1992 yılında yaşanan ve 263 maden işçisinin hayatını kaybettiği Kozlu maden faciasının yıl dönümü, 'İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü' ilan edildi. Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Aykut Akdemir, üyelerin katılımıyla yaptığı basın açıklamasında, iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin, iş kazalarında iş göremez hale gelen işçilerin sayısının dahi tespit edilemediği bir dönemden geçildiği öne sürdü. Aykut Akdemir, şöyle dedi:
"İş kazaları ve iş cinayetleri kamuoyunda normalleştirilerek, yaşam ve çalışma hakkı gasp ediliyor. Cinayetler ve kazaların önlenmesi, meslek hastalıklarının engellenmesi şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılarak bu çalışmalara kaynak bile ayrılmıyor, emekçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor. Yasalar ile koruma altına alındığı söylenen işçi sağlığı ve iş güvenliği, her geçen gün kötüye gidiyor. Ülkemiz toplu iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada ilk sıralarda geliyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin yayımladığı sayılara göre 2018 yılında en az bin 923 kişi işyeri kaynaklı nedenlerle hayatını kaybetmiştir."
'GERÇEKLEŞEN KAZA VE ÖLÜMLER ÇOK DAHA YÜKSEKTİR'
SGK tarafından açıklanan rakamlara bakıldığında, 2017 yılında çalışanların geçirdiği iş kazası sayısının 359 bin 653 olduğunu da vurgulayan Aykut Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"4B kapsamında çalışanların geçirdiği iş kazası sayısının ise 213 olduğu görülmektedir. Bu kazalar sonucunda, toplam 1636 kişi hayatını kaybetmiştir. SGK 2016 yılı istatistiklerine göre 286 bin 068 iş kazasında 1405 işçi hayatını kaybetmişti. 2017 yılında bir önceki yıla göre iş kazası sayısı yüzde 25 oranında, iş kazaları sonucu ölüm yüzde 16 oranında artmış, 2018 verileri ise henüz açıklanmamıştır. Ancak biliyoruz ki bu rakamlar, bildirimlere göre çıkarıldığı için gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçekleşen kaza ve ölümler çok daha yüksektir. Her yıl, evine ekmek götürmeye çalışan 2 bine yakın işçinin hayatını kaybediyor olması, ülkemizdeki iş yerlerinin güvensiz ve ilgili mevzuatın yetersiz olduğunu göstermekte. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda iyileştirici adımlar atılabilmesi için öncelikle işverenlerin sorumluktan kaçmasının önünde geçilmeli. İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır. Uygulamaya konan özel istihdam büroları ile emekçiler kiralık işçi haline dönüştürülmüş, zorunlu bireysel emeklilik sistemi kesintileri ile de emekçilerin sosyal hakları daha geriye çekilmiştir. Güvencesizliğin neden olduğu esnek çalışma, işsiz kalma korkusu, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemektedir. İşsiz kalma korkusu, ücretlerde düşüş, koşulların giderek kötüleşmesi tüm emekçilerin ortak sorunudur." (DHA)