YAĞMUR UYGUR / EGEPOSTASI - Cumhuriyet Meydanında taşeron sisteminin yasaklanması ve güvenceli iş ve gelecek için bir araya geldi. Eyleme CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven, Emek Partisi İl Başkanı Pelin Arkadaş, HDP Başkanı Çerkez Aydemir, Semra Uzun Ak, CHP Disiplin Kurulu Üyesi Yaşar Sert, CHP Bayraklı İlçe Başkanı Cemalettin Alper, CHP Konak İlçe Başkanı Şakir Başak, CHP İl Yöneticisi Emek Büroları Başkanı İsmet Basmacı katılarak destek verdi. Binlece sendikalı işçinin katıldığı eylemde “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” , “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız”, “Kadro Bizim de hakkımız” sloganları atıldı.
DİSK Genel İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan yaptıkları basın açıklamasında “5 Aralık 2017 Salı günü Hükümet yetkilileri tarafından taşeron şirket işçilerine müjde olarak verilen kadro açıklamasındaki bazı belirsizlikler sürerken bazı konular da iyice açıklığa kavuşmuştur. Öncelikle ifade edelim ki bu açıklamalardan önce yüzbinlerce taşeron şirket işçisini ilgilendiren bir konunun doğrudan muhatapları olan sendikalarla müzakere edilerek atılacak adımların olgunlaştırılması gerekirdi. Ancak böyle bir süreç işletilmemiş ve taşeron işçilerin yıllardır süren kadro beklentisi günlük siyasete konu edilmiştir” dedi.
"BEKLENTİLER YERİNE GETİRİLMEDİ”
Sık sık sözleri sloganlarla kesilen Çalışkan, yapılan toplantılar sonrası işçilerin talep ve beklentilerinin yerine getirilmediğini belirterek “Açıklığa kavuşan konudan başlamak üzere görüşlerimizi bir kez daha tekrarlamak isteriz. Açıklığa kavuşan konu belediye hizmetlerinde çalışan işçilerin kadro beklentisinin boşa çıkarılmış olmasıdır. Bilindiği gibi belediye şirketleri belediye işçilerini belediye dışına çıkarmak ve güvencesiz çalıştırmak üzere 1980’li yılların sonlarına doğru kurulmaya başlanmıştır. Böylece belediye işçileri sendikasız ve düşük ücretle çalışmaya zorlanmıştır. Bu niyetle kurulan belediye şirketleri belediye işçilerini bugünün güvencesiz çalışma koşullarına getiren sürecin ilk halkaları olmuştur” diye konuştu.
“MÜJDE NE YAZIK Kİ SINIRLANDI”
İzmir’de işçilerin örgütlenmeye başladığı dönemi Efsane Başkan Ahmet Piriştina dönemi” olarak değerlendiren Çalışkan “Bu zincir İzmir’den başlayarak ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin efsaneleşmiş Başkanı merhum Ahmet Piriştina’nın işçi sınıfına verdiği değerle kırılmış ve İzelman’dan başlayarak sendikal örgütlenme başlamıştır. Bu vesileyle Ahmet Piriştina’yı da saygıyla anmak istiyoruz. Sonrasında da Sayın Aziz Kocaoğlu yönetimi altında sendikal haklar şirketlerde gelişme fırsatı bulmuştur. Belediye şirketlerinde çalışan işçiler İzmir’in diğer belediyelerinde de sendikal haklara ve güvenceli çalışma koşullarına erişebilmişlerdir. Şunu unutmayalım ki, belediye şirketlerinde istihdam koşulları ve sendikal haklar belediye yönetimlerinin işçi sınıfına verdiği değerle doğrudan ilgilidir. İşçi sınıfına ters düşen belediye yönetimleri altında sendikal hak ihlalleri ve kötü çalışma koşullarına karşı çetin bir mücadele bizleri beklemektedir. Bu nedenle Hükümet yetkililerince verilen müjde ne yazık ki belediye hizmetlerinde çalışanlar için belediye yönetimlerinin işçi sınıfına verdiği değerle sınırlandırılmıştır. Belediye şirketlerindeki belirsizlik güvencesizliğe temel olacaktır. Hükümet taşerona kadro müjdesi verirken şu anda belediye şirketlerinde çalışan 100 bin işçiyi kadro sürecinin dışına itmiştir.
İkinci olarak Hükümet, belediye hizmetlerindeki taşeron şirketlerde çalışan yaklaşık 400 bin işçiyi de belediye şirketlerine göndererek taşeronluğu bitirdik söylemini kurmakta ve bizden buna inanmamızı beklemektedir.
Sonuçta belediye hizmetlerinde çalışan yaklaşık 500 bin işçi kamu istihdamının güvencesi dışına atılarak yine güvencesizliğe ve belirsiz çalışma koşulları ile belirsiz bir geleceğe mahkum edilmişlerdir. Önce belediye şirketleriyle esas olarak da 2004 yılından başlayarak başta 5393 sayılı Belediye Kanunu olmak üzere yerel yönetim yasalarıyla güvenceli kamu istihdamının dışına çıkarılan belediye hizmetlerinde çalışan yüzbinlerce işçinin kadro beklentisi yapılan açıklamalarla boşa çıkarılmıştır” ifadelerini kullandı.
“TALEPLERİMİZ VAR”
Çalışkan açıklamasına şöyle devam etti; “Yapılan açıklamalara göre belediye hizmetlerinde çalışan taşeron şirket işçilerine kadro değil belediye işverenlerinin insafına göre belediye şirketlerinde istihdam kapısı aralanmaktadır.
Şimdi yapılan iş geriye dönüş anlamına gelmekte; işçilerin güvenceli kamu istihdamı beklentisi bir kez daha boşa çıkarılmaktadır.
Çünkü 2002 Ocak ayında çıkarılan Kamu İhale Kanunu öncesinde belediyeler belediye şirketleri yoluyla ihtiyaç duydukları personeli zaten istihdam edebiliyorlardı. AKP Hükümetleri hem şirket kurmayı imkansızlaştırarak hem de kamu ihale mevzuatı silahıyla belediye istihdamını taşeron şirket istihdamına dönüştürdü ve güvencesiz çalışma koşullarını daha da derinleştirdi.
Sendikamızın talebi başından beri Belediye Kanunu’ndaki norm kadro uygulamasının değiştirilerek norm kadro kurma ve uygulama yetkisinin belediye meclislerine terk edilmesi; belediyelerin asli hizmetlerinde hizmet alımının yasaklanması; belediye iktisadi teşekkülleri (BİT) olarak tanımlanan belediye şirketlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere taşeron şirketlerde çalışan işçilerin 657/4-d kapsamında istihdam edilmeleri yönünde olmuştur.
Hükümet adına yapılan açıklamalar yaklaşık 500 bin işçiyi kadrosuz ve güvencesiz bırakmıştır. Yine bu açıklamalar dikkatle incelendiğinde sadece merkezi idarelerde işçilere kadro verileceği; belediye ve il özel idarelerinde çalışan işçilerin kadrosuz bırakıldığı; kamu iktisadi teşekküllerinde çalıştırılan taşeron işçilerin ise düzenlemede kendilerine hiç yer bulamadıkları anlaşılmaktadır. Düzenleme bu şekilde yasalaşırsa Anayasanın eşitlik ilkesi de göz ardı edilmiş olacaktır.
Yapılacak düzenlemenin bu eksiklikler giderilerek değiştirilmesi talebimizi bugünden başlayarak yeniden dile getiriyoruz.
Hükümet tarafından yapılan açıklamalar çerçevesinde belediyelerce yapılacak bütün işlemlerinde işçi sendikalarının içinde olacağı komisyonların yetkisinde yapılmasını talep ediyoruz.
Diğer yandan ilave tediye ödemesine yerel mahkeme kararlarıyla hak kazanan ancak Yargıtay ilgili dairelerinin aksi yönde kararlarıyla bu haktan mahrum kalan belediye iktisadi teşekkülleri işçilerine bu hakkın yasayla tanınması temel beklentimizdir.
Bu değerlendirmelerimiz temelinde Hükümet’ten başlıca talebimiz kadro konusunda sergilenen ayrımcı anlayışı terk ederek merkez-yerel demeden kamuyu bütün olarak ele alması ve belediye hizmetlerinde çalışan taşeron şirket işçileri ile belediye iktisadi teşekkülü işçilerine de güvenceli kamu kadrolarını açmasıdır.
Bir belirsizlik durumu seçilmiş başkanları görevden alınan belediyelerdeki şirketlerden ya da taşeron şirketlerden ihraç edilen veya çıkarılan 2500’e yakın üyemizle ilgilidir. Haklarında yargıya intikal etmiş bir suç isnadı olmadan işlerinden edilen üyelerimizin durumu ne olacaktır. Bu işçiler, hukuksuz olarak işten çıkarıldıkları yetmezmiş gibi bir de yapılacak düzenlemenin dışında kalacak ne suç işlemişlerdi? Bu soruyu soruyoruz ve bu kanayan yarayı durdurması için buradan Hükümet’e çağrı yapıyoruz.
Diğer yandan Hükümet adına yapılan açıklamalar belirsizlik ve soru işareti yaratmıştır.
Açıklamalara göre merkezi yönetim kurumlarındaki taşeron şirket işçileri 657/4-d kapsamında süresi belirsiz hizmet akdiyle kamuda istihdam edileceklerdir. Ancak Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın açıklamalarına göre kamuda çalışmak isteyen işçiden başvuru yapması istenecek; başvurular değerlendirilecek ve “basit” bir sınav yapılacaktır. Bu sınav nasıl olacaktır; kim yapacak ve değerlendirecekti? Belirsizdir.
Hükümet adına yapılan açıklamalarda 450 bin taşeron şirket işçisinin bu kapsamda olduğu ifade edilmektedir.
Bu konuda sürecin açık ve şeffaf yöntemlerle yapılmasını; merkezi yönetim kurumlarına alınacak işçilerin şu anda çalıştıkları şirketlerin; hizmet verilen kurumlar ile işçilerin isimlerinin yayımlanmasını ve kaç işçinin bu işlemden yararlanacağını bilmek kamuoyunun temel beklentisidir. Bunun için işçi konfederasyonları temsilcilerinin değerlendirme ve kadroya alınma sürecine dahil edilmesiyle kadro işlemleri konusunda toplumsal mutabakat sağlanması mümkün kılınacaktır. Kadro işlemleri için komisyon kurulmasını talep ediyoruz.
Sonuç olarak Anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesi gereği kamuda taşeron şirketlerde çalışan tüm işçilere aynı kapsamda kadro verilmesini talep ediyoruz.
Bu yapılmazsa bize kamudaki taşeron işçiler arasında neden ayrım yapıldığını sorgulamak kalır.