EGEPOSTASI- 31 Mart Yerel Seçimleri'ne sayılı günler kala siyasi partilerde seçim çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Özler Çakır, Çiğli Belediye Başkan Adayı Semra Dalıcı ve Balçova Belediye Başkan Adayı Aysun Serbest ile Egepostası'nı ziyaret etti.
Egepostası’na dikkar çeken açıklamalarda bulunan Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Çakır şunları söyledi:
“BAŞKA BİR PARTİDEN ADAY OLAMAZDIM”
"Ben yıllardır bu partinin içerisinde mücadele eden, örgütlü bir insanım, dolayısıyla başka bir partiden aday olmam zaten mümkün değil, ama neden Halkın Kurtuluş Partisi'nde mücadele ediyorsunuz derseniz? Biz bu ülkenin en doğasever, en insansever, en halksever, en hayvansever partisiyiz. Üç temel şiyarımız var bizim. Bir Antiemperyalizm . Yani gerçek anlamda halksever, vatansever, yurtsever bir parti. Anti emperyalist olmak durumundadır. Antiemperyalist olmak ne demektir? Bir kere başta ABD emperyalist olmak üzere AB emperyalizmine hayır diyebilmek, karşı olabilmek demektir. Peki bunlara karşı olabilmek ne demektir? Bir kere NATO'suna hayır diyebilmektir. NATO'nun genişlemesine hayır diyebilmektir. Onun ABD'nin kanlı silah örgütünden başka bir şey olmadığını açıkça görüp buna cepheden karşı koyabilmek demektir. Öyle değil mi?”
PARTİ PROGRAMLARI ALDATMACADAN İBARET
Ama şimdi biz bakıyoruz işte kendisine antiemperyalist yaftaları, hani böyle milliyetçi güya geçiniyorlar ama parti programlarında NATO var, tamamen bir aldatmacadan ibaret. Onun dışında bir kere antifeodal olmak gerekir. Yani laik cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkmak demektir. Bununla yetinmeyip gerçek laikliği hakim kılacak bir mücadele içerisine girebilmek demektir. Peki bundan ne anlıyoruz? Şimdi türbanı kadının özgürlüğü olarak görmeyeceksiniz. O bir bayrak, o bir simge. Türban kadının özgürlüğünün değil esaretinin simgesidir. Gerçek laiklik ne demektir? Bir kere hani kaba tabiriyle din ve devlet işlerinin ayrılması olarak tanımlanıyor ama bireylerin kendi inançlarını özel dünyalarıyla sınırlı kalması ve kamuda hiçbir biçimde bunun yeri olmaması. Dolayısıyla siz türban meselesini biz çözeceğiz dediğiniz zaman bir sosyal demokrat parti olarak anlatabildim mi? Gerçek laikliği savunmuyorsunuz demektir. “Tarikatlar da cemaatler de demokrasinin bir gereğidir yeter ki siyasete karışmasınlar” diyorsanız eğer tarikat ve cemaat evlerinde kızlarımız ömürlerinin talan edilmesine evet diyorsunuz demektir.
OLAY UYDURMAYIZ
Biz devrimciler olarak Olayların dilinden konuşuruz, olay uydurmayız. Olay neyse onu koyarız gerçekliğe bakarız. Laiklik tehlikededir diyemem. Altını doldurmak lazım diyemezsiniz gerçek laikliği savunuyorsanız. Ya da gerçekle ilgili savunuyorsanız bir taraftan türbana karşı çıkıp öte taraftan ittifaklarla türban meselesinde yasal olarak gündeme gelmesinde, destekleriz diyen bir partinin geçmişte HDP Meral Danış Beştaş, böyle demişti. Erkan Baş da güya karşı çıkar görünmüştü. Ama onların ittifakıyla mecliste milletvekili soktular. Böyle bir ilkesizlik olabilir mi? Olmaz. Öyle değil mi? Sonuncu olarak ise halkların gerçek kardeşliğine inanmak demektir. Türk, Kürt ama Amerikanca burjuva Kürt hareketiyle değil. Çünkü o emperyalizm cephesinde yer alan bir şey. Öyle değil mi? Şimdi dolayısıyla ben bunun için Halkın Kurtuluş Partisi'ndeyim. Bunlara inandığım için halkın Kurtuluş Partisi’nde mücadele ediyorum.
BİZ DE ADAYLIK TARTIŞMASI OLMAZ
Biz halkseverliği böyle anlıyoruz. Gerçek vatanseverliği, gerçek milliyetçiliği böyle anlıyoruz. Ben onun için Halkın Kurtuluş Partisi'nden İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı'yım. Bir de bizim çok önemli bir özelliğimiz vardır. Diğer burjuva partilerinde, mecliste olanıyla olmayanıyla aday adayları işte sayfalarında propagandalar, şunlar, bunlar, işte birbirlerine başarılar diliyorlar ama aslında birbirlerinin kuyularını kazıyorlar. Son ana kadar adaylar belirlenmiyor, adaylar değiştiriliyor. Bizde işler öyle yürümez ki. Biz devrimci insanlarız, hepimiz yoldaşlık ilişkisi içerisindeyiz. Dolayısıyla bize şöyle yürür. Örneğin ben kendi somut durumumdan örneklendireyim ve diğer tüm adaylıklar için de bu böyle olmuştur.
İZMİR’DE ADAY ÇIKARDIK ÇÜNKÜ…
Parti olarak İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmazken, İzmir'de büyük şehirde aday çıkarmaya karar verdik. Neden İzmir'de aday gösterdik mesela? Genel Başkanımız seçim ilkelerimizi ilk günden açıkladı. Biz AKP gibilere ‘yüzyılın felaketi’ diyoruz halkımızın, ülkemizin başına gelen ve çöken. Öncelikle bunu defetmek durumundayız.
‘YENİ CHP’YE DİĞER İLLERDE DESTEK VERDİK
CHP'ye yeni CHP'ye, Mustafa Kemal'lerin İnönü'lerin CHP'si olmayan bu CHP'ye bütün eleştirilerimize rağmen AKP gibilerin kazanmasının muhtemel olduğu illerde biz kesinlikle aday göstermeyeceğiz. Halkseverliğimizin de en temel göstergelerinden bir tanesi budur, vatanseverliğimizin. Dolayısıyla bıçak sırtı olan illerde bir aday göstermedik. Ama İzmir CHP'nin kesin kazanacağı bir il, aday gösterdik. CHP'nin kesin kazanacağı ve kesin kaybedeceği illerde ve ilçelerde adaylarımızı gösterdik biz. Tüm yurtta… Dolayısıyla bunu da bir temel gösterge olarak okuyabiliriz.
BİZ DE KİMSE KİMSENİN ÜSTÜNE BASMAZ
Adaylık meselesine de gelince ilde değerlendirildi. ‘Özler hocam biz senin olmanı isteriz, sen bu görevi kabul edersen’ dendi il yönetimi tarafından. Ben de seve seve dedim. Bir onurdur bu benim için. Genel merkezimize bildirildi. İzmir'in adayı Özer hocamızdır diye. Kimse kimsenin üstüne falan basmaz. Kimse kimsenin ayağını kaydırmaya çalışmaz. Siz birbirinize böyle davranırsanız nasıl haksever olabilirsiniz? Hiç tanımadığınız insanlara nasıl eşit, nasıl insani davranabilirsiniz? Mümkün müdür bu? Bilmiyorum hani diğer partilerden temel farklılığımız da bu.
BİZ BİR PROJE PARTİSİ DEĞİLİZ
Bizim projemiz yok .Biz bir proje partisi değiliz. Projelerimiz yok o yüzden. Biz bizzat halk tarafından örgütlü yönetilen bir belediyecilik diyoruz ya. Biz belediyelerde yönetimlere geldiğimiz zaman en ücra mahalleye varıncaya kadar, bu kültür ocakları dediğimiz bağımsız halk örgütlenmeleri, var olan örgütlenmeler bunları destekleyecek belediye olarak bunlarla iş birliği yapacağız. Sorunlar halk tarafından ortaya konacak. Halkla beraber karar verilecek ve çözümlerine de bilimin desteğiyle. Örneğin Mimar Mühendisler Odalarıyla öyle bir uzmanlar falan da görevlendirmeyeceğiz. Odalar bu işi yapıyorlar zaten hem de ücretsiz yapıyorlar. Belediye neden bunlar için israf yapsın ki? Bilimle işlerini yaptırabilir. Ben bir bilim insanıyım. Dolayısıyla gerçek bilimle iş birliği yaparsanız bunların çözümlerini de üretirsiniz. Dolayısıyla bizim projemiz yok arkadaşlar.
TEMEL PROJEMİZ: HÜR, MUTLU, GÜÇLÜ TÜRKİYE
Bizim temel bir projemiz var.O da hür, mutlu, güçlü Türkiye. Bu anlamda belediyeciliğimizde de hür, güçlü, mutlu, İzmir olacaktır. Sorunlarımız çok. Her yerden sorun fışkırıyor. Örneğin İzmir. Kıyılar. Değil mi? Halkın elinden alınmış durumda. Her yer işgal ediliyor. Örneğin, İzmir Aliağa'ya asbestli gemiler geliyor.
İZMİR’DE EN ÖNEMLİ SORUN İŞSİZLİK
İşsizlik çok temel bir problem. İzmir'de de bir problem. Sanmayın ki işsizliğin çözümü sadece devlet meselesi. Belediyeler de bunun bir parçası olmak durumunda. Çok rahatlıkla işsizliğe kendi olanakları çerçevesinde çözümler üretebilir. Yeter ki bunun için niyet edinsin. Kentsel dönüşüm sorunu var. Rant kapısı olmuş kentsel dönüşüm. Ne yazık ki bu muhalif belediyeler için bile geçerli olan bir durum… Bunu gördük biliyoruz. Dolayısıyla dediğim gibi son söz olarak bağlayacak olursak bizim özel bir projemiz yok. Tek bir şeyimiz var. Nihai hedefimiz; hür güçlü, mutlu Türkiye çerçevesinde hür güçlü, mutlu, insanca yaşanan bir İzmir… Bunu da halkla birlikte yapacağız.
MEDYA SESİMİZE YER VERMİYOR
Parti olarak ana akım medyada ne yazık ki sesimize yeterince yer verilmiyor. Bu, kentte halkın sorunları için, kent için, en çok eylem yapan parti biziz. Alanlara çıkan parti biziz. Örneğin 5 Şubat'ta şeriat naraları atılırken, laikliği savun adına eylem yapan bunu zaten siyasi mücadelenizde savunuyoruz ama alana çıkıp cepheden savunan biz olduğunuz halde ve basına da davetiye gönderiyoruz. Ama bizim eylemlerimizin hiçbirisi basında yer almıyor. Sağ olsun yerel basın laiklik eylemimizi özellikle de belediye başkan adaylığı nedeniyle onu da gündem yaparak yerel basın verdi. Amagazeteler ve televizyonlar ne yazık ki medya patronlarının elinde. Onlar da kendi işlerine geleni destekleyip, gündeme taşıyorlar.
İMKANSIZI İSTİYORUM AMA BU İSTEĞİM GERÇEKÇİ
Biz halk içinde yaşıyoruz. Geçenlerde bir kuru temizlemeciye gittim. Yaptığımız sohbette, CHP ve AK Parti arasında bir tercih yapmak durumunda kalmaktan bıktıklarını söyledi. Bugüne kadar İzmir'de büyükşehir kadın başkanı olmadı. Şöyle bir söz var, ‘İmkansızı iste, gerçekçi ol’ diye. Ben de imkansızı istiyorum. Ama bu isteğim son derece gerçekçi….