Güler:AK Parti'nin amacı karşı devrim
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ve bir grup CHP'li Milletvekili TBMM Basın Bürosunda yaptıkları açıklamayla iktidarı ve icraatlarını eleştirdi."AKP iktidarları, Türkiye’yi dünyada yalnızlaştırmıştır. Bunun temel nedeni, AKP iktidarlarının ülke içinde baskıcı, kinci ve anti-demokratik uygulamaları, ülke dışında ise komşularımıza dönük saldırgan tutumudur" şeklinde açıklama yapan vekiller açıklanan demokrasi paketini de hükümetin gerçekleştirmeye çalıştığı karşı-devrimin son adımı olarak nitelendirdi.
İŞTE O AÇIKLAMA...
AKP iktidarları, Türkiye’yi dünyada yalnızlaştırmıştır. Bunun temel nedeni, AKP iktidarlarının ülke içinde baskıcı, kinci ve anti-demokratik uygulamaları, ülke dışında ise komşularımıza dönük saldırgan tutumudur.
AKP hem dünyada hem Türkiye’de yolun sonuna gelmiştir; yöneticileri de bu gerçeğin farkındadır. Bu nedenle, on yıldır sürdürdüğü Türk Devrimi’yle hesaplaşmasının son adımlarını atmaktadır. 30 Eylül 2013 Paketi, gerçekleştirmeye çalıştığı karşı-devrimin son adımıdır.
1. AKP, dini inançları devlet işlerine katmıştır.8 Ekim 2013 Salı günü ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle, kadın kamu görevlilerinin giysilerine ilişkin kurallar ve “görev mahallinde başı açık olmak” koşulu kaldırılmıştır. Serbestiyetin konusunu iyi anlamak gerekir. Bu yönetmeliğin konusu kadınların özel yaşamda, sokakta, özel sektörde, vb.. yaşamın şu ya da bu alanında örtünüp örtünmemesi değil, kamu kurum ve kuruluşlarında yani okullarda; hastanelerde; bakanlıklar ve belediyeler gibi devlet kurumlarında hizmet verenler için dini giysiye serbestiyettir. Devlet hizmetinde asıl olan, hizmette tarafsızlık ve eşitlikçiliktir. Devlet hizmetlerinde dini ya da siyasi herhangi bir simgenin kullanılması, kamu uygulamalarında tarafsızlık ve eşit muamele ilkelerini zedeler; Cumhuriyet’in laiklik ilkesini ortadan kaldırır. Türk ulusu ve CHP bunu hiçbir zaman kabul etmeyecektir.
2. AKP, Türk ulusunu hedef almıştır. Andımız, kuşakları ortak toplumsal ve siyasal değerler çevresinde birbirine bağlayan bir ulusal metindir. Pek çok ülke benzer uygulamalara sahiptir. Bu tarihsel uygulamayı kah faşizmle kah demirperde – soğuk savaş deyip sosyalizmle eşleştirmeye çalışmak tam bir tarih cehaletidir. Başbakan’ın ve diğer kişilerin Andımız’daki ‘Türküm’; ‘varlığım Türk varlığına armağan olsun’ ifadelerini ulusal kimliğin dile getirilişi olarak görmeyip ırkçılıkla damgalamalarını şiddetle kınıyoruz.
3. AKP, Cumhuriyet’in Harf Devrimi’ni hedef almıştır. Türkçe’nin yapı taşları olan harflere üç harf eklenmeye çalışılmaktadır. Bu kararın dilbilimsel çalışmalar sonunda Türkçe’nin ihtiyaçlarını karşılamak üzere alınmadığı bellidir. Değişikliğin önemi, PKK ile müzakereler çerçevesinde “Türk alfabesi”ni fiilen “ortak alfabe”ye dönüştürme girişimi olmasında gizlidir. Değişikliğin anlamı ise Cumhuriyet’in en temel ilkesi olan ulusal devlet sistemini ve resmi dil Türkçe’yi kırmaktan ibarettir.
4. AKP, resmi dilimizi ve ulusal devleti hedef almıştır. Siyasette ‘farklı dil ve lehçelerin kullanılması yönündeki düzenleme’, eğitimde özel okullarda Türkçe’den başka kültürel dillerde eğitim yapılmasına genişletilmiştir. Bu okullar okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, üniversite gibi tüm kademelerde kurulabilir. Örgün eğitim bir hobi değildir; her toplumda insan gücünün üretime ve hizmete hazırlanma aşamasıdır. Dolayısıyla böyle bir düzenleme, mezunların istihdam alanlarının nasıl düzenlenebileceği konusu açıklığa kavuşturulmadan anlamlı değildir. Anadilde örgün eğitim yoluyla, etnikçi bir devlet ve toplum yapılanmasının önü açılmıştır.
5. AKP serbestiyetçiliği, yeni cezalandırma dalgalarıyla birlikte gelmektedir. Atılan dinci ve etnikçi adımlar, Türk Ceza Kanunu’nda ‘ayrımcılık ve nefret suçları’nın yeniden düzenleneceği ilanıyla birlikte atılmıştır. Bu serbestiyetçilik, doğasına son derece uygun biçimde, önümüzdeki günlerde, ulusal ve laik değerleri savunan halk kitleleri için yeni cezalandırma dalgaları anlamına gelmektedir.
Son adımlar göstermektedir ki, AKP özgürlükçü değil yalnızca serbestiyetçi bir zihniyetle hareket etmektedir. Gerek kutsal dini inançlarımızın siyasete alet edilmesi, gerekse kültürel özelliklerimizin ulusal niteliğimize rakip çıkarılması, özgürlüklerimizi ortadan kaldırmaktan başka anlam taşımaz.
Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak, anadillerin öğrenilmesinden yanayız; bunun için okullarda seçmeli dersler olabileceği gibi çeşitli kurslar açılabilir. Örgün eğitim sisteminin farklı dillerde verilmesiyse yalnızca kültürel bir talep değil, asıl olarak ayrılıkçılığa denk düşen siyasal bir taleptir. Bizler, herkesin inançlarını özgürce yaşamasından yanayız; bunun için hiç kimsenin bir başkasına kendi dini inancının gereklerine göre yaşama zorunluluğunu dayatmamasını, devlet hizmetlerinde hiçbir dini - siyasi simgeyle kuralın geçerli olmamasını, kadının eve kapanmamasını, dışarıya örtü altında çıkmaya zorlanmamasını ve toplumsal yaşamda birey olarak erkekle eşit koşullarda yaşamasını vazgeçilmez görürüz.
Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak, AKP’nin sahip olduğumuz ulusal varlığımızı, laik devlet ilkesi temelindeki hak ve özgürlüklerimizi ortadan kaldırmasına izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Birgül Ayman Güler Ali Haydar Öner Süheyl Batum
İzmir Milletvekili Isparta Milletvekili Eskişehir Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz Şevki Kulkuloğlu Gürkut Acar
Uşak Milletvekili Kayseri Milletvekili Antalya Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu Ahmet Toptaş Oktay Ekşi
Kırklareli Milletvekili Afyonkarahisar Milletvekili İstanbul Milletvekili