Ege Postası
Geri

İskenderun’dan İzmir’e eğitim için dayanışma zinciri: Soyer’e dayanışma çağrısı

Hatay İskenderun’dan, İzmir’e uzanan eğitim için dayanışma zinciri Defne Eğitim ve Yaşam Derneği… Gönüllüler tarafından oluşturulmuş depremzede ve dezavantajlı gruptaki öğrencilere gönüllü öğretmenler tarafından eğitim verilen Defne Eğitim ve Yaşam Derneği, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden destek bekliyor. Derneğin gönüllü öğretmenlerinden Kadriye Öztürk, “Başta depremzede öğrencilerimiz olmak üzere diğer dezavantajlı guruplarda bulunan gençlerimizle süreci devam ettirmek istiyoruz. Bunu devam ettirmek için maddi açıdan bir desteğe ihtiyacımız var. Bunun için gençlerin sesini duyurmaya çalışıyoruz, onların sesi olmaya çalışıyoruz” dedi.
İskenderun’dan İzmir’e eğitim için dayanışma zinciri: Soyer’e dayanışma çağrısı
Haberler / Güncel
7 Temmuz 2023 Cuma 14:55
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

ÖZLEM KARA/ EGEPOSTASI- Defne Eğitim ve Yaşam Derneği, depremden sonra LGS ve YKS öğrencilerinin eğitim alabilmesi için kurulmuş bir dernek. Depremzede ve dezavantajlı guruptaki öğrencilere gönüllü öğretmenler ve danışmanlar tarafından eğitim veriliyor. Dernek  Hatay’ın İskenderun ilçesinden, İzmir’e kadar hatta deprem bölgesindeki bütün illere kadar uzanıyor. Depremden sonra eğitim alamayan öğrencilerin, yarım kalan eğitimlerine destek olmak kurulan ve daha önceki senelerde de dezavantajlı konumda olan öğrenciler için oluşturulmuş eğitimden, sosyalleşme alanına kadar akla gelebilecek her konuda öğrencilere destek olan bir kuruluş.

Öte yandan Defne Eğitim ve Yaşam Derneği, dernekleşme aşamları için yasal süreci tamamladı.

“ÇOK CİDDİ YKS KİTLESİ VARDI”

Defne Eğitim ve Yaşam Derneği, depremin dördüncü günü gönüllülerin, Hatay İskenderun’a varmasıyla başladı. İzmir’den giden gönüllü ekip ilk etapta krize müdahale edip temel ihtiyaçların karşılanması noktasında bir araya geldi.

Enkaz kaldırma çalışmaları, yiyecek içecek, barınma sorunun yanı sıra bir eğitim sorunu da vardı. LGS ve YKS sınavları… İskenderun’da çok dazla bir öğrenci kitlesi olduğunu belirten Defne Eğitim ve Yaşam Derneği gönüllerinden Kadriye Öztürk, ilk etapta eğitim görecek öğrenciler için 6 adet konteynırda derslikler oluşturduklarını belirtti. Öztürk, “Dersliklerde LGS ekibini yani 8 sınıf öğrencilerini organize ettik. Bu yeterli gelmedi Çünkü çok ciddi bir YKS kitlesi vardı. Sadece İskenderun’da değildi bu bütün depreme uğrayan kentlerde ciddi bir öğrenci kitlesi vardı” dedi.

“EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ”

İskenderun’un yanı sıra İzmir’de de bir oluşuma girdiklerini belirten Öztürk, bu oluşumda ilk etapta deprem bölgesinden gelen öğrencilere evler kurulduğunu ifade ederek “Deprem bölgesinden gelen öğrencilerin otobüs ve uçak biletleri organize edildi. Bir dershane açıldı. Dershanenin yanı sıra aslında ilk etapta bir dernekleşme süreci ile başladı. Dernekleşme sürecinde temele aldığımız iki ana başlığımız vardı. Eğitim ve yaşam alanı. Yaşam alanı kısmında, YKS ekibi için derslikler oluşturuldu. Adıyaman, Gaziantep, Malatya’dan ülkenin çeşitli bölgelilerinden özellikle deprem bölgesinden öğrenciler geldi. Aslında biz senelerdir bu işi gönüllü bir şekilde icra ediyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği, dezavantajlı gruplara eğitim olanağı, deniz görmemiş çocukları denize götürmek gibi birçok dezavantajlı başlık üzerinde, özellikle gençlerin hayatını kolaylaştırmak adına çok yoğun bir çabanın içerisindeyiz. Gönüllü olarak yürüttüğümüz bu faaliyetlerle artık bir dernekleşme süreci olup sesimizi daha fazla insana duyurma ihtiyacının ortaya çıktığını gördük” ifadelerini kullandı.

“HER BİRİMİZ GÖKKUŞAĞININ BİRER RENGİYİZ”

Defne Eğitim ve Yaşam Derneği’nin bir diğer özeliğinin de öğrencileri sorgulamaya ittiğini, öğrencileri robot gibi bir sisteme alıştırmadıklarını belirten Öztürk, “Her biri ayrı bir dünya, her biri ayrı bir başlık. Eğitim kısmından kastettiğimiz şey LGS, YKS ve daha birçok çeşitli ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda gençlerin yanında olup onlara destek sağlamak, örgün faaliyet sağlamak. Çünkü dershane ücretleri 60 bin TL’den başlıyor. Artık orta halli, fakir diyebileceğimiz bir aileye mensup bir gencin dershaneye gitmesi, eğitim görmesi olanakların dışına çıkmış durumda. Başta depremzede öğrencilerimiz olmak üzere diğer dezavantajlı guruplarda bulunan gençlerimizle süreci devam ettirmek istiyoruz. Bunu devam ettirmek için maddi açıdan bir desteğe ihtiyacımız var. Bunun için gençlerin sesini duyurmaya çalışıyoruz, onların sesi olmaya çalışıyoruz. Diğer basamak ise yaşam alanı dediğimiz şey. Türkiye’deki eğitim sisteminin yaratmak istediği ve yarattığı şey  bir bireyi robotmuş gibi kurallara itaat eden, sorgulatmayan düşünmeyen kişiler yaratmak. Bizim isteğimiz hayatı sorgulayan, yaşamı sorgulayan, kendini sorgulayan, bireyselleşme sürecinde yollar aradığı bir denklem içerisinde olması. Bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz karşımızdaki insanı. Onu sadece bir sınavcı olarak görmek, sadece bir öğrenci olarak görmek haksızlık. Hümanist bir yaklaşımdan ötürü karşımızdaki kişiye psikolog, barınma, ulaşım desteği veya yaşamın farklı alanlarında genç dediğimiz, genç olma gerçekliğini onlara yaşamları için fırsatlar sunuyoruz. Bu fırsatlar içerisinde neler var? Gençlik kampları, gençlik çalıştayları, konserler, tiyatrolar var. Aklınıza sosyal anlamda, aktive etme anlamında gelebilecek  birçok faaliyeti bir arada yürütüyoruz” dedi.

 

"TEK BAŞINA KURTULUŞA İNANMIYORUZ"

Akran danışmanlıkları verdiklerini belirten Öztürk, önceki yıllarda sınava giren öğrencilerin, sınava girecek öğrencilere psikolojik açıdan, soru çözme tekniği açısından danışmanlık sağladıklarını ve bu danışmanlıkların da gönüllü kişilerce yapıldığını söyledi. Öztürk, “Tek başına kurtuluşun hayatı ne yaşanabilir kıldığını ne de güzelleştirebildiğine inanmıyoruz. Hep birlikte aydınlığa doğru gidebileceğimiz bir yolculukta aslında birbirimizi buluyoruz. Her birimizin belirli karanlık noktaları, sorunları var. Veya yaşamın içinde karşılaştığı birçok şey var. O birçok farklılık, farklı olma durumu, öteki olma durumu bizi yansıtan. Bir benzetme yapmak gerekirse, ben bu içinde bulunduğumuz topluluğu gökkuşağına benzetiyorum. Her birimiz gökkuşağının birer rengiyiz. Bizim istediğimiz bu gökkuşağında tanımlanan renklerin dışında ara tonlar da çıkartabilmek. Bunda da kişinin kendisini bulduğu, kendi serüveni var ettiği bir yolculuk. Biz bu süreçte sadece onlara yollar gösteriyoruz. Onlar diledikleri yoldan gidiyorlar. Biz onlara sadece rehberlik ediyoruz. Aslında onlara bir meşale tutuyoruz. O meşaleyi onlar diledikleri yöne götürüyorlar. O götürdükleri yolda, kendilerine yeni patikalar açıyorlar” diye konuştu.

“BÜYÜKŞEHİR’DEN DESTEK BEKLİYORUZ”

İzmir Büyükşehir Belediyesi veya bir kamu kuruluşu size bu süreçte destek verdi mi sorusunu yanıtlayan Öztürk, “Biz İskenderun’daki deprem bölgesine gittiğimizde oradaki bütün faaliyetleri hep gönüllü olarak insanların dayanışmasıyla, bir arada bulunmasıyla destek olmasıyla hallettik. Büyükşehir anlamında, İzmir Büyükşehir Belediyesi oradaki yemek organizasyonu için bize bir araç tesis etti. Aş evinin daha organize hale gelmesi için. Tunç beyle orada görüşmelerimiz olmuştu. Oradaki görüşmelerde buradaki alan için burada oluşturduğumuz faaliyetler için aslında biz destek istemiştik. Onların desteğini de bekliyoruz” dedi.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası