Ege Postası
Geri

İmamoğlu davasında gerekçeli karar açıklandı

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve verilen siyasi yasağa ilişkin gerekçeli karar açıklandı. Mahkeme, İmamoğlu hakkında alt sınır yerine üst sınırdan hapis cezası vermesinin gerekçesini "İmamoğlu'nun kişiliği" ile açıkladı. Gerekçede, yargılamalar sürerken İmamoğlu'nun basına yaptığı açıklamalara da yer verilmesi dikkat çekti.
İmamoğlu davasında gerekçeli karar açıklandı
Haberler / Politika
28 Aralık 2022 Çarşamba 15:04
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 13 bin oy farkla kazandığı 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin iptal edilmesi üzerine yaptığı basın açıklamasında, “YSK Başkanı’na ve üyelerine hakaret ettiği” iddiasıyla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada karar 14 Aralık’ta çıkmıştı. Mahkeme, İmamoğlu’na “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret” suçundan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vermiş ve TCK'nın 53'üncü maddesi uyarınca ‘siyasi yasak’ getirmişti. Hâkim, verdiği cezada indirime gitmemişti.

17 SAYFALIK GEREKÇELİ KARAR HAZIRLANDI

Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu hakkındaki hükmünün gerekçeli kararını açıkladı. Mahkemenin 17 sayfalık gerekçeli kararında, YSK Başkanlığı tarafından 15 Kasım 2019 tarihinde müzekkere yazılarak suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı.

KURUL ÜYELERİNİN ONUR, ŞEREF VE SAYGINLIĞINI RENCİDE EDECEK NİTELİKTE OLDUĞU

Gerekçeli kararda, soruşturma sürecinden bahsedilirken, İmamoğlu’nun Üsküdar’da basın mensuplarına açıklama yaptığı sırada “… ahmak…” şeklindeki söyleminde YSK üyelerine alenen hakaret ettiği ve “ahmak” kelimesinin Türk Dil Kurumu’nda (TDK) “aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal” anlamlarını taşıdığını, böylece İmamoğlu’nun söyleminin kurul üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğu değerlendirmesine yer verildi.

İMAMOĞLU’NUN İLK İFADESİ: “MUHATABI DA SAYIN İÇİŞLERİ BAKANIDIR”

Gerekçeli kararda, İmamoğlu’nun soruşturma kapsamında savcılığa verdiği şu ilk ifadesine de de yer verildi:

“Öncelikle burada verilen demeç bir soru üzerine verilen demeçtir. Sorunun temelinde İçişleri Bakanı’nın şahsıma yönelik açıklamalarında ‘ahmak’ kelimesini kullanmasıdır, söz konusu cevabım bu soru üzerine olmuştur, dolayısıyla bana kullanılan bu 'ahmak' kelimesine karşılık olarak kullanılmış ahmak kelimesidir ve muhatabı da sayın İçişleri Bakanıdır, İçişleri Bakanı bu tarz ifadeleri birçok kez şahsıma yönelik kullanmıştır ve kullanmaya da devam etmektedir, bu tarz cümleleri hem seçim ortamında hem de seçim iptal edilmeyen önceki beyanlarında da görmek mümkündür… O dönemde 'seçimi iptal edenler' ibaresini kullanmamın nedeni ise siyasi iradenin seçimler üzerindeki baskısını ve baskıcı tavrını ifade etmesi şeklinde kullandım. Dolayısıyla asla YSK’yı veya üyelerini herhangi birisini muhatap olarak böyle bir beyanda bulunmadım…”

Gerekçeli kararın devamında, dava dosyası mahkemeye geldikten sonra yapılan işlemler, yargılama sürecinde toplanan deliller, dinlenilen tanıklar, avukat savunmaları, duruşmalardaki beyanlar ve savcı mütalaaları yer aldı.

ALT SINIRDAN CEZA VERİLMEMESİNDE “İMAMOĞLU'NUN KİŞİLİĞİ” GEREKÇESİ

Kararda, “İmamoğlu’nun bahse konu açıklaması tarihinde, 'Tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır' şeklindeki basın mensupları tarafından sorulan soru üzerine vermiş olduğu cevap ile Yüksek Seçim Kurulu üyelerine karşı hakaret suçunu işlediği, İmamoğlu’nun savunması, avukatlarının yargılama sırasında yapmış oldukları savunmalar, dosya içerisine sunmuş oldukları bilimsel ve hukuki mütalaalar, tanık beyanları, iddia ve tüm dosya içeriği değerlendirmesinde, İmamoğlu’nun kişiliği, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinden kullanılan araçlar, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, hakkında temel ceza belirlenirken ve bireyselleştirilirken, alt sınırdan uzaklaşılmak sureti ile cezalandırılması cihetine gidilmiştir” denildi.

YSK ÜYELERİNİN ONUR, ŞEREF VE SAYGINLIĞINI RENCİDE EDEBİLECEK ŞEKİLDE HAKARET ETTİĞİ İDDİA EDİLDİ

Gerekçeli kararda, İmamoğlu’nun YSK üyelerine karşı işlemiş olduğu iddia edilen hakaret suçunun basın önünde işlemesi, suçun yüksek yargı mensuplarından oluşan YSK üyelerine karşı işlenmiş olması, işlenen suç ile kamu görevlisi olan ve yüksek yargı mensuplarından oluşan ve bir yüksek yargı organı olan YSK üyelerini, görevleri kapsamında önlerine gelen 31 Mart yerel seçimini iptal etmeleri nedeni ile İmamoğlu’nun ‘tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır’ diyerek, YSK üyelerinin onur, şeref, ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde hakaret ettiği iddia edildi.

“SEÇİMLİK CEZA BELİRLENİRKEN HAPİS CEZASI TERCİH EDİLDİ”

Kararda, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sıfatı bulunan ve söylediği her söz tüm Türkiye'de ve yurt dışında, basın aracı ile kolaylıkla duyulan ve takip edilen sanık tarafından bu şekilde, hakaret suçunun işlenmesi nedeni ile temel ceza belirlenirken, seçimlik cezalardan hapis cezası tercih edilerek, temel ceza alt sınırdan uzaklaşılmak sureti ile belirlenmiştir” denildi.

KISA KARARINDA TCK’DA OLMAYAN MADDEDEN HÜKÜM KURDUĞUNU “SEHVEN” HATA YAPTIĞINI BELİRTTİ

Hakim, gerekçeli kararında verdiği cezada artırım yapma sebebini ise TCK’nın 125/4 maddesine dayandırdı. Buna göre, işlendiği iddia edilen hakaret suçunun alenen işlenmesi nedeni ile verilen ceza kanunda belirtildiği şekilde 1/6 oranında artırıldı. Mahkeme, gerekçeli kararında ayrıca 14 Aralık’ta yazdırdığı kısa kararda hata yaparak TCK’da olmayan maddeden hüküm kurduğunu da hatırlatarak bu hatayı düzeltti ve bu hatanın “sehven” yapıldığı belirtildi.

KARARIN ‘ZİNCİRLEME’ DAYANAĞI

Hakim, verdiği kararın ‘zincirleme’ kısmını da TCK'nın 125/son maddesine dayandırıp, “Suçun kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suçun kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı ve ancak bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır” açıklamasını yaptı.

İYİ HAL İNDİRİMİ UYGULAMAMA GEREKÇESİ

Mahkeme, gerekçeli kararında İmamoğlu’na neden iyi hal indirimi uygulamadığını da açıkladı. Buna göre, İmamoğlu’nun daha önce “hakaret” suçundan Ordu 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçundan 6 bin 80 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı ve suçtan almış olduğu cezanın Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi tarafından onandığı, ancak bu kararın Yargıtay’a taşındığı ve halen kesinleşmediği, bu nedenle İmamoğlu’nun geçmişi ile ilgili mahkemece olumsuz bir kanaat oluştuğu belirtildi.

İMAMOĞLU’NUN DAVAYLA İLGİLİ AÇIKLAMALARI ‘OLUMSUZ’ DEĞERLENDİRİLDİ

Mahkeme ayrıca, dava devam ederken İmamoğlu’nun 21 Eylül 2022 tarihinde yapılan duruşma sonrasında basın mensuplarına dava ile alakalı olarak “Ne yazık ki olmaması gereken bir dava sürdürülüyor, boş işler bunlar” dediği, 11 Kasım 2022 tarihli duruşmadan sonra da Fox TV'de İlker Karagöz'ün sorularına yanıtlarken, “Şu mahkemeden utanç duyuyorum, böyle bir yargılama olamaz, şaka gibi, tirajıi komik bir durum. Beni zerre ilgilendirmiyor” dediği, İmamoğlu’nun bu açıklamalarıyla yapılan yargılamayı ciddiye almadığı kanaatine varıldığı kaydedildi. İmamoğlu’nun yargılama sürecindeki bu davranışlarını ‘olumsuz’ kabul eden mahkeme, bu nedenlerden dolayı lehe taktir indirim uygulanmadığını kaydetti.

SİYASİ YASAK KARARININ GEREKÇESİ

İmamoğlu hakkında verdiği “siyasi yasak” kararı için mahkeme hakimi, TCK’ın 53. maddesinde geçen “Kişi kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılır” ifadesini anımsatarak, ‘güvenlik tedbirlerinin’ uygulanmasına karar verdiğini belirtti.

TCK’NIN 53’ÜNCÜ MADDESİ

TCK’nın söz konusu 53’ncü maddesi şu yaptırımları içeriyor:

“Madde 53-(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma.

- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

- Seçme ve seçilme ehliyetinden (…)

- Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.”

SİYASİ YASAK NE DEMEK?

TCK 53. Maddeden kesinleşen bir ceza alan kişi; aldığı hapis cezası süresi boyunca seçme ve seçilme hakkında mahrum bırakılıyor ve dolayısıyla seçimle gelinen belediye başkanlığı ve milletvekilliğine de aday oylamıyor, bu görevi yapamıyor.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası