarak görev suçu işlemiş midir? Hâl böyleyken bir süre sonra mülkiye müfettişleri, onların eliyle terörle ilişkili personel soruşturmasını İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başlattı. Bu süreçte devletimizin istediği her türlü bilgi ve belge, anında yetkili makamlarla paylaşıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşları ve iştirak şirketleri, talep edilen her bilgiyi soruşturma makamlarına sundu. Bu süreçte de bilgilendirme, ne yazık ki tek taraflı yürüdü. Tarafımıza herhangi bir bilgi sunulmadı.
BU KİŞİNİN GÖZÜ, İMAMOĞLU KONUSUNDA BU KADAR DÖNMÜŞTÜR: Şimdi burada, bir amaca matuf yapıldığı çok belli olan soruşturmanın önemli bir ayrıntısı daha var. Mülkiye müfettişleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geldiğinde 8 kişilik ekibin başında, ismini vermeyeceğim bir başka başmüfettiş vardı. Heyet, bir süre incelemeyi bu başmüfettiş başkanlığında yaptı. Her nedense -siz nedenlerini gayet iyi biliyorsunuz- yaza doğru bu müfettiş, heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Sağlık sebepleri bu konuda sık kullanılan bir gerekçedir, hepiniz bunu çok iyi bilirsiniz. Heyetin yeni başkanı kim oldu, biliyor musunuz? Daha doğrusu görevden alınan başmüfettiş yerine kim getirildi, biliyor musunuz? Açıklayayım. Bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi, ben İBB başkan adayı olduktan sonra Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemimle ilgili yine 28 ayrı özel soruşturmayı açan o bir kişi. Aynı kişi bu. Hem de seçim zamanında. Arif Yıldırım adlı militan AK Partili bir zatı muhterem, heyet başkanı oldu. Bu zatın sicili net olarak belgelidir. Nasıl belgelidir, biliyor musunuz? Bu kişi, 20 Mayıs 2019’da Beylikdüzü Belediyesi’ne bir işlem ile ilgili soruşturma açtı. Belediye başkanı olarak beni suçlayarak ifademi almak istedi. Oysaki o işlemin tarihi, 31 Mart 2019 seçimleri sonrasıydı. Beylikdüzü Belediyesi yeni başkanını seçmiş, ben ise mazbatası iptal edilmiş İBB Başkanı idim. Yani bu kişinin gözü, İmamoğlu konusunda bu kadar dönmüştür. Aklında hep ben varım. Hiç çıkaramıyor. Herkes iyi bilsin ki bu kişi, adil ve tarafsız bir müfettiş değildir; bunu ispat etmiştir.
BU BAKAN KENDİNİ AKILLI, HERKESİ APTAL SANIYOR: Görüyorsunuz değil mi? ‘Ahmak’ davasında ‘Bu davadan ceza çıkmaz’ denen hâkim, tabii hâkim ilkesine rağmen başka bir kente sürülüyor. Terör soruşturmasında müfettiş grubunun lideri merkeze çekiliyor, yerine malum zihniyette biri getiriliyor. O yüzden, bize dönük saldırıların belirli bir takvim ve disiplin içinde yürüdüğünü söylüyorum. Bunlar, sıradan olaylar değil. Bu süreçlere karşı çıkan da ister hâkim ister başmüfettiş olsun, bu insanlar da ortadan yok ediliyor. Geçtiğimiz yılki iddialarının ardından Bakan Bey, 26 Kasım 2022 günü yine medyanın karşısına çıktı ve aralarında İBB’nin de bulunduğu bazı belediyelerle ilgili müfettiş raporundan bir kısım iddiaları gerçekmiş gibi kamuoyuna sundu. Şimdi, bu Bakan kendini akıllı, herkesi aptal sanıyor. Basın toplantısına şöyle başladı; ‘CHP’li belediyelerle ilgili bin 107 soruşturma açtık ama AK Parti belediyelerine de 885 soruşturma, ön inceleme başlattık.’ Yani aklı sıra ne kadar da adaletli olduğunu anlatıyor bize. Kendini akıllı sanan Bakan’ın AK Parti belediyeleriyle ilgili incelemeleri, imar yolsuzluğu, zabıta rüşvet iddiaları, imar planlarındaki ranta yönelik değişimler gibi konular. Sen, terör örgütü üyeliği suçlamalarıyla sadece CHP belediyelerine soruşturma açtın. İstanbul, Mersin, Seyhan, Ataşehir gibi. Üstelik de yasal olarak belediyelerin hiçbir güvenlik soruşturması yapamayacağı bir döneme ilişkin soruşturma açıyorsun.
SEN, KALBİ DE AKLI DA SADECE KÖTÜLÜĞE ÇALIŞAN BİR ZATSIN: Eğer adil bir bakansan 19 AK Parti ve kayyumun yönettiği büyükşehir belediyelerine de İBB’ye yaptığın personel soruşturmasını yap. Eğer adaletli olduğunu iddia ediyorsan Ataşehir, Seyhan gibi CHP belediyelerine gösterdiğin sertliği, yüzlerce AK Partili ve MHP’li ilçe belediyesine göster. Bir de çıkmış, yüzdeler vererek, grafik göstererek ‘Ben adil biriyim’ diyor. Ne adalet ne hukuk ne ahlak ne vicdan, senin ruhunda yer bulmuyor. Yüce Allah, insanı insan yapan bu melekeleri senden almış. Sen, kalbi de aklı da sadece kötülüğe çalışan bir zatsın. Velhasıl bu toplantıda gördük ki Bakan, geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını ülkedeki enflasyon oranında artırmış ve sayıyı bin 668’e çıkarmıştı. İBB olarak, terörle mücadelenin neresinde olacaksak orada durduğumuz için, yine dosyalarda göreceğiniz üzere, bu bin 668 kişi ile ilgili de bakanlığımıza bilgi sorduk, ama yanıt alamadık. Yani bir yıldır İBB’de var olduğu iddia edilen teröristlere ulaşmak ve haklarında yapabileceğimiz yasal işlemleri yapmak için mücadele ediyor, ama Bakan Bey’in engeline takılıyoruz. İBB’de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ve işlem yapmıyor. Ama o birisi, Ekrem İmamoğlu ya da İBB değil.
SORUŞTURMA TARİHLERİNDE BİZ GÖREVDE DEĞİLDİK: Bakanlık bize hiç bilgi vermediği gibi bizim verilerimizle bakanlık verileri arasında da ciddi farklar var olduğunu gördük. Elimizdeki bilgileri soruşturma tarihine göre yeniden ele aldık. Yani 1 Ocak 2019-31 Aralık 2021 tarihleri arasını tekrar inceledik. Bildiğiniz gibi, soruşturma tarihlerindeki 1 Ocak 2019-27 Haziran 2019 arasında biz görevde değildik. Öncesinde eski Başkan Mevlüt Uysal ve kayyum döneminde de İstanbul Valimiz Sayın Ali Yerlikaya görevdeydi. Yani 1 Ocak 2019- 18 Nisan 2019 arasındaki sorumluluk Sayın Uysal’da, 7 Mayıs 2019-27 Haziran 2019 arasındaki sorumluluk da Sayın Vali’mizdeydi. Bu dönemleri de titizlikle inceledik. Bu sonuçları madde madde paylaşacağım ama öncesinde şunu belirtmek isterim: İçişleri Bakanı olan kişi, yaptığı basın toplantısında iddia ettiği bin 668 teröristi, isim isim 8 terör örgütüne böldü. Daha ne olabilir derken son olarak da 51 kişiyi diğer terör örgütleri klasmanına soktu. Arkadaşlar, diğer terör örgütleri hangileridir? Mesela İBB’de Tamil gerillası mı var? İrlanda’nın bağımsızlığı için kurulan IRA örgütünden adam mı aldık işe? Ne demek diğer? Böyle aymazlık mı olur? İşte bunlar, bu kadar dalga geçilecek kişilerdir.
SAVCILIK RAPORU İNCELEYECEK VE KARAR VERECEK: Bakan’ın açıkladığı rapor, daha sonra İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, 9 Aralık 2022’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Şimdi savcılık raporu inceleyecek ve karar verecek. Gelinen süreçte madde madde, elimizdeki veriler ve Bakan’ın iddiaları odaklı sunum gerçekleştireceğim. İçişleri Bakanı, 23 Aralık Cuma günü attığı son tweet ile belediyemiz ve terör arasındaki iltisak iddiasını madde madde yazarak tekrar iddia etti. Yani konu yargıya taşınmışken yargıyı etkilemeye yönelik faaliyetlerini İçişleri Bakanı olarak sürdürdü. Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi. Bakan diyor ki ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadan belediyeye personel aldılar’. Biz, 27 Haziran 2019 günü mazbatamızı aldık. Bakan Bey’in bilerek istismar ettiği şu; Anayasa Mahkemesi, biz göreve geldikten 5 ay sonra, 28 Kasım 2019 tarihinde bir karar aldı. Buna göre; kamu kurumlarında işe alınacak personel için güvenlik soruşturması, arşiv araştırması talebini yasal bulmadı ve kaldırdı. Yeni yasa çıkana kadar işe alınan personel için bu evrakı talep etmek, en yüksek yargı makamınca yasaklanmıştır.
ARŞİV ARAŞTIRMASI, GÜVENLİK SORUŞTURMASI YAPILMASI YASAKTI: Bu yasak kararı, 81 il valiliğine bizzat İçişleri Bakanı Soylu tarafından resmi yazıyla iletildi. Bir örnek vereyim; mesela İBB olarak biz, İstanbul Valiliği’ne, Kasım 2019’da bünyemize alacağımız bir memurumuz için arşiv araştırması talep etmişiz. Valilik de 30 Aralık 2019 tarihinde İBB’ye verdiği yanıtta, ‘Anayasa Mahkemesi kararına göre bu evrakı isteyemezsiniz’ demiş ve yazıyı işlemsiz olarak bize iade etmiş. Size bunun gibi birkaç örnek yazışmayı sunduk, kitinizde görürsünüz. Burada anlatmak istediğimiz şu; Anayasa Mahkemesi, 28 Kasım 2019’dan yeni yasa çıkan 18 Nisan 2021’e kadar, yani 17 ay boyunca, Bakan’ın ‘Yapmamışlar’ dediği araştırmanın yapılmasını yasaklamıştı. AYM’nin yasak kararı olan 17 ayda İBB’nin iştirak şirketlerinde 11 bin 351 kişi işe alındı. İBB, İSKİ ve İETT’de de bu dönem alınanları sayarsanız 13 bin civarında personel işe girdi. Bu dönemde arşiv araştırması, güvenlik soruşturması yapılması yasaktı; nokta.
VALİLİK ARAŞTIRMA TALEBİMİZİ REDDEDİYOR, AMA BAKAN ‘YİNE DE YAPMALIYDINIZ’ DİYOR: Peki Bakan bunu bilmiyor mu? Ocak 2021 tarihli yazısı elinizde. Bizzat kendisi, ‘Bu evrakları istemeyin’ diye resmi yazı yazdı. Yani ilk iddiası tamamen iftira. Biz, bu insanlar için bahsettiği evrakları isteyemezdik; istediğimizde de zaten verilmedi. Şimdi asıl konu şu. Müfettiş raporuna göre, kurumlarımıza alınan 25 bin 361 kişiye arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılmış. Yani Anayasa Mahkemesi’nin yasakladığı dönemde işe aldığımız 13 bin civarındaki personele de bu araştırmayı yapmışlar ve şimdi bizi, ‘O dönemde niye yapmadınız’ diye savcılığa veriyorlar. Yasa yok, genelge ‘Yapmayın’ diyor, valilik talebimizi reddediyor, ama bakan ‘Yine de yapmalıydınız’ diyor. Bizim kendi Emniyet teşkilatımız mı var bunları yapacak? Kurt, kuzuyu yemek isteyince, kendisi suyun yukarısında olduğu hâlde ‘Suyumu bulandırdın’ dermiş. Ama biz, kuzu değiliz. Bu ülkede adaletin yerini bulacağı günlerin geleceğine inanıyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Peki Anayasa Mahkemesi kararına kadar ve 17 aylık aradan sonra yeni yasa çıkınca İBB, arşiv ve güvenlik araştırmaları konusunda üzerine düşeni yapmış mıdır? Evet, yapmıştır. Yasak kararı öncesi 5 aylık ve yeni yasa sonrası 8 aylık, toplamda 13 ayda işe giren 7 bin 500 kişi için arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını talep ettik. Bununla da yetinmedik, eski İBB yönetiminin 6 ayda işe aldığı 4 bin 116 çalışandan eksik olduğunu gördüklerimizin de arşiv ve güvenlik soruşturmalarını talep ettik. Bu 3 yıl için, toplam 10 bin 277 arşiv araştırması talebimizin 9 bin 617’sine cevap aldık. 660 kişinin arşiv araştırması için bir yılı aşkın süredir cevap bekliyoruz.
UYSAL VE VALİYE DE ‘HÜLLECİ’ Mİ DİYORSUNUZ: Hatırlatmak isterim; 30 günde cevaplaması gereken 660 kişiye bir yıldır yanıt beklerken müfettiş ise 25 bin 361 kişinin sorgusuna 5-6 ayda ulaşabildi. Demek ki isteyince oluyormuş ve bu maddede son, ama acıtıcı bir detay vereyim sizlere. Eski Başkan Mevlüt Uysal ve Sayın Vali Ali Yerlikaya’nın sorumlu olduğu dönemde işe alınan 4 bin 116 kişiden bin 800’ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemiş. Üstelik AYM kararı yokken. Şimdi Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi de bizim gibi hileci mi oluyor? Bakan diyor ki ‘İşe alınacak personelin adli sicil kaydı, yani bildiğimiz adıyla sabıka kaydı E-devlet’ten alınırken kamu seçeneği seçilmeliydi ama büyük çoğunluğu özel sektör seçeneğinden kayıt aldı. Böylece işe alımda hülle yöntemi kullandılar’. Buna sadece ne demek lazım biliyor musunuz? Bakan Bey saçmalamış. Neden? Dediği gibi bir hülle yöntemi kullanılmışsa bizden önceki ilk 6 ayda, yani eski Başkan Mevlüt Uysal ve Sayın İstanbul Valisi döneminde işe alınan 4 bin çalışanın bin 400’ünün adli sicil kaydı özel şirket seçeneğinden alınmış olmazdı. Siz, İstanbul Valisi'ne, partili eski belediye başkanınıza ‘hülleci’ mi diyorsunuz Sayın Bakan?
BAKAN’IN HEZEYANININ ARDINDAN DEĞERLENDİNME KOMİSYONLARI KURDUK: Bakan Bey’in 3 ve 4 numaralı iddiası ise belediye ve kuruluşlarında değerlendirme komisyonu olmadığı ya da komisyonu olan kuruluşlarında geç değerlendirme yaptığı yönünde. İBB, İSKİ ve İETT’de değerlendirme komisyonlarımız görevini yapmaktadır. Bakan Bey’in geçen yılki hezeyanının ardından iştirak şirketlerimizde de değerlendirme komisyonu kurduk. Gelen tüm arşiv araştırmaları da bu komisyonlarda değerlendirildi. Bu zamana kadar çeşitli kayıtlardan bin 105 dosya ele alındı. 974 dosyaya işlem yapılma gereği görülmedi, 46 terör ilişiği ve iltisakı içeren kişi işten çıkarıldı. 53 kişinin de farklı suç bilgileri ve arşiv araştırmaları nedeniyle iş akitleri feshedildi. Bu rakamların içinde bizden önceki döneme ait işe girişler de var.
SİLAHLI TERÖR, BOMBALI TERÖR EYLEMİ OLANLARI BİLE İSTİHDAM ETMİŞSİNİZ: Peki Bakan Bey, sizin partinizin döneminde ne yapılmış? Siz, değil arşiv araştırması, adli sicilinde, yani basit sabıka kaydında bile silahlı terör örgütü üyeliği, bombalı terör eylemi vb. suçları olanları bile istihdam etmişsiniz. 2017’de işe aldığınız A.T., 2018’in temmuzunda işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. Hatırlatmam gerekir ki 2018 yılı kasım ve aralık ayında işe alınan 3 terör örgütü İBDA-C üyesi sabıkalı personelin iş akitlerini de biz feshettik. Görüyorsunuz değil mi? Bize yaptığı suçlamaların bir mantığı varsa aynı suçu eski başkan AK Partili Mevlüt Uysal da İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlemiş. Zaten bu bakan, girişimleriyle adeta Pandora’nın Kutusu’nu açtı. Daha yeni başlıyoruz.
MEVLÜT UYSAL DÖNEMİNDE İŞE ALINANLAR GÖZÜNÜZDEN NASIL KAÇTI: Bakın, daha neler var. 2019 Şubat ayında, yani Mevlüt Uysal döneminde işe alınan Y.Y., yine 2019 Ocak ayında ikinci kez işe aldığınız O.Ç., nasıl oldu da hassas gözlerinizden kaçtı acaba? Bakın, arşiv araştırması demiyorum, sabıka kaydında yazıyor diyorum. Ne yazıyor? ‘Silahlı terör örgütüne üyelik, silahlı terör örgütü yöneticiliği’ yazıyor. Nerede? Sabıka kaydında. Bu 2 kişinin de işten çıkışı tarafımızca yapılmıştır. Gelelim arşiv araştırmalarına. 6 Mayıs’ta seçimin iptalinin ardından, 29 Mayıs 2019’da, yani İstanbul Valisi Sayın Yerlikaya İBB kayyum başkanı iken işe alınan, arşiv araştırması yapılmayan, biz gelince fark edip arşiv araştırması talep ettiğimiz ve FETÖ iltisakı ortaya çıkan 6 personeli nasıl değerlendirmek gerekir? Bakın, burada çok önemli bir şey söyleyeceğim. Savcılığa İçişleri Bakanlığı’nın sunduğu ve medyaya göre 500 sayfadan fazla olan rapor bizde yok. Ama duyumlarımıza göre bu raporda, hakkında işlem yapılması istenen kişiler sadece ben ve 100’den fazla eski, yeni yönetici arkadaşlarım.
RAPORDA SADECE İMAMOĞLU SUÇLANIYORSA GÖK KUBBEYİ BAŞINIZA YIKARIZ: Size Mevlüt Uysal ve Sayın Vali dönemindeki eksikleri de anlattım. Yani aynı şeyle suçlanıyoruz. Eğer savcılığa sunulan raporda dönemin İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve İBB yöneticileri, ayrıca İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve onun yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Bakın, bugünün Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu da o dönemin Genel Sekreter Yardımcısı’dır, yani sorumlulardan biridir. Unutmayın ama, altını çiziyorum; o raporda sadece Ekrem İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanıyorsa gök kubbeyi başınıza yıkarız. Herkese eşit muamele yapılmışsa tamam, aksi takdirde AK Parti milletvekili adayı müfettiş, bu eksikliği yapmışsa bilerek ve isteyerek ‘görevi ihmal’ suçu işlemiştir. Hesabını çatır çatır bakanıyla beraber öder. Az evvel 'Bakan, Pandora’nın Kutusu’nu açtı' dedim ya. Biz sadece 1 Ocak 2019 ve göreve geldiğimiz 27 Haziran 2019 arasını inceledik. Size sunduğumuz onlarca konu ortaya çıktı. Şimdi arkadaşlarım 2019 öncesini de inceliyor. Medyanın çok ama çok ilgisini çekecek personel verileri elimize ulaşıyor. Toparlıyoruz, bakacağız sabıka kayıtlarından, arşiv araştırmalarından neler çıkmış da kimselerin kılı kıpırdamamış? Ne olsa Bakan, o zaman da aynı bakan değil mi? Bakan Bey, yaktın partili arkadaşlarını, haberin olsun.
BELEDİYELER, GÜVENLİK KURULUŞLARI DEĞİLDİR: Bakan’ın belediyemizle ilgili bir diğer iddiası, terör örgütlerine katılanların ailelerine iş verdiğimiz iddiasıydı. Böylece onlara sahip çıkıyormuşuz. Allah aşkına, güvenlikten sorumlu bir bakan, terör örgütlerinin promosyonunu, reklamını bu kadar aleni yapar mı? Bu suç değil mi? Bakan, resmen devlet ağzıyla terör örgütlerinin üyelerine sahip çıkmasının reklamını yapıyor. Bak Sayın Bakan, tekrar anlatalım; bakanlığın zaten zayıf da belediyeciliğin hiç yok. Belediyeler, güvenlik kuruluşları değildir. Terör örgütlerine kim katılmış, onların akrabaları kimdir, belediye bilmez, bilemez. Bunu bilmesi gereken kurumlar, sizin başında olduğunuz güvenlik kurumlarıdır. O yüzden, bilmemizin mümkün olmadığı konularda nasıl oluyor da kendinizi suçlamanız gerekirken bize çamur atıyorsunuz, anlayamıyorum. Bakan Bey, terör örgütlerinin yakınlarına jest yaptığımızı iddia ediyor veya İBB’deki 959 kişinin yakınları terör örgütleriyle iltisaklı iddiasında bulunuyor.
ÇATAKLI’NIN GÖREVE GETİRİLMESİ, FETÖ’YE JESTİNİZ MİDİR: Sayın Bakan, Emniyet ve istihbarat gibi hayati önemdeki güvenlik konularını bağladığınız bakan yardımcınızın kardeşi FETÖ terör örgütü üyesi ve yurt dışında kaçak bir firari. Ne zamandır? 15 Temmuz 2016’dan beri. 6 yıldır yaz tatilinde bile gelemez oldu Türkiye’ye. Soru bir; kardeşi, yani birinci derece yakını FETÖ firarisi olan bakan yardımcısını, Ağustos 2018’de yardımcınız olarak atayınca siz de bir terör örgütü iltisaklısına jest mi yapmış oluyorsunuz? Soru iki; acaba güvenliği ve istihbaratı emanet ettiğiniz bakan yardımcınız İsmail Çataklı’nın, firari kardeşi nedeniyle FETÖ iltisaklısı olmasından yola çıkarak, bu kritik göreve tarafınızca getirilmesi, sizin FETÖ terör örgütüne yaptığınız bir jest midir? Soru üç; 2020 yılında bizzat ağzınızdan ‘Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirmişsem bu ülkeye ihanet etmişimdir’ dediniz. Hemen ardından sizin atadığınız iki kaymakam FETÖ soruşturması kapsamında görevden alındı. Devletin güvenliği emanet edilen kişi daha burnunun ucundakileri göremiyorsa devletimizde güvenlik zafiyeti mi vardır?
İHMALLERİN SORUMLUSU CUMHURBAŞKANI’DIR: Daha önce bu Bakan’ın bir milli güvenlik sorunu olduğunu söylemiştim. Şimdi ortaya çıkan tablo, devletimizin kıymetli valileri ve AK Partili siyasiler için de ciddi tehlike olduğunu ortaya koydu. Bu kişiyi bu göreve getiren, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Aslında konuşmamın başından beri anlattığım görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da doğal olarak odur. Burada Sayın Cumhurbaşkanı ya ortaya koyduğumuz fotoğrafın yaratacağı kaosa razı gelecek ya da İçişleri Bakanlığı koltuğuna, bir cumhurbaşkanı olarak yüzünü kızartmayacak bir isim atayacak. Artık alenen ortaya çıkmıştır ki Süleyman Soylu olmamıştır. Olmamış bu adam. Siyasi körlüğe gerek yok; İçişleri Bakanlığı kapasitesi yok. Onlarca kez hem AK Parti’yi hem iktidarı rezil etti. Üstelik bizim bildiklerimizin, eminiz ki sizin bildiklerinizin yanında esamesi okunmaz. Ne yazık ki aklını ve kalbini günaha teslim etmiş, hırsı ve öfkesi tarafından kontrol edilen bu Bakan, Türkiye Cumhuriyeti’nin çok kıymetli kurumlarını istismar etmektedir. 100 yıllık Cumhuriyet’in oluşturduğu kurumları, 167 yıllık İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni terörle irtibatlandırmak, bu kurumlara ve yüz binlerce çalışanına büyük haksızlıktır.
DEVLETİMİZİN TERÖRLE MÜCADELESİNDE HER ZAMAN BİR NEFER OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Gerçekten, en büyük Türkiye düşmanı bile bu göreve gelse bu asırlık kurumları, yüz binlerce aileyi böyle düşman bellemezdi. Umarım, bir bakanın yarattığı dezenformasyon ve doğmasına sebep olduğu bu kaotik durum, devletimizin aklıselim, sorumluluk sahibi yetkilileri tarafından bir an evvel ele alınır. Çünkü bu devlet hepimizin, milletimizin devleti. Türkiye’nin bu aklıselime ihtiyacı vardır. Bir bakanın karanlıklar içindeki ruh hâline ne İBB’yi ne valilerimizi ne de seçilmiş ya da atanmış yöneticilerimizi feda etmeyelim. Hele hele yüz binlerce aileyi zan altında hiç ama hiç bırakmayalım. Her önümüze gelene ‘terörist, vatan haini’ diyemeyiz. Güvenlik ne kadar önemliyse hukuk ve adalet de en az o kadar önemlidir. Adalet mülkün temeli ise evrensel kriterler çerçevesinde yürümelidir. Devletimizin terörle mücadelesinde her zaman bir nefer olmaya devam edeceğiz. Tıpkı hak, hukuk, adalet yanında durmaya devam edeceğimiz gibi. Bu, bir hukuk davası değil, siyasi dava. Bu, bir kişisel dava değil, ulusal dava. Bu, bir mağduriyet davası değil, haysiyet davası. Kimse bizden susmamızı beklemesin. Kimse bu milletten teslim olmasını beklemesin. Öyle kolay kolay hakkımızı yedirmeyiz. Öyle kolay kolay, mücadeleden vazgeçmeyiz.”
“İŞE ALIMLARDA NE HDP İLE NE DE BAŞKA PARTİLİLERLE ORTAKLIK SÜRECİ VARDIR”
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, belediyede işe alımlarda HDP ile ortaklık olup olmadığına ilişkin soru üzerine, “Bizim ne HDP’yle ne de diğer siyasi partilerle bu sürecin işletilmesine yönelik ne bir ilişki ne de bir ortaklık süreci vardır. Bu, zaten mümkün değildir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işe alım prensipleri ve prosedürleri bellidir. O prosedürler dahilinde işlem yürütülür. Ayrıca terör örgütleriyle iltisaklı ya da sahada görevli insanlar varsa onları tespit edecek kişi ben değilim. Soruyu yanlış kişiye sordunuz. Bir başka platformda aynı soruyu Sayın Bakan’a sormanızı size tavsiye ediyorum” dedi.
“‘BEŞTEPE’DEKİ TOPLANTIDA MASADAKİ O BAKAN KİMDİ’ DESEK ACABA AKLINIZA KİM GELİR”
Hakkında siyasi yasak ve 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası kararı verilmeden bir gün önce Beştepe’de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında bir toplantı yapıldığı ve bu toplantıya bir bakanın da katıldığı iddialarıyla ilgili soruya da İmamoğlu, şöyle yanıt verdi:
“Açıkçası, tabii belli duyumlar ya da belli şekilde bize bazı önemli kişilerin aktardığı, bu toplantıyla ilgili detaylar var ama tabii ki ben bir basın mensubu değilim. Yani konumum gereği bana aktarılan bu bilgiler ve bu detaylar üzerinden yorum yapmam doğru olmaz ama gelen duyumlarda veya gelen birtakım konuyu aktaran kişilerin sözlerinde bir bakan olduğu konusunda bilgiler bana da aktarıldı. Bu konuyla ilgili burada bulunan ya da bizi ekranlarda izleyen insanlara şöyle bir şey sorsak, ‘Eğer öyle bir bakan var ise o masada, o bakan kimdi’ desek acaba aklınıza kim gelir? Sadece öyle bir cevap vereyim.”
İmamoğlu, toplantıda Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nden temsilci yer almamasının da sorulması üzerine, partinin Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’nun katılmasının öngörüldüğünü, ancak yurt dışında olduğu için gelemediğini bildirdi. İmamoğlu, DEVA Partisi İstanbul İl Başkanı Erhan Erol’un toplantıyı izlediğini söyledi.