HDP Eş Başkanı Mithat Sancar'dan Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında açıklamalar....
Sancar'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"İzleyicilerimizin ve sizin izninizle depremle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. 1. ayı doldu. 6 Şubat'ta yaşadığımız büyük yıkımın birinci ayındayız. Şu saatte bir kampanya başlıyor. Depremde hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına, sevdiklerine ve bütün topluma başsağlığı diliyorum.
Bugün başlayan kampanya 'Pencerende 1 Mum Yak' ismini taşıyor. Depremde hayatını kaybeden insanların talebi üzerine aydınlar, sanatçılar, sivil girişimciler ve demokratik kuruluşlar tarafından 10 gün süreyle, pencereye bir mum yakılması çağrısı var.
Enkazın altında gözleri açık giden canlarımız, yıkılan kentlerimiz, sökülen güllerimiz, susan kuşlarımız, tarifsiz kederimiz için elimizden kimsenin alamayacağı şeyi, bir insanlık mirası gibi uzun yarınlara taşımak için pencerende bir mum yak. Bu kampanya bugün 21.00'de başladı. Depremi ve acıları unutturmamamız gerekiyor.
Depremi unutturmamamız gerekiyor, yıkımları unutmamız gerekiyor, sorumluları unutmamız gerekiyor, yası ve kederi ortak hale getirmemiz gerekiyor. Toplum olmanın temel şartlarından biri yası ortak yaşamaktır.
"TÜRKİYE'DEKİ SİYASİ DENGEDE ÇOK KRİTİK BİR ROLÜMÜZ VAR"
Elbette gelişmeleri çok yakından dikkatli takip ediyoruz. Türkiye'de siyasi dengelerin oluşmasında çok kritik bir yerimiz, rolümüz, işlevimiz olduğunun farkındayız ve bunun bize yüklediği büyük sorumluluk var. Siyasetteki her türlü gelişmeyi çok daha dikkat ve titizlikle izliyoruz. Bu bizim halklarımıza, toplumumuza karşı görevimiz.
Yaşanılanların yarattığı sarsıntı önemsiz değil. Birçok yerde şunu söylüyoruz; Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli. 2023 Mayıs veya Haziran'da yapılacak bu seçim hem Cumhurbaşkanlığı hem parlamento seçimleri Türkiye tarihinin belki de en önemli seçimleri olacaktır. Bu konuda açık ve ilkeli politika izlemeyi önemli bir görev olarak ortaya koymuştuk.
İlkeler önemli demiştik. 'Bu iktidarı seçimle göndermek istiyorsak, bu düzeni değiştirmek izliyorsak, ilkeler üzerinde uzlaşmayı, mutabakatı ilk sıraya koymalıyız, isimler tartışmasını bunun önüne geçirmemeliyiz' diyorduk biz.
"İLKELER ÜZERİNE BAŞLANGIÇ İNŞA ETMELİYİZ"
Böyle olursa baskıcı iktidarı değiştirmek çok daha kolay olacaktır. Makam, iktidar, güç ve pay sahibi olma, parti çıkarlarını öne çıkarma kaygıları bu dönemde toplumdaki güveni zedeler diye uyarılar yapıyorduk. Yeni dönem, yeni başlangıç önemlidir. Bu başlangıcı ilkeler üzerine inşa etmek önemlidir. Kişisel hesaplar, toplum mühendisliği çabalar, siyaseti masa başı veya arka kapılarda dizayn etme çabalarından herkes uzak durmalıdır.
Son üç günde yaşananlar toplumda güven kaybına ve zedelenmesine yol açmıştır. Bu güveni tamir etmek gerekiyor. Değişim yolundaki istekle daha da perçinlemek gerekiyor. Deprem bize bu düzenin ne kadar çürük olduğunu bir kez daha gösterdi. Değişimin ilkelerini belirlemek önemlidir. Şimdi yeniden bir araya geldiler. Masadaki her bir çekişme ve tartışmayla ilgili değerlendirme yapmayı gerekli görmüyoruz.
7 Eylül'de tutum belgesi açıklamıştık. Cumhurbaşkanlığında muhalefetle ortak aday fikrine açık olduğumuzu söylemiştik. Aday HDP ile ittifakımızla açık şekilde görüşmeler yapmalı. Türkiye'nin demokratik değişim, adalet ihtiyacını karşılama yönünde ortaklık aramalı ve bunların hepsi kamuoyunun önünde açık şekilde yapılmalı. Bu yapılırsa muhalefetin ortak adayına destek vermeye açığız demiştik.
Fakat uzun zaman geçti bu konuda olumlu bir adım yaşanmadı. 25 Ekim'de artık aday çıkarma çalışmalarımızı somutlaştırıyoruz, kendi adayımızı çıkarmak için çalışma sürecimizi başlatıyoruz diye ilan etmiştik. Bu konuda epeyce mesafe aldık. Kendi kurullarımızla, demokratik kuruluşlarla istişare yaptık. Deprem yaşanmasaydı bizler kendi adayımızı açıklama noktasında hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamlamıştık.
"DEPREM ADAYLIK KONUSUNDA YENİ BİR DURUM ORTAYA ÇIKARDI"
Depremden sonra yeni bir durum ortaya çıktı. Büyük bir yıkım var. Etkileri de acısı da. Bu depremden bu düzen ve bu iktidar sorumludur. Bizler de kendi adayımızı çıkarma çalışmalarımızı yeniden değerlendirme sürecine dönüştürdük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayımızı çıkarmayı yeniden değerlendirmeye başladık.
Bu şu demektir; gerçekten bu iktidardan seçimde kurtulmayı sağlayacak gelişmeler olursa, siyasi muhalefet ve toplumsal güçlerle bu konuda yol alınırsa, aday çıkarmak yerine yine tek adayı destekleme seçeneği de masaya yatırdık. Bunu çok açık söylüyoruz. Son gelişmeler de ama bu sürece elbette eklenmiştir. Yani yani gelişmeleri değerlendirme sürecimizde hesaba kapattık. Bu süreci devam ettiriyoruz. Adayımızı çıkarma çalışmalarıyla ilgili yeniden değerlendirme süreci devam ediyor.
Depremin yarattığı yıkım bu kadar açıkken, bundan iktidarın ve bu düzenin sorumlu olduğu bu kadar ortada iken bizler hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Esas sorumluluğumuz bu ülkede yaşayan insanlaradır. Esas yeniden adaylığı değerlendirme sürecinin sebebi depremdir. Bu gelişmeler daha sonra oldu. En geç 8 Şubat'ta bu kararımızı verdik. Eş genel başkanım Pervin Buldan Diyarbakır'a ben Antakya'ya gittim. Bölgemizde bu kararı aldık. Adaylık sürecini yeniden değerlendirmeye alıyoruz dedik. Sebebi depremdir.
İktidar bu ülkeyi baskı, yasaklama, zorbalıkla, talanla yönetiyor, üstüne tamir edilmesi zor yaralar açan büyük yıkıma yol açtı. Depremdeki yıkım iktidarın sorumluluğudur. Topluma olan sorumluluğumuz gereği kendi adayımızı çıkarma sürecini yeniden değerlendirmeye dönüştürdük.
"SAYIN KILIÇDAROĞLU'NU GÖRÜŞMEYE BEKLİYORUZ"
Bu sürecin sonunda aday çıkarır mıyız, çıkarmaz mıyız tabii ki kurullarımız ve ittifak güçlerimizle yapacağımız görüşmelerde karara bağlanacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı hayırlı olsun diyeyim ve ekleyeyim, kendisini bizlerle görüşmeye bekliyoruz. Bunu neden açık söylüyoruz. Zaten daha önce ilke ve yöntemi açıklamıştık. Eğer muhalefet ortak aday belirleyebilirse, o ortak adayla bizimle yapacağı açık, doğrudan görüşmeler sonucu bir ortak noktaya, uzlaşmaya varılırsa biz bu adayı destekleriz demiştik. Aksi takdirde seçenek bellidir, kendi adayımızı çıkarırız.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı hayırlı olsun, kendisiyle genel merkezimizde bunları konuşmak için ziyaretini bekliyoruz.
Hedefimiz demokrasi, adalet, özgürlüktür. Esas olarak ilkeleri konuşmak istiyoruz. Pazarlık için değil; Cumhurbaşkanlığının hangi ilkeler üzerinde durulacağı, geçiş sürecinin nasıl olacağı ve bu dönemde nelerin acil olarak yapılması gerektiği konularını konuşacağız. Bir pazarlık, bakanlık münazarası, münakaşası bizim gündemimizde değil. Temel mesele Türkiye'de toplumun çoğunluğunun isteği olduğuna inandığımız demokratik değişimi sağlayacak uzlaşmayı başarmak.
Demokratik dönüşüm, adalet, özgürlük için temel konularda geçiş sürecinin niteliğiyle ilgili ana hususlarda bir uzlaşma olursa bu çok memnuniyet verici olur. Bizim daha önce de söyledim, esas hedefimiz, tutumumuz bu ülkeye demokrasiyi, huzuru, adaleti, barışı getirmektir.
"TÜRKİYE ACİL OLARAK DEMOKRATİK DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAMALI"
Bunu 1,5 yıldır anlatıyoruz. Hiç kimse bizim kadar net konuşmadı. Sayın Kılıçdaroğlu'nu bunları konuşmak için bekliyoruz. Elbette partileri tek tek ziyaret etmesi önemli. Bunu bekliyoruz. HDP ile görüşmeli. Diğer ittifak partileri ile de görüşür. Bütün bu görüşmenin sonuçlarını ittifak güçlerimizle birlikte değerlendiririz. Elbette HDP'ye kendisinin gelmesini, bunları bizlerle yüz yüze konuşmasını bekliyoruz.
Şu anda kendi programımızı herhangi şekilde dayatma ve bunun kabul edilmesini bekleme gibi tutumumuz yok. Acil ihtiyaç olarak gördüğümüz şey Türkiye'nin demokratik dönüşümü, adalete gitmek, çürümüş sistemin acil değişmesi gereken yerlerin değişimin yol haritasını oluşturmak. Bu kadar ağır problemlerin bugünden yarına çözülemeyeceğini bilecek kadar birikimliyiz. Elbette demokrasi en acil olandır. Geçiş süreci dediğimiz şey demokratik hukuk devleti ve elbette parlamenter sistem; yani güçlü demokrasiye geçiş süreci diyoruz.
Büyük tahribat, adaletsizlik, hukuksuzluk var. Biz bunların nasıl acil onarılabileceğini oturup konuşmalıyız. Yargının, idarenin ve kamu erkinin yozlaşması, militanlaşması sonucunu doğuran bu düzenlemeyi nasıl gerçekleştireceğiz. Bu tahribatları acil giderme programları oluşturmamız gerekiyor.
Bu sonuçların sebeplerini de çok açık masaya yatırmamız gerekiyor. Yolsuzluk, rant, hırsızlık, yozlaşma ve bütün bunların yarattığı bütün olarak rejim unsurlarını masaya yatırmalıyız. Yeni anayasa hiç şüphesiz talebimizdir. Temel ilkelerde mutabakat ve yol haritasına ihtiyaç var. HDP olarak kendi gücümüze çok güveniyoruz. Temel konularda mutabakat olursa, güçlü demokrasi, acil onarım, bunu sağlamlaştıracak anayasa konularında uzlaşma olursa Meclis'te en güçlü şekilde temsil edilecek oy oranını hedefliyoruz.
"DEĞİŞİM KONUSUNDA İRADEYİ EN GÜÇLÜ NOKTAYA TAŞIYACAĞIZ"
Elbette Cumhurbaşkanı seçildiğinde elbette onun yapması gerekenler var. Ama biz diyoruz ki, bu ülkede değişimin güvencesi HDP ve emek, özgürlük platformudur. Bu konuda kendimizden eminiz, halkımızın bize vereceği destekten eminiz. Türkiye'de farklı kimliklerden, inanışlardan olan insanların HDP'yi değişimin güvencesi olarak görmesini rica ediyoruz. Yürüdüğümüz yolun yol olduğunun bilincindeyiz, sorumluluklarımızın bilincindeyiz, ama değişim konusunda iradeyi en güçlü noktaya taşıma noktasında kararlıyız.
Spekülasyonlar üzerine değerlendirme yapmayı yapıcı bulmuyorum. Makul yolun Türkiye'nin önünü açacak yıkımı, çöküşü durduracak iradenin ortak toplumsal değişim ihtiyacı için iradenin çıkması için uğraşıyoruz. Elbette bu seçimin 1. turda bitmesini istiyoruz. Yani muhalefetin ortak adayı ile uzlaşma olmasını elbette arzuluyoruz ve bu konuda elimizden gelen çabayı yapıcı şekilde ortaya koyacağız. Hedefimiz bundan sonrası seçimin ilk turda bitmesi, ilk turda muhalefetin uzlaşma da sağlanmış zeminde adayının kazanmasıdır. Sorumluluğumuzun bu konuda önemin bilincinde olduğumuzu tekrar edeyim.
Kendimize de, yürüdüğümüz yola da, sahip olduğumuz desteğe de güvenimiz var. Toplumun da bu güvene ihtiyacı var. Zedelenen güveni Emek ve Özgürlük İttifakı gerçekleştirir. HDP bu konuda daha eski geçmişe, tecrübeye sahiptir. İttifak güçlerimizle daha da zenginleşti bu tecrübemiz. İlk turda bitirelim, bizim uzlaşma, görüşme, ortak noktalarda buluşma konusunda çeşitli engeller çıkarmaya yönelik hamleler yapılırsa herkesin bu konuda uyanık ve duyarlı olmasını bekliyoruz.
"UZLAŞMA İÇİN YAPICI BİR ZEMİNE İHTİYAÇ VAR"
HDP ile görüşmek toplumun bütün kesimlerine ulaşma çabası Cumhurbaşkanı adayının temel sorumluluğudur. Sayın Kılıçdaroğlu defalarca söyledi, biz bunu baştan beri söylüyoruz. O halde bu uzlaşmanın olmasını sağlayacak yapıcı bir zemine ihtiyaç var. İkincisi bu tür uzlaşmaların önünü tıkamaya yönelik operasyonlar, çeşitli mühendislik çabaları olabilir buna karşı da herkes duyarlı ve dikkatli davranmalıdır. Yani bu konuda tuzaklara karşı tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.
Toplumun büyük kesimi canı yanmış şekilde demokratik değişim istiyor. Adalete gidiş istiyor. Refah ve barış istiyor. Bütün bunları engellemeye yönelik yeni manevra ihtimallerini yok sayamayız. Toplumun bu manevralara karşı ne kadar güçlü duruşu olduğunu son üç günde gördük. Bugün masa bir adayda uzlaşmışsa, bunun asıl dinamiği toplumsal değişim isteği ve basıncı olmuştur.
"HİÇ UZLAŞMA OLMAZSA ADAY ÇIKARMAYI GÖRÜŞÜRÜZ"
Yapılan bütün manevralar toplumun güçlü olan demokratik, adaletli bir geleceğe ulaşmak için değişim isteği. Buna çarpmıştır ve bundan sonra hiç kimse toplumdaki bu iradeyi yok sayamaz, bununla oynamaya ya da bunu önüne başka manevralarla çıkmaya kimse de herhalde bundan sonra cesaret etmez. Karşılığının sonuçları önemli olacaktır. Bütün bu duyarlılığı toplumsal arzuyu iradeyi hesaba katan bir yerden konuşuyoruz.
Hiç uzlaşma olmadı, engeller çıkarıldı, şu oldu bu oldu, elbette değerlendirme sürecimiz devam edecek. Bu gelişmeleri hesaba katarak aday çıkarıp, çıkarmamaya kurullarımız ve ittifak güçlerimizle görüşerek karar veririz.
Güven kaybına yol açtı bu gel gitler. Yani toplumun epeyce kesiminde değişim isteyen insanların dahil olduğu kesimde güvenin zedelenmesine yol açtı. Bunun oya yansımasını ölçmek elbette kolay değil ama aslolan bundan sonra bu güvenin toplumsal güçlerle güçlendireceğiz. HDP bu güvenin topluma yerleştirilmesi için elinden gelen her çabayı harcayacaktır.
Eğer gerçekten Türkiye'nin bütün değişim isteyen kesimlerini, acı yaşayan, yaşamış olan, mağdur olan, olacak olan kesimlerini, ezilenlerini, emekçilerini, bütün kimliklerini kapsayacak uzlaşma yolunda ilerlerse Cumhurbaşkanı adayı, Altılı Masa buna engel olmazsa oy kaybı değil ciddi oy yükselmesi olur.
Bazıları yanlış yorumluyorlar; sanki oy gücümüzü pazarlık gibi kullanıyoruz, hayır. Biz siyasal gücümüzü konuşuyoruz. Hedefimiz yüzde 15. Bunu yok sayarsanız, güven kaybı ile birlikte oy kaybı da maalesef ciddi ihtimal olarak ortada duracaktır. Kapsayıcı, demokratik gelişime kapı açan geniş uzlaşmaya ihtiyaç var. Bu geniş uzlaşma Türkiye'deki dönüşümün kapısını açar. Anahtar görevimizi de büyük sorumlulukla yerine getiririz.
"DEMOKRATİK SİYASETİN ÖNÜNÜ TIKAYAN TÜM GİRİŞİMLERE KARŞI ÇIKACAĞIZ"
PKK adına konuşacak konumda değilim. Ben HDP'nin Eş Genel Başkanıyım. Depremden kısa bir süre sonra sonra KCK bir açıklama yaptı, bütün silahlı güçlerimizin eylemsizlik kararına uymaları, daha doğrusu 'Hiçbir eylem yapmayacağız, bütün silahlı güçlerimize duyuruyoruz' diye açıklama yaptı. Bunu bir kere not etmek gerekiyor. Onlar adına konuşamam ama ortada gerçek var. Depremden hemen sonra bu karar alındı. Bu olumludur. Türkiye'de demokratik siyasetin önünün tıkanmasını, zemininin zayıflamasına yol açacak bütün girişimlere karşı çıkarız. Bu girişimlerin nereden geldiğini gözlerden kaçırmamak gerekiyor.
Şu anda ben eylem yapmayacağım, deprem büyük yıkıntı yaptı diyen örgüt var, diğer taraftan Bursa'da Amedspor maçında gördüğümüz büyük provokasyon var. Orada oynanan oyunları görmek gerekiyor. Kimlerin nasıl kaos peşinde olduklarını görmek gerekiyor. Bu nasıl bir organize güç olarak çıkmıştır, görmek gerekiyor. Bursa'da dünya tarihinde görülmeyecek olay yaşandı. Apaçık ırkçı, bir maç oynandı. O maç oynanmaması gerekirdi. Bizler her türlü kaos planına karşı halkın, toplumun değişim isteğini sıkı sıkıya sahiplenmeli ve savunmalıyız. Bu konuda HDP üzerine düşen her türlü sorumluluğu alacaktır.
Şimdi kimseye karamsarlık yayma niyetinde değilim. Olması ihtimaline karşı. Dün Bursa-Amedspor maçında olduğu gibi biz yine barış içinde, demokratik siyasette sorunların çözülmesini sonuna kadar savunacağız.
HDP de birlikte ittifak oluşturduğu güçler de geleneksel siyasetin yöntemleriyle hareket etmeyen çevrelerdir. Kim ne kadar milletvekili alacak, kim ne bakanlık alacak ya da diğer açıdan söylüyorum, bizim ölçütlerimiz bunlar değil. Bizler en güçlü çoğulcu temsiliyeti parlamentoya nasıl taşıyacağımızdır. Biz değişimin güvencesi olmak istiyoruz. Halk desteğini yüzde 15'lerin üzerine çıkarmamız gerekiyor. Hem sayısal hem siyasal olarak değişimin güvencesi, sigortası olmalıdır.
Elbette farklı görüşler olabilir. Bunları masaya yatırıyoruz. Ama tartışmalarımız hiçbir zaman 'Şuradan şu kadar pay alayım, kontenjan koparayım' diye olmuyor. Geleneksel, klasik siyasetten gelmiş insanlar değiliz. O siyaset tarzını reddediyoruz.
MANSUR YAVAŞ KONUSU
Biz bunda değiliz. O şahısların değerlendirilmesi, onlarla ilgili olumlu, olumsuz görüş belirtilmesi konusu bizim gündemimiz değil. Bizimle yapılacak görüşmelerin ilkeler ve demokrasiye geçiş süreciyle ilgili yapacağımız görüşmedir. Bu değişmeleri yaptıktan sonra asıl güvence biz kendimiz. Toplumun güvence adresinin de biz olduğumuz konusunda hiçbir tereddütümüz yok.
Rahatsızlık duyma, duymama çerçevesinde değerlendirmiyoruz. Sisteme bakıyoruz, hangi harita süreç içinde demokrasiye geçişi açıp açmayacağına bakıyoruz. İsimlerle ilgili tartışma şu an gündemimizde değil. Cumhurbaşkanı adayı şu aşamada önemlidir, onun ne yapacağı da çok daha önemlidir." HABERTURK.COM